Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/96 E. 2023/144 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/96 Esas
KARAR NO : 2023/144

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” ibareli markalarının birçok ülkede tescilli olduğunu ve tanınmış marka olduğunu, davalı tarafa ait .. markanın müvekkili markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı markasının haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalı markasının … ve … sınıf bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafça herhangi bir cevap ve beyan sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosyada bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 06/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davalı yana ait dava konusu … kod numaralı … görselini ihtiva eden markanın SMK 6/1 hükmü uyarınca … Sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her malzemeden yapılmış iç-diş giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları ile … Sınıfta yer alan “Müşrerilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından hükümsüzlüğü” bakımından kısmen hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalı yanın dava konusu markasının SMK 6/3 hükmü uyarında .., Sınıfta yer alan “Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları ile … Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile ” sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından SMK 6/3 hükmü kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğundan bahsedilebileceği, davalı yanın dava konusu markasının SMK 6/4, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, davalı yanın marka başvurularında kötü niyetli olduğunun dosya mündericatından anlaşılamadığı, konu hakkında takdirin mahkemeye ait olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı adına TPMK nezdinde … numara ile tescilli markanın kısmi hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
6769 s. Kanun’un 6/1. hükmü uyarınca markalar ve tescile konu mallar arasında halk arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek bir benzerliğin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi, ardından da somut olayın şartları dikkate alınarak markaların halk tarafından karıştırılma tehlikesi olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
İlgili düzenleme anlamında bir markanın bir başka marka ile benzer olup olmadığı müşterinin hafızasında bıraktığı imaja göre belirlenir. Bir marka, hizmet veya malla karşılaştırılırken; marka, mal veya hizmete bütünsel açıdan yaklaşılmalı ve müşterileri nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınmalıdır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18.02.2001 tarih, 2000/10286 E., 2001/1183 K. Sayılı kararında “…. Markalar karşılaştırılırken onların piyasaya sürülüş biçimlerine; kullanılış şekillerine bakılarak orta düzeydeki alıcı nezdinde bıraktığı toplu intiba dikkate alınır” tespitinde bulunmakla maddeye somut bir kıstas getirmiş bulunmaktadır. Ayrıca, farklı unsurları bünyesinde bulunduran marka, bir başka markayı çağrıştırıyorsa ve bilhassa halk nezdinde bu başka marka ile irtibatının mevcut olduğu intibamı yaratıyorsa, “benzer” veya diğer bir ifade ile “karıştırılma ihtimali olan ( iltibas )” markadan bahsedilir. Benzeri olup olmadığının tespitinde orta düzeyde tüketici üzerinde bıraktığı intiba esas alınır.
Markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle alıcı zihninde gerek hizmetlerin gerekse de müteşebbisinin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırabileceği ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldükleri/hizmet verildikleri yönünde çağrışım yapabileceği, sadece alıcıların belirli bir hizmet yerinde başka bir hizmeti almak istediklerinde değil, alıcıların hizmetlerin birbirinde farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğunu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğunda inanabilecekleri bunun da iltibas ihtimali yaratacağı düşünülmektedir.
Somut olaya dönüldüğünde, davacı yana ait davaya mesnet olarak gösterilmekte olunan markalarının müştereken ihtiva ettikleri unsur … ibresini ihtiva ediyor olmakla birlikte davalı yanın dava konusu markası ise … kod numaralı … Şekil görselini ihtiva eden markadır. Davalı yanın dava konusu markası incelendiğine ilgili markanın ilk 4 ve son harfinin davacı markası ile birebir aynı mahiyette olduğu, 5. Harfin ise ‘ V- görselinden ibaret olduğu, ilgili görselin tüketici nezdinde iltibas riskini ortadan kaldırmasından ziyade davacı yanın seri markalarından birisi olarak algılanmasına sebebiyet verebileceği, davacı yanın “newera” asli unsurlu markaları ile davalı yanın dava konusu markalarının görsel ve işitsel bazda benzerlik ihtiva ettikleri, davacı yanın “…” asli unsurlu markaları ile davalı yanın dava konusu markalarını aynı anda ya da farklı mecralarda aynı ürünler üzerinde görecek olan tüketicilerin markaları karıştırabileceği ya da işletmeler arasında ilişki olduğu zannına kapılabileceği, bu halde karşılaştırmaya tabi markaların benzer olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır.
Markaların benzer olmasının yanı sıra markaların tescilli oldukları mal ve hizmetlerin de benzer olması hükümsüzlük için aranan koşullardandır.
Davacı yanın davaya mesnet … kod numaralı, 11.12.2015 başvuru tarihli, “…” ibareli, görselini ihtiva eden markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin … Sınıfında “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından tescillidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.03.2008 tarihli 2008/649 Esas ve 2008/3957 Karar sayılı kararı uyarınca: “farklı sınıflarda yer almalarına rağmen yöneldiği müşteri kitlesi nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin “benzer” olarak kabulü mümkündür. Bir başka anlatımla, ticaret ve hizmet markalarının içerdikleri mal ve hizmetler birbirlerinden ayrılmayacak derecede içiçe geçmiş ise ticaret ve hizmet markaları arasındaki iltibastan da söz edilebilir ve tanınmış olmayan markalar bakımından da iltibas değerlendirmesi yapılabilir. Burada temel ölçüt, halkın karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığıdır.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Anılan Yargıtay kararı dikkate alındığında, her ne kadar karşılaştırmaya tabi markalar farklı sınıflarda yer almakta ise de; sınıf içerikleri bakımından karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
Davacı yanın dayanak markaları Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in … Sınıfında “Güneş gözlükleri.”, … Sınıfında “Saatler ve zaman ölçme cihazları, kuyumculuk eşyaları.”, … Sınıfında “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından tescilli olmak ile birlikte, 35. Sınıfın özel durumu ve yerleşik içtihat gereği davalı yanın dava konusu markasının; “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” Ve 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”emtiaları ve hizmetleri bakımından SMK 6/1 hükmü kapsamında kısmen hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
SMK 6/3 HÜKMÜ KAPSAMINDA HÜKÜMSÜZLÜK ŞARTLARININ OLUŞUP OLUŞMADIĞI HUSUSUNDA İNCELEME
Marka hakkının kazanılması konusunda, İki temel sistem vardır; “ilk kullanım” ve “tescil”, Her iki sistemde de sicile tescil vardır, ancak tescilin sonuçları farklıdır. İlk kullanım sisteminde; marka hakkı, bir işaretin marka olarak seçilmesi ve kullanılması ile doğar, sicile yapılan tescil açıklayıcıdır. Tescil siteminde ise; marka hakkı, marka olarak seçilen işaretin sicile tescil edilmesi ile kazanılır, buradaki tescil kurucudur. (Ali PASLI, Uluslararası Antlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına İlişkin Etkileri, İstanbul, 2014, s. 37 vd.).
Bizim hukukumuzda asıl olarak tescil sistemini benimsenmiş, ancak tescilden önce gerçekleşen kullanıma da değer atfedilmiştir. Kural olarak tescil ile marka hakkı doğar; ancak söz konusu işaret ilk tescilden ce kullanılmak surı le piyasada maruf hale getirilmişse, marka hakkı sahibi en önce kullanarak piyasada maruf hale getirilmişse, marka hakkı sahibi işareti tescilden önce kullanarak piyasada maruf hale getirendir. Bu kişiye gerçek hak sahibi denilir.
Bu bakımdan, SMK’nın 7/1 maddesinde yer alan “Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil ile elde edilir” biçimindeki hüküm açıkça tescil ilkesinin kabul edildiğini gösterirken, buna karşılık SMK’nın 6/3 maddesinde tescile rağmen başkasının hak sahibi olabileceği, markayı ilk kez ihdas eden, kullanan kişinin de korunacağı düzenlenmiştir.
Davacı yan tarafından dava konusu markalar bakımından gerçek hak sahibi olduğunu ispatlayabilmek gayesi ile gerçekleştirilen bir takım eskiye yönelik kullanımlar dosyaya sunulmuş, ilgili kullanımların tamamının “baş giysileri” emtiaları üzerinde olmak ile birlikte davacı yanın yaptığı anlaşılan yoğun kullanımlar ile “newera” ibaresi bakımından “baş giysileri” emtialrı bakımından SMK 6/3 kapsamında gerçek hak sahibi olduğu kanaatine varılmakla, davalı yanın dava konusu markasının … Sınıfta yer alan “Baş giysileri: şapkalı kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları ile … sınıf “Müşrerilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından SMK 6/3 hükmü kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
TANINMIŞ MARKA İDDİASI BAKIMINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRME
TÜRKPATENT tarafından tutulan tanınmış markalar sicili tanınmışlığın tespiti bakımından mahkemeler nezdinde takdiri delil olarak değerlendirilebilir. Ancak bu Jistelerin tek başına tanınmışlık göstergesi olarak kabul edilmeleri mümkün değildir (Nitekim tanınmışlığın mutlak red nedeni olmaktan çıkarılması dolayısıyla TÜRKPATENT’in tanınmış marka listesini de hazırlamasına gerek olmadığı yönünde bkz. Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Bası, s. 353).
Tanınmış markalara ilişkin mevzuatımızda ve uluslararası düzenlemelerde tanım yapılmamıştır. Bunun temel sebebi ise tanınmışlığın her somut olayda farklılık gösterebilmesi ve zamanla değişebilmesidir. Tanınmışlığın tespiti hususunda WIPO Ortak Kararı’nda ve ulusal olarak da TÜRKPATENT nezdinde çeşitli kriterler belirlenmiştir.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) nezdinde oluşturulan Uzmanlar Komitesi tarafından hazırlanan tanınmış markaların korunması ile ilgili metnin 2. maddesi ile somut olayın özellikleri çerçevesinde tanınmış markaların tespitine yönelik bazı kriterler oluşturulmuştur. Buna göre, markanın ilgili toplumsal çevrede tanınmış olup olmadığının belirlenmesinde,
– İlgili toplum sektöründe markanın tanınma derecesi: Markanın tanınma oranı tüketici nezdinde yapılan anketler ve sondajlar ile tespit edilir. Tanınmış markalarda, malın veya hizmetin yöneldiği çevrede yapılacak anket ve sondajlarda, markanın bilinmesi oranının yaklaşık 96 80 civarında olması gerektiği belirtilmektedir.
– Markanın kullanım süresi, kapsamı ve coğrafik alanın genişliği: Bir malın yaygın olarak kullanılması ve satış cirosunun yüksek olması markanın yayılmasına ve bilinirliğinin artmasına hizmet eder.
-Fuar ve sergilerde ürünlerin sergilenmesi, reklam ve diğer tanıtım faaliyetlerinin süresi kapsamı ve coğrafi genişliği: Tanınmışlığın yaygınlaştırılması ve zihinlerde yer etmesi için reklamların çok önemli bir rolü vardır. Özellikle görsel medyada yapılan reklamlar ile bir marka kısa sürede tanıtılabilmektedir.
-Markanın ekonomik değeri; Markayı taşıyan ürünün piyasadaki yeri, cirosu, işletmenin önemi, Müşteri çevresi, gibi unsurların değerlendirilmesi yolu ile markanın değeri hesaplanabilir. Ortaya çıkan değer yüksek ise, markanın tanınmışlığı sağlanmış demektir.
-Süre ve coğrafi alanı kapsayan her türlü tescil veya tescil başvurusu: Her zaman belirleyici olmamakla birlikte, bir markanın tescilinin çok eski olması ve markanın uzun müddetten beri kullanılması, tanınırlık ve bilinirlik konusunda önemli bir unsurdur.
-Marka hakkının etkili bir biçimde korunduğunu gösteren belgeler ile markanın herkes tarafından bilindiğini kabul eden mahkeme veya yetkili diğer makamların kararlarının dikkate alınması gerekmektedir.
Ancak burada sayılan kriterlerin zorunlu olarak bulunması gerekmeyip, somut olayın özelliklerine göre markanın tanınmışlığının tespit edilebilmesi için birkaç kıstasın yeterli olabileceği gibi, bazen bu kriterlerin tamamının bulunması gerekebilir.
Bu kriterlerle ilgili açıklamalarda, tanınmış markadan söz edebilmek için, ilgili toplumsal çevrede marka konusunda genel bir bilginin bulunması gerekli olup; markanın, ülkede yaşayan herkes tarafından bilinme zorunluluğu olmadığı; bu açıdan bakıldığında, ilgili toplumsal çevrenin, markanın kullanıldığı mal veya hizmetlerin güncel veya potansiyel alıcıları, dağıtım ağını oluşturan kişiler, markanın konulduğu mal veya hizmetlerle ilgili ticari çevreyi ifade ettiği; markanın bir üye devlette en az bir ilgili toplumsal çevrede bilinmesi durumunda markanın tanınmış sayılacağı ve markanın tanınmışlığının tespitinde, markanın ilgili ülkede tescilli olması veya başvurusunun yapılmış olması yeterli olup kullanılmasının zorunlu olmayacağı belirtilmiştir (Tanınmış Markanın Korunması, 2003 Ankara, s. 55, dn. 161).
Tekinalp, dünya çapında maruf olmasa bile Paris sözleşmesine üye ülkelerde, hatta üye ülkelerin bazılarında bilinen markanın tanınmış marka kategorisinde sayılacağını belirtmiştir (Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 1999, s. 379). Arkan da, aynı şekilde, markanın koruma istenilen ülkede 0 mal veya hizmetle ilgili çevrenin büyük bir kesimince bilinmesinin Paris Anlaşması” nın 6. Maddesinin uygulanması için yeterli olacağını belirtmektedir (Arkan, Sabih; Marka Hukuku, C I, Ankara 1997, s. 93). Dirikkan’a göre, markanın tanınmışlığından söz edebilmek için, bir ülkede yaşayanların tamamının söz konusu markayı bilmesi zorunlu olmayıp; marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerekir. Bir ülkede yaşayan herkes, her türlü mal veya hizmetle ilgilenmediğinden, ilgisiz grupların tanınmışlık kavramının belirlenmesinde dikkate alınması uygun değildir (Dirikkan, Tanınmış Markanın Korunması, s. 46). Yasaman ise Paris Sözleşmesi anlamında “umumen malum marka” ile “toplumda tanınmışlık düzeyine” ulaşmış markanın hemen hemen aynı hatta özdeş olduğunu, bu sebeple de umumen malum markaya tanınan korumayı “toplumda tanınmışlık düzeyine” ulaşmış markalara da tanımak gerektiğini belirtmektedir (Yasaman, Marka Hukuku Şerhi, s. 263).
Yargıtay 11. HD.’nin 3.3.2021 tarihli kararı şu şekildedir: “Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir. Her bir tanınmış markanın tanınmışlık düzeyi diğerinden farklı olabilir. Markanın tanınmışlığı, belirli bir sektörel çevre ile sınırlı olabileceği gibi, tüm sektörleri, hatta bir ülkeyi veya dünyayı kapsayacak düzeyde de olabilir. Markanın tanınmışlık düzeyinin tespitinde, markanın reklam yoluyla tanıtımına yapılan masraf, emek, yoğunluk, zaman, aldığı kalite ödülleri, sağlanan başarı, markanın tescilli olduğu süre, tanınmışlık ileri sürülen ürünün ne kadar süredir üretildiği, sağlam ve amaca uygunluğu, sunulduğu ortam ve sunuluş şekli, satış adedi ve hitap ettiği müşteri kitlesinin boyutu, markaya konu işaretin özelliği, marka koruma bilinci gibi nedenlere göre değişiklik gösterebilir. Markanın tanınmışlığı sabit ve statik bir olgu olmayıp, uzun yıllardır tescilli olan bir marka hiç tanınmamış olabileceği gibi, yeni tescil edilmiş bir marka ise kuvvetli tanıtım ve “yoğun reklamlar sayesinde kısa süre içerisinde tanınmış hale getirilebilir. Öte yandan bir dönem tanınmış marka olan bir işaret, üretim ve tanıtımın devamına ve yoğunluğuna bağlı olarak zaman içerisinde tanınmışlığını da yitirebilir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir. Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir (Y.11. HD., 2020/1913E., 2021/1928, ).
Bir markanın tanınmış sayılabilmesi için markanın konulduğu malın veya hizmetin hedef aldığı tüketici çevresinde ve ilgili sektörde tanınması yeterlidir. Burada ilgili çevreden anlaşılması gereken; hâlihazır veya potansiyel tüketiciler, ilgili malın veya hizmetin dağıtım kanalları ve pazarlanmasıyla uğraşan kimseler ile ilgili mal ve hizmetlerle ilişkili diğer çevrelerdir.
Bir markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen unsurların dikkate alınması gerekmektedir. Olayın mahiyetine göre, bazen belirtilen unsurlardan birinin ya da birkaçının tanınmışlığın tespitinde yeterli olabilmektedir.
Yukarıda verilen kriterler doğrultusunda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, davacı yana ait markanın ekonomik gücünü yansıtan herhangi bir belgenin dosya arasında yer almadığı, marka için yapılan reklam faaliyetleri , tanınmışlığı esas olarak alınabilecek herhangi bir piyasa çalışmalarının ve dökümanın da dosya arasında yer almadığı, yine ilgili markalar bakımından yetkili merciler tarafından da verilen bir tanınmışlık kararının da bulunmadığı, bu nedenlerle dosyada yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde davacı tarafın markalarının tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davalının Kötü Niyetli Olup Olmadığının Değerlendirilmesi (SMK m.6/9)
Marka hukukunda kötüniyetli tescilin tanımına ve içeriğine SMK’da yer verilmemiştir. Kötü niyet kavramının herhangi bir tanımı yapılmamış olmasından dolayı bu kavramın içeriği Yargıtay Kararları ve doktrindeki görüşler ile açıklanmıştır. Yargıtay HGK 16.07.2008 tarih, 2008/11-501 E., 2008/507
K. Sayılı içtihadında kötüniyetli marka tescilinin tanımı yapılmıştır. Anılan karar uyarınca, marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre tecsil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticaret yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacı yan davalı yanın kötüniyetli olduğunu ifade etmiş ancak ilgili beyanları tevsik edecek herhangi bir veri dosyada tespit edilememiştir. Asıl olanın iyiniyet olması ilkesi çerçevesinde dosya münderecatında aksi yönde herhangi bir verinin de bulunmaması nedenleri ile SMK 6/9 kapsamında davalı yana ait tescilli markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğundan bahsedilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde, davanın kabulü cihetine gidilerek davalı adına TPMK nezdinde… kod numaralı markanın … Sınıfında yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” emtiaları ile 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış İç Dış Giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katolog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri bakımından kısmi hükümsüzlüğüne, bu mal ve hizmet sınıfları yönünden sicilden terkinine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı adına TPMK nezdinde … kod numaralı markanın … Sınıfında yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” emtiaları ile … Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış İç Dış Giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katolog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri bakımından kısmi hükümsüzlüğüne ve bu mal ve hizmet sınıfları yönünden SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile kalan 99,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 281,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.781,50 TL ve 161,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.942,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza