Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/37 E. 2022/131 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/37 Esas
KARAR NO : 2022/131

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
DAVA TARİHİ : 03/03/2022
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Hukukumuzda fikir ve sanat eserleri alanındaki Meslek Birlikleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 42’nci maddesi uyarınca ihdas edilen Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri ve Federasyonları Hakkında Tüzük (TÜZÜK) ve Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri Tip Statüsü (TİP STATÜ) uyarınca kurulduğunu, Meslek Birliklerinin kurulabilecekleri alanlar, TÜZÜK’ün 7’nci maddesinde sınırlı sayı ilkesine göre (numerus clausus) belirtiltiğini, Meslek Birlikleri, anılan mevzuat ve kendi Tüzüklerince çerçevesi belirtilen alanlarda faaliyet gösteren, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın malî ve idarî denetiminde özel hukuk tüzel kişileri olduğunu, Müzik eseri sahipleri alanında kurulu bulunan Davalı Meslek Birliğinin, götürü usulde tahsil ettiği mali hak bedellerini, sinema eseri sahiplerine tahakkuk etmesi ve ödemesi, faaliyet alanını ihlal ettiği gibi müvekkil Müzik Eseri Sahibi ve diğer üyelerin mağduriyetine neden olduğunu, müvekkilin mali haklarına vaki tecavüzün ref’i ve men’ini temin maksadıyla başvuru zorunluluğu hâsıl olduğunu, mevzuat çerçevesinde faaliyet alanı müzik eseri sahipleri olduğu halde götürü usulde tahsil ettiği mali hak bedellerinden sinema eseri sahiplerine (özgün müzik eseri sahiplerine) mali hak bedeli tahakkuk ettirip ödemek suretiyle Müvekkile ait mali hakları haleldar eden, mali haklarına tecavüz eden davalının tecavüzünün ref’i ve men’ine, yargılama giderleri ve ücret-i vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının taraf sıfatı bulunmadığını, ancak öncelikle davacı tarafın taraf sıfatı (aktif dava ehliyeti) bulunmadığını, dolayısıyla davanın esasa girilmeden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir sübjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir sübjektif hakkın davacı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavram olduğunu, davacının talep ettiği şekilde bir talepte bulunabilmesinin hukuken olası olmadığını, davacının işbu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, davacının temel iddiası müvekkil meslek birliğinin hak sahibi bulunmayan üyeleri olduğu ve hak sahibi bulunmayan bu üyelere hukuka aykırı şekilde ödeme yapıldığını ve bu sebeple kendi haklarının ihlal edildiği, davacının bir diğer hukuka aykırı iddiası, kullanıcılardan musiki eseri sahipleri için alınan bedellerin sinema eseri sahiplerine dağıtıldığını ve bu sebeple kendisinin zarar gördüğü iddiası olduğunu, müvekkil meslek birliği tarafından yapılan tüm dağıtımlar, tüzüğüne ve genel kurul tarafından kabul edilmiş bulunan dağıtım yönergesi’ne uygun olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle esasa girilmeden husumet ve hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın reddini, bu talebimiz kabul olmazsa esas yönünden reddini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık, davalı meslek birliği tarafından gerçekleştirilen dağıtımlar nedeni ile mali haklara tecavüze dayalı FSEK md. 66 uyarınca tecavüzün ref’i ve men’i istemine ilişkindir.
Davacının talebinin dayanağı olan FSEK md. 66 ” Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir” demektedir. FSEK md. 69’da ” Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir.” demektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinde her ne kadar davacı tarafça tecavüzün ref’i ve men’i talep edilmiş ise de, somut olayda davacının haklarının zarar gördüğüne ilişkin bir tecavüz eylemi bulunmamaktadır. İşbu davanın açılabilmesi için eser sahipliğinden kaynaklanan bir hakka tecavüz eyleminin gerçekleştirilmiş olması şartı aranmaktadır.
Dosya kapsamında davacının, davalı meslek birliği üyesi olduğu anlaşılmakla, davacının davalı meslek birliği ile imzalamış olduğu Yetki Belgesinin de incelenmesi gerekmektedir. Taraflarca akdedilen Üyelik Yetki Belgesinin 4/B maddesi uyarınca ” … üye adına Üyelik Yetki Belgesinin kapsamına giren tüzüğe, eser sahibi hak bedeli dağıtım yönergesine ve planına uymayı, … tarafından tahsil olunacak tazminat ve eser sahibi hak bedellerinden kesilecek meslek birliği paylarını sonradan doğacak hakların takibi konusunda…’nin yetkili olduğunu kabul beyan ve taahhüt eder” demektedir.
07/11/2020 tarih, 31297 sayılı Resmi Gazete’de yürürlüğe giren “Meslek Birliklerine Verilecek Yetki Belgesi Hakkında Yönetmeliğin” 6/1-b maddesinde; “Hak Sahipleri, verecekleri yetki belgesinde; Fikir ve Sanat Eserleri Sahipleri Meslek Birlikleri ve Federasyonları Hakkında Tüzük, üye olunan meslek birliğinin tüzüğü ve yetki belgesi ile verilen yükümlülükleri yerine getirmeyi, meslek birliğinin dağıtım yönergesine uymayı kabul ve taahhüt eder” demektedir.
Dolayısı ile hem Üyelik Yetki Sözleşmesi hem de Meslek Birliklerine Verilecek Yetki Belgesi Hakkında Yönetmeliğin 6/1-b maddesi uyarınca davacının dağıtım yönergesine uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kaldı ki bu husus yargılama konusu tecavüzün ref’i ve men’ine ilişkin bir uyuşmazlık türü olmayıp dağıtım yönergesinin ilgili maddesinin tartışılıp değerlendirilmesi gereken, tüm üyeler bakımından sonuç doğurabilecek, ayrı bir dava konusu oluşturabilecek bir uyuşmazlıktır. Dolayısı ile davacının işbu dava bakımından taraf sıfatına sahip olup olmadığı, HMK md. 114 bağlamında dava şartlarının somut olay bakımından gerçekleşip gerçekleşmediğinin de öncelikli olarak incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gereklidir.
Davacı tarafça tecavüzün ref’i ve men’i talebinde bulunulmuşsa da, FSEK md. 66 ve 69 gereğince talepte bulunabilmek için, FSEK md. 21-25 maddeleri arasındaki mali haklardan birinin ihlal edilmiş olması gereklidir. Ancak davacı tarafça FSEK’te sayılan hangi mali hakların ihlal edildiği belirtilmemiştir. Ayrıca davalı meslek birliğinin, kullanıcılardan tahsil ettiği mali hak bedellerinin Genel Kurulda kabul edilmiş olması, Dağıtım ve Dökümantasyon Yönergesine göre dağıtım yapıldığı, Üyelik Yetki Sözleşmesi de dikkate alınarak davacının da bunu kabul etmiş olduğu, dolayısı ile bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı, davacının taleplerinin genel kurulda görüşülüp karara bağlanabileceği, tüm üyeler açısından sonuç doğuracağı dolayısı ile tek başına işbu davayı açmasının mümkün olmadığı bu gerekçeler mucibince davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılarak davanın HMK 114/1-d maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın Aktif Husumet Yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yargılama masrafı yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸