Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/1 E. 2023/150 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1 Esas
KARAR NO : 2023/150

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu “…” adlı eser, sayın Mahkemenizin bilgilerine de sunulduğu üzere …’nin kayıtlarında Söz Yazarı: …, Besteci: …, Yayımcı: … Ltd. Şti. olarak kayıt edilmiş olduğunu, ilgili eserin sahipleri …, … olduğunu, eğer bir eser birden fazla kişi tarafından birlikte ortaya konmuş ve bu eser bölünemiyor ise o eserin sahibi, onu yapan kişilerin her biri değil onu üreten kişilerden oluşan birlik olduğunu, yani mükelliflerin birliği burada hukuki bir kişilik olarak kabul edilmiş olup yerleşik Yargıtay kararlarında besteci ve söz yazarı eserin haklarına yarı yarıya sahip durumda olmakta olduğunu, somut olayımızda “…” adlı eserin sahibi %50 … ve %50 … olmak üzere iki şahsın da söz konusu eser üzerinde eşit oranda hakları ve payları bulunduğunu, müvekkil şirket, Edisyon Sözleşmesi ile müzik camiasına ve piyasasına gerek eserleriyle gerek zamanında sahibi olduğu … Şirketleriyle büyük katkıda bulunan …’in yayım haklarını (edisyonunu) elinde bulundurduğunu, müvekkil şirket, … ile akdetmiş olduğu Dijital Haklar Lisans Sözleşmesi ile …’e ait dijital hakların bütün dünyada geçerli olacak şekilde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 21, 22, 23, 24 ve 25’inci maddelerine uygun olarak …’in eserlerini işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim haklarını … adına kullanma, eserlerini kapsayan hakların korunması hususlarında tek yetkili durumunda olduğunu, davalı …A.Ş.’nin yapımcısı olduğu, davalı … A.Ş.’ye ait … adlı ulusal televizyon kanalında yayımlanan “…” adlı televizyon programında “…” adlı eser 7 defa farklı icracılar/yarışmacılar, “…” adlı televizyon programında 2 defa olmak üzere toplamda 9 defa seslendirildiğini, ilgili icracı/yarışmacıların “…” adlı eseri seslendirirken gerçekleştirdiği performanslardan bazıları davalı …A.Ş.’ye ait … URL adresine sahip web sitesinde yukarıdaki linklerde paylaşıldığını, davalı şirket’e ait web sitesinde izinsiz paylaşılan eserden elde edilen gelir var ise bu gelir de müvekkiller ile paylaşılması gerektiğini, aynı şekilde ilgili yayınlar bir diğer Davalı …A.Ş.’ye ait …. url adresli web sitesinde de yayımlanmakta olup ilgili yayımlardan elde edilen gelir var ise bu gelirlerin müvekkiller ile paylaşılması gerektiğini, ilgili ihlallerin gerçekleşiğini, elde edilen reklam gelirlerinin tam olarak öğrenilebilmesi için Basın İlan Kurumu’na müzekkere yazılması ve elde edilen gelirin yayın esnasında “…” adlı eserin ekranda gösterildiği kadar olan sürecin oranlanarak tarafımıza tazminat olarak ödenmesi gerektiğini, müvekkilin uğradığı mali ve manevi zararın tazmini amacıyla FSEK’in 68/1. maddesi uyarınca tecavüzün ref’i için taraflar arasında kanuna uygun yazılı bir izin sözleşmesi yapılmış olması halinde isteyebileceği tazminat miktarı olarak, davalılar tarafından elde edilen reklam gelirlerinin “…” adlı eserin her bir televizyon programında yayımda kaldığı süreye oranlanarak hesaplandığında ortaya çıkan her bir bedelin üç katına hükmedilmesini, fazlaya ilişkin her türlü hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat her bir yayım tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen maddi toplam 11.000 TL maddi ve manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;
davacı, dava konusu şarkının bestecisi olduğunu, söz yazarı ise … olduğunu, … davaya dâhil olmadığını, bu durumda, dava dışı söz yazarı ile davacı arasında birlikte eser sahipliği söz konusu olup, eser sahipleri arasında adi ortaklık ilişkisi olduğundan, FSEK 10/2. madde gereği, davacının tek başına tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, emsaller tespit edilirken taleplerin kullanım yılına ait olması içtihatlar gereği olup dikkate alınması gerektiğini, öncelikle söz konusu program … için üretilmiş olup, … sitesinin alakası olmadığını, kaldı ki yayında mevcut olmadığını, görüldüğü üzere, gerek içtihatlar ile doktrin, gerekse 80. madde kapsamında müvekkil diğer davalılar farazi sözleşme ile hak sahibi olacağından, özellikle umuma iletim dâhil her tür benzeri hakkına sahipt olduğunu, bu nedenlerle, davacı internetten tekrar yayını için ayrı bedel talep edilemeyeceğini, FSEK 68/1 maddesi gereği farazi sözleşme ve rayiç bedel talep edildiğine göre sadece TV ana yayını için bir rayiç bedel belirleneceğini, çünkü TV’lerin internet siteleri mevcut olup umuma arz etikleri tüm yayınların tekrar yayınlarını arşivlendiğini, bu durum, yeni bir yayın olmadığı ve tekrar yayın olduğu için, emsal rayiçler tüm internet arşivlerini de kapsadığını, davacı farazi sözleşme talep edildiği için, FSEK 80. maddesine göre meydana getirilen TV programlarının mali hak sahibi, diğer davalı müvekkiler olacağını, söz konusu programlar, müzik yarışma programları olduğunu, bu tarz müzik yarışma programları sırasında, bir takım müzik eserleri kullanılmakta olup bu eserlere ait telif ücretleri ilgili meslek birliklerine ödendiğini, Meslek birliklerine süresinde gerekli bildirimler yapıldığını, bu tür davalarda manevi tazminata hükmedilmesi “…” başlıklı FSEK 15. Madde kapsamında mümkün olduğunu, işbu dava konusu eserlerde, davacı vekilinin sunduğu belgelerden de anlaşılacağı üzere davacının adı belirtildiğini, bu nedenlerle, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, davanın husumet, zamanaşımından ve esastan reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 02/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davaya konu “…” adlı eserin bestesi güfteden bağımsız musiki eser olarak korunabileceğinden, davacıların hak sahibi oldukları besteye ilişkin tazminat talep etmeleri mümkün olduğu, Dosyada mevcut belgelerden; davalı tarafların … ile 2018 yılını kapsayan dönemde kullanımı için, … ve … isimli meslek birlikleri ile, bu birliklerin repertuarlarında bulunan eserlerin 2019 yıllarını kapsayan dönemde kullanımı için yayın izni sözleşmesi imzalamış olduğu, meslek birliklerinin ilgili kullanıma yönelik izin vermeye yetkisi olup olmadığı incelenmeden ve hak sahiplerinden izin alınmadan davaya konu eserin yayınlanması temsil ve umuma iletim haklarının ihlalini oluşturduğu, … URL adresinin ve … URL adresinin arşiv kayıtlarına rastlanmadığı, bu nedenle umuma arz edilip edilmediğinin incelenemediği Bu tür programların yeni bölümü yayınlandığında, tekrarlarının yayınlanmadığı, güncelliği kaybolduktan sonra yayından kaldırılabildikleri gibi, bazı durumlarda ise arşivlendikleri, sektörel olarak, tekrar yayınların/arşiv yayınların telif bedellerinin ayrıca hesaba katılmaması gerektiği, emsal bedelin bu yayınları da kapsadığı, Davaya konu “…” isimli eserin, sözleşme dışı yayınlandığı farklı dönemlerde nazara alınarak, …’de yayınlanmış programlarda 2013-2017 yıllarında her bir kullanımı için 300 – 500-TL aralığında, 2020-2021 yıllarında her bir kullanımı için 500 – 750-TL aralığında bir rayiç bedelin piyasa şartlarına göre uygun olabileceği, FSEK mad.68 kapsamında rayiç bedelin üç kat fazlasını sayın Mahkemenin takdir edebileceği FSEK kapsamında manevi hakların ihlal edildiğine yönelik bir delil bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacıya ait “…” isimli eserin davalılarca izinsiz olarak yayınlanması iddiasına dayalı FSEK m.68 kapsamında üç katı takdir edilmek üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline ilişkindir
5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.1/B-a’da tanımlandığı şekliyle eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder. Bu tanım uyarınca bir fikir veya sanat mahsulünün eser olarak nitelendirilebilmesi için FSEK’te sayılan eser kategorilerinden birine girecek kadar şekillenmiş olması (objektif unsur) ve sahibinin hususiyetini taşıması (öznel unsur) gerekir. Bir eserin sahibinin özelliğini taşıyor olması o eserin sahibinin fi becerisi, yargısı ve çalışması sonucu yaratılmasıdır, emsalsiz veya eşsiz olması aranmaz.
Musiki eserleri, her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir. Teknik bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda, “…” adlı eserin beste ve güfteden oluştuğu musiki eser olduğu ve eser sahiplerinin fikirsel emeği ve yargısı sonucu ortaya çıkmakla hususiyetini taşıdığı ve FSEK kapsamında eser olarak korunduğu anlaşılmaktadır. Güfte ve bestenin birlikte tek eser olabileceği konusunda bir zorunluk bulunmadığı gibi her birinin sahibi başka kişilerde olabilir. Davaya konu eser bakımından da beste ve güfte farklı eser sahiplerine ait olup, davaya konu eserin bestesi tek başına bir musiki eser oluşturmaktadır.
Fikir ve sanat eserlerinin mülkiyetinin kime ait olduğu hususu Kanun’un 8. Maddesi ile düzenlenmiş olup buna göre, bir eserin sahibi, onu meydana getirendir. 9. Madde ise birden fazla kimselerin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri vücuda getirdi sahibi sayılır demektedir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan 18.06.2021 tarihli Edisyon Sözleşmesi incelendiğinde …’in eser sahibi olarak ekli listede belirtilen eserlerin işleme çoğaltma, yayma, temsil, umuma iletim haklarının eser sahibi adına kullanmaya ve doğan gelirlerini toplamaya münhasıran davacı … Şti’yi yetkili kıldığı görülmüştür. Sözleşme ekindeki listede dava konusu “…” adlı eserin de besteci sıfatıyla haklarının bu kapsamda devredildiği anlaşılmaktadır. Davalı taraf ise eserin söz yazarının ise … olduğu, davaya dâhil olmadığı dava dışı söz yazarı ile davacı arasında birlikte eser sahipliği söz konusu olup, eser sahipleri arasında adi ortaklık ilişkisi olduğundan, FSEK 10/2. madde gereği, davacının tek başına tazminat talep etme hakkı bulunmadığını belirtmektedir.
Dava konusu “…” adlı esere ilişkin … kayıtlarında Söz Yazarı: … Besteci: … Yayımcı: … HİZ. Ltd. Şti olarak gözükmektedir. Söz yazarı … davaya taraf değildir. FSEK mad.10/4 Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır demektedir. Eğer birden fazla kimselerin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse ve her kısım ayrı bir kimse tarafından meydana getirilmişse müşterek eser sahipliğinden söz edilebilir. Bunun şartlarını birden fazla kısımlardan meydana gelen bir fikir veya sanat eserinin varlığı, bu eserin her kısmının bağımsız bir varlığa sahip olması ve ayrı ayrı kimseler tarafından meydana getirilmesi şeklinde sıralayabilir. Bağımsız kısımlardan anlaşılması gereken husus her bölümün ayrı olarak maddi biçimde değerlendirilme imkânının mevcut olmasıdır (Bkz., Dr. Duygun Yarsuvat, Türk Hukukunda Eser Sahibi ve Hakları, İstanbul 1977, Sayfa 60). Davaya konu eser beste ve güfteden oluşmakta olup, Güfte ve bestenin birlikte tek eser olabileceği konusunda bir zorunluluk bulunmamaktadır. Musiki eserleri, her nevi sözlü ve sözsüz besteler olarak tanımlandığından davacıların hak sahipliği bulunduğu davaya konu “…” adlı bestesi musiki eser olarak korunabileceğinden, bağımsız bir varlık olduğu ve müşterek eser den söz edileceğinden davacıların hak sahibi oldukları besteye ilişkin tazminat talep etmeleri mümkün görülmekle, davalı yanın itirazları yerinde görülmemiştir.
Mali Hakların İhlali Yönünden Yapılan İnceleme
Davalı taraf eserlere ait telif ücretleri ilgili meslek birliklerine ödendiğini, meslek birliklerine, süresinde gerekli bildirimler yapıldığını belirtmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin E. 2007/33 K. 2010/48 24.03.2010 tarihli kararı ile “Mahallerde kullanılan ve/veya iletimi yapılan eser, icra, fonogram, yapım ve yayınlar üzerinde hak sahibi olan gerçek veya tüzel kişiler, bunların kullanımına ve/veya iletimine in ödemelerin yapılmasını ancak yetki verdikleri meslek birlikleri aracılığı ile talep edebilirler.” cümlesinde yer alan “… ancak …” sözcüğünün iptaline karar verilmiştir. Bu kapsamda davacıların mali ve manevi haklarına yönelik izin alınması gerekliliği meslek birliklerine yapılan bildirimlerle ortadan kalkmamaktadır, meslek birliklerinin ilgili kullanıma yönelik izin vermeye yetkisi olup olmadığı incelenmeden ve hak sahiplerinden izin alınmadan davaya konu eserin yayınlanması temsil ve umuma iletim haklarının ihlalini oluşturmaktadır.
Davalı taraf FSEK 68/1 maddesi gereği farazi sözleşme ve rayiç bedel talep edildiğine göre, sadece TV ana yayını için bir rayiç bedel belirlenmesi gerektiği, çünkü TV’lerin internet siteleri mevcut olup umuma arz etikleri tüm yayınların tekrar yayınlarını arşivlediklerini, yeni bir yayın olmadığı ve tekrar yayın olduğu için, emsal rayiçler tüm internet arşivlerini de kapsadığını belirtmektedir.
Dosyada mevcut Dijital Haklar Lisans sözleşmesinin, diğer davacı …Şti. ile davacı … arasında 09.09.2021 tarihinde, Edisyon Sözleşmenin ise davacı … ile diğer davacı … Ltd. Şti. arasında 18.06.2021 tarihinde imzalanmış olduğu görülmektedir. Dava dilekçesinde belirtilmiş olan kullanımların ise sadece bir tanesinin (22.11.2021 tarihinde yayımlanan … programı, (…) işbu sözleşmelerden sonra yayınlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, ayrıca bilirkişi heyetinde bilişim bilirkişisi olarak görev alan … tarafından yapılan tespitlerde; davada adı geçen “…” isimli eserin, “14.01.2013 tarihli …, 02.09.2015 tarihli …, 29.08.2016 tarihli …ve 11.01.2020 tarihli … isimli programlar hariç diğer bölümlerin …. web sitesinde umuma arz edilmiş olduğu, …URL adresinin ve … URL adresinin arşiv kayıtlarına rastlanmadığı, bu nedenle umuma arz edilip edilmediğinin incelenemediği” şeklinde tespit yapılmıştır. Davada adı geçen “…” ve “…” isimli programlar; birer müzik yarışma programları olup davalılardan …A.Ş. yapımcılığında, asıl amacı diğer davalı …’de yayınlanmak üzere üretilmiş programlardır. İşleyişe göre yayıncı kuruluşların ve/veya yapım şirketlerinin, programlarında kullanacakları eserler için eser sahiplerinden ve/veya eser sahibini temsil eden meslek birliklerinden izin almaları, eserlerin kullanımı için sözleşme imzalamaları, eserlerin kullanımları sonrasında ise meslek birliklerine bildirimlerde bulunmaları, kullanım sonrasında da bu eserlerin teliflerini ödemeleri gerekmektedir. Dosya içeriğinde yer alan belgeler incelendiğinde; davalılardan … ve w… web sitesinde yapılacak eş zamanlı yayınlar için davalılar ile … arasında 2018 yılı için imzalanmış, … ve … ile davalılar arasında 2019 yılı için imzalanmış yayın sözleşmelerinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Bu sözleşmelerle …, … ve … repertuarlarında yer alan eserlerin … ve …web adresinde eş zamanlı yayınlanacak programlarda kullanımları için anlaşıldığı görülmektedir.
Bir eserin rayiç bedelinin tespit edilmesinde; kullanılan eserin bilinirliği ve rağbet görmesi, eserin söz yazarının ve bestecisinin popülerliği, eserin yayınlandığı TV kanalının popülaritesi, programın ratingleri, eserin kullanım süresi, eserin ne kadar sıklıkla kullanıldığı gibi kriterler de önem arz etmektedir. Dava konusu “…” isimli eserin bestecisinin davacı …, yayımcısının ise …Ltd. Şti. olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Eserin bestecisi …; Türk şarkı sözü yazarı, bestekâr ve şarkıcı olduğu bilinmektedir. “…”, “…”, “…”, “….”, “…” ve “…” gibi şarkılar, bilirkişi raporunda sektörel anlamda yapılan değerlendirmeler nazara alındığında, sanatçının sektörde popülaritesini arttıran eserler olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılardan …’in davada adı geçen eserin bestecisi, diğer davalı … Ltd. Şti.’nin ise eserin yayımcısı olduğu,“…” isimli eserin TV yayınında kullanımı için, davalılar tarafından davacılardan izin alındığına dair bir belgeye, davalılar ile davacılar arasında imzalanmış bir sözleşmeye ve/veya müzik eserinin kullanımı için davacılara yapılmış ödemeye yönelik her hangi bir belgeye dosya kapsamında rastlanılamadığı, dosyada mevcut emsal telif ücretlerine yönelik belgeler ile bilirkişiler tarafından yapılan sektörel saptamalar bir arada değerlendirildiğinde; davaya konu “…” isimli eserin, sözleşme dışı (2018 ve 2019 dışı) yayınlandığı farklı dönemler nazara alınarak, …’de yayınlanmış programlarda 2013-2017 yıllarında her bir kullanımı için 300 – 500-TL aralığında, 2020-2021 yıllarında (2018-2019 da meslek birlikleri ile sözleşmeler mevcut olduğundan) her bir kullanımı için 500 – 750-TL aralığında bir rayiç bedelin piyasa şartlarına göre uygun olabileceği, 2013 – 2017 tarihleri arasında 6 defa izinsiz yayımlanmanın her biri için 500 TL, 2018 – 2021 tarihleri arasında 3 defa izinsiz yayımlanmanın her biri için 750 TL olmak üzere toplamda 5.250 TL’nin eser sahibi davacılar yönünden yarısı olan 2.650,00 TL’nin, FSEK 68. maddesi kapsamında eserin kullanıldığı mecra, ihlalin gerçekleşme biçimi ve boyutu gözetilerek 3 kat talebinin takdiren yerinde olduğu kanaatine varılmış, FSEK madde 68’e göre hesaplanan üç katı 7.875,00 TL maddi tazminatın somut olayın oluş şekline uygun düşeceği sonucuna varılmıştır.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat miktarının zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıma fonksiyonu, manevi tazminat davasının gerçek anlamda bir tazminat davası olmaması, maddi hukuka ilişkin zararın tanzim edilmesini amaç edinmediği, takdir edilecek miktarın istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli miktar kadar olması gerektiği, huzurdaki somut olayın özelliği kapsamında “davacıdan izin almaksızın eserin yayınlanması nedeniyle davacının yaşadığı üzüntü dikkate alındığında; hak ve nasafet kuralları gereğince 10.000 – TL manevi tazminat takdir edilmiş, yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Davanın KABULÜ İLE,
1-Dava konusu … isimli esere yönelik davalının izinsiz kullanımı nedeni ile mali ve manevi haklara tecavüz eyleminin tespiti ile davaya konu eserin kullanımının men’ine,
2-Davalıların izinsiz kullanmış olduğu dava konusu eserin FSEK madde 68’e göre hesaplanan 2.625,00 TL’nin üç katı 7.875,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 1.221,04 TL karar harcından peşin yatırılan 337,86 TL’nin mahsubu ile kalan 883,18 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tespit talebi yönünden davacılar vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen FSEK 68’e göre maddi tazminat talebi yönünden davacılar vekili yararına hesap olunan 7.875,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacılar vekili yararına hesap olunan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 339,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.089,00 TL ve 418,56 TL harç (peşin+başvuru harcı) olmak üzere toplam 4.507,56 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023

Katip
¸

Hakim
¸