Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/166 E. 2023/119 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/166 Esas

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/09/2022
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat talepli asıl ve karşı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu taşınmazının çok değerli bir konumda olduğunu, davalıların haksız eylemleri nedeniyle müvekkillerini kandırdığını, ruhsat sürecini kararlaştırılan zaman diliminden çok uzun süre geçmiş olmasına rağmen hala tamamlamadıklarını ve müvekkilinin taşınmazının yıkılmış durumda olduğunu, dava konusu taşınmazın yeniden imar ve inşasının geciktikçe müvekkilinin ciddi zararlara uğradığını, taşınmazın yapımı ve inşaat için gerekli ruhsatın davalı proje müellifinin haksız şekilde imzadan imtina etmesi nedeniyle tamamlanmadığını belirterek, davalı müellifinin müvekkillerinin maliki olduğu “… İli, … İlçesi, … Mahallesi, 92 Ada, 11 Parsel” adresinde bulunan tescilli ahşap yapıya ilişkin olarak hazırladığı tüm proje ve eklerine ilişkin telif haklarının kullanımının tedbiren men’ine ve dava sonunda 100.000,00 TL zararın davalılardan tazminine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar … ve …vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın herhangi bir sözleşmenin tarafı olmadığını, davacı ile akdedilen ve dosyaya ibraz edilen protokolün … firması adına imzalandığını, sözleşmede davacıların taraf olmadığını, dolayısıyla işbu davada …’ nın ve … dışında diğer davacıların taraf olmadığını, yapılan anlaşmada betonarme karkas yapı yapılacağının kararlaştırıldığı, sonradan Anıtlar Kurulu’ nun onay vermemesi nedeniyle ahşap yapıya dönülmesi gerektiğini, maliyetlerin değiştiğini, esasen sözleşmenin de bağlayıcılığının kalmadığını, Anıtlar Kurulu sürecinden sonra mimari projenin yeniden İBB’ ye sunulduğunu, süreci davacı …’ın yürüttüğünü, taşınmazın yıkım işlemlerinin kendilerinin bilgisi dışında yıkıldığını, davacıların iddialarının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekili asıl davada cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle ; asıl dava davacılar ile müvekkili arasında imzalanmış bir sözleşmenin bulunmadığını, davacıların diğer davalılar ile olan ilişkisinden, müvekkilinin sorumlu olmayacağını, müvekkilinin üstlenmiş olduğu işi eksiksiz yerine getirdiğini, davacılar ile diğer davalılar tarafından bakiye bedelinin ödenmediğini, asıl mağdurun müvekkili tarafa olduğunu, dava konusu yapının kendi bilgisi dışında yıkıldığını, kendi projesinin bilgisi ve izni dışında davacılar tarafından kullanıldığını belirterek, asıl davanın reddine, karşı dava yönünden 147.200,00 TL’nin davacılar ve diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar karşı davalılar vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle ; davaya cevap dilekçesindeki beyanları tekrarla müvekkili …’nın dava konusu ihtilaf ile ilgili şahsı olarak taraf olmadığını, diğer davalı şirketin yetkilisi olarak dava konusu sözleşme ve projelerde yalnızca … ile taraf olduğunu, açılan karşı davanın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek karşı davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacılar karşı davalılar vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle ; davalı … tarafından açılan davanın tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık davacıların maliki olduğu iddiasına dayalı, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 92 Ada, 11 Parsel adresinde bulunan ahşap yapı projesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ve cevap dilekçesinin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın , … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 92 Ada, 11 Parsel adresinde bulunan ahşap yapıya ilişkin olarak, söz konusu taşınmazın yıkılıp yeniden yapılması ve yapılacak işin proje çizimleri ve ruhsatlandırılması akabinde ise, ruhsatlandırılan işin inşaat işlerinin yapımı hususunda Dama Yapı İnşaat firması ile diğer davalı … ile anlaşıldığı, mezkur davalıların da işi diğer davalı …’a taşere ettiği, bu anlaşma gereğince proje çizimi ve ruhsatlandırma işlemlerinin davalılara ait olduğu, yapının hali hazırda teslim edilememiş olması nedeni gecikmeden kaynaklı davacıların zarar uğradığı bu nedenle zararın tazmini ile birlikte yapının tesliminin gecikmesine sebebiyet verdiği iddia olunan davalılardan proje müellifi mimar …’ın telif haklarını kullanımının tedbiren men edilmesi taleplerini içerdiği görülmektedir.
Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 sayılı Yasa’nın 76.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, SMK ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir. (Bu yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2014/3102-5641 sayılı 11/04/2014 tarihli kararı “5846 sayılı FSEK’in 1.ve 1/A maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.”)
Somut olayda, uyuşmazlığın çözümünde 5846 sayılı yasanın herhangi hükmünün uygulanmayacağı, davacıların FSEK bağlamında eser sahipliği iddialarının olmadığı, taşınmaz malikleri olduğu, davanın eser sahipliğinden kaynaklanan bir dava olmayıp, talep konusu taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, dava dilekçesi ve cevap dilekçesinin incelenmesinde davalı mimarın projenin geç tesliminden dolayı telif haklarını kullanmasının men edilmesine yönelik ihtiyati tedbir talebinde bulunulmasının, davayı ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesini yetkili hale getirmemesinin hukuken mümkün olamayacağı, davanın TBK kapsamında eser sözleşmesinden kaynaklanan edimlerin yerine getirilip getirilmediğine yönelik iddia ve savunmalar içerdiği, dolayısıyla görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesi olacağı kanaatine varılmıştır.
Görev hususu HMK 114 1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olduğundan mahkemece davanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulması gereken hususlardandır.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. 5846 sayılı Yasa’nın 76. maddesinde bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden kaynaklı uyuşmazlıklara ihtisas mahkemesi niteliğindeki fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerince bakılacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki davada 5846 Sayılı Yasadan kaynaklanan bir hakkın varlığı, yokluğu veya tecavüze ilişkin bir uyuşmazlık olmayıp, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekeceği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkemenin FSHHM olmayıp genel mahkemeler olduğu anlaşılmakla Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın görev yönünden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın talep halinde görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza