Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1479 E. 2018/39 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1479 Esas
KARAR NO : 2018/39

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/12/2014
KARAR TARİHİ : 24/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.08.2002 tarihinde EPDK 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. Maddesinin 2. Fıkrasına dayanarak 24843 sayılı Resmi Gazete’de Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğ yayımlandığını, belirtilen tarihten bugüne kadar söz konusu tebliğe dayanarak elektrik dağıtım lisansı sahibi şirketlerin abonelerinden kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında bedelleri tahsil ettiklerini, kayıp kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiği, yani kayıp kaçak bedelinin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin karşılanabilmesi için hesaplanan bedel olduğunu, elektrik enerjisinin üretiminden tüketiciye ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliğinin kayıp olarak enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedelinin de kaçak olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtıldığı, ancak Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3055 E.- 2014/10723 K. Sayılı ve 01.07.2014 tarihli kararı ile EPDK’na sınırsız fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevinin verilmediği, elektrik enerjisinin hırsızlanmak suretiyle oluşan bedelin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gidilmesinin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağlaşmadığı, böyle bir uygulamanın her halükarda parasını tahsil eden davacı kurumun çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olacağı, davacının kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı, elektrik enerjisini hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etme için gerekli girişimlerde de bulunmasını engelleyeceğini, oysa elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme ve hırsızları takip ederek bedelini onlardan tahsil etme görevinin bizzat enerjinin sahibi olan davalıya ait olduğunu, vatandaşın faturalarda görülen kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olacağının apacık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödeyeceğini bilmesi yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu, davalının kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, taraflar arasında 01.04.2011 tarihli elektrik enerjisi satış abonesinin akdedildiğini, davalı şirketin müvekkilinden kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli gibi haksız bedellerini tahakkuk ettirildiğini, müvekkili şirketin abonelik sözleşmesinin başlangıcından beri kendisine tahakkuk ettirilen tüm faturaları düzenli şekilde ödediğini, tespit edilecek bu bedelinin müvekkili şirkete iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davasına usul yönünden itirazlarının olduğunu, geri iaedesi talep edilen kayıp kaçak ve diğer bedellerin konusunun idari kararlar ile olduğundan bu uyuşmazlığın çözüm yerinin Adli Yargı olduğunu, davanın esasına ilişkin olarak da; talepleri yerinde olmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı şirketin davalı elektrik şirketine 01.04.2011 – 31.10.2014 tarihleri arasında kendisinden tahsil edilen kayıp kaçak, sayaç okuma, dağıtım, üretim sistemi kullanım, PSH, sayaç okuma adları altında haksız olarak tahsil edilen bedellerin tahsiline yönelik olarak açmış olduğu belirsiz alacak davasıdır.
Dava; Davacının davalı elektrik şirketinden kullandığı elektrik sebebiyle kendisinden haksız olarak tahsil edildiğini iddia ettiği kayıp kaçak, sayaç okuma, iletim sistemi kullanım, dağıtım, perakende satış hizmet bedeli adı altında tahsil edilen bedeller ve bu bedeller üzerinden hesaplanan TRT payı, enerji fonu ve BTV bedellerinin tahsili talepli belirsiz alacak davasıdır.
Mahkememizce 2015/1121 Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle 2016/134 Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarihli 2016/20106 E. 2017/9319 K. İlamında: “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denildiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle :
1-Davanın konusuz kalmış olması nedeniyle DAVA HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 25,20 TL harçtan mahsubu ile eksik yatırılan 10,70 TL harcın tahsil kabiliyeti olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan 2.069,00 TL den oluşan toplam 2.094,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi davanın miktarı itibariyle 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/01/2018

Katip
E imzalıdır

Hakim
E imzalıdır