Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/70 Esas
KARAR NO : 2021/39
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 09/08/2018
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 09,08.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle: Davalının “…” adlı eserinin dava dışı … tarafından “…” isimli albümde davalıca verilmiş 13.06.2016 tarihli yazılı muvafakatnameye dayanılarak okunduğunu; nuvafakatname uyarınca 15.06.2016 tarihinde Kültür Bakanlığından esere ilişkin işletme belgesi alındığını; …’nın albümünün fonogram yapımcısı davacı tarafından piyasaya sürüldüğü ve eserin davacının … kanalıma yüklendiğini; davalının, davacının … kanalına yapılan yüklemeye iki yıl boyunca itiraz etmediği ve …’da yayınlanan esere ilişkin hak edişlerin üyesi olduğu meslek birliği üzerinden tahsil ettiğini; 2018 yılında aynı videonun davalıca kendi … kanalında yayınlanması üzerine davacı şirketin … nezdinde bu yayına ilişkin telif ihlali bildiriminde bulunduğunu; bunun üzerine davalının davacının … kanalına yüklenmiş video hakkında telif ihlali bildirimi yaptığını ve davacının video yayının … tarafından durdurulduğunu; davacının bu sebeple gelir kaybına uğradığını ve ticari itibarının zedelendiği iddia edilerek, dava dışı …’nın okuduğu eserin (icranın) davalıca sosyal medya platformlarında veya diğer basın/yayın araçlarında yayınlanmasının önlenmesine, davalı aleyhine (belirsiz alacak niteliğinde olmak üzere) 1.000 TL maddi tazminata ve 20.000-TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; Davaya konu eserin dava dışı … tarafından “…” adlı albümde okunması için davalıca verilen muvafakatnamenin sadece “okuma muvafakati” olduğunu; eserin dijital mecralarda kullanım için davalının izin vermediğini; davacının buna rağmen, söz konusu eseri önce “reklam” (teaser) olarak, daha sonra “söz ve müzik” (Lyric/Audio) olarak, daha sonra “video klip” çekmek suretiyle görüntülü olarak, daha sonra “karaoke” (sözsüz müzik) olarak ve son olarak da eser içeren “tam albümü” yayınlamak suretiyle … kanalına yüklediği ve bu yüklemelerden ayrı ayrı gelir elde ettiğini; normalde, davalının, … kanal gelirlerinin % 50”sini almak şartıyla eserleri için muvafakat verdiğini; davacı şirketin yetkilisi … ile davalı arasında esere ait içeriklerin davalıya ait … kanalına yüklenmesi ve davalının bu yolla gelir elde etmesi hususunda sözlü anlaşma yapıldığını; davacı şirket yetkilisinin, masrafların çıkartabilmek için, eserin davalının … kanalına yüklenmesinin geciktirilmesini istediğini davalının da bu isteği kabul ettiğini; ne var ki davacının sonradan, davalı eseri kendi … kanalına yüklendiğinde, taraflar arasındaki akdi bozup …’a davalı aleyhine telif ihlal bildiriminde bulunduğunu; davalının da bu durum karşısında kendi yasal haklarını kullandığını belirtilerek, davanın reddine, dava konusu “…” adlı eserin davacı tarafından basın/yayın organları, dijital medya platformları, sosyal medya hesapları ve internette görsel veya canlı performans, icra, yayın, yayım, satış, konser, internet vb. şekilde kullanılmasının önlenmesine, (belirsiz alacak niteliğinde olmak üzere) 50.000-TL maddi tazminatın ve 100.000-TL manevi tazminatın davacıdan tahsiline, davacının davaya konu eseri 24.06.2016 tarihinden bu yana … dâhil tüm dijital mecratarda kullanmakla elde ettiği gelirin tespiti ile bu gelirlerin %50’sinden davacının yaptığı masraflar düşüldükten sonra kalan kısmının davalıya ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sunduğu 23/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı eser sahibinin davacıya gönderdiği 13.06.2016 tarihli muvafakat yazısının FSEK m. 52 hükmünde belirtilen şartlara uygun ve geçerli bir ruhsat (lisans) sözleşmesi olmadığını; davacı fonogram yapımcısına davaya konu eseri “tespit etme” yetkisi vermediğini; , 13.06.2016 tarihli muvafakat yazısının geçerli bir “tespit izni / çoğaltma ruhsatı” olarak kabul edilmesi ihtimalinde dahi, bu yazının, müzik eserine yeni ve özgün bir aranjman yaptırılması ve eserin videa klipe dönüştürülmesi haklarını sağlamayacağını; sayılan faaliyetlerin, çoğaltma değil. FSEK m. 6/1 bent (3) ve (4) uyarınca eserin işlenmesi niteliğinde olduğunu; söz konusu faaliyetler için davalı eser sahibinden “işleme hakkını” (FSEK m. 21) kullanma ruhsatı alınması gerektiğini; 13.06.2016 tarihli muvafakat yazısının ise hiçbir şekilde “işleme tuhsatı” olarak kabul edilemeyeceğini; söz konusu yazıda “işlemeden” veya “işleme hakkından” hiç söz edilmediği ve zorlama yorumla da olsa işleme hakkına işaret edecek hiçbir ifadenin yer almadığını; davalı eser sahibi ileri sürmemiş ve davacının eser tespitinin (fonogramın) çoğaltılarak piyasaya sürülmesine ve …’da yayınına karşı sessiz kalmış olmasının, en fazla, iki yıllık sürede yapılmış yayın için tazminat veya çoğaltılıp piyasaya sürülmüş albüm nüshaları için tazminat, toplatma gibi taleplerde bulunulmasını engelleyeceğini; mali hak ihlali içeren yayının geçerli bir ruhsat (lisans) sözleşmesine dayalıymış gibi sürekli devamına haklı gerekçe teşkil edemeyeceğini; dava dışı meslek birliği …’nin dijital hak takibi yaparak davaya konu müzik eserinin …’da gerçekleşen yayını sebebiyle telif bedeli tahsil etmiş olmasının da söz konusu yayının devamını (geçerli ve bağlayıcı bir lisans sözleşmesi mevcutmuş gibi) hukuka uygun hale getirmeyeceğini, bu durum karşısında, davalının, … organizasyonu nezdinde davacı aleyhine yaptığı telif hakkı ihlali bildiriminin haklı sebeplere dayandığı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişiler mahkememize sunduğu 26/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu … isimli şarkının gerek güfte gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğunu, dosyada mübrez Telif Hakları Genel Müdürlüğü kayıtlarından noter onaylı davalının davaya konu … isimli musiki eserin söz yazarı ve bestecisi olduğunu, davaya konu muvafakatname içeriğinde davaya konu eserin fonogramda okunması konusunda izin verildiği fakat FSEK 25 kapsamında iletim hakkı kapsamında devri yetkisini içerir şekilde bir yetkinin verilmediğini, dolayısıyla da davacının … platformunda davaya konu eseri yayınlama hakkının bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacının davaya konu edilen … isimli müzik eserini … platformunda yayınlama hakkının olup olmadığı, davalının …’ye verdiği muvafakatnamenin, davacıya ilgili platformda müzik eserini yayınlama hakkı verip vermediği, verilmiş olması halinde davalının telif hakkı bildiriminin haksız olduğunun tespiti ile ile bu nedenle oluşan zarara bağlı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün 07/01/2020 tarihli yazı cevabında, davalı …’nin dava konusu … isimli müzik eserinin söz yazarı ve bestecisi olduğu, …’nin 12/03/2019 tarihli yazısı ile bu yazı ekinde bulunan 23/10/2003 tarihli Üyelik Yetki Belgesi’nin incelenmesinde davalının mezkur eser üzerindeki mali haklardan sadece temsil ve umuma iletimden oluşan mali haklarını …’ye devrettiği, buna karşılık işleme, çoğaltma, yayma haklarını devretmediği görülmüştür.
Fikir ve Sanat Eseri Sahiplerinin Verecekleri Yetki Belgesi Hakkında Yönetmelik m. 4 bent (a)’nın: “Hak sahibi, eser sahipliğinden veya mali hak sahipliğinden doğan mali haklarını en az beş yıl süre ile meslek birliğine devretmeyi …kabul eder) hükmünden de anlaşılacağı üzere; meslek birliklerinin üyelerine imzalattıkları yetki belgeleri esasen bir “mali hakların devri ve dolaylı temsil yetkisi içeren vekâlet sözleşmesi” niteliğindedir. Meslek birlikleri, üyelerinin yetki belgesinde ve eklerinde yazılı eserler üzerindeki mali haklarını bu sözleşmeyle devralıp,devraldıkları mali hakları kendi adlarına ve üyeleri hesabına korumak, idare ve takip etmek, hakların idaresi ve takibinden elde edilen geliri de üyelerine aktarmak yükümlülüğü altına girerler. Nitekim davalının …’ye imzaladığı 23.10.2003 tarihli Üyelik Yetki Belgesinin “…’ye Devredilen Haklar” başlıklı 2. maddesinin (B) ve (C) paragraflarına bakıldığında, bu yetki belgesinin de FSEK m. 52’ye uygun şekilde düzenlenmiş bir “mali hakların devri sözleşmesi” içerdiği görülmüştür.
Meslek birlikleri, üyenin imzaladığı yetki belgesi veya eklerinde belirtilmeyen eserlere ilişkin mali haktara ve/veya üyenin yetki belgesinde meslek birliğine devretmeyip kendinde saklı tuttuğu mali haklara ilişkin herhangi bir işlem yapamazlar; zira bu mali haklar meslek birliğine devredilmiş olmayıp, söz konusu haklara ilişkin ruhsat sözleşmesi yapmak ya da bu mali hakların ihlali halinde dava açmak halen eser sahibinin münhasır yetkisindedir.
Fikir ve Sanat Eseri Sahiplerinin Verecekleri Yetki Belgesi Hakkında Yönetmelik m. 4 bent (e) hükmüne göre, yetki belgelerinde. eser ve mali hak sahiplerinin “yetki belgesinde belirtilen eserlerle ilgili olarak… özel sözleşme yapmışlarsa bunun bir örneğini meslek birliğine vermeyi” taahhüt ettikleri bir düzenlemenin yer alması zorunludur. Nitekim davalının ..’ye imzaladığı 23.10.2003 tarihli Üyelik Yetki Belgesinin “Üye Yetki ve Sorumlulukları” başlığını taşıyan 4. maddesinin (C) paragrafında da, …’nin gerçek kişi üyelerinin “… ‘ye bildirdiği eserler üzerinde… yapılmış veya yapılacak yayımcı/edisyon yözleşmeleri veya özel sözleşmelerin bir örneğini …’ye vermeyi” taahhüt ettikleri görülecektir. Bahsi geçen bu “özel sözleşmeler” uygulamada genellikle “muvafakat”, “izin belgesi’ vb. başlıklar altında ve hatta ilgili meslek birliğine yönelik bir talimatı da içerecek şekilde düzenlenmekte; böylece, meslek birliği üyesi eser sahipleri, özel sözleşmenin karşı tarafını mali hakları devrettikleri meslek birliğine bu “özel sözleşme” (muvafakat yazısı) ile birlikte yönlendirerek, meslek birliklerinin bu kişilere söz konusu mali hakları kullanmaları için gerekli ruhsatı vermelerini sağlamaktadır.
Tekrar somut olaya dönüldüğünde, davalının el yazısıyla hazırlayıp imzalayarak davacıya gönderdiği 13.06.2016 tarihli “muvafakat yazısı” da “özel sözleşme” niteliği taşımaktadır. Eser sahibinin kendisinde saklı tuttuğu mali haklara ilişkin ruhsat sözleşmesinin geçerli olabilmesi için belgenin FSEK md. 52’ye uygun olması gerekmektedir.
Bilindiği gibi, FSEK m. 52’ye göre: “Mali haklara ilişkin sözleşmelerin yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmeşi şarttır”. Hükümde öngörülen şekil şartı, gerek doktrinde ve gerekse yerleşik Yargıtay içtihatlarında, TBK m, 12/ II uyarınca geçerlilik şekli olarak kabul edilmektedir. Buna göre, devir ve ruhsat (lisans) sözleşmeleri dâhil olmak üzere mali haklara ilişkin tüm sözleşmelerin geçerliliği yazılı akdedilmelerine ve işleme (FSEK m. 21), çoğaltma (FSEK m. 22), yayma (FSEK m. 23), temsil (FSEK m. 24), umuma iletim (FSEK m. 25) gibi mali haklardan hangilerinin sözleşmeye konu olduğunun sözleşmede ayrı ayrı belirtilmesine bağlıdır.
Davalı tarafından el yazısıyla yazılıp imzalanmış olan 13.06.2016 tarihli …’ye hitaben “Söz ve müziği tarafıma ait olan … isimli eserimi yorumcu “…’nın … Tic. Ltd. Şti. çıkacak olan “…” isimli prodüksiyonda okunmasına ‘…’ haklarım Saklı kalması Kaydı ile muvafakat ediyorum” şeklindeki yazı incelendiğinde, yazının FSEK m. 52 hükmünde öngörülen şartları taşımadığı, dolayısıyla, ruhsat sözleşmesi olarak geçersiz olduğu, herhangi bir mali hakkın davacıya devri gibi bir sonuç doğurmayacağı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça ilgili hakların meslek birliğine devredildiği, dava konusu … yayınları için …’ye telif ödemeleri yapıldığı ve meslek birliğinin de bu bedelleri davalının hesabına yatırdığına dair savunmada bulunulduğu görülmüş ise de, mahkememizce alınan denetime elverişli bulunan her iki raporda da teyit edildiği üzere, davalının, dava konusu eser üzerinde ki çoğaltma (mekanik) hakkını dava dışı meslek birliği …’ye devretmeyip kendisinde saklı tuttuğu, dolayısı ile bu eseri çoğaltmak için gerekli ruhsatın …’den değil ancak davalı eser sahibinden alınabileceği, söz konusu ruhsatın alınabilmesi için davalı ile FSEK md. 52 kapsamında uygun bir sözleşme yapılması gerektiği, davalının davacıya göndermiş olduğu 13/06/2016 tarihli muvafakatin FSEK md. 52’de belirtilen şartları taşımadığı gerekçesi ile geçerli bir ruhsat sözleşmesinin varlığından da söz edilemeyeceği değerlendirilmiş ayrıca meslek birliğine ödenen telif bedellerinin muvafakatname kapsamındaki iznin karşılığı olduğu, bu bedelin tahsil edilmesinin davalının … platformunda da yayına izin verdiği anlamını taşımadığı, ayrıca söz konusu yayınların … üzerinden yapılabilmesi için meslek birliğinden FSEK md. 52’ye uygun bir umuma iletim ruhsatı alındığına ilişkin bir beyanda da bulunulmadığı görülmekle bu savunmalarda yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, eser işletme belgeleri, meslek birliği kayıtları, denetime elverişli, hükme esas alınan, birbirini teyit eder mahiyette iki bilirkişi heyet raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu muvafakatname içeriğinde davaya konu eserin fonogramda okunması konusunda izin verildiği fakat FSEK 25 kapsamında iletim hakkı kapsamında devri yetkisini içerir şekilde bir yetkinin verilmediği, dolayısıyla da FSEK md. 52 bağlamında davacının … platformunda davaya konu eseri yayınlama hakkının bulunmadığı, bu nedenlerle davanın reddi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1–Davanın REDDİNE,
2–Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca dava konusu eserin davalıca sosyal medya platformlarında veya diğer basın/yayın araçlarında yayınlanmasının önlenmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerine yönelik hesap olunan 59,30*3= 177,90 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 142,00 TL bakiye karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca eserin sosyal medya platformlarında ve diğer basın/yayın araçlarının yayınlanmasının önlenmesi talebine yönelik davalı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca maddi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5–Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/11/2021
Katip … Hakim …