Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/21 Esas
KARAR NO : 2023/83
DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/02/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin, başta Instagram olmak üzere birçok sosyal medya platformları aracılığıyla üç boyutlu çizimler yapan (…) ve tanınmış bir resim sanatçısı olduğunu, eser çalışmalarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin sosyal medya hesaplarından paylaştığı orijinal eserlerin sahibi olduğunu, ancak müvekkilinin eserlerinin, müvekkilin hiçbir bilgi ve rızası olmaksızın hukuka aykırı şekilde başta … ve …. ve … olmak üzere davalı şirketlere ait birçok platformda yayınlanmış olduğunu ve ihlallere ait görüntü ve videoları sunduklarını, müvekkilinin bu durumdan kendisini takip eden sanatseverlerin ve yakınlarının mesaj atması ile haberdar olduğunu ve söz konusu eserlerinin hiçbir izin veyahut bildirim olmadan rızası hilafına paylaşılmasına kayıtsız kalmak istemeyen müvekkilinin davalı şirketlerin içerik temsilcilerine sosyal medya hesapları ve mail aracılığıyla ulaşmaya çalışsa da kendisine hiçbir şekilde dönüş yapılmadığını ve eserlerine yapılan tecavüzün devam ettiğini, müvekkilinin yaptığı özgün sanat eserleri ile gerçek bir sanatçı kişiliğine sahip olup söz konusu bu eser tecavüzlerinin kendisini derinden üzdüğünü ve maddi kayba uğrattığını, müvekkilinin maddi ve manevi haklarının tecavüzüne uğradığını, dava konusu çalışmaların FSEK m. 4/5 gereği eser sayılmakta olduğunu, müvekkilinin sosyal medya kanalları aracılığı ile paylaştığı eserlerin sanatçısı olduğunu ve müvekkilinin bilgisi ve rızası olmaksızın davalı şirketlerin …, … kanallarında ve … internet sitesinde yayınlanmış olduğunu, başka bir deyişle rızası hilafına internet ortamında kullanıldığını, söz konusu eserler ilgili kanallar ve internet sitesinde müteaddit defalarca yayınlanmış ve haksız bir maddi kazanç elde edildiğini, davalıların müvekkiline ait eserleri izinsiz olarak, adını belirtmeksizin yayınlayarak mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini, müvekkilinin manevi haklarının ihlâl edilmesi sebebiyle FSEK’nin 70. maddesi uyarınca 10.000,00 TL (on bin Türk Lirası) manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan alınıp davacı müvekkiline verilmesini, müvekkilinin mali haklarının ihlâl edilmesi sebebiyle FSEK m.68 uyarınca isteyebileceği bedelin uzman bilirkişi incelemesi ile tespiti sonrası artırılmak ve bu bedelin üç kat fazlasına hükmedilmek üzere şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle – birlikte davalılardan alınıp davacı müvekkiline verilmesini, davalıların dava konusu eserleri kendi internet sitelerinde, tv kanallarında ve çeşitli ticari amaçlı sitelerde kullanarak elde ettiği haksız kazancın bilirkişi marifetiyle kesin olarak tespit edilmesinin ardından arttırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin (bin Türk Lirası) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; …A.Ş, … sitesinden yayın gerçekleştirdiği, … sitesinde yayın bulunmadığını, bu nedenle husumet bakımından davanın reddinin gerektiğini,… ve … ile açılan davalarda genel olarak husumet…’ya yöneltildiğini, oysa …, …ve … kanalının lisans ve pay sahibi olmadığını, bu nedenle pasif husumet yokluğundan davanın müvekkili bakımından usulen reddini talep ettiklerini, davalı … bakımından cevaplarının ise dava konusu görüntülerin, bizzat davacı tarafından, Instagram’da ilk defa kendisi tarafından yayınlanarak umuma arz edildiğini, davalı …’un kısıtlı mecrada yayın yapan bir TV kanalı olduğunu, davaya konu “…” adından da anlaşılacağı üzere, daha önce İnstagram, Youtube, Facebook gibi sosyal medyada yayınlanmış videoları 5-10 saniye süreyle yayınlayan bir program olduğunu, iddia edilen içeriklerin daha önce umuma arz edilmiş olması ve bu kısa süreler ile değiştirilmeden yayınlanması sebepleriyle, iktibas serbestisi kapsamında kalmakta olduğunu, kaldı ki davacı çekimlerini daha çok izlenmesi amacı ile sosyal mecralarda yayınladığı için, bir TV kanalında tekrar yayınlanması ile iddianın tam tersine davacının işine yaradığını ve reklamı yapıldığını, YouTube, Instagram vb. sosyal medya kuruluşlarında yayınlanan videolarda, kullanıcı sözleşmelerinde içerik sahibinin, içerik üzerindeki tüm haklarını muhafaza edeceğinden ancak o platforma ve hizmetin diğer kullanıcılarına kısıtlı lisans hakkı vermek zorunda olduğu ifade edildiğini, kısıtlı lisanstan kastın ise, hizmetin fonksiyonelliğinin el verdiği ölçüde diğer kullanıcıların içeriği kullanmak, çoğaltmak, dağıtmak, türemiş eserlerini hazırlamak, sergilemek, icra etmek üzere kullanabileceğini altına almak olduğunu, bu nedenlerle ve genel kurallar gereği, alenileşmiş videoların başkaları tarafından yayınlanabildi, davacının iddia ettiği FSEK 70. madde kapsamında bir ihlalin bulunmadığını, bu tür eserin değiştirilmeden aynen yayınlandığı davalarda, manevi tazminatın ancak Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 15. maddesinde düzenlenmiş olan eser sahibinin adının belirtilmesi ile sınırlı olduğunu, ancak adın teknik olanaklar mümkün kılarsa kullanılmakta olduğunu, örneğin bir reklam filminde veya 5-10 saniyelik görüntüde adın gösterilmesinin mümkün olmadığını, bu kapsamda iddia olunan programda adın belirtilmesinin, gerek süre gerekse içerik açısından mümkün olmadığını, bu nedenlerle manevi tazminat talebinin reddi gerekeceğini, …A.Ş ve … A.Ş yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddini, davanın reddini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 29/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davacının dosya ekinde sunmuş olduğu CD içerisinde … adresli en draw kullanıcı adlı Instagram sosyal medya hesabında yüklenmiş 8 adet kısa videonun yayınlandığı anlaşılmış olup, …kullanıcı adlı Instagram sosyal medya hesabının adında davacı “…” isminin yazdığı, hesabın Şubat 2016 tarihinde ilk olarak açıldığı, Dosyada bulunan CD içeriğinde … isimli kanalda “…” isimli programda yayınlandığı anlaşılan davacıya ait Instagram hesabında tespit edilen 8 adet videonun art arda umuma arz edildiğini gösterir video sunulduğu, Davacının hususiyetini yansıtan ve estetik değere haiz olan dava konusu 8 adet video içerisinde yer alan illüstrasyon, nesne yerleştirmesi ve hareketten oluşan bütüncül ürünün her birinin ayrı ayrı olmak üzere FSEK md. 4 kapsamında güzel sanat eseri olduğu, Dava konusu edilen güzel sanat eserlerinin davacıdan izin alınmaksızın ve herhangi bir bedel ödenmeksizin söz konusu davalı … kanalında yayınlanarak umuma iletildiği ve bu durumun eser sahibinin FSEK’te düzenlenen mali haklarından çoğaltma (md. 22) ve umuma iletim haklarını (md.25) ihlal ettiği, raporda ayrıntıları ile tespit edildiği üzere FSEK md.68 çerçevesinde ihlalin gerçekleştiği, Davacıdan izin alınmaksızın ve herhangi bir bedel ödenmeksizin … isimli kanalda “…” isimli programda yayınlanan yayının eser sahibinin manevi haklarından olan FSEK md. 14/1 15/1 ve 16/1 kapsamında düzenlenen umuma arz salahiyeti, adın bel le eserde değişiklik yapma yetkisinin ihlali niteliğinde olduğu, bu nedenle izinsiz kullanımdan dolayı FSEK m.68 uyarınca talep edebilecek tazminatın yapılan sektörel araştırmalar neticesinde dava konusu her bir eser için 3000-TL olmak üzere toplamda 8×3.000×24.000-TL bedelin uygun olacağı, FSEK m.68 uyarınca talep edilen bedelin kaç katına hükmedileceğinin ise Mahkemenizin takdirinde olacağı görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı kullanımlarının davacıya ait eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi hakların ihlali iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/8B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini – taşıması”, – ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”‘dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir. olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer.
Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır. FSEK md. 4 hükmü dikkate alındığında, bir ürünün güzel sanat eseri olarak nitelendirilmesi için, önce her eserde bulunması gereken zorunlu “objektif” ve “subjektif” koşulu haiz olmasının yanı sıra bu koşullara ilave olarak “estetik değeri haiz olması” da gereklidir. Bir ürün eğer bunları yaratanın hususiyetini taşıyorsa ve estetik bir değere de sahipse güzel sanat eseridir. Ancak bu estetik değer kıstasından maksat güzel sanat ürününün güzel olup olmaması değil, estetik iddia taşımasıdır* Görüldüğü üzere FSEK geniş bir güzel sanat eseri anlayışı ile bu alanda yalın sanat eserlerinden günlük kullanışta güzellik duygusunu tatmine yarayacak el işlerine kadar bütün eserleri korumuştur.
Somut olaya dönüldüğünde, üç boyutlu resim çalışmaları ( …) konusunda uzman Akademisyen …tarafından yapılan teknik inceleme neticesinde, dava konusu illüstrasyon ve videoların davacı tarafından tasarlandığı ve özgün eserler olduğu, dava konusu eserlerin illüstrasyon, nesne yerleştirmesi ve hareketten oluşan bütüncül eserler olarak değerlendirilebilecek özgün sanat eserleri olduğu, bunun FSEK md. 4 kapsamında güzel sanat eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
Eser Sahipliğinin ve Hak Sahipliğinin Değerlendirilmesi
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” sıfatının da resen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliğ” ve hak sahipliği sıfatının resen irdelenmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 11 ve 12 inci maddelerinde eser sahipliğine ilişkin karinelerin neler olduğu düzenlenmiştir. FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fikradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”. FSEK m.12 hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11 inci maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır” FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde yukarıdaki karinelerin öngörülmesi Uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olmaktadır. Ayrıca eser sahipliği, bu karineler dışında her türlü delille de ispatlanabilir.
Somut olaya dönüldüğünde, … kullanıcı adlı Instagram sosyal medya hesabının adında davacı “…” isminin yazdığı, hesabın Şubat 2016 tarihinde ilk olarak açıldığına yönelik bilişim bilirkişinin tespitleri ile beraber davalının da dava konusu görüntülerin davacı tarafından bizzat defa Instagram isimli sosyal medya mecrasından yayınlanarak umuma arz edildiği beyanları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu illüstrasyon, nesne yerleştirmesi ve hareketten oluşan bütüncül eserler olarak değerlendirilebilecek özgün sanat eserleri olan güzel sanat eserlerininin sahibinin FSEK 11’deki karine çerçevesinde davacı olduğu kanaatine varılmıştır.
Mali ve Manevi Hak İhlalinin Oluşup Oluşmadığının Değerlendirilmesi
FSEK’te eser sahibine tanınan mali ve manevi haklar sınırlı sayı yöntemi ile belirlenmiştir. Bu kapsamda eser sahibine tanına manevi haklar; eserin umuma arz yetkisi (md. 14), adın belirtilmesi yetkisi (md. 15/1), eserde değişiklik yapılmasını menetme yetkisi (md. 16 ve m. 17/2) ve eserin aslına ulaşma ve eseri sergileme hakkı (md. 17/1 ve 17/3) şeklindedir. Eser sahibine tanınan mali haklar ise; işleme hakkı (md. 21), çoğaltma hakkı (md. 22), yayma hakkı (md. 23), temsil hakkı (md. 24), işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı (md. 25) şeklinde ifade edilmiştir.
Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir. Bir güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyelerle bir işlenmenin aslı veya çoğaltılmış nüshaları üzerinde asıl eser sahibinin ad veya alametinin, kararlaştırılan veya adet olan şekilde belirtilmesi ve vücuda getirilen eserin bir kopya veya işlenme olduğunun açıkça gösterilmesi şarttır. Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut her hangi bir. kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tesbitini mahkemeden istiyebilir. (FSEK m. 15)
Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz. Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işliyen, umuma arz eden, çoğaltan, yayımlıyan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibi yapabilir. Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak izin vermiş olsa bile şeref veya itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür (FSEK m. 16).
Davalı, davacının eserlerinin daha önce Instagram isimli sosyal mecra platformunda davacının kendisi tarafından umuma arz edilmiş olması nedeniyle FSEK kapsamında ihlalin bulunmadığını iddia etmektedir. Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihatları gereğince de, kamuya sunma yetkisinin eser sahibinin rızasıyla bir kez kamuya sunularak alenileştikten sonra da sona ermeyeceği ve sonraki tarihlerde de meydana gelen mali hak ihlallerinde FSEK md.14/1 kapsamında eser sahibinin manevi haklarından “kamuya sunma” yetkisinin ihlal edildiği sonucuna varıldığına hükmedilmiştir. Davaya konu olayda, dosyada bulunan CD içeriğinde … isimli kanalda davacının ismi belirtilmeksizin yayınlandığı anlaşılan ve davacıya ait olduğu anlaşılan …uzantılı İnstagram hesabında tespit edilen 8 adet videonun art arda umuma arz edildiğini gösterir video sunulmuştur. Davalı, davacının dava konusu içerikleri daha önce bizzat davacının kendisi tarafından umuma arz edilmiş olması ve bu kısa süreler ile değiştirilmeden yayınlanması sebepleriyle, iktibas serbestisi kapsamında kaldığını iddia etmişse de, güzel sanat eserlerinden yapılan iktibaslar (FSEK md. 35/1-3 ve 4) sadece o konuyu ilmi bakımından incelemeye yönelmiş metodik ve sistematik eserlerde kullanılabilir. ( Şafak N. Erel, Türk Fikir ve Sanat Hukuku, 3. Baskı, Yetkin Yayınevi, 2009, sf. 257) Davalının TV 8,5 isimli kanalda “Oynat Bakalım” isimli programda davacının eserlerini yayınlama ve umuma arz etmesinin sadece o konuya ilmi bakımından incelemeye yönelme amacıyla metodik ve sistematik eserlerde kullanım hali olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Böylelikle söz konusu yayın sebebiyle eser sahibi Mali haklarından olan FSEK md. 22 ve 25 kapsamında düzenlenen çoğaltma ve umuma iletim hakkının ihlal edildiği, yayının eser sahibinin manevi haklarından olan FSEK md. 14/1 15/1 ve 16/1 kapsamında düzenlenen umuma arz salahiyeti, adın belirtilmesi salahiyeti ile eserde değişiklik yapma yetkisinin ihlali niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan İnceleme
FSEK md. 68’e göre, eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
Somut olaya dönüldüğünde, davaya konu eserlerin FSEK 4 anlamında güzel sanat eseri oldukları, davacının FSEK 11’deki karine çerçevesinde bu güzel sanat eserlerinin sahibi olduğu, davalının… isimli kanalında “…” isimli programda davacının eserlerini davacıdan herhangi bir izin almaksızın ve bedel ödemeksizin yayınlayıp umuma arz etmesinin eser sahibinin FSEK’te düzenlenen mali haklarından çoğaltma (md. 22) ve umuma iletim haklarını (md.25) ihlal ettiği ve bu kapsamda FSEK md. 68 kapsamında ihlalin olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında emsal sözleşme bulunmadığından, bilirkişi heyetinde bulunan sektör bilirkişisi tarafından yapılan sektörel teamüllere göre hesaplama sonucunda FSEK md. 68 uyarınca talep edilebilecek tazminatın dava konusu her bir eser için 3000 TL olmak üzere toplamda 8x 3.000 TL =24.000 TL bedelin yayınlanma süresi ve mecrası dikkate alınarak üç katı oranındaki 72.000 TL tazminatın olayın oluş şekline uygun düşeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı aynı zamanda manevi tazminat talebinde de bulunmuştur. Yukarıda da belirtildiği üzere davacıların eserin sahibi olarak belirtilmemesi sebebiyle manevi hak türü olan FSEK 15’teki adın belirtilmesini isteme hakkı ihlal edilmiş olacağından davacıların manevi tazminat talebin haklı olduğu talep edilen tazminat miktarının eylemin ağırlığı kullanım şekli dikkate alındığında talebin 10.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Davacı aynı zamanda davalının elde etmiş olduğu haksız kazancın iadesi talebi ile tazminat talebinde bulunmuşsa da mali haklara tecavüz halinde ref yöntemlerini belirleyen ve özel bir hüküm olan FSEK’in 68 maddesi gereğince açılan bedel davası kusurlu davranış unsuru aranmadan açılan bir dava olup, mali haklara tecavüz halinde kusurlu davranış unsuruna bağlı olarak ve haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde açılacak maddi tazminat davası FSEK’İN 70/2 maddesinde düzenlenmiştir. Fsek’in 68. Maddesine dayanılarak açılan bir davada ayrıca FSEK 70/2 maddesi gereğince tazminat talep edilemeyeceğinden 1.000 TL’lik kısım yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının mali haklarının ihlalinin nedeni ile FSEK madde 68 uyarınca tespit edilen 24.000,00 TL tazminat miktarının takdiren üç katı oranındaki 72.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 1.000,00 TL’lik maddi tazminata ilişkin talebin reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacının mali haklarının ihlalinin nedeni ile FSEK madde 68 uyarınca tespit edilen 24.000,00 TL tazminat miktarının takdiren üç katı oranındaki 72.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-1.000,00 TL’lik maddi tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.601,42 TL karar harcından peşin yatırılan (ıslah harcı+peşin harcı) 1.504,93 TL’nin mahsubu ile kalan 4.096,49 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca FSEK 68. Maddesine ilişkin tazminat talebinin kabulü nedeni ile davacı lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebinin kabulü nedeni ile davacı lehine hesaplanan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminatın reddi nedeni ile davalı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 104,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.854,00 TL ve 1.585,63 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 5.439,63 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 5.374,09 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2023
Katip
¸
Hakim
¸