Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/74 E. 2021/6 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/74
KARAR NO : 2021/6

DAVA : Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/10/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin 50 yılı aşkın süredir aydınlatma armatürleri alanında faal köklü bir şirket olduğunu, kendi ürünlerinin TPMK nezdinde tescil edildiğini, yapılan araştırmalar neticesinde davalı yanın taklit ürünler sattığının öğrenildiğini, bu ürünlerin İnstagram hesabı üzerinden satın alındığını belirterek, öncelikle HMK m.400 uyarınca delil tespiti yapılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tecavüz oluşturan fiillerin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacı tarafın tescilli ürün satıldığına dair iddiaları ve maddi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, davacının tescilli olduğunu bildirdiği ürünler hakkında … FSHHM’de devam eden bir dava süreci bulunduğunu, davacının manevi tazminat talebinde hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememize sunulan 20/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davalının, davacıya ait … tasarım tescillerinde yer alan…ve… no’lu tasarım tescillerinde yer alan … sıra numaralı ürünlerin aynısının veya benzerlerinin üretildiğini, diğer sıra numaralı tasarımların üretilmediği ve satılmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 07/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler de, ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığı, ayırt edici bir kod ve/veya ibare kullanılmadığından, dava konusu tasarımlara yönelik elde ettiği satış hasılatının tespit edilemediği, davalı tarafın hak ihlal süresi olarak, dava dosyası kapsamında 22.10.2018 tarihinde bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından, davalı tarafın internet sayfası üzerinde tespit edilen ilk yayınlanma tarihi olan 08.07.2015 ile dava tarihi olan 05.10.2018 tarihleri arasındaki dönemin dikkate alındığı, davacı tarafın, maddi tazminat seçimlik hakkı doğrultusunda, emsal lisans sözleşmesi sunulmadığından, İTO tarafından dava dosyasına gönderilen cevap yazısı dikkate alınarak, davalı tarafın hak ihlali süresi boyunca, mali tablolarında görülen toplam net satış hasılatı üzerinden yapılan hesaba göre, davacı tarafa ödemesi gereken Lisans Bedelinin 134.152,35 TL. sı olarak hesap edildiği, davacı tarafın maddi tazminat talebinin, Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkememizin takdirinde olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış, Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat talepli davadır.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … tescil numaralı “…” tasarımının 21/06/2016 tarihinde tescil edildiği, koruma süresinin halen devam ettiği, yine dava konusu …tescil numaralı “…” tasarımının 20/07/2017 tarihinde tescil edildiği, koruma süresinin halen devam ettiği görülmüştür.
Davacı vekilinin, dava dilekçesi ile birlikte delil tespiti talebinde bulunduğu anlaşılmakla, dosya kapsamında alınan 22/10/2018 tarihli tespit raporu ile, davalıya ait olduğu görülen … isimli İnstagram sayfasında yayınlanan davalı tarafça kullanılan ürün görselleri dosyaya sunulmuştur.
HMK 266. Maddesi uyarınca çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren davaya konu tasarımlar ve tecavüz iddiasına konu kullanımların karşılaştırılması yapılmak sureti tecavüzün varlığına ilişkin tespit ve değerlendirme yapılması noktasında dosya, konusunda uzman, teknik bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Tasarım, 6769 s. SMK’de; “ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi Özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.” şeklinde tanımlanmaktadır.
SMK kapsamında tasarımlar tescilli ve tescilsiz olmak üzere iki şekilde korunabilmektedir. Tasarımlar, Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olmaları halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olmaları durumunda ise tasarımcının tercihine bağlı olarak tescilsiz tasarım olarak korunabilmektedir (6769 s. SMK Madde 55/4).
Tasarımların 6769 s. SMK ile sağlanan haklar kapsamında korunabilmesi için “yenilik” ve “ayırt edicicilik” kriterlerine sahip olması gerekmektedir (6769 s. SMK Madde 56/1).
Tescilli tasarım korumasının ilk şartı olan yenilik, dünya üzerinde yeniliği ifade etmektedir. Bir tasarımın aynısı, tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım “yeni” kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir (6769 s. SMK Madde 56/4).Yenilik tanımında özellikle vurgu yapılan “küçük ayrıntının sınırlan, somut olaya göre farklılık göstermektedir. Aynı tasarımlardaki renk veya malzeme gibi farklılıklar, çoğu zaman tek başlarına bir ürünü farklılaştırmada yeterli olmadıklarından küçük ayrıntı olarak nitelendirilirler. Zira, bu özellikler tasarımın görünüm özellikleri açısından asli unsuru oluşturmamakta ve istisnai bazı durumlar dışında tasarımın kimliğini etkilememektedirler.
Tescilli tasarım korumasının ikinci şartı ise ayırt ediciliktir. Bir tasarımın ayırt edici olarak kabul edilebilmesi için; tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimin, tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın, aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı olması (6769 s. SMK Madde 56/5) gerekmektedir.
SMK’de belirtilen bilgilenmiş kullanıcı; içtihat uyarınca, tasarımcı veya teknik uzman olmayan fakat ilgili sektördeki çeşitli tasarımlan bilen, normalde sektörde var olan söz konusu tasarımların özellikleri hakkında belli bir bilgisi olan ve bu ürünlere olan ilgisi sonucu bunları kullandığında yüksek dikkat gösteren kişidir. Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde tasarımlarınkarşılaştırılmasını yapacak bilgilenmiş kullanıcı; üretici, satıcı, tasanmcı veya teknik uzman değildir. Sektörde bu tür tasanmlann olduğunu bilen dikkatli ve deneyimli ürün kullanıcısıdır.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır (6769 s. SMK Madde 56/6). Tasarımcılar, sektörel ve fonksiyonel bazda her zaman aynı derecede seçenek özgürlüğüne sahip değildir. Tasarımlarını yaparken belirli sınırlar içinde kalmaları gerekebilir. Örneğin, bir tasarımcının, belirli standartlar çerçevesinde tasarlamak zorunda olduğu yangın tüpündeki seçenek özgürlüğü serbestliği ile iki boyutlu desen tasarımında sahip olduğu seçenek özgürlüğü serbestliği aynı değildir. Diğer bir deyişle, tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımı o derece farklılaştırabilir.
Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri, tasarım koruma kapsamı dışındadır (6769 SMK Madde 58/4/b). Ürünün belirli bir kısmının görünüm özelliğinin teknik zorunluluk arz etmesi, ürünün tamamını tasarım koruması dışında bırakmaz. Ürünün tamamının tasarım koruması dışında tutulabilmesi için ürünün bütün özelliklerinin teknik zorunluluk arz etmesi gerekmektedir. Bir ürünün görünüm özelliklerinin yalnızca teknik fonksiyondan kaynaklanıp kaynaklanmadığı “estetik kaygı”nın olup olmadığına göre belirlenir. Bu çerçevede; “Tasarımcı tasarımını ortaya koyarken, yalnızca ürünün teknik işlevini mi göz önünde bulundurmuştur; yoksa, tasarımın nasıl görüneceği hususunu da dikkate almış mıdır?” sorusunun cevabı aranmalıdır. Eğer estetik kaygılar göz önünde bulundurulmuşsa, söz konusu tasarımın görünüm özelliklerinin teknik fonksiyondan kaynaklanmadığı sonucuna varılır.
Somut olay bakımından, tasarımın korunması konusundaki yukarıda belirtilen genel ilkeler, tasarımcının seçenek özgürlüğü ve ürünlerin teknik fonkiyonlanndan kaynaklanan özellikleri dikkate alınarak hazırlanan 20/01/2020 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacıya ait …tescil, … sıra numaralı tasarımlar ile davalıya ait ürünlerin karşılaştırılmasında, karşılaştırılması yapılan ürünler arasında genel görünüm itibari ile ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu tespit edilmiştir. Mezkur tasarıma konu, … numaralı ürünler bakımından ise, dosya kapsamında sunulan deliller ve tespit raporu olarak aldırılan 22,10.2018 tarihli raporun içeriğinde davalı tarafından kullanıma dair benzerlik taşıyan herhangi bir ürün bulunmadığından bu sıra numaralı fazlaya ilişkin tasarımlar bakımından talebin reddi cihetine gidilmiştir. Yine davacı adına tescilli dava konusu … tescil, … ve …sıra numaralı tasarımlar ile davalıya ait ürünlerin karşılaştırılmasında, karşılaştırılması yapılan ürünler arasında genel görünüm itibari ile ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu tespit edilmiştir. Mezkur tasarıma konu, … ve …numaralı ürünler bakımından ise, dosya kapsamında sunulan deliller ve tespit raporu olarak aldırılan 22,10.2018 tarihli raporun içeriğinde davalı tarafından kullanıma dair benzerlik taşıyan herhangi bir ürün bulunmadığından bu sıra numaralı fazlaya ilişkin tasarımlar bakımından talebin reddine karar verilmiştir. Teknik bilirkişiler vasıtası ile yapılan değerlendirmede, taraflara ait ürünlerin ve dava dışı başkaca ürünlerin karşılaştırılmasında seçenek özgürlüğünün sınırlanmasını gerektirecek bir durum olmadığı da tespit edilmiş, bu nedenlerle davalı kullanımlarının kabule konu tasarımlar bakımından tasarım hakkına tecavüz oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça davacıya ait tescilli tasarım ürünlerini satmadığına dair savunmada bulunulmuş ise de, davacı tarafından dosyaya sunulan davalıdan satın alınan ürün karşılığı kesilen fatura, telefon üzerinden yapılan yazışmalar ve davalının instagram sayfasında paylaşılan resimler içinde yer alan ve üretim süreçlerini gösteren resimler ve ürün resimleri birlikte dikkate alındığında, davalının dava konusu ürünleri instagram sayfasında yalnızca paylaşım yapmak amacıyla yayımlamadığı, instagram sayfasını bir tür tanıtım ve satış kanalı olarak kullandığı ve söz konusu ürünleri ürettiği ve sattığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan İnceleme
Davacı yan tazminat seçim yöntemini SMK 151/2-c kapsamında lisans seçeneğine belirlenmesini talep etmiştir. Ticaret Odası’na müzekkere yazılmış ve emsal alınabilecek lisans değeri sorulmuş ve taraflar arasında sözleşme yoksa marka cirosunun %15’inin emsal lisans bedeli olarak kabul edilebileceği yönünde cevap verilmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının muhasip bilirkişisi tarafından incelenmesi sonucunda, ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığı, ayırt edici bir kod veya ibare kullanılmadığı bu nedenle dava konusu tasarımlara yönelik elde edilen satış hasılatının tespit edilemediği, defter kayıtlarına göre de, davalı tarafın 2015 yılında satışının bulunmadığı, 2016 ve 2017 yıllarına ait net satış hasılatının tamamı, ve 2018 yılı dava tarihine kadar olan 9 aylık döneme ilişkin net satış hasılatının tamamının 240.195,65 TL olduğu, İTO tarafından gönderilen yazı cevabı doğrultusunda lisans bedeli olarak SMK 151/2-c maddesi kapsamında davacının 134.152,35 TL talep edebileceği, davacı tarafın maddi tazminat talebinin TBK 50 ve 51. Maddeleri uyarınca belirlenmesinin mahkemeye ait olacağı tespit edilmiştir.
Bilindiği gibi marka/ tasarım hukukundaki tazminat davalarında davacının uğradığı zarar/karşı tarafın elde ettiği kazanç, yada sunulan emsal lisans sözleşmeleri kapsamına göre davacının talep edilebileceği lisans yapılan yargılamada tam olarak tespit edilemiyorsa mahkeme tarafından dosyaya sunulu deliller kapsamına göre borçlar kanunu hükümlerine göre de mahkemece res’en değerlendirme yapabilmektedir.
Zararın belirlenmesi, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat hakkaniyete uygun olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın gerek elde edilen kazanca gerekse lisansa göre belirlenmesinde sektörün genelindeki parametreler, davacının bilinirlik durumu, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Her ne kadar İTO’dan emsal lisans oranlaması sunulmuş ise de bilindiği gibi bu oranlamanın matbu bir oranlama olduğu, somut olayın özelliklerine göre değişebileceği, davacı tarafından sunulan emsal lisanslama sözleşmesi de bulunmadığından, salt davalının defter ve kayıtları üzerinden, kazanç hesabına göre lisans bedeli belirlenmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği açıktır. Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından hareket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka/ tasarım olarak bildiği bir ürün /sunulan hizmet yönünden aldandığı varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmektedir.. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat sorumluluğunun doğduğu açıktır. Ancak muhasip bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi kazanç hesabına konu cironun ne kadarının tecavüze konu tasarımların satışı olduğunun belirlenememesi,, salt cirolar bakımından bir hesaplama yapmanın doğru olmayacağı, davacı tarafından sunulan emsal bir lisans sözleşmesinin bulunmaması, davalının bir lisans sözleşmesi yapması halinde ödemesi gereken bedelin hakkaniyet gereği 80.000 TL olabileceğine kanaat getirilerek bu bakımdan talebin kabulü ile raporda belirtilen ve ıslah edilen fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre davalının davacı tasarımına tecavüz teşkil edecek şekilde izinsiz olarak kullandığı ,dolayısıyla eyleminde kusurlu olduğu gözetilerek talep doğrultusunda 20.000- TL manevi tazminatın uygun olabileceğine kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalının, davacıya ait … no.lu tasarım tescilinde yer alan …sıra numaralı ürünleri ile …no.lu tasarım tescilinde yer alan … sıra numaralı ürünlerinin ayntstnı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini ürettiği ve sattığı; ancak,…no.lu tasarım tescilinde yer alan … sıra numaralı ürünleri ile … no.lu tasarım tescilinde yer alan… sıra numaralı ürünlerinin aynısını veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmediği ve satmadığı, tecavüz teşkil eden ürünler bakımından bu tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davalı tarafından tecavüze sebebiyet veren ürünlerin etiket, katalog, broşür, tabela, kartvizit ve her türlü görsel ürün vs. belgelerin, ürün üretiminde kullanılan makineler, aletler ve teknik araçların toplatılmasına ve kararın kesinleşmesini müteakip imhasına, dava konusu diğer tasarımlar yönünden davanın reddine, maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile, TBK 50 ve 51.maddeleri uyarınca takdiren 80.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, manevi tazminat yönünden davanın kabulü ile, 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalı kullanımlarının davacıya ait … numaralı tasarım tescilinde yer alan … ve …sıra numaralı ürünleri ile … numaralı tasarım tescilinde yer alan … ve …sıra numaralı ürünlere tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davalı tarafından tecavüze sebebiyet veren ürünlerin etiket, katalog, broşür, tabela, kartvizit ve her türlü görsel ürün vs. belgelerin, ürün üretiminde kullanılan makineler, aletler ve teknik araçların toplatılmasına ve kararın kesinleşmesini müteakip imhasına, dava konusu diğer tasarımlar yönünden davanın reddine,
2-Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile, TBK 50 ve 51.maddeleri uyarınca takdiren 80.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine,
3-Manevi tazminat yönünden davanın kabulü ile, 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kararın infazında 20.01.2020 tarihli bilirkişi raporunun dikkate alınmasına, raporun kararın eki sayılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 6.831,00 TL karar harcından peşin ve ıslah harcı ile yatırılan toplam 2.632,54 TL’nin mahsubu ile kalan 4.198,46 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tasarımlar yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 11.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen tasarımlar yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 7.839,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 211,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.711,10 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 2.766,25 TL ve 2.668,44 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 5.434,69 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸