Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/43 E. 2021/31 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/43
KARAR NO : 2021/31

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 19/10/2017
KARAR TARİHİ : 24/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin dünyaca ünlü …, … şekil, …, … şekil ve şekil markalarının sahibi olduğunu, müvekkil şirketin Türkiye’de halihazırda …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …tescil numarası ile tescilli markaların bulunduğunu, ayrıca TP tarafından bu markalardan … şekil ibareli markalanın tanınmış marka olduğuna karar verildiğini, davalı taraf müvekkiline ait markaları kendisine ait mağazada bijuteri ürünleri üzerinde izinsiz olarak kullandığını, buna ilişkin olarak … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …Değişik İş sayılı dosyası ile bilirkişi vasıtasıyla tespit yapıldığını, davalı tarafça kullanıldığı tespit edilen ibare/şekil müvekkili şirket adına marka olarak TP nezdinde tescilli olduğunu, maddi tazminatın bir kalemi olan yoksun kalınan kararın, SMK m 151/2-c’de belirtilen marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeli seçeneğine göre hesaplanmasını talep ettiklerini, gizlilik kararı nedeniyle lisans sözleşmesi sunamadıklarını, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sona erdirilmesi, 100,00 TL maddi tazminat, 3.000,00 TL manevi tazminat ve 3.000,00 TL itibar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiş, 03.11.2021 tarihli dilekçesi talep arttırım dilekçesi ile 10.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı 30/10/2018 tarihli duruşmada; açılan davayı kabul etmediğini, sulh görüşmelerinde davacı tarafın fahiş miktarda para talep ettiğini, kendi sattığı ürünler ile davacıya ait ürünler arasında benzerlik olmadığını, davacının kendisinden para koparmaya çalıştığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; …, …+şekil markalarının muhtelif sınıflarda davacı adına tescil edilmiş olduğunu, davacının … tescil nolu, …+ şekil markasının tanınmış marka olduğunu, … 1 FSHHM’sinin … D.iş sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davacıya ait … ve… tescil nolu markaların davalının işyerindeki ” toka, yüzük” emtialarında kullanılmış olduğunu, davalının işyerinde satışa arz edilen ürünler üzerinde “… şekil” markasını kullanılması haklı kılacak bir delil dosyaya ibraz edilmemiş olmakla davalı eyleminin davacının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceğini, somut olayda maddi ve manevi tazminat açısından kusur şartının gerçekleşmiş olduğunu, manevi tazminat bedeli takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, maddi tazminat miktarının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. Maddelerinde hüküm altına alındığı üzere Sayın Mahkemenin takdiri olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememize sunulan 10/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davalının tutulması zorunlu ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin sahipleri lehine takdiri delil niteliğine haiz olduğunu, … Ticaret Odasının emsal lisans bedeli olarak bildirdiği görüş doğrultusunda; SMK md.151/2-c maddesine göre yoksun kalınan kazanç tutarının 98.897,15 TL olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığını belirtmiştir.
Mahkememize sunulan 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; SMK 151/2-c hükümlerince “marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanılmış olması halinde ödenmesi gereken lisans bedelinin 31.310,00 TL olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti, men’in ve sona erdirilmesi, haksız rekabetin tespiti, men’i, sona erdirilmesi, maddi, manevi ve itibar tazminatı talebine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacı adına birden fazla … ve … +şekil ibareli markaların bulunduğu, markaların … ve …. Sınıflarda tescilli oldukları, … tescil numaralı … şekil markasının tanınmış marka olduğu anlaşılmıştır.
… 1. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde, tespit mahallindeki iş yerinde , tescilli marka emtialarından olan toka, yüzük üzerinde iltibas sureti ile ile markasal olarak 122 adet ürünün ( 72 adet saç tokası, 50 adet kız çocuk yüzüğü) davalı tarafından kullanıldığı, tescilli markaların, tescilli emtiadan olan ürünler (toka, yüzük) üzerinde iltibas edilmek sureti ile kullanılmış olduğu, kullanımın ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek biçimde olduğu, davalı tarafından tespit esnasında dosyaya herhangi bir marka tescil belgesi, lisans sözleşmesi, devir sözleşmesi, fatura, irsaliye vb. Hukuki kayıt sunmamış olduğu tespit edilmiştir.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. Maddede düzenlenmektedir. 7. maddede “marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlığı altında marka sahibinin yasaklayabileceği fiiller sıralanmakta, 29. maddede ise“marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” düzenlenmektedir. Marka hakkına tecavüz sayılan fiiler incelenirken, 7. Madde ile 29. Maddenir birlikte dikkate alırıması gereklidir. Tecavüz, bir haksız fiildir. Tecavüzün varlığı için SMK’da belirtilen eylemin gerçekleşmiş olması ve somut olayda hukuka tygunluk sebeplerinden birinin mevcut bulunmaması gereklidir. Tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın kullanılması veya o markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen pazarlanması, stoklanması, satış için teklif edilmesi, ihracı, ithali ya da tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığının bildirilmesinden kaçınılması, tecavüz olarak tanımlanmıştır ( Tekinalp, Ü.: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2612, s. 491 ).
SMK’nın 29. maddesi ise, hangi fiillerin marka hakkına tecavüz sayılacağını açıklamıştır. Buna göre, Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller Madde29- (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bı; hakları üçüncükişilere devretmek.
Anılan madde metninde atıf yapılan SMK’nın 7. maddesi ise;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka karuması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka foscilinden doğan haklar münhasıran marka sehibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giran mal veya hizmetlerde kullarılması.
b) Tescilli marka ve aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhi karıştırılma ihtimal bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ila aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde bdecek veye itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin hakir bir sebep olmaksızın kullanılması, şeklinde düzenleme içermektedir.
D.iş dosyası ve işbu doya kapsamında alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davacı adına tescilli TPMK kararı ile tanınmış marka statüsünde olan … + Şekil ibareli markanın davacının izni ve onayı olmaksızın davalı iş yerinde satışa sunulduğu, iş yerinde tespit edilen tecavüze konu ürünler bakımından davalı kullanımlarını haklı kılacak başkaca bir delilin de ibraz edilemediğine dair tespit ve değerlendirmeler karşısında başkaca izaha gerek kalmaksızın marka hakkına tecavüz koşullarının somut olay bakımından gerçekleştiği izahtan varestedir.
Haksız rekabet bakımından yapılan değerlendirmede Haksız rekabet, TTK m.54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri
aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder. Diğer bir deyişle haksız rekabet, rakipleri ezmek ve onları iktisadi faaliyet alanından uzaklaştırmak amacıyla ve hüsnüniyet kurallarına aykırı suretlerle başvurulan, kanuna, nizama, adaba ve teamüle göre teviz edilemeyecek hareketlerin kaffesidir. ( ÖRS Halil, Türk Hususi Hukukunda Haksız Rekabet, Ankara 1958, sf. 13 ) Bu bağlamda başkasının serbestçe ifaya hakkı olduğu rekabet hareketini mene veya onu rekabet sahasından çıkarmaya ve kendi edalarını daha avantajlı göstermeye yarayan yasal olmayan vasıtaları kullanan kişi haksız rekabet fiilini işlemiş olur. Haksız rekabet hukuku da haksız fiilin bir türü olarak, haksız rekabet faili ile mağduru arasında dürüstlük kuralına uyma şeklinde hukuk düzeni
tarafından tahmil edilen vazifeye muhalefet sebebiyle doğan bir zararı veya zarar tehlikesini bertaraf etmeyi amaçlayan hukuki bir kurumdur. Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına gerek yoktur.
TTK 55/1-a-4 bendine göre; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet sayılır. Karıştırılma (iltibas), ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya karışımı ifade etmekte olup, satın alınan iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir.
Serbest yaralanma ve benzetmenin taklit ve halkı aldatıcı düzeydeki benzerlik boyutuna ulaşması ve bir işletmenin yıllar süren yatırımını ve özenli çalışması sonucunda oluşturduğu imajı simgeleştiren bir ürünün taklidi halinde haksız rekabet vardır. Dürüstlük kurallarına aykırı olmamak koşuluyla herkes başkasının emeğinin sonuçlarından yararlanarak daha iyisini gerçekleştirmek ve rekabete katılmak hakkına sahiptir. Ancak dürüstlük kurallarının ihlal edildiği noktada koruma başlar. TTK m.55 hükmünün ihlalinin kabulü için iltibasın objektif olarak mevcudiyeti gerekli olup, iltibasın varlığından bahsedebilmek için normal ve orta seviyede bir alıcının, taklit edilmiş marka veya şekil benzerliği nedeniyle yanılma ve aldanmaya düşüp düşmeyeceği başlıca ölçü olarak kabul edilmelidir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi davacıya ait markanın tanınmışlığı dikkate alındığında müşterilerin davalılara ait iş yerinde görmüş oldukları ürünler bakımından doğrudan davacı ile ilişkilendirme kuracağı, bu yolla haksız kazanç elde edecekleri açıktır. Bu nedenle haksız rekabet koşullarının da somut olay bakımından meydana geleceği izahtan varestedir.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan Değerlendirme
Davacı yan tazminat seçim yöntemini SMK 151/2-c kapsamında lisans seçeneğine belirlenmesini talep etmiştir. Ticaret Odası’na müzekkere yazılmış ve emsal alınabilecek lisans değeri sorulmuş ve taraflar arasında sözleşme yoksa marka cirosunun %15’inin emsal lisans bedeli olarak kabul edilebileceği yönünde cevap verilmiştir.
Davacı tarafa talep etmiş oldukları tazminat kalemi dikkate alınarak hesaplamaya yarar emsal lisans sözleşmelerini sunmaları istenilmiş ise de, ticari sır nedeni ile taraf oldukları sözleşmeleri dosyaya sunmaktan imtina etmiş oldukları görülmüştür.
Yine hesaplamaya yarar davalı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde, davalıya ait 2017 yılı defter ve kayıtlarında brüt satışların 677.535,34 TL olduğu, Satış maliyetlerinin 410.103,11 TL olduğu, brüt kar bedelinin 267.432,23 TL olduğu tespit edilmiş, ancak alt ürün grupları bakımından herhangi bir ayrımın yapılmadığı, davalının tecavüze konu ürünler dışında da satış yapacağı, İTO’dan gelen emsal bedel’in dikkate alınmadığı gibi hususlar nedeni ile salt defter dökümü şeklinde hazırlanan rapora itibar edilmemiş, yeni bir muhasip bilirkişi tarafından rapor hazırlanılması istenilmiştir.
Muhasip bilirkişi Tuğba Taşlı tarafından hazırlanan 10.12.2020 tarihli raporda İTO’dan gelen emsal lisans bedeli, davalıya ait 2017 yılını içerir ticari defter ve kayıtlar ile gelir vergisi beyannamesi kayıtları üzerinden yapılan hesaplamada davacının talep edebileceği tazminat tutarının SMK 151/2-c maddesi uyarınca 98.897,15 TL olabileceği tespit edilmiştir.
Bilindiği gibi marka hukukundaki tazminat davalarında davacının uğradığı zarar/karşı tarafın elde ettiği kazanç, yada sunulan emsal lisans sözleşmeleri kapsamına göre davacının talep edilebileceği lisans yapılan yargılamada tam olarak tespit edilemiyorsa mahkeme tarafından dosyaya sunulu deliller kapsamına göre borçlar kanunu hükümlerine göre de mahkemece res’en değerlendirme yapabilmektedir.
Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından hareket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün /sunulan hizmet yönünden aldandığı varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmektedir.. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat sorumluluğunun doğduğu açıktır. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere salt cirolar bakımından bir hesaplama yapmanın doğru olmayacağı, davacı tarafından sunulan emsal bir lisans sözleşmesinin bulunmaması, hesaplamaya yarar davalının satış kayıtlarında toplam satış tutarı içerisinden dava konusu satışların ayrılmasının mümkün olmaması, davalının bir lisans sözleşmesi yapması halinde ödemesi gereken bedelin hakkaniyet gereği belirlenebileceğine kanaat getirilerek bu bakımdan davacının ıslah dilekçesi ile talep etmiş olduğu 10.000 TL’nin makul olabileceği gözetilerek, HMK 26. Maddesi uyarınca maddi tazminat talebinin bu yönde kabulüne karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre davalının davacı markasını iltibas yaratacak ve haksız rekabete neden olacak şekilde izinsiz olarak kullandığı ,dolayısıyla eyleminde kusurlu olduğu gözetilerek, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik durumlarına göre 3.000- TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı yanın, dava dilekçesinde itibar tazminatı talebinde de bulunduğu anlaşılmıştır. SMK 150/2 hükmüne göre; sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
Markanın “itibarı” kavramı, marka ile inşa edilen “imaj”ı ifade etmekte olup itibar zararı ise inşa edilen veya edilmekte olan “imaj”ın zedelenmesi ve istisnaen çökmesidir . İtibar zararını gidermek amacıyla ödenen itibar tazminatı hem manevî hem de maddî tazminatın unsurlarını taşır ve bu çift karakter, itibar tazminatının tespitinde dikkate alınacak unsurlardan hareket edildiğinde daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar . İtibar tazminatı talep edebilmek hakkı sadece tanınmış markalara bahşedilmiş değildir, tanınmıştık düzeyi ne olursa olsun her markanın sahibi bu imkândan yararlanır.
İtibar tazminatı, işletmeden ziyade doğrudan markanın itibarına yönelik meydana gelen zararın giderilmesi amacını gütmektedir. Bu tazminatın gündeme gelmesinde önemli olan husus, markanın itibarının zarar görmesidir. Ayrıca, dahil olduğu işletmenin itibarının zarar görmesi koşul değildir. Öncelikle bu tür tazminata hak kazanmak için markaya yapılmış bir tecavüzün bulunması gerekmektedir. Ancak, bu durum yeterli olmayıp, kötü ya da uygun olmayan şekilde kullanım unsuru da gerçekleşmelidir. Marka sahibi, bu iki hususu da ispat etmelidir. “Kötü kullanma”, markanın kötü malda, kötü ambalajda, ve kötü satış şartlarında kullanılmasıdır.
Bu çerçevede somut uyuşmazlıkta dosyada mübrez delil, bilgi ve belgelerden davalının markayı yukarıda anılan şekilde kötü kullandığına ilişkin dosyada somut bir delil bulunmadığı, davacının da bu yönde dosyaya sunmuş olduğu bir delil olmaması karşısında bu yöndeki tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller,… 1. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu, işbu dosya kapsamında alınan raporlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüz ve haksız rekabetin men’ine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, TBK m.50 ve SMK m. 151 uyarınca 10.00,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, itibar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABÜLÜ İLE,
Davalı kullanımlarının davacıya ait tanınmış … tescil numaralı “…” ve “…” ibareli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüzün önlenmesine, sona erdirilmesine,
2-10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İtibar tazminatı talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 888,03 TL karar harcından peşin yatırılan 274,18 TL’nin mahsubu ile kalan 613,85 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, sona erdirilmesi talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan itibar tazminatı talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan: 2.850,00 TL bilirkişi ücreti, 238,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.088,40 TL’den kabul ve red oranına göre hesap olunan 2.509,32 TL ve 305.58 TL harç (ıslah+peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.814,91TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan 750,00 TL (bilirkişi ücreti) yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesap olunan 142,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmının davalı üzerinde bırakılmasına,
12-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.