Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/105 E. 2022/170 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/105 Esas
KARAR NO : 2022/170

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 18 Kasım 1987 yılında … 6. Noterliğinde Onaylattığı ” …” adlı bestesinin davalı …in okumuş olduğu “…” adlı şarkısının aranağmesi ve meyan kısmı ile aynı notaları çağrıştırdığını, haksız yere duygularına sahiplenildiğini, bu şarkıdan maddi manevi rant sağlayan … üyesi, “…” şarkısında besteci olarak görünen …’ün haksız yere duygularını sahiplenerek bu olaydan maddi ve manevi rant sağladığını, “…” şarkısının kendi eseriyle %80 oranında yakın derecede paralellik gösterdiğini ve bu durumun maddi-manevi haklarını zedelediğini, ayrıca eserinin izni olmadan işlenmiş, çoğaltılmış ve umuma iletilmiş olmasından kaynaklı olarak ta haklarının zayi olduğunu, bu nedenle FSEK hükümleri uyarınca üç katı tazminat talebine karşılık şimdilik 50.000,00 TL’nin olay tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, FSEK md. 70/1 uyarınca ihlal edilen maddi manevi haklarına karşılık her maddi paranın olay tarihlerinden itibaren işleyecek reskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davacının TC kimlik numarasının yer almadığını, davalıların açık adreslerinin bulunmadığını , açık bir şekilde talep sonucunun bulunmadığını, delil olarak belirtilen hususların açık olmadığını, bu nedenlerledava dilekçesinnde HMK 119. Maddede belirtilen zorunlu unsurların tamamlanması için davacı tarafa 7 günlük kesin süre verilmesi, bu süre içerisinde eksik hususlar tamamlanmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, Kültür Bakanlığı tarafından onaylanarak kayıt ve tescili yapılan ve 21.12.1999 tarihinde Eser İşletme Belgesi çıkartılan eser için, davacının zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davanın bu yönü ile usulden reddinin gerektiğini, dava konusu eserin yapımının müvekkili şirkete ait olmadığını, işbu eseri barındıran albümler, albümlerin yapımcısı olan “…Tic. A.Ş.” nin iflası sonucu … İflas Müdürlüğünün … tarih … sayılı yazısına istinaden 01.12.2009 tarihinde yapılan ihale sonucunda “TÜM TAKYİDATLARINDAN ARİ OLARAK” ihale edildiğini ve ihalenin kesinleşerek … Ltd. Şti. Adına tescil edildiğini, 10.02.2010 tarihinden itibaren ise eserin kullanım hakkının Noter Satış Sözleşmesi ile müvekkili şirkete devredildiğini, müvekkili şirketin dava konusu eseri, Eser İşletme Belgesinde de açıkça görüldüğü üzere, tüm takyidatlarından ari olarak icra satışı yoluyla devir alan Süper Müzik’ten devraldığını, eserin yapımına ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle davanın müvekkili şirket yönünden husumet nedeni ile reddinin gerektiğini, huzurdaki davaya konu eserin umuma arzının 1999 yılında gerçekleştiğini, davacının yaklaşık 20 yıl boyunca dava konusu esere ilişkin herhangi bir talepte bulundığını, iktibas iddiasında bulunmadığını, sessiz kaldığını ve 20 yıl sonra huzurdaki davayı açtığını, davaya konu eserin davacının iddia ettiği gibi kendi eseri ile aynı notaları çağırıştırıyor idiyse, yaklaşık yirmi yıl boyunca bu hususta herhangi bir talebinin, itirazının bulunmaması ve yirmi yıl sonra huzurdaki davayı açmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafın tamamen kötü niyetli bir şekilde zamanaşımı süresinin dahi dolmasından uzun yıllar sonra dava açtığını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu beyanla öncelikle dava dilekçesinin HMK 119 da düzenlenen unsurları taşımaması nedeniyle, davacı tarafa eksik hususların tamamlanması için 7 günlük kesin süre verilmesine, bu süre içinde eksik unsurlar tamamlanmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, davada zamanaşımı süresinin dolmuş olmasından ötürü haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davanın müvekkili şirket açısından husumet yönünden reddine, davanın esasına girilmesi halinde, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihtilafa konu şarkıyı sadece seslendirdiğini, “…” isimli şarkının ve şarkının yer aldığı albümün yani ilgili eserlerin sahibinin davalılardan …Tic. LTD. ŞTİ.’nin de cevap dilekçesinde Mahkemeye sunduğu 21.12.1999 tarihli Müzik Eseri İşletme Belgesinde de yer aldığı üzere … Tic. A.Ş. Olduğunu, eserlerin kullanım hakkının 10.02.2010 tarihinde … LTD. ŞTİ.’ye devredildiğini, hal böyleyken müvekkilinin sadece FSEK kapsamında icracı sanatçı olduğunu ve eser üzerinde herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığı dikkate alındığında müvekkilin davada taraf olma sıfatının bulunmadığını, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, dava konusu “…” şarkısınin müvekkili tarafından “…” isimli albümde 1999 yılında seslendirildiğini, davacı tarafından da 1999 yılında “…” şarkısının duyulduğu ve bilindiği dikkate alındığında davacının iddia etmiş olduğu bahse konu şarkının bestesinin kendi eseriyle benzerliğini de 1999 yılında fark etmiş olacağı gerçeği karşısında dava açma süresinin de 1999 yılında işlemeye başladığını, hal böyleyken davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin ayrıca davacının tazminat talebinde bulunma hakkının da zamanaşımına uğraması nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, “…” isimli şarkının ve şarkının yer aldığı albümün yani ilgili eserlerin sahibinin 21.12.1999 tarihli Müzik Eseri İşletme Belgesinde de yer aldığı üzere …Tic. A.Ş. olduğunu, müvekkili ile … Tic. A.Ş. arasında 1998 tarihinde imzalanan sözleşmenin 4.3.maddesi;“Sanatçının … nam ve hesabına banda okuduğu eserlerin tüm dünya üzerinde her türlü çoğaltma, yayma, dağıtım ve yayın hakları 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 3527 Sayılı Sinema Video ve Müzik Eserleri Yasası, 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa ve konu ile ilgili diğer yasal düzenlemeler muvacehesinde süre, yer ve sayı bakımından sınırlandırılmamış olarak marş müziğe aittir.” şeklinde düzenlendiğini, müvekkilinin eser üzerinde herhangi bir hak sahipliği bulunmadığının açık olduğunu, müvekkilinin eser açısından eseri icra eden iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, bu nedenle davacının müvekkilinden herhangi bir hak talep etmesinin dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, hakkın kötüye kullanılması soncunu doğurduğunu beyanla haksız davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise bu kez davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, Mahkemenin usulen herhangi bir eksiklik bulunmadığı kanaatinde olması halinde ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …’ün cevap dilekçesinde özetle “…Sözü ve müziği kendisine ait olan “…” şarkısını 1997 yılında bestelediğini, 1999 yılında … tarafından seslendirildiğini, davacıyı tanımadığını, davacının “…” adlı eserinin 1987 yılı ile 1999 yılları arasında okunmadığını, hiçbir yayında ve sosyal medyada hiçbir sanatçı tarafından seslendirildiğinin duyulmadığını, 19 sene sonrasında bu şarkının müziğinin kendisine ait olduğunu iddia etmesinin manidar olduğunu, bütün şarkıların azda olsa birbirine benzeyebileceğini, kendisinin bir çok sanatçıların söylediği pek çok şarkısı olduğunu, piyasada bir çok eserinin okunduğunu ve seslendirildiğini, davacının hiçbir yerde yayınlanmayan, hiçbir sanatkar tarafından okunmayan eserinden esinlenmiş olmasının imkansız olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 07/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Dosyada mübrez CD, nota ve diğer bilgi ve belgelerden davaya konu …isimli yaratımın gerek güfte gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu, Dosyada mübrez noter onay belgesi dikkate alındığında davacının FSEK 11’deki karine çerçevesinde davaya konu ettiği bestenin eser sahibi olduğu, Davacının bestesinin izin alınmadan kullanılması nedeniyle davacının mali haklarından FSEK 22’de düzenlenen çoğaltma hakkının ihlali sayılabileceği, Dava konusu eserin işleme bedelinin 7.500- TL olabileceği, bu bedelin FSEK 68 çerçevesinde 3 katı talebinin Takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 17/12/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle ; Dosyada mübrez CD, nota ve diğer bilgi ve belgelerden davaya konu … isimli yaratımın gerek güfte gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu, Dosyada mübrez noter onay belgesi dikkate alındığında davacının FSEK 11’deki karine çerçevesinde davaya konu ettiği bestenin eser sahibi olduğu, Davacının bestesinin izin alınmadan kullanılması nedeniyle davacının mali haklarından FSEK 22’de düzenlenen çoğaltma hakkının ihlali sayılabileceği, Dava konusu eserin işleme bedelinin 7.500- TL olabileceği, bu bedelin FSEK 68 çerçevesinde 3 katı talebinin Takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı, Davacı tarafın dava dilekçesinde FSEK 68 çerçevesinde maddi tazminat talep ederken “FSEK 70/1 uyarınca ihlal edilen maddi ve manevi haklarıma karşılık her maddi paranın” tahsilini talep ettiği, Davacının bu talebinin FSEK 70 kapsamında maddi tazminat talebine mi manevi tazminat talebine mi ilişkin olduğu anlaşılamadığı, Sayın Mahkemece davacının dava dilekçesindeki talebinin FSEK 70 çerçevesinde maddi tazminat talebine ilişkin olduğu şeklinde bir kanaate varılması ihtimalinde ise Karın iadesinin tespiti için Heyetimize mali bilirkişi eklenip mali bilirkişinin davalıların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasından sonra FSEK 70 kapsamında hesaplama yapılabileceği, bununla birlikte Yargıtay’a göre, hem FSEK.m.68, hem de FSEK.m.70.f.2 kapsamında maddi tazminat talep edildiğinde, talep edilen toplam bedelin, anılan seçenekler uyarınca istenebilecek “en çok bedel” ile sınırlı olup davacının bu taleplerinden hangisi yüksek ise, en yükseğine hükmedilebileceği, bu çerçevede davacının FSEK 68 çerçevesinde hesaplanan tazminat ile FSEK 70 çerçevesinde hesaplanacak tazminat arasında seçim yapmasının gerektiği, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 17/12/2020 tarihli 2. ek bilirkişi raporunda özetle ; Dosyada mübrez CD, nota ve diğer bilgi ve belgelerden davaya konu … isimli yaratımın gerek güfte gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu, Dosyada mübrez noter onay belgesi dikkate alındığında davacının FSEK 11’deki karine çerçevesinde davaya konu ettiği bestenin eser sahibi olduğu, Davacının bestesinin izin alınmadan kullanılması nedeniyle davacının mali haklarından FSEK 22’de düzenlenen çoğaltma hakkının ihlali sayılabileceği, Dava konusu eserin işleme bedelinin 7.500- TL olabileceği, bu bedelin FSEK 68 çerçevesinde 3 katı talebinin Takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı, Davacı tarafın dava dilekçesinde FSEK 68 çerçevesinde maddi tazminat talep ederken “ESEK 70/1 uyarınca ihlal edilen maddi ve manevi haklarıma karşılık her maddi paranın” tahsilini talep ettiği, Davacının bu talebinin FSEK 70 kapsamında maddi tazminat talebine mi manevi tazminat talebine mi ilişkin olduğu anlaşılamadığı, Sayın Mahkemece davacının dava dilekçesindeki talebinin FSEK 70 çerçevesinde maddi tazminat talebine ilişkin olduğu şeklinde bir kanaate varılması ihtimalinde ise Karın iadesinin tespiti için Heyetimize mali bilirkişi eklenip mali bilirkişinin davalıların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasından sonra FSEK 70 kapsamında hesaplama yapılabileceği, bununla birlikte Yargıtay’a göre, hem FSEK.m.68, hem de FSEK.m.70.f.2 kapsamında maddi tazminat talep edildiğinde, talep edilen toplam bedelin, anılan seçenekler uyarınca istenebilecek “en çok bedel” ile sınırlı olup davacının bu taleplerinden hangisi yüksek ise, en yükseğine hükmedilebileceği, bu çerçevede davacının FSEK 68 çerçevesinde hesaplanan tazminat il FSEK 70 çerçevesinde hesaplanacak tazminat arasında seçim yapmasının gerektiği, Davacının FSEK 68 ve FSEK 70’e dayalı maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının Takdiri Sayın Mahkemeye ait olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, FSEK hükümleri uyarınca açılmış maddi ver manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan ilk yargılamada bildirilen deliler toplanmış ve bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememizin 2018/415 Esas, 2021/319 Karar ve 26/10/2021 Tarihli kararı ile, “Davanın reddine, karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiş olup, dosyayı inceleyen İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 2022/596 Esas, 2022/963 Karar ve 01/06/2022 tarihli kaldırma ilamında
“Davalı …’in cevap verme süresinin uzatılması için talepte bulunduğu, mahkemece cevap süresinin uzatıldığı, davalının mahkemece verilen bu süre içinde cevaplarını ve zamanaşımı defini ileri sürdüğü anlaşıldığından; davacının zamanaşımı savunmasının süresinde ileri sürülmediği yönündeki iddiası yerinde değildir. Davacı vekili, “Davalılar tarafından gerçekleştirilen hak ihlalinin bir cezai müeyyidesi mevcut olup, bu hususta bir ceza davasının açılmamış olmasının uzamış ceza davası süresinin uygulanmasına engel olmadığını, olayda uzamış ceza davası zamanaşımının uygulanması gerektiğini.” ileri sürmüş ise de; davanın açıldığı tarih itibariyle ceza zamanaşımı süresinin de dolduğu, buna göre mahkemenin zamanaşımı süresi hesabının yerinde olduğu görülmüştür. Ancak, davalı …’ün cevap dilekçesinde açıkça zamanaşımı savunmasını ileri sürmediği anlaşıldığından, zamanaşımı defini ileri sürmeyen davalı yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.” denilerek Mahkememiz kararını kaldırdığı ve yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı Mahkememize gönderdiği anlaşılmıştır.
Dosya mahkememize yeniden tevzi edilmiş, yargılamaya devam olunmuştur.
Usul ve yasaya uygun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2022/596 Esas, 2022/963 Karar ve 01/06/2022 tarihli kaldırma kararı ile sınırlı olarak yapılan incelemede, davalılardan …’ün cevap dilekçesinde açıkça zamanaşımı savunmasında bulunmadığı dolayısı ile davacının kendisinden alacak talebinde bulunabileceği sabit hale gelmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı öncesinde alınan 07/06/2020 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davaya konu … isimli müzik eserinin gerek güfte, gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki üslup, birbirine bağlanış, ve ritmin hususiyet taşıdığı, bu nedenlerle davaya konusu şarkının FSEK md. 3 bağlamında müzik eseri olduğu, dosyada mübrez noter onay belgesi dikkate alındığında davacının FSEK md. 11 bağlamında dava konusu bestenin eser sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalılardan … yönünden davacının bestesinin izni alınmadan kullanılmasının davacının mali haklarından olan FSEK md. 22’de düzenlenen çoğaltma hakkını ihlal ettiği, dolayısı ile davacının, davalılardan…yönünden FSEK md. 68 kapsamında talepte bulunabileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı izinsiz yayın nedeniyle FSEK m.68 çerçevesinde 3 kat tutarında tazminat talep etmiştir. FSEK m.68/1 hükmüne göre; Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımın hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya bir türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilip. FSEK m.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir.
Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü; coğrafî kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 6 madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…”. Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Somut olaya dönüldüğünde davacı tarafça sunulan herhangi bir emsal sözleşme veya rayiç bedel yazısı bulunmadığından bilirkişi heyeti içerisinde bulunan müzik sektör bilirkişisi tarafından yapılan teknik değerlendirme uyarınca, dava konusu eserin okunduğu “…” isimli albümün piyasaya çıkmış olduğu 1999 yılı ve hemen sonraki birkaç senenin müzik sektörü yönünden son derece verimli ve karlı bir dönem olduğu, bu dönemde başkacada ses getirmiş albümlerin piyasaya çıktığı, yani sektörün hareketli ve prodüksiyonlar için yüksek harcamaların yapıldığı bir süreç olduğu göz önüne alındığında dava konusu eserin işleme bedelinin 7500 TL olabileceği şeklinde görüş mahkememizce de olayın oluş şekline uygun görülmüş, eserin meydana çıktığı dönem ve icra eden sanatçının popüleritesi göz önüne alındığında tespit edilen bedelin üç katı oranındaki 22.5000 TL tazminatın uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
Davacı aynı zamanda manevi tazminat talebinde de bulunmuştur. Yukarıda da belirtildiği üzere davacıların eserin sahibi olarak belirtilmemesi sebebiyle manevi hak türü olan FSEK 15’teki adın belirtilmesini isteme hakkı ihlal edilmiş olacağından davacıların manevi tazminat talebin haklı olduğu talep edilen tazminat miktarının eylemin ağırlığı kullanım şekli dikkate alındığında talebin 25.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2022/596 Esas, 2022/963 Karar sayılı ilamı bir arada değerlendirildiğinde, davanın davalılardan … yönünden kısmen kabulü; FSEK madde 68 uyarınca tespit edilen 7.500,00 TL’nin üç katı tutarındaki 22.500,00 TL maddi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, davacı ile davalı … arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulduğundan ref talebinin reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın davalılardan … yönünden kısmen KABULÜ İLE; FSEK madde 68 uyarınca tespit edilen 7.500,00 TL’nin üç katı tutarındaki 22.500,00 TL maddi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-25.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı ile davalı … arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulduğundan ref talebinin reddine,
4-Diğer davalılar … ve … yönünden davanın zaman aşımı yönünden reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.224,72 TL karar harcından peşin yatırılan 853.88 TL’nin mahsubu ile kalan 2.390,84 TL bakiye karar harcının davalı …’den tahsiline,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminatın kısmen kabulü nedeni ile davacı lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminatın kabulü nedeni ile davacı lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca açılan davanın zaman aşımı yönünden reddi nedeni ile davalılar … ve … lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’e verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan: 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 650.00 TL posta/tebligat gideri olmak üzere toplam 2.900,00 TL ve 889.78 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.789,78 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸