Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/81 E. 2021/21 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/81 Esas
KARAR NO : 2021/21

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/02/2019
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin yüksek kaliteli görsel efekt çalışması sunmakta olan en önemli post prodüksiyon ve animasyon şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili şirket ile davalı yapımcı arasında … isimli sinema filmine ilişkin 22/06/2016 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı …’nin hizmet ve mali hak devri bedellerini tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, taraflar arasında önce vade ötelemesi ardından da alacağın temliki sözleşmesi imzalandığını, davalı …’nin beyanına göre film dağıtımcısı sıfatına haiz diğer davalı … tarafından gişe hasılatına göre kendisine ödenmesi gerekli gişe hasılatının müvekkili şirkete ödenmesi ile sözleşmeden doğan borcun ifa edilmesinin beklendiğini, film vizyona girmeden davalı … şirketine bu yönde ihtar çekildiğini ancak dava konusu filmin 10 hafta vizyonda kalmasına rağmen ödeme yapılmadığını, davalı … şirketinin borcun temlikine müsaadeleri olmadığına dair olumsuz cevabı ihtar keşide edildiğini, nihayetinde davalılar hakkında … 32. İcra Müdürlüğü nezdinde icra takibi başlattıklarını, itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınmadığını belirterek, tedbir taleplerinin yanında … 32. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve en az %20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle ; dava konusu film üzerinde davacının hak sahibi olmadığını, davacı ve diğer davalı arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacı tarafından animasyon üretimi nedeniyle doğan tüm fikri hakların diğer davalı …’ye devredildiğini, hak sahipliği iddiasında hukuki bir temelin bulunmadığını, bu nedenle cayma hakkı sahipliğinden de bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında akdedilen sözleşmeden doğan alacak, borç ve mükellefiyetlerin müvekkili şirketi muvafakati olmaksızın üçüncü kişilere devredilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, davacı tarafından alacağın temliki sözleşmesinin esas gösterilmek suretiyle müvekkili şirketi sorumlu tutmasının hukuki olarak korunamayacağını, alacağın temliki sözleşmesi kapsamında beyan edilen temlik yasağı bulunmadığı ve temlike engel bir takiyad bulunmadığı ifadelerinin sorumluluğunun diğer davalı üzerinde olduğunu, müvekkilinin haksız rekabet fiili ve kasti zarara yol açan eyleminin bulunmadığını, belirterek davanın reddine, müvekkili şirket lehine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle ; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan ek sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmediğini, “Ödememezlik Defi’nin” mahkememizce değerlendirmeye alınmasını talep ettiklerini, alacağın temliki sözleşmesi ile davacının alacağının sona erdiğini, icra takibinin müvekkili şirkete yöneltilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davaya konu … isimli film üzerinde münhasıran hak sahibi yetkili firmanın müvekkili şirket olduğunu, hak sahibi olunmaması sebebiyle cayma hakkını kullandığı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından bugüne kadar 582.500,00 TL ödeme yapıldığını, cayma hakkını kabulü halinde bu bedelin iade edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgiler içermesi nedeniyle bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememize sunulan 01/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu … isimli filmin FSEK m.5 anlamında sinema eseri olduğu, davacının davaya konu filmde FSEK 18/2 de dikkate alındığında animatörleri çalıştıran sıfatıyla hak sahibi olduğu, bununla birlikte davacı ile … arasında imzalanan 22.6.2016 tarihli sözleşmenin 6 ıncı maddesine göre davacı yarattığı görsel efektlerin tüm mali haklarını yer, süre, sayı, mecra, İçerik kısıtlaması olmaksızın sınırsız ve münhasıran davalı yapımcıya devretmiş olmakla davacının işbu görsel efektlere ilişkin herhangi bir mali hakkının kalmadığı, davacı taraf her ne kadar cayma hakkının kullanmakla hakların kendisine avdet ettiğini ileri sürmüş ise de; davacının sözleşme gereği ödemeleri alamaması iddiasının FSEK 58 de düzenlenen cayma hakkı kapsamına girmeyeceği, davacı taraf davalılardan … şirketinin de davaya konu edilen alacaktan sorumlu olduğunu iddia etmiş olup, Davalı … şirketi ile davalı … şirketi arasında davaya konu … filmine ilişkin yapılan dağıtım sözleşmesinin 4.7 inci maddesi ve sözleşmenin 7.1.6 ıncı maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 183 üncü maddesi hükmüne dikkate alındığında davalı …’ın davaya konu edilen alacaktan sorumlu olup olmadığı hususunun Mahkememize ait olacağı, davaya konu icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı …Limited Şirketi’nden toplam 418.093,49 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 30/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda, kök raporda bildirilen tutardan hukuk hizmeti bedeli dışında davacı şirketin, davalı … şirketinden alacağı asıl alacak, protesto gideri ve ihtarname gideri olmak üzere toplam 405.659,74 TL olarak hesap edildiği bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlığın, 5846 sayılı Fsek’ten kaynaklanan bağlantılı hak sahipliğinden doğan alacağa ilişkin yapılan icra takibinin itiraz üzerine durmasından sonra yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu anlaşılmşıtır.
Davacı ile davalılardan … Ltd. Şti. arasında … isimli sinema filminin görsel efektlerin yapım uygulamasına ilişkin 22/06/2016 tarihli sinema filmi görsel efekt hizmet sözleşmesinin imzalandığı görülmüştür.
22/06/2016 tarihinde yapılan sözleşmenin 4. Madde.1. “Görsel efektçi/ yüklenici, yapımcılığı ve prodüksiyonu yapımcı tarafından gerçekleştirilecek “…” isimli sinema filminin 1915-1916 tarih Aralığında 15. Yüzyıl sahne çekimlerinde kullanılmak üzere tarihsel görselliği yansıtacak şekilde Sinema Filminin uygulanmasına olanak verecek halde yapım’ın hazırlık döneminde ve sinemada, tv’de yayın ile filmin GÖRSEL EFEKTLERİNİ yapmayı ve bu kapsamda tüm modellemeler, animasyon, kamera track işlemeleri, Martte Point çalışmaları, çoğaltmalar, setin süpervize edilmesi, Compostingi çalışmaları, Mottion Cupture ve bu işlemler için gerekli olan ara işlemler dahil tüm çalışmaları ifa etmeyi kabul ve taahhüt eder.” demektedir. 4.2.madde de ise ; Yüklenici yapım ve prodüksiyonunu gerçekleştirecek “…” isimli filmin konsepti ve genel hikaye örgüsü 1915-1916 tarih aralığında 15. Yüzyıl döneminde geçtiği için görsel efektleri bu dönem uygun olarak hazırlayacaktır. “ demektedir.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; i) İlamsız takip yapılmış olması, ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Taraflar arasında yazılı olarak sözleşmesel bir ilişki kurulduğu hususunda bir ihtilaf yoktur. Davacı 22.6.2016 tarihli sözleşme kapsamında ödenmesi gereken görsel efekt sağlama hizmeti bedellerinin ödenmediğini ileri sünmüştür. Dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığının özü fikri hak ihlalinden kaynaklanan bir talep olmayıp, davacıya akti sorumlulukla üstlenilen ve ödenmesi gereken görsel efekt sağlama hizmeti bedellerinin tahsiline ilişkindir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin hukuki içeriği, davalının ödemekle yükümlü olduğu bedellerin davacıya ödenip ödenmediği yani genel ispat hukuku ilkelerine göre çözümlenmelidir.
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler muvacehesinde, dava konusu uyuşmazlık her ne kadar hizmet bedellerinin ödenip ödenmemesi noktasında toplanmış ise de, aynı zamanda maddi hukuk ilişkisinin incelenmesi de gerekeceğinden davaya bakmaya görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar dava konusu uyuşmazlık eser sahipliğine ilişkin değilse de Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılması gerekeceğinden, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, dava konusu … isimi filmin FSEK m.5 anlamında sinema eseri olduğu sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce HMK md. 266 uyarınca teknik bilgi gerektirdiği gerekçesi ile aldırılan 01/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda uyuşmazlığa konu sözleşme kapsamında davacının dava konusu filmde görsel efektlerle animasyonlar gerçekleştirdiği, günümüz sinemasında karakterlerin senaryoyu artık sadece canlandırmasıyla sınırlı olmayıp çeşitli vx görsel yada dijital efektler (visual effects ) şeklinde bilgisayar ortamlarında yapıldığı, bunun sinema sektöründe büyük bir endüstri oluşturduğu, gerçek bir görüntüye dijital olarak eklenen, değiştirilen yada çıkartılan her şeyi kapsayabileceği, çekimler esnasında meydana gelen istenmeyen bir figürün ( kablolar, reklam panoları vb gibi) silinmesinden, devasa boyutlarda yaratılan canavarların, şehirlerin, yangınların, tarihi mekanların vb. yaratılmasına kadar tek, iki yada üç boyutlu olmak üzere çok geniş bir uygulama alanına uzanan dijital bir canlandırma yöntemi olduğu, davacının yaptığı işlerin de bu kapsam içinde yer aldığı anlaşılmıştır.
Hak sahipliğine bakımından ise, FSEK md. 8/3 e göre “Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.” denilmektedir. Bu hüküm çerçevesinde davacının davaya konu filmde FSEK md. 18/2 de dikkate alındığında animatörleri çalıştıran sıfatıyla hak sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf talebini dava konusu film bakımından cayma hakkını kullanmak sureti ile mali hakların kendisine döndüğünü, alacağa ilişkin taleplerinin de bu meyanda oluştuğunu ileri sürmüş ise de, davanın itirazın iptali davası olması, davaya konu olay bakımından taraflar arasında akdedilen 22.6.2016 tarihli sinema filmi görsel efekt hizmet sözleşmesinin mali hak devri ve sonrasına ilişkin tasarruf ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıktan ziyade taraflar arasında imzalanan işbu sözleşme uyarınca sözleşmede kararlaştırılan edimlerin yerine getirilip getirilmediği, takibe konu faturalar bakımından ödemenin gerçekleşip gerçekleşmediği, kısacası Türk Borçlar Hukuku bağlamında Genel Hükümler çerçevesinde sözleşmeye aykırılık oluşup oluşmadığının araştırılması gerekeceği HMK 31. Maddesi uyarınca mahkememizce değerlendirilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık mali hakların devri ve yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan cayma hakkı ve buna bağlı telif hukukuna ilişkin tazminat talebinden ziyade 22.6.2016 tarihli sözleşmenin 5 inci maddesine göre davacının davalıdan görsel efekt sağlama hizmeti karşılığında alacağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinin gerekliliği noktasında toplanmaktadır. Esasında yalnızca defter ve kayıtlar üzerinden inceleme yapılarak bir sonuca varılması gerekir iken davacının talepleri doğrultusunda bilirkişi raporunda FSEK bağlamında cayma hakkı ve mali hakların yeniden davacıya avdet edip etmemesi hususu da tartışılmış ancak anılan nedenler mucibince mahkememizce alınan rapor bu tespitler bakımından dikkate alınmamıştır.
Davacının alacak taleplerine ilişkin yapılan değerlendirmede; davacının, davaya konu … isimli sinema filminin görsel efektlerini, canlandırmalarını yani animasyonlarını yapma işlemlerini yüklendiği, tanımlanan bu görevini ifa ettiği ve ifa ettiği eser olan işbu filmin davalılardan …Şti. Tarafından 19/10/2018 tarihinden 25/12/2018 tarihine kadar on hafta gösterime sokulduğu, akabinde … Kanalında Mart 2019 tarihinde yayınlandığı, bu suretle dava konusu sinema filminin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun bir biçimde görsel efektlerin hazırlanarak gösterime girdiği, davacının 22/06/2016 tarihinde yapılan sözleşmenin 4. Madde.1 ve 2 bendleri uyarınca edimlerini yerine getirmiş olduğu, kısmen hükme esas alınan 01/12/2020 tarihli teknik bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacı tarafından yerine getirilen edimlerden sonra davalının davacıya ödeme yapıp yapmadığı hususunun araştırılması gerekecektir.
Taraflara ait ilgili dönemleri ihtiva eden ticari defter ve kayıtlar, gişe hasılat bilgileri, BA ve BS formları dosya arasına alınarak bilirkişi heyeti içerisinde bulunan muhasip bilirkişi tarafından ayrıntılı olarak inceleme yapılması istenmiş olup, bilirkişi tarafından tarafların ticari defter ve kayıtlarının karşılaştırılmalı olarak incelenmesi sonucunda, davacı şirketin 2016, 2017, 2018 yıllarına havi kayıtları ile davalılardan … şirketinin yine aynı dönemi kapsayan kayıtlarının birbirleri ile örtüştüğü, her iki firmanın da defterlerinin 6102 sayılı TTK 64-66 maddelerine göre yapılması gereken açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığı ve delil niteliğine haiz olduğu tespiti ile birlikte, davacının davalıdan asıl alacak miktarı olarak 404.876,80 TL, işlemiş faiz bakımından 2.595,64 TL alacaklı olduğuna dair hesaplama yapılmıştır. Dosya içerisinde bulunan … 52. Noterliğinin …tarihli 148,57 TL tutarındaki makbuz örneği ve 07/11/2018 tarihli 634,37 TL tutarındaki ihtarname masraflarına ilişkin de davacının takip talebinde haklı olduğu sonucuna varılmış ancak takip talebine konu alacak kalemleri arasında yer alan TBK 193. Maddesi uyarınca talep edilen hukuk hizmet bedelinin davalıya yükletilemeyeceği gerekçesi ile salt bu talep miktarı olan 12.433,75 TL yönünden alacağın kısmi olarak reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalı …A.Ş bakımından yapılan değerlendirmede, davacı taraf davalılardan … şirketinin de davaya konu edilen alacaktan sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Dosyada mübrez 12.10.2018 tarihli alacağın temliki sözleşmesine göre davalının davacıya 22.6.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanan borçlarına karşılık davalı .. şirketinde olan alacağını temlik ettiği görülmektedir. Davalı … ise söz konusu temlikin davalı … ile imzaladığı Film Dağıtım Lisans sözleşmesi gereğince kendisini bağlamayacağını ileri sürmüştür. Davalı … şirketi ile davalı … şirketi arasında davaya konu … filmine ilişkin yapılan dağıtım sözleşmesinin 4.7 inci maddesi hükmüne göre; “yapımcı işbu sözleşmeden doğan hak, alacak, borç ve mükellefiyetlerini …’ın yazılı muvafakati olmaksızın üçüncü kişilere devir ve temlik edemez”. Yine sözleşmenin 7.1.6 ıncı maddesi hükmüne göre; “yapımcı, mahsup ve hak edişlerinden kalan ve kendisine ödenecek payını alma hakkını üçüncü bir kişiye ançak …’ın önceden yazılı izni ile devredebilir’. demektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 183 üncü maddesi hükmüne göre; “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez”, demektedir. Kanunun amir hükmü uyarınca, davalılar arasında imzalanan Dağıtım Sözleşmesi kapsamında diğer davalı… A.Ş’nin dava konusu alacaktan sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları sunulan deliller, İcra takip dosyası, taraflar arasında akdedilen hizmet ve dağıtım sözleşmeleri, fatura belgeleri, ticari defter ve kayıtlar denetim ve hüküm kurmaya elverişli mali bilirkişi ve teknik rapor içeriği kısmen hükme dayanak alınmış, davaya konu film davacının görsel efektlerini de içeren şekilde gösterime girmiş olmakla davacının edimini yerine getirdiği, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda davacının bu edimler karşısında alacağının bulunduğu sabit olmakla, … 32 .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 404.876,80 TL asıl alacak, 2.595,64 TL işlemiş faiz, 634,37 TL ihtarname gideri, 148,57 TL protesto gideri olmak üzere toplam 407.472,44 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, diğer davalı … A.Ş bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalılardan …Şirketi tarafından … 32 .İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 404.876,80 TL asıl alacak, 2.595,64 TL işlemiş faiz, 634,37 TL ihtarname gideri, 148,57 TL protesto gideri olmak üzere toplam 407.472,44 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Diğer davalı … A.Ş bakımından davanın reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 27.834,44 TL karar harcından peşin yatırılan 5.143,38 TL’nin mahsubu ile kalan 22.691,06 TL bakiye karar harcının davalı … Şirketinden tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 36.973,07 TL vekalet ücretinin davalı … Limited Şirketi’nden alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar yönünden davalı … Şirketi vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren … Şirketi’ne verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı … A.Ş vekili yarınına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren …A.Ş’ne verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 2.800,00 TL bilirkişi ücreti, 321,28 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.121,28 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 2.986,44 TL ve 5.187,78 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 8.174,22 TL yargılama giderinin davalı … Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı …A.Ş tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin (posta gideri) davacıdan alınarak, davalı … A.Ş’ne verilmesine,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸