Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/59 E. 2023/172 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/59 Esas
KARAR NO : 2023/172

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … tarafından 20.12.2021 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde marka tescil başvurusu gerçekleştirilen ve 27.01.2022 tarihli, 389 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanan … numaralı “…” ibareli müvekkil markasının yayımına karşı … ‘numaralı “…” mesnet marka ile itirazda bulunan davalı …’nin anılan … sayılı “…” markasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 2 madde 5/1 hükmü uyarınca tescil kabiliyetini haiz olmaması ve aynı zamanda SMK madde 6 hükmü uyarınca nispi ret sebebi ihtiva etmesi sebebiyle TÜRKPATENT tarafından yapılan inceleme aşamasında reddi gerekmekteyken eksik ve hatalı bir değerlendirme neticesinde tesciline cevap verilmiş olması sebebiyle, Müvekkilinin ağır ve telafisi imkânsız zararlar görmesinin önlenmesi bakımından, davalıya ait markanın tescilden doğan haklarının dava süresince kullanılmasının geçici olarak durdurulması yönünden, öncelikle teminatsız ve Sayın Mahkeme tarafından gerekli görülmesi halinde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tescil kabiliyetini haiz olmayan … numaralı “…” ibareli davalı markasının tüm mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirket, 17.12.2012 yılında … Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde … sicil numarası ile tescil olduğunu, ilk oyununu 2012 yılında “…” adıyla piyasaya süren müvekkil şirket 2012 yılından bu yana oyun geliştirme stüdyosu olarak hizmet verdiğini, müvekkili şirketin, “…” isimli oyun bakımından… tescil numarası ile marka tesciline sahip olduğunu, müvekkilinin bu başarısı ile sadece oyun sektöründeki rakiplerini değil, diğer sektörlerde faaliyet gösteren ve çok büyük pazar payına sahip …, …, … Bankası, … gibi şirketlerin uygulamalarını dahi “en çok indirilme” sıralamalarında geride bıraktığını, davacı tarafından tescili talep edilen … başvuru numaralı markanın, müvekkili şirketin markasının tescilli olduğu … Sınıfları kapsar şekilde tescil edilmek istendiğini, bu haliyle müvekkil şirket markasının aynısı olan bir markanın aynı ve ilişikli sınıflarda onaylanması halinde tüketici tarafından karıştırılmasının kesin olduğunu, müvekkili şirketin sahip olduğu markasının somut bir işarete haiz olduğu ve var olan işaretin ayırt ediciliğe haiz olduğunu, müvekkili şirketin geniş hedef kitlelerine ulaşmış ve ayırt edici niteliğe ulaşmış olduğundan SMK 4 kapsamında marka olarak tescili için herhangi bir tescil engeli bulunmadığını, davacı tarafından başvuruda bulunulan markanın müvekkili şirkete ait tescilli marka ile neredeyse birebir aynısı olduğu göz önüne alınarak müvekkilinin markasının bir bütün olarak değerlendirilip, oyunun ve müvekkili şirketinin tanınırlığı doğrultusunda SMK m. 25/4 kapsamında ayırt edici nitelik kazandığı kabul edilmesi gerektiğini, başvuru sahibi davacının, müvekkil şirket adına tescilli “…” markasını “…” şeklinde yazarak taklit bir marka oluşturmaya çalıştığını, markanın başına eklenen “…” ibaresi “…” ibaresinin baş harflerinden oluşmakta olup, markaya hiçbir ayırt edici özellik katmadığını, bu durumun sadece her iki ibarenin birebir aynı olduğunu saklamak amacıyla yapıldığını, benzerlik ile karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, hukuki mesnetten uzak ve soyut iddialarla ikame edilen işbu davada, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddinin gerektiğini, müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli markasına ihtiyati tedbir konulmasının müvekkili şirketin itibarına zarar verebilecek nitelikte olduğunu belirterek öncelikle ihtiyadi tedbir talebinin reddini, haksız ikame edilen işbu davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 01/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; … oyunu URL adresinde yapılan incelemede; Sitede, Battela royale oyununun genellikle hayatta kalma üzerinde kurulu olduğu, oyunun adının 2000 yılına ait … ismindeki … filminden geldiğinin belirtildiği tespit edilmiştir. … URL adresinde yer alan Şubat 2022 tarihli haberde “…” yapılmaya devam ettiği belirtilmiştir. İlgili ve salr tespitler ile … unsurunun bir “…” olduğu ve sektöre Ilgisi olan tüm tacir ve tüketiciler tarafından kullanılmakta olduğu heyetimizce tespit edilebilmektedir. İlgili tespitlerimiz ve yukarıda arz edilen sair hususlar çerçevesinde; Davalı yanın dava konusu markasının SMK 4 ve 6. madde hükümleri kapsamında hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, Davalı yanın dava konusu Markalarının SMK 5/1-c ve d hükümleri kapsamında Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 28. Sınıfında yer alan “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör Ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil).” emtiaları ile 35. Sınıfında yer alan Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monltör İle bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (etonla çalışanlar dahil).” hizmetlerinde hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı yana ait … başvuru numaralı markanın SMK 25 madesi kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davalı adına kayıtlı … numaralı …+ Şekil ibareli markanın … Sınıflarda davacı adına tescil edildiği, tescil başvurusunun 25/06/2019 tarihi olduğu,
Davacı tarafça öncelikle 6769 sayılı SMK md. 4 kapsamında dava konusu markanın hükümsüzlüğü talep edilmiştir. Madde hükmünün incelenmesinde,
“Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” şeklindedir. İlgili hüküm ile marka olarak tercih edilebilecek unsurlar belirtilmiş olmak ile birlikte, marka olarak tercih edilecek “sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabileceği” yasa koyucu tarafından hükme bağlanmıştır.
Bir işaretin tanımlayıcı olup olmaması, ticari sahada herkes tarafından kullanılabilecek işaretlerden olup olmaması SMK 5 hükmü kapsamında değerlendirme yapılmasını gerekli kılmak ile birlikte, SMK 4 hükmü ile yasa koyucu “marka olabilecek işaretlerin neler olabileceğinden” bahsettiği “şekli” bir düzenlemeye yasada yer vermiştir. Dava konusu davalı adına tescilli … görselini ihtiva eden görsel, yasa koyucunun 4. Madde ile bildirdiği “marka olabilecek işaretlerden” olduğu kabul edilebilir. Bu meyanda, davalı yana ait ilgili markanın SMK 4 hükmü kapsamında hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğundan bahsedilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Davacı tarafça her ne kadar dava konusu markanın SMK md. 5/a,b ve e bentleri uyarınca tescil edilmemesi gerektiği iddiaları ile hükümsüz kılınmasını talep etmekte ise de dava konusu markanın SMK 4. Maddeye uygun olarak tanzim edilmiş olan bir işaret olması, sair kelime / şekil ya da sayılardan ayırt edici unsurlar ihtiva ediyor olması, “Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şekli ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren” işaretlerden olduğunun değerlendirilemeyecek olması nedenleri ile davacının ilgili hükümsüzlük taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf aynı zamanda 6769 sayılı SMK md. 5/1-c ve d bentleri uyarınca hükümsüzlük talep etmektedir. İlgili madde hükümleri,
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” şeklindedir.
Mutlak ret nedeni ile karşılaşılması durumunda, bu durumdaki işaretler eğer bir biçimde marka olarak tescil edilmiş ise SMK’nın 25. maddesi gereğince hükümsüzlük yaptırımına tabidir.
“Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran içeren markalar tescil edilemez.” hükümleri yer alarak tanımlayıcı nitelikte olan markaların tescil edilemeyeceği belirtilmiştir.
Tanımlayıcı markalar, tescili talep edilen mallara / hizmetlere ilişkin olarak kalite, vasıf, özellik, karakteristik nitelik bildiren kelimeler veya şekiller olarak tanımlanabilir. Tanımlayıcı markalar ilke olarak, başvuruda münhasıran yer alıyorlarsa veya başvurunun esas unsurunu oluşturuyorlarsa, tescil edilebilir nitelikte değildir; ancak talep sahibi ilgili kelime veya şeklin kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını yani tüketicilerce kaynak gösterme işlevini yerine getirebilen bir marka olarak algılandığını ispatlayabilirse işaret tescil edilebilir nitelik kazanır.
Tescili talep edilen işaretin tanımlayıcı olup olmadığı değerlendirilirken, başvuru kapsamındaki mallar / hizmetler esas alınmak durumundadır.
…, “…” kararında tanımlayıcılık gerekçesini kamu yararı prensibi ile takip eden biçimde ilişkilendirmiştir: “Avrupa Toplulukları Antlaşması’nın kurmaya ve sürdürmeye çalıştığı bozulmamış rekabet sisteminde marka haklarının asli bir unsur olduğu yerleşmiş bir içtihat niteliğindedir. Markaların sahiplerine sağladığı haklar ve yetkiler bu amacın ışığında değerlendirilmelidir. Direktif Madde 5(1) çerçevesinde marka, sahibine tescil kapsamındaki mallara ve hizmetlere ilişkin olarak, tescil edilen işaret için sınırsız bir süre boyunca tekel kurmasına izin verecek, münhasır haklar sağlamaktadır. Bir markanın tescil edilmesi imkânı, komu yararına ilişkin gerekçelerle sınırlandırılabilir. Bu nedenle, Direktifin üçüncü maddesinde yer olan marka tescili ret nedenleri, her birinin temelini oluşturan kamu yararı ışığında yorumlanmalıdır. Direktif Madde 3(1)(c) ile ilgili olarak, Mahkeme bu hükmün, tescilin talep edildiği mallara ve hizmetlere ilişkin olarak tanımlayıcı olan işaretlerin ve unsurların herkes tarafından serbestçe kullanılmasının sağlanması yoluyla kamu yararına bir amacı yerine getirdiği görüşündedir.”
Bilişim uzmanı bilirkişisi tarafından … oyunu URL adresinde ve … adresinde yapılan incelemeler sonucunda, … unsurunun sektöre ilgisi olan tüm tacir ve tüketiciler tarafından kullanılmakta tespit edilmiştir. Bu meyanda dava konusu markanın “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir oyun cinsi / türü” markalar olduğu kanaati oluşmuş ise de, markaların hükümsüzlüğünün talep edildiği tüm mal ve hizmetler bakımından değil; Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in … Sınıfında yer alan “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil).” emtiaları ile … Sınıfında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar Için aletler, makineler ve cihazlar Jetonla çalışanlar dahil).” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) hizmetleri” bakımından davacı yanın iddialarının dinlenebileceği, davalı yanın markalarının hükümsüzlüğü talep edilmekte olan sair mal ve hizmetler bakımından ise davacı yanın markasının “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir oyun cinsi / türü” dinlenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
SMK 6/6 Hükmü Kapsamındaki Talepler Bakımından Yapılan Değerlendirme
SMK 6/6 maddesi hükmü; “.Tesci/ başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” şeklindedir.
Davacı yan kendisine ait olmayan üçüncü bir kişiye ait bir fikri hakkın varlığı nedeni ile huzurda bulunan dava konusu markanın SMK 6/6 hükmü kapsamında iptalini talep etmektedir. Ancak yasal düzenleme ilgili hüküm çerçevesinde hükümsüzlüğün “hak sahibinin itirazı üzerine” söz konusu olabileceğini düzenlemek ile birlikte, davalı yanın bizzatihi kendisine ait olmakla SMK 6/6 hükmü kapsamında incelemeye tabi tutulabilecek herhangi bir veriyi dosyaya sunmamış olması nedeni dava konusu markanın SMK 6/6 hükmü kapsamında hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
SMK 6/9 Hükmü Kapsamında Kötüniyet İddialarının Değerlendirilmesi
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Yasası İle ise arz edilen yerleşik uygulama mevzuat hükmünde açıkça düzenlenme alanı bulmuş, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Yasasının 25. Maddesi ile Hükümsüzlük Halleri;
“Madde 25- (1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İlgili madde hükmünün atıf yapmakta olduğu 6. Maddenin son bendi ise;
(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklinde tanzim edilmiştir.
Bu halde, gerek yasa hükmü; gerekse de yerleşik içtihatlar çerçevesinde kötü niyetli olarak tescil ettirilen markaların hükümsüz kılınması gerektiği noktasında herhangi bir duraksama bulunmamaktadır.
Marka Hukukunda kötü niyetli tescilin genel olarak kabul gören tanımı; “Ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak tanınmış olsun ya da olmasın markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantoja yönelik başvuru ve haksız teciller birer kötü niyetli tescildir.” ( Çolak, s. 782; Çağlar, s. 182. ) şeklindedir.
Gerek mülga 556 sayılı KHK gerekse de 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kötü niyetli tescilin tespitinin ve ispatının hangi hal ve şartlar ile sağlanacağı noktasında herhangi bir düzenleme ihtiva etmemektedir. Bu nedenle kötü niyetli tescilin tespitinde Yargıtay kararları başta olmak üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarında açıkça belirtilen esaslar göz önünde bulundurulmalıdır.
Kötü niyet nedeni ile markanın hükümsüz kılınmasında genel olarak kabul edilen olgular,
– Markanın yedekleme amacı ile tescili,
– Marka ticareti,
– Markadan haksız olarak yararlanmak,
– Şantaja yönelik başvuru halleridir.
Davacı tarafın iddiası davalının, markayı tek başına başvuru konu etmesinin farklı oyun üreticileri tarafından … unsurunun kullanılmamasını amaçlaması olduğu, bu amaç nedeni ile başvurunun kötüniyetli olduğunu iddia etmektedir. Dava konusu markanın “tanımlayıcı unsur / ticari sahada herkes tarafından kullanılan bir unsur” olması nedeni ile hükümsüz kılınması ayrı, kötüniyetli başvuru sebebi ile hükümsüz kılınması ayrı unsurlar olmakla, davalı yanın ilgili muhteviyatta marka başvurusunu gerçekleştirmiş olması, tek başına davalı yanın marka başvurusunu gösterir iken kötüniyetli olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, davalı yanın ilgili marka başvurularını gerçekleştirir iken kötüniyetli olduğunu gösterir başkaca herhangi bir veri de dosya münderecatında var olmadığından dava konusu markaların SMK 6/9 hükmü kapsamında hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde, davalı yanın dava konusu markasının SMK 4 ve 6. madde hükümleri kapsamında hükümsüzlüğü kosullarının oluşmadığı, … unsurunun sektöre ilgisi olan tüm tacir ve tüketiciler tarafından kullanılmakta olduğunun tespiti ile, davalı yanın dava konusu markalarının SMK 5/1-c ve d hükümleri kapsamında Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 28. Sınıfında yer alan “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör Ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil).” emtiaları ile … Sınıfında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil).” hizmetlerinde hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, fazlaya dair talebin reddi gerektiğine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı adına TPMK nezdinde … numara ile tescilli markanın … sınıfından yer alan “oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil)” emtiaları ile …sınıfta yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için oyunlar ve oyuncaklar Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil) ” hizmetleri bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile kalan 99,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen hükümsüzlük talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen hükümsüzlük talepleri yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 128,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.628,50 TL ve 161,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.789,90 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 1.394,95 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.20/06/2023

Katip
e-imza

Hakim …
e-imza