Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/43 E. 2023/151 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/43 Esas
KARAR NO : 2023/151

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/03/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili, … Tic.Aş. nin Türkiye’nin önce gelen finans ve borsa siteleri olan … ve … alan adlı internet haber sitelerinin sahibi olduğunu, müvekkili şirketin 16.06.2011 yılında Türk Patent Enstitüsüne müracaat ederek … başvuru nolu “…” markasını aldığını ve kendi adına tescil ettirdiğini, … tescil tarihli, ilgili tebliğin … Sınıflarında … sayı ile tescilli “…” markasının sicilde tescilli tek sahibi olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete ait “…” markasını, müvekkili şirketi dergicilik hizmetinde/ dijital dergi üzerinde kullandığının tespit edildiğini, SMK gereği marka tescilinden doğan hakların münhasıran marka sahibine ait olduğunu, marka sahibinin izni olmadan başkası tarafından kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalı şirkete markaya tecavüzünü sona erdirmesi için … 1. Noterliği’nin … tarihli ihtarı ile bildirildiğini, ancak davacı markaya tecavüzünü sonlandırmadığını ve halen devam ettiğini, davalı firmanın, müvekkili adına tescilli markasının aynısını kullanarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, devam etmesi kuvvetle muhtemel bu haksız durumun tespiti ve mağduriyetin giderilmesi için bu davanın açılma zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkilinin markasını haksız olarak kullanan davalının, bu surette haksız kazanç elde ettiği ni, SMK’nın 151 ve ilgili maddeler gereğince davalının müvekkiline ait markayı kullanması sebebi ile elde ettiği net kazancın davalı şirket ticari defterler ve kayıtlarında yapılacak inceleme ile tespit edilerek, bu miktarın maddi tazminat olarak avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesinin hüküm altına alınmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın zorunlu arabuluculuk başvurusu yapmamış olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın talebinin zaman aşımına uğradığını bu nedenle davacının davasının reddedilmedi gerektiğini, davacı tarafça ileri sürülen hususların kötü niyet teşkil ettiğini, müvekkili şirketin dava konusu … ismini hukuka uygun şekilde kullandığını, davacı tarafından müvekkiline … 1. Noterliği vasıtasıyla … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, … 30. Noterliğinin …tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile söz konusu ihtarnameye cevap verildiğini, … isimli süreli yayın/derginin 2011 yılının Mayıs ayından itibaren … ismiyle yayınlandığını, söz konusu … markasının davacı adına tescilinin ise daha sonraki tarih olan 2012 yılında gerçekleşmiş olduğunu, ayrıca anılan derginin 02.01.2019 tarihinde 50.000-TL bedel ile davacı tarafından müvekkili şirkete devredildiğini, devre ilişkin olan … tarihli ve … sıra numaralı 50.000-TL bedelli faturanın ise yine davacı tarafından düzenlenerek müvekkili şirketin kayıtlarına işlendiğini, … ismiyle 10 yılı aşkın süredir yayımlanan müvekkili şirkete ait derginin kuruluşunda da tüm beyanname ve sair evraktaki imzaların, sorumlu yazı işleri müdürü olan müvekkili şirket yetkilisi …’e ait olduğunu, 10 yılı aşkın süredir “…’ ismiyle çıkan süreli yayının bu isimle çıktığının davacı şirket tarafından bilindiğini ve sessiz kalındığını, daha sonra dava ikame edilerek tazminat talep edilmesinin kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, zaman aşımı ve arabuluculuk itirazları doğrultusunda, itirazın kabulü ile davanın esasına girilmeden evvel davanın usulden reddini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 13/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davalıya ait olan ticari defterlerin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu görülmüş, sahipleri lehine Yüce Mahkemenin takdirinde olmak üzere takdiri delil niteliğine haiz olduğu, Dava konusu “…’ markası isimli derginin, 02.01.2019 tarihi itibariyle davacı tarafından, davalıya 50.000-TL (KDV dahil) fatura ile satışının yapıldığı, davalı kayıtlarında bu işlemin mevcut olduğu, “… * açıklamalı faturayla marka hakkının davalıya lisans verilmiş olması söz konusu olabileceği, ancak bu lisansın kapsamının tespit edilemediği, Davacı tarafın davalı ile aynı sektörde iştigal ettiği, davalının 10 yıldır “…” ismiyle çıkan süreli yayınından bu kadar süredir haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı bu kapsamda bu eylemlere uzun süre sessiz kalan davacının hak kaybına uğrayacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı kullanımlarının davacıya ait … numara ile tescilli marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığının tespiti, tespiti halinde bunun önlenmesi ile birlikte maddi tazminat istemine ilişkindir.
TPMK Kayıtlarının incelemesinde, davacı adına tescilli … numaralı markanın … tarihinde …sınıflarda davacı adına tescil edildiği, tescil üzerinde herhangi bir devir ve lisans kaydının bulunmadığı görülmüştür.
Davalı taraf “…” dergisinin 02.01.2019 tarihinde 50.000-TL bedel ile davacı tarafından davalıya devredildiğini ve devre ilişkin olan … tarihli ve … sıra numaralı 50.000-TL bedelli fatura ise, yine davacı tarafından düzenlenerek şirket kayıtlarına işlendiğini iddia etmektedir. Fatura incelendiğinde; davacı tarafından davalı adına … tarihinde … seri ve sıra numaralı 50.000-TL (KDV dahil) bedelli faturanın “… Dergisi Satış Bedeli” açıklamasıyla düzenlendiği görülmektedir.
SMK mad. 148 Sınai mülkiyet hakkı devredilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, lisans konusu olabilir, rehin verilebilir, teminat olarak gösterilebilir, haczedilebilir veya diğer hukuki işlemlere konu olabilir, hukuki işlemler, yazılı şekle tabidir. Devir sözleşmelerinin geçerliliği, ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlıdır, demektedir. Devir veya lisansın sicile kaydı geçerlilik şartı değildir. Bu kapsamda davalı tarafından dosyaya sunulan bir noterden devir anlaşması bulunmadığı, davacının marka hakkını davalıya devretmediği ancak davalı adına … tarihinde… seri ve sıra numaralı 50.000-TL (KDV dahil) bedelli “… Dergisi Satış Bedeli” açıklamalı faturayla marka hakkının davalıya lisans verilmiş olması söz konusu olabileceği, davacının bu hususta bir beyanda bulunmadığı görülmektedir.
Davalı taraf 10 yılı aşkın bir süredir “…” ismiyle çıkan süreli yayının, bu isimle çıktığını davacı şirketin de bunu bildiği ve bu duruma sessiz kalındığı savunmasında bulunduğu, davacı tarafta bu hususta tecavüzden haberdar olununca ihtar çekildiğini beyan etmektedir. Dosyada davacı tarafın davalıya …. 1. Noterliği vasıtasıyla … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname gönderdiği, davalının da … 30. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu ihtarnameye cevap verdiği görülmektedir.
SMK mad.25/6 uyarınca marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, hak sahibinin markayı sonradan iyi niyetli bir şekilde tescil ettiren kişiye karşı dürüstlük kuralı gereğince dava hakkını kabul edilebilir bir süre içinde kullanmaması halinde söz konusu olur. Bu hak uzun süre kullanılmadığı için karşı tarafta bir güven uyandırılmışsa karşı tarafta uyandırılan bu güvenin korunması arzu edilir.
6769 sayılı SMK’da sessiz kalma yoluyla hak kaybı yalnızca hükümsüzlük davaları bakımından düzenlenmesine karşın Yargıtay, “marka sahibinin, tecavüz teşkil eden eylemlerin varlığından haberdar olmasına rağmen bu eylemlere uzun süre sessiz kalması halinde de marka sahibinin sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğrayacağına” ilişkin içtihat oluşturmuştur. Davacı tarafın da davalı ile aynı sektörde iştigal ettiği, unvanında dijital yayın ibaresi olduğu, davalının 10 yıldır “…” ismiyle çıkan süreli yayınından bu kadar süredir haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı bu kapsamda bu eylemlere uzun süre sessiz kalan davacının hak kaybına uğrayacağı gözetilerek sübut bulmayan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 170,78 TL’nin mahsubu ile kalan 9,12 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023

Katip
¸

Hakim
¸