Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/39 E. 2023/11 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/39 Esas
KARAR NO : 2023/11

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2022
KARAR TARİHİ : 05/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkil davacı kooperatif, “…” ticaret unvanıyla 1968 yılında kurulduğunu, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 2 Mayıs 1990 tarihli, 2517 sayılı nüshasından anlaşılacağı üzere davacı kooperatifin yeni ticaret ünvanı “…” olduğunu, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde müddet 49 yıl olarak gösterilmiş olup 2039 yılına kadar davacı kooperatif “…” ticaret unvanı adı altında faaliyet gösterme hakkına sahip olduğunu, davalı …, …bir süre denetim kurulu üyeliği yaptığını, halen de kooperatifin üyesi olduğunu, davacı kooperatif yetkilileri tescilden çok sonra davalının kendi ticaret unvanlarını marka olarak tescil ettirdiğini, hatta herhangi bir üretim belgesi olmamasına rağmen kendi ticaret unvanlarını marka olarak kullanarak zeytin üretip haksız kazanç sağladığını öğrendiklerini, davacı taraf bu marka adı altında ürettiği zeytinleri “… isimli, …” facebook hesabı üzerinden sattığını, davacı müvekkil kooperatif … ili, … ilçesinde faaliyet göstermekte olduğunu, yakın ilçelerde tanınan bilinen, ürünlerinin kaliteli olduğu hususunda kendisine güven duyulan, müşteri portföyü geniş bir kooperatif olduğunu, davalı taraf da davacı kooperatifin bu tanınmışlık ve ürünlerinin kalitesi hususundaki güvenilirliğinden, prestijinden yararlanarak kendi meslek kolu dışına çıkıp üretim belgesi dahi yokken kendi ürettiği zeytinleri sattığını, insanlarda da bu zeytinlerin davacı kooperatif tarafından üretildiği izlenimi oluştuğunu, bu da hem haksız rekabete sebep olmakta hem de ticari hayatta dürüstlüğe uygun kullanım ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, yani bir marka için tescil başvurusu yapıldığında o markanın aynı ya da karıştırılacak derecede benzeri tescil başvurusundan çok daha önce ticaret unvanı olarak kullanılıyorsa o marka, marka olarak tescil edilemeyeceğini, davalı tarafça 08.03.2017 tarihinde tescil edilen markanın da davacı kooperatifçe 1990 yılından beri aktif olarak kullanıldığı kooperatifin vergi levhası, faturalar, vergi ödemeleri, ticari defterleriyle de sabit olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilerek davalı tarafından halen kullanılmakta olan müvekkilin ticaret unvanıyla aynı markanın ticari maksatla kullanımının önlenmesini, bu markanın tüm tanıtım ve kullanımının durdurulmasını, “… Kooperatifi isimli, … hesabına erişimin engellenmesini, bu marka adı altında üretilen ürünlerin tespitini, toplatılmasını ve imhasını, davalı tarafın 08.03.2017 tarihinde tescil ettirdiği “….” isimli markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinini, gerekçeli karar verildiğinde bu kararın hüküm fıkrasının masrafı davalıya ait olmak üzere ülke çapında yayın yapan bir gazetede ilanını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; dosyaya öncelikle yetki yönünden itiraz ettiklerini, davalı müvekkilin yerleşim yeri …olduğunu, hal böyle iken İstanbul Mahkemeleri’nde dava açılması usule aykırı olduğunu, kaim dava açısından yetkili mahkeme Bakırköy Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, zamanaşımı yönünden itirazlarının olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte tarafların arasında bir hukuki uyuşmazlık var ise arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığun tespiti ve çözümünü talep ettiklerini, davacı yan söz konusu talepleri ile ilgili müvekkilimize daha önceden herhangi bir bildirimde dahi bulunmadan huzurdaki davayı kötü niyetli olarak açtığını, müvekkilimizin zeytin ve zeytinyağı satışı yaptığı hususu gerçek dışı olup ispata muhtaç olduğunu, davacı yanın ticaret ünvanı ile ilgili kendisine ait bir markası olup bu markasını hali hazırda kullandığını, bu sebeple davacı yanın huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı yanın kendi ismi ile kullanmış olduğu logo ile müvekkili marka tescili yaptırdığı logo arasında bariz şekilde fark bulunduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 156. Maddesi bu kanunda öngörülen davalarda görevli ve yetkili mahkemenin tespitine ilişkindir.
6769 sayılı SMK m. 156/4 “Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.” ve m. 156/5 “Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Sınai mülkiyet hakkı başvurusu veya sınai mülkiyet hak sahibinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde, dördüncü fıkra hükmü uygulanır.” hükümlerine haizdir.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 19/2 maddeside “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz..” hükmü düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalının adresinin “…” olduğu davanın Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) ilişkin olduğu SMK 156/5 gereği yetkili mahkemenin davalı ikametgahı mahkemesi olduğu davalı tarafça usulünce yetki itirazında bulunulduğu, yetkili mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, davalının yetkiye yönelik itirazının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın yetki yönünden reddine, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-HMK m.20 uyarınca dosyanın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde mahkememize müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle , İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.05/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸