Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/77 E. 2023/131 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/77 Esas
KARAR NO : 2023/131

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 07/11/2018
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü talepli asıl ve marka hükümsüzlüğü talepli karşı davası ile birleşen İstanbul 1.FSHHM 2019/148 Esas ve İstanbul 1.FSHHM 2019/20 Esas sayılı dosyası yönünden davalarının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Karşı Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İtalya menşeili olduğunu, çanta sektöründe lider bir firma olduğunu, … markası ile faaliyetlerini sürdürdüğünü ve markayı geniş bir coğrafyada tescil ettirerek tanınmış bir marka haline getirdiğini, davalı …’a ait… sayılı “… ” markasının müvekkili markası ile birebir aynı olduğunu ve iltibasa sebebiyet verdiğini, davalı tarafa ihtarname gönderildiğini ancak kullanımların devam ettiğini, davalının kötü niyetli hareket ettiğini belirterek, davalıya ait … sayılı “…” markasının …sınıf yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Karşı Davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” markasını geniş bir coğrafyada tescil ederek kullandığını, davacı markalarının zayıf marka olduğunu ve tanınmış marka iddialarının ispatlayamadığını, markaların benzer olduğuna karar verilmesi halinde asıl hak sahibinin müvekkili olduğunu belirterek, asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile davacı markalarının …. sınıf yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı karşı davalı vekili asıl davada cevaba cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın iddialarının yersiz olduğunu, markaların benzer olduğunu, TPMK YİDK kararı ile bu durumun ispatlandığını, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek asıl davanın kabulünü, karşı davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen … 2.FSHHM … Esas … Karar sayılı dosyasında; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına TPMK nezdinde tescilli olan … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescil tarihinden bu yana 5 yıl içerisinde kullanılmamış olması nedeni ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince iptaline karar verilmesini, dava sonuçlanıncaya kadar devrinin önlenmesi amacı ile sicil kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmasına ayrıca iş bu davanın … 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülen 2019/20 esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Bİrleşen … 1.FSHHM … Esas … Karar sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına TPMK nezdinde tescilli olan … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescil tarihinden bu yana 5 yıl içerisinde kullanılmamış olması nedeni ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince iptaline karar verilmesini, dava sonuçlanıncaya kadar devrinin önlenmesi amacı ile sicil kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulması yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyalarda davada Davalı vekilinin cevap dilekçelerinde özetle; 10 Ocak 2022 tarihinden önce ikame edilmiş kullanmama nedeniyle iptal davalarının hukuk güvenliği ilkesi sebebiyle görülmesi mümkün olmadığını, Müvekkilinin 1973 yılında …’da kurulmuş, yaşam stilinde ve çanta sektöründe lider konumunda olan, bavul ürünleri gibi diğer benzer ürünleri üreten bir firma olduğu, müvekkilin ürün gamında ayrıca defter, kalem kutusu, günlük gibi kırtasiye ürünleri de bulunduğu, uzun yıllardır tasarladığı, ürettiği, geliştirdiği muhtelif ürünlerle sektöründe öncü olmayı başardığı, bu bağlamda Müvekkile ait “…” markalı ürünler kalite ve güvenilirlikleriyle tüketiciler nezdinde tanınmışlık kazandığını, Ayrıca, Türkiye’den de erişilen video paylaşım ve yayınlama platformu Youtube üzerinden de Müvekkil aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüğünü, “…” Müvekkil tarafından yaratılmış olan orijinal bir marka olup, uzun yıllar boyu yoğun kullanım, yatırım ve ticari yolla itibar kazanımı vasıtasıyla ayırt edicilik etkisini daha da kuvvetlendirmiş olan bir marka olduğu, Müvekkil tarafından Davacıya ait … numaralı markasının 18. sınıftaki emtialar bakımından hükümsüzlüğünü ve TÜRKPATENT sicilinden terkinini talep eden bir dava ikame edildiği, anılan hükümsüzlük davası … 2. FSHHM nezdinde … E. numarası ile görülmeye devam ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 10/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Asıl dava yönünden; Hem markasal hem de sınıfsal benzerlik nedeniyle SMK 6/1 kapsamında davalıya ait … nolu markanın 18 inci sınıf yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, Davacı … ibaresinin ticaret unvanını da içerdiğini ileri sürmüş ise de … ibaresinin harcıalem genel bir ifade olup unvanın tamamını içermediği … kelimesi ile birlikte unvanı oluşturduğu, … unsurlu bir çok ticaret unvanının söz konusu olması nedeniyle SMK 6/6 kapsamındaki hükümsüzlük talebinin koşullarının oluşmadığı, dosya kapsamında davalının davaya konu markasını kötüniyetli olarak tescil ettirdiğine ilişkin herhangi bir delile rastlanmadığından kötüniyete dayalı hükümsüzlük talebinin şartlarının oluşmadığı, karşı dava yönünden; davacının TPMK nezdinde tescilli seven ibareli, … inci sınıfta tescilli olan davalının … nolu markasının başvuru tarihinden önceki tarihli markaları bulunması nedeniyle davalı/karşı davacının gerçek hak sahipliğine dayalı hükümsüzlük talebinin koşullarının oluşmadığı, birleşen dava yönünden; davalıya ait … nolu .. ibareli markaya yönelik kullanmamaya dayalı hükümsüzlük davasında Sayın Mahkemece görevlendirme ara kararı ile kullanılmamaya ilişkin olarak ticari defterlerin de incelenmesi görevi verilmiş olmakla birlikte taraflarca bu konuda herhangi bir ticari defter sunulmadığından ve ayrıca davalının kullanıma ilişkin internet sitelerinin geçmiş kayıtlarının tespitinin bilişim incelemesi gerektirmesi ve heyette bilgisayar uzmanı bilirkişi olmadığından bu hususta değerlendirme yapılamadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Dosya incelendiğinde, … 2.FSHHM …Esas sayılı dosyasında, … Esas, …Karar ve 17/05/2019 Tarihli Kararı ile dosyanın … 1.FSHHM …Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, … 1.FSHHM dosyasında da …Esas … Karar ve 02/12/2019 Tarihli kararı ile dosyanın Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği birleşen her iki dosyaya asıl dava üzerinden devam olunduğu anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dosya kapsamında asıl dava konusu uyuşmazlık, davalı’ya ait … sayılı “…” markasının … sınıftaki mallar açısından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinini istemine ilişkin olup, karşı dava ise … sınıfta yer alan mallara benzer olduğu gerekçesiyle davacı/ karşı davalının … sayılı markasının … sınıf açısından kısmen hükümsüzlüğüne; ve her halükarda (terditli olmaksızın) davacı’nın Türkiye’de tescilli markalarını kullanmadığından dolayı marka yedekleme saikiyle yaptığı iddia olunan davaya dayanak marka tescilinin … sınıf ve bunların … sınıftaki görünümü açısından kötüniyetli tescil olduklarından bahisle kısmen hükümsüzlüğüne ilişkindir. Asıl dosyadan bağımsız olmak üzere asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı tarafından … 2. FSHHM nezdinde …E. ve … E. sayılı dosyalarda ….’e ait sırasıyla … başvuru numaralı ve … sayılı tescilli markaların kullanılmaması sebebiyle iptalini talep ettiği, bu davaların öncelikle kendi aralarında sonrasında ise toplu olarak işbu dosya ile birleştirildiği görülmüştür.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … tarih ve… başvuru numaralı ve … tescil numaralı … sınıfta yer alan “Deri ve deri taklitlerinden mamül başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, valizler, cüzdanlar, portföyler, anahtarlıklar, para çantaları, torbalar, sırt çantaları, evrak çanlaları, alışveriş ve okul çantaları, beslenme çantaları, Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, baslonlar, Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları.” üzerinde tescilli “…” ibareli markanın bulunduğu, yine davacıya ait …tarih ve … tescil numaralı … Sınıfta yer aları bir takım mallar ile beraber … sınıfta yer alan “….” üzerinde tescilli WİPO aracılığı ile yapılmış “…” ibareli markanın bulunduğu, yine davacıya ait … tarih ve … tescil numaralı … Sınıfta yer alan bir takım mallar ile beraber 18, sınıfta yer alan “…” üzerinde tescilli WIPO aracılığıyla yapılmış “…” ibareli markanın bulunduğu, …’un halihazırda Türkiye’de tescilli … sınıfta ilgili malları yahut …. sınıfın son alt grubunda işaret edilmek üzere …, sınıfta yer aları malları içeren davaya konu markası dışında herhangi bir markasının bulunmadığı görülmüştür.
Davalı’nın işbu dayaya konu edilmiş olan ve … sınıfta ilgili malları kapsayanı tek markası, … tarih ve … tescil numaralı … sınıflarda yer alan malların yanı sıra … sınıfta yer alan “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sımıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşumt takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları.” malları üzerinde tescilli davaya konu “…” ibareli markadır.
Asıl Dava Yönünden Hükümsüzlük Talebinin Değerlendirilmesi
A)SMK 6/1 Yönünden Yapılan Değerlendirme
SMK 6/1 hükmüne göre “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir”.
Bu hüküm çerçevesinde bir ihlalin söz konusu olabilmesi için;
a.Tescilli marka ile aynı veya benzer bir işaretin kullanılması,
b.Tescilli marka ile aynı veya benzer işaretim aynı mal veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması,
c.Bu kullanımın karıştırılma ihtimaline neden olması gerekir.
Görüldüğü üzere burada hem markalar arası aynılık/benzerlik hem de mal ve hizmet sınıfları arasında aynılık/benzerlik karşılaştırmasının yapılması ve iltibasın yani karıştırılmanın söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. İltibas değerlendirmesinin önce işaretlerin, sonra mal ve hizmetlerin benzerliği şeklinde bir sıralama yerine, her ikisinin bir arada ve birbirine nitelik olarak etkisi de gözetilerek birlikte yapılması gerekir.
a.Markalar arası karşılaştırma;
Bilindiği üzere Karıştırılma (iltibas) terimi, ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya karışımı ifade etmekte olup, satın alınan iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir . İltibas doğrudan iltibas ve dolaylı iltibas olarak ikiye ayrılabilir; buna göre, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, söz konusu markanın kullanıldığı mal veya hizmetin, iltibasa maruz bırakılan mal ve hizmetle özdeşleştirilmesine yol açıyorsa doğrudan iltibas söz konusu iken, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir marka, bu markanın hitap ettiği çevrede, işaretler arasındaki farklılığı anlasalar bile benzerliğe dayalı olarak mal veya hizmetler arasında yanlış bağlantılar kurmasına yol açıyorsa dolaylı iltibas söz konusu olur .
İltibas ihtimalinin tespitinde, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markanın sahip olduğu ayırım gücü, telaffuz, biçim ya da anlam itibariyle bıraktığı etki, markaların kullanılacağı mal/hizmet türlerinin birbirine yakın olup olmadığı , markaların benzer alıcı çevrelerine hitap edip etmedikleri hususları dikkate alınmalıdır.
Ayrıca söz konusu markanın orta yetenekteki olağan müşteri ya da malın hitap ettiği alıcıların yanılma olasılıkları, bunların herhangi bir markanın yerine diğerini satın almalarının söz konusu olup olmadığı göz önünde tutulur. Yine iki marka arasında arasında biçim ve anlam bakımından bir benzerlik bulunmasa bile, özellikle ses uyumu ve telaffuz bakımından benzerlikleri belirgin ise markalar arasında iltibas tehlikesinin varlığı söz konusu olur.
Yine bir marka birden fazla unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Sırf sözcükler tasviri işaret mahiyetinde oldu diye bu işaretin tescilinin engellenmesi yoluna gidilmemelidir. Örneğin bir işarette iki sözcükten oluşan yazı unsuru, işaretteki şekil unsuru nazara alınmadan değerlendirilmemelidir .
İki marka arasında iltibasın varlığı tespit edilirken eğer bu markalarda şekil unsuru da yer alıyorsa görsel, biçimsel, yazılış, okunuş, tasarım, anlamsal, ses uyumu, çağrıştırma, genel intiba kıstasları itibariyle karşılaştırılma yapılmalı ve sonucuna göre iltibasın var olup olmadığı tespit olunmalıdır.
Somut olaya dönüldüğünde, her iki markanın rakam ve harf unsurlarının aynı olduğu, davacı markasında rakamın ön tarafta davalı markasında ise arka tarafta olduğu, seven ibaresinin birebir aynı şekilde kullanılmış olduğu görülmektedir. Davalı markasının altına küçük puntolarla “orıgınal” ibaresi konumlandırılmış olsa da markalar arasındaki yazım, bütünsel görünüm, anlam unsurları yönünden benzerlik olduğu ve karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu kanaatine varılmıştır.
b.Mal ve hizmet sınıfları yönünden karşılaştırma
Yargıtay’a göre, birden ziyade kişiler adına tescilli ya da tescil başvurusu yapılan markaların kullanılacağı mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tespitinde öncelikle TPE tarafından yayınlanan sınıflandırmaya ilişkin tebliğler uygulanacaktır. Bu durum marka tescil ve sınıflandırmada belirlilik ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında da birlik ve istikrarın koşuludur . Ancak sınıflandırma ürünlerin benzerliğinin tespiti noktasında bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır., ürün benzerliği değerlendirmesinde halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir . Nitekim Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 11/4 hükmüne göre; “ mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez” demektedir.
Yargıtay, mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında şu kriterleri göz önüne almakta ve her somut olay için araştırılması gerektiğini ifade etmektedir ;
a. Piyasanın anlayışı,
b. Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği ,
c. Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği ,
d. Mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet etme olanaklarının olup olmadığı,
e. Birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı ,
f. Mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, kullanım yöntemleri amaçları hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı hususları dikkate alınır.
Yine aynı sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmetlerin benzerlik araştırmasında: piyasanın bu konudaki anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirlerinin yerine ikame edilebilme ve vekalet etme olanaklarının ve birinin diğerini tamamlama imkanının bulunup bulunmadığı, dağıtım kanallarının, kullanım yöntemlerinin ve amaçlarının ortak olup olmadığı ölçütlerinin, hedeflenen halk kesimleri dikkate alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir .
Somut olaya dönüldüğünde, yukarıda da ifade edildiği üzere davalıya ait …tescil numaralı …. sınıflarda yer alan malların yanı sıra … sınıfta yer alan “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sımıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşumt takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları.” malları üzerinde tescilli olduğundan, davacının markası ile davalı markası … incı sınıfta aynı mal sınıfları içerisinde tescilli olup mal ve hizmet sınıfları yönünden benzerlik söz konusudur. Bu nedenle hem markasal hem de sınıfsal benzerlik nedeniyle SMK 6/1 kapsamında davalıya ait … nolu markanın … inci sınıf yönünden kısmi hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
B)SMK 6/6 Yönünden Yapılan Değerlendirme
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/3 hükmüne göre, “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir”.
Yine aynı kanunun 6/6 hükmüne göre; “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir”.
Sınai Mülkiyet Kanunun 25/1 inci maddesine göre Sınai Mülkiyet Kanununun 6 ıncı maddesinde belirtilen hallerde markanın hükümsüzlüğü mahkemeden talep edilebilir.
Davacı … ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanını da içerdiğini ileri sürmüş ise de … ibaresinin harcıalem genel bir ifade olup unvanın tamamını içermediği … kelimesi ile birlikte unvanı oluşturduğu, … unsurlu bir çok ticaret unvanının söz konusu olması nedeniyle SMK 6/6 kapsamındaki hükümsüzlük talebinin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
C) SMK 6/9 Yönünden Değerlendirme
Bilindiği üzere, kötü niyetli marka başvurusu, hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için yapılan başvurudur.
Yargıtay HGK 2008/11-501 E. ve 2008/507 K. sayılı kararında kötü niyeti belirlemek için bilme ve bilmesi gerektiği unsurlarını vurgulamak amacıyla “…davalının tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, kullanacağı işaretin bir başkasına ait olup olmadığını araştırmakla yükümlü olduğu..” şeklinde bir ilke ortaya koymuştur.
Kötüniyetli marka başvurusunda TTK nın 18/3 hükmü anlamında basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranılıp davranılmadığı da göz önüne alınmalıdır. Doktrinde de isabetli olarak belirtildiği üzere; kötü niyetin geniş yorumlanması ve gerçekte kullanmayıp, yedekleme veya marka ticareti yapmak amacına veya şantaja yönelik markaların kötü niyetli marka başvuru olarak kabul edilmesi gerekir . Bu çerçevede tanınmış bir markanın TPMK’da tescil edilmemesini fırsat bilip Türkiye’de tescil ettirme, ticari ilişki içerisinde bulunulan şirketin ticaret unvanını bu şirketten habersiz biçimde marka olarak tescil ettirme , yabancı bir markanın ileride Türkiye’ye geleceğini düşünerek yabancı markayı Türkiye’de tescil ettirmek somut olaya göre kötüniyetli tescil sayılabilecektir.
Dosya kapsamında davalının davaya konu markasını kötüniyetli olarak tescil ettirdiğine ilişkin herhangi bir delile rastlanmadığından ispat yükü davacıya ait olacağı gerekçesi ile kötü niyet koşullarının somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Karşı Dava Yönünden Gerçek Hak Sahipliğine Dayalı Hükümsüzlük Talebinin Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/3 hükmüne göre, “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir”.
Yine aynı kanunun 6/6 hükmüne göre; “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir”.
Sınai Mülkiyet Kanunun 25/1 inci maddesine göre Sınai Mülkiyet Kanununun 6 ıncı maddesinde belirtilen hallerde markanın hükümsüzlüğü mahkemeden talep edilebilir. Bir marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istismal eden ve piyasada maruf hale getiren gerçek hak sahibine aittir. Markayı tescil ettirmeden piyasada ilk kez kullanan ve maruf hale getiren kişi, gerçek hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük davası da açabilir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri uyarınca, markanın sahibine sağladığı haklar tescil ile oluşur ve üçüncü kişilere karşı tescilin yayını tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Önce tescil ettiren kişi, o işaret üzerinde marka ile ilgili mal ve hizmetler için inhisar ve daha sonra başkasının marka olarak tescil ettirmesini men etme hakkını kazanır. Öncelik ilkesi şöyle ifade edilebilir: daha önce tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret yada ondan ayırt edilemeyecek kadar onunla ayniyet içinde bulunan bir işaret ,aynı mal veya hizmetler yahut aynı türdeki mal ve hizmetler için bir kere daha başkası tarafından marka olarak tescil edilemez; önce yapılan tescil sonrakileri önler.
Marka tescil başvurusu ile idari nitelikte bir inceleme süreci harekete geçer ve başvuru ile marka hukuku anlamında öncelik hakkı elde edilir . Bu hak, başkasının aynı işareti aynı mal ve hizmet için marka olarak tescil ettirmesine engel olduğu gibi, başvuru sahibine, mirasla geçen, kabili devir, haciz, rehin ve lisans konusu yapılabilen tescili hedefleyen bir bekleme hukuki durumu sağlar . Bu bekleme hukuki durumundan doğan hak, marka tescil işlemlerinin takibi, gereğinde itiraz, yanlışlıkların düzeltilmesi, başvurunun geri çekilmesi haklarını kapsar, ancak başvuru sahibine işareti marka olarak kullanma ve marka olarak korumak hakkı vermez, başvurusu yapılmış marka haksız rekabet hükümlerine göre korunur .
Önceye dayalı hak sahibi olan kişi, markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, tescilli marka hakkı sahibi, bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi, bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemez. Diğer bir deyişle; tescilli marka sahibi daha sonra bu öncelik hakkı bulunan kişiye karşı dava açarak onu bu işareti kullanmaktan men edemez. Başka bir deyişle önceye dayalı hak sahibi olan kişi, markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, tescilli marka hakkı sahibi, bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi, bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemez. Diğer bir deyişle; tescilli marka sahibi daha sonra bu öncelik hakkı bulunan kişiye karşı dava açarak onu bu işareti kullanmaktan men edemez .
Somut olaya dönüldüğünde, davalının …nolu markası, … inci sınıfta tescilli olup tescil olunan mal sınıfları; “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri” şeklindedir. Davalı bu sınıflar ile davacının … nolu markasının tescilli olduğu 16 ıncı sınıf itibariyle bağlantılı sınıf olduğunu ve gerçek hak sahipliğinin başvuru tarihi dikkate alındığında kendisine ait olduğunu ve bu nedenle davacı markasının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Ancak davalının da karşı dava dilekçesinde belirttiği üzere davacının TPMK nezdinde tescilli seven ibareli,… inci sınıfta tescilli olan davalının … nolu markasının başvuru tarihinden önceki tarihli markaları bulunmaktadır. Davacı/Karşı Davalı’nın “…” ibaresinin 18. sınıfta yer alan mallar üzerindeki ilk tescil ve kullanımlarının tarihi Türkiye’de 1997 tarihine kadar geriye gitmektedir ve … Türkiye’de 1997 tarihli ilk markadan itibaren aynı kaynak unsurlu seri marka yaratmıştır. Öte yandan … nın yurtdışındaki tescillerine bakıldığında 18, sınıftaki tescillerinin 80’li yıllara kadar gittiği görülmektedir. Bu itibarla …’nın “…” ve “…” ibareli markaları 80’li yıllardan beri 18. sınıfta yer alan mallar üzerinde istikrarlı olarak tescil ettirdiği ve kullandığı göz önünde bulundurulduğunda, davalının gerçek hak sahipliğine ilişkin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Birleşen … 1.FSHHM …Esas … Karar sayılı dosyasında davalı/ asıl dosya daavcısı adına TPMK nezdinde tescilli olan … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescil tarihinden bu yana 5 yıl içerisinde kullanılmamış olması nedeni ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince iptali koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan değerlendirme
Bilindiği üzere 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9 uncu maddesi hükmüne göre;
“(1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a)Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b)Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir”
Maddenin gerekçesine göre; Maddede markanın, tescil edildiği mal veya hizmetlerle ilgili olarak kullanılması gereğine açıkça işaret olunmuştur. Ancak, maddede söz konusu olan kullanım, markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, yani ticari hayatın içinde, markanın fonksiyonlarının yerine getirilmesi için kullanımıdır. İngilizcede “genuine use” biçiminde tarif edilen bu kullanım, Türkçeye “ciddi veya gerçek kullanım” biçiminde çevrilebilir. Bu nedenle sırf üçüncü kişilerin markayı hükümsüz kıldırmasını önlemek amacıyla, markanın evraklar veya ilanlar aracılığıyla kullanılması ve benzeri durumlar bu madde kapsamında kullanım olarak mütalaa edilmeyecektir. Markanın kural olarak sahibi tarafından kullanılması gerekir. Madde hükmünde, kullanma zorunluluğu bakımından, markanın tescil edildiğinin yayımlandığı tarihten itibaren beş yıl içinde kullanımına haklı bir neden olmadan başlanılmaması veya bu kullanıma beş yıl kesintisiz ara verilmesi şeklinde iki olasılık düzenlenmiştir. Dolayısıyla, marka sahibinin, haklı nedenlerin varlığı halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini engellemesi mümkündür. Haklı neden, maddede belirtilen sürede markanın kullanılmasını imkansız kılan hukuki ve fiili engeller olup bu nedenlerin marka sahibinin kusurlu davranışından kaynaklanmaması gerekmektedir. İkinci fıkrada markayı kullanma kabul edilebilecek durumlar sayılmıştır. Maddenin mehazını, AB Marka Tüzüğünün 15 inci ve AB Marka Direktifinin 10 uncu maddesi oluşturmaktadır”.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26/1-a bendi gereğince 9 uncu maddenin birinci fıkrasındaki belirtilen hallerin mevcut olması halinde Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir. Ancak 6769 sayılı Kanun 192/1-a md gereğince bu uygulama, yani idari kararla iptal uygulaması, SMK’nın yürürlük tarihinden itibaren 7 yıl sonra, yani 10 Ocak 2024 tarihinde başlayacak, SMK’nun geçici 4/1 maddesine göre de bu tarihe kadar markanın kullanmama nedeniyle iptali istemleri mahkemelerce incelenerek, iptal davası yargılaması sonucunda karara bağlanacaktır.
Markanın kullanılması, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin aynı ve benzer mallarından ve hizmetlerinden ayırt edilebilmesi için ticaret alanına konulması, uygulamaya sunulması demektir . Tescil edilen markanın kullanılma zorunluluğunun getirilmesinin amacı, çekici gücü yüksek bir markanın yaratılmasının giderek güçleştiği günümüzde, sahibi tarafından kullanılmayan bir markanın hala bu kişinin tekeli altında bırakılmasının haksızlıklara yol açacağı düşüncesidir . Bu yolla bir anlamda markalar sicilini gereksiz yere işgal eden koruyucu markalarla savaş amaçlanmıştır . Markanın kullanılması, fiili bir durum olup marka sahibinin tescilli markasını kural olarak yurt içinde veya ihracatta, kendisi veya izni ile üçüncü şahıs tarafından sicilde kayıtlı mallar ve hizmetler için işlevlerine uygun, ciddi, ekonomik şekilde kullanmasını ifade eder .
İptal sebebi olan “ciddi anlamda kullanma”nın olup olmadığının Bu madde incelenmesinde her olayın özelliklerine göre davadaki tüm veriler dikkate alınmalı ve kullanımın, ilgili markanın tescilli olduğu mal ya da hizmet sektöründe Pazar yapı yaratmaya ya da mevcut pazar payını sürdürmeye yeterli bir kullanım olup olmadığı değerlendirilmeli ve mal ya da hizmetin niteliğine göre, yeterli kullanım miktarının değişebileceği, bazı mallar yönünden az sayıda üretim yeterli olabilecekken bazı mallar yönünden çok daha fazla kullanımın aranabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Markanın ciddi kullanımı, söz konusu markanın, tescil edildiği mal ve hizmetler için Pazar yaratmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlevine uygun olarak söz konusu mal veya hizmetlerin menşe kimliği garanti edecek şekilde kullanılması halinde söz konusu olur. Bunu tespit için piyasanın karakteristik özellikleri, marka ile korunan mal ve hizmetin niteliği, kullanımın gerçekleştiği coğrafi bölge, kullanımın sıklığı ve düzenli olup olmaması ile kullanım ölçeği de gözetilmelidir.
Markanın kullanımı süreklilik arz etmelidir. Ancak bu süreklilik hiç ara vermeksizin kullanılma anlamında değildir, marka sahibinin yürüttüğü ticari faaliyetin niteliği, ekonomik koşulların değişmesi gibi sebeplerle kullanmaya ara verilebilir, ancak ara verme hiçbir şekilde 5 yılı aşamaz .
SMK 9. Maddesi anlamında bir kullanımın söz konusu olabilmesi için kullanımın “Türkiye’de” gerçekleşmesi gereklidir. Yurt dışında gerçekleşen kullanım bu madde anlamında kullanım kabul edilmez. Kullanım Markanın tescilli olduğu mal ve /veya hizmetlerde, fiziki olarak mal üzerinde kullanımı şeklinde olabileceği gibi markanın faturalarda, internette, kataloglarda, gazete ilan ve reklamlarında kullanılması da “kullanma” sayılır. Marka hangi sınıf veya sınıflarda tescil edilmişse o sınıf veya sınıflardaki mallar ve hizmetler için kullanılmalıdır. Hakkı devam ettirici kullanma ancak marka sahibi markayı sicilde kayıtlı mal veya hizmetler için fiilen kullandığında var olacaktır. Markanın tescil edildiği mallardan veya hizmetlerden sadece bir bölümü için kullanılması, diğerlerinin de kullanımı anlamına gelmez. Markanın bir mal veya hizmet bakımından kullanılması, sadece kullanmanın gerçekleştiği mal ve/veya hizmet için markayı ayakta tutmaktadır. Benzer de olsa , kullanılmayan mal ve/veya hizmet yönünden hükümsüzlük koşulları oluşmaktadır. Kullanımın “markasal” olması yani kaynak gösterme fonksiyonuna uygun olması gerekir. Markanın markasal olmayan bir şekilde, “işletme adı” olarak kullanılması, markasal bir kullanım değildir .
Somut olaya dönüldüğünde, markasal kullanımların ciddi kullanım olup olmadığının tespiti yönünden taraflara ait defter ve kayıtların incelenmesi sureti ile asıl dosya davacısı birleşen … 1.FSHHM … Esas … Karar sayılı dosya davalısının kullanımları tespit edilmeye çalışılmış ise de taraflarca kesin süre içerisinde defter ve kayıtlar sunulmadığından bilirkişi heyetinde yer alan mali müşavir tarafından bu inceleme yapılamamıştır. Heyet tarafından hazırlanan kök raporda davalının kullanıma ilişkin internet sitelerinin geçmiş kayıtlarının tespitinin bilişim incelemesi gerektirmesi ve heyette bilgisayar uzmanı bilirkişi olmadığından bu tespitin yapılamadığına dair tespit ve değerlendirmeler sonucunda dosyaya bilişim uzmanı bilirkişisi dahil edilerek davalı/ asıl dosya davacısına ait internet sitesi üzerinde gerçekleştiği iddia olunan kullanımların ciddi kullanım olup olmadığı yönünde ek rapor tanzimi istenilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 29/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda bilgisayar mühendisi bilirkişinin intemet üzerindeki tespitlerinden birleşen davanın davalısının markasını internet üzerinde satış, reklam amaçlı kullanıldığı dosyaya ibraz edilen diğer kullanıma ilişkin belgeler de dikkate alındığında iptali talep edilen … nolu … markasının internet üzerinden Türkiye’de de ulaşılabilir olup sipariş verilebilir içeriklerin olması ve bu içeriklerin marka kullanımını da içermesi nedeniyle bu markanın ciddi kullanım sayılması gerektiği bu nedenle de birleşen davadaki marka iptal talebinin koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Birleşen … 2.FSHHM … Esas … Karar sayılı dosyasında davalı/ asıl dosya davcısı adına TPMK nezdinde tescilli olan … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescil tarihinden bu yana 5 yıl içerisinde kullanılmamış olması nedeni ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince iptali koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan değerlendirme
Her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından 1. Ek Raporda birleşen … 2. FSHHM’nin …Esas, … Karar sayılı dosyasındaki markanın iptaline ilişkin talepler sehven değerlendirilmemiş ise de, mahkememizce kurulan ara karar uyarınca dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek birleşen işbu dosya bakımından da davalı/ asıl dosya davcısı adına TPMK nezdinde tescilli olan …tescil numaralı “…” ibareli markanın tescil tarihinden bu yana 5 yıl içerisinde kullanılmamış olması nedeni ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince iptali koşullarının oluşup oluşmadığına dair 2. Ek rapor hazırlanılması istenilmiş olup, hükme esas alınan 16/03/2023 tarihli raporda bilgisayar mühendisi bilirkişinin internet üzerindeki tespitlerinden birleşen davanın davalısının markasını internet üzerinde satış, reklam amaçlı kullanıldığı dosyaya ibraz edilen diğer kullanıma ilişkin belgeler de dikkate alındığında iptali talep edilen … nolu … markasının internet üzerinden Türkiye’de de ulaşılabilir olup sipariş verilebilir içeriklerin olması ve bu içeriklerin marka kullanımını da içermesi nedeniyle bu markanın ciddi kullanım sayılması gerektiği bu nedenle de birleşen davadaki hükümsüzlük talebinin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan kök ve 2 ek rapor bir arada değerlendirildiğinde asıl davanın kabulü ile, davalı adına TPMK nezdinde … numaralı markanın …sınıf bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karşı davanın reddine, birleşen … 1.FSHHM …Esas, … Karar sayılı dosyası yönünden davanın reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl davanın KABULÜ İLE, davalı adına TPMK nezdinde … numaralı markanın …sınıf bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Karşı davanın REDDİNE,
3-Birleşen … 1.FSHHM … Esas, … Karar sayılı dosyası yönünden davanın REDDİNE,
4-a) Asıl Dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 144,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-b) Karşı Dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 133,50 TL bakiye karar harcının davalı karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-c) Birleşen … 1.FSHHM … Esas sayılı dosyası yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 133,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-a) Asıl Dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-b) Karşı Dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı karşı davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı karşı davalıya verilmesine,
5-c) Birleşen … 1.FSHHM … Esas sayılı dosyası yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı karşı davalı birleşen davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacı birleşen davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı karşı davalı birleşen davalıya verilmesine,
6-Davacı karşı davalı birleşen davalı tarafından yapılan: 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 262,35 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.262,35 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.334,15 TL yargılama giderinin davalı karşı davacı birleşen davacı alınarak davacı karşı davalı birleşen davalıya verilmesine,
7-Davalı karşı davacı birleşen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/05/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza