Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/374 E. 2023/171 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/374 Esas
KARAR NO : 2023/171

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan), Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Kaldırılması talepli asıl ve maddi ve manevi tazminat talepli birlişen davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kurucusu …’ın ülkemizin ilk üniversiteye hazırlık dershanesi olan ve … A.Ş. Tarafından kurulmuş olan ‘…” isimli ticari işletmeyi … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile … A.Ş.’den devir aldığını daha sonra zamanla 140 şubeye ulaştığını, …, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapılması amacıyla 1997 yılında … HİZ. A.Ş 2005 yılında ise muvekkıl … EĞİTİM HİZ. A.Ş. ‘yi kurduğunu ve müvekkili şirketinin dava dilekçesinde bahsettiği tescilli markalara sahip olduğunu, devamında … esaslı unsur markaları devraldıktan sonra tanınmış marka haline getirdiğini belirtmiş söz konusu işaretlerin … ve … ibarelerinin tüm baskılı evrak ve tabelalarında kullanıldığını şu anda Müvekkil şirketinin adına kayıtlı olan “…” markaları benzer isimleriyle veya aynen İstanbul ve Türkiye çapında haksız olarak başkaları tarafından kullanıldığını daha önceki dava kararlarını emsal göstererek kendi işaretleri ve sembollerinin davalı tarafça kullanıldığını davalı tarafça bulunulan bu eylemlerin Medeni Kanunun 3. maddesi gereğince meslekten olarak bilmesine veya bilmesi gerekmesine rağmen, kötü niyetli olarak birebir aynısını haksız ve hukuka aykırı surette kullanarak müvekkilinin marka haklarını ihlal etmekte olduğunu davacı müvekkilinin itibarından haksız bir biçimde yararlandığını usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının sadece sahibine ait olduğunu belirterek, müvekkilinin …, …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …ve … sayı ile tescilli ve tescilsiz marka haklarına, tescilli ticaret unvanı ve işletme adına karşı gerçekleştirilen tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine, men’ine, durdurulmasına, kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu “…” ibaresinin terim olup hiçbir kurum ve kişiye bırakılamayacağını, Türkiye’de yüzlerce bu ismi taşıyan kurum bulunduğunu, bu markanın ayırt edici olmadığını, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda tik işareti ile yazıların benzerlik göstermediğinin tespit edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkile ait işletmenin inşaat aşamasında işyeri tabela ve camekanında kullanıldığını, devam eden kullanım olmadığını, davacının korunmaya değer hakkı olmadığını, bu ibare ile müvekkilinin kazanç sağlamadığını, müvekkilinin dürüst kullanım sınırlarını aşan kullanımının olmadığını, belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkilinin tescilli markalarının, özellikle “…” ibaresinin 1997 yılından beri büyük emekler harcanarak yoğun ve yaygın kullanım ve tanıtım çalışmaları sonucu, eğitim ve öğretim hizmetleri ve ürünleri bakımından tanınmış marka haline geldiğini, müvekkilinin “…” markalarıyla gerçekleştirdiği eğitim ve öğretim hizmetinin 1997 yılında dershanecilik hizmeti sunumu ile başladığını daha sonra Anaokulu, İlkokul, Ortaokul, Anadolu Lisesi, Fen Lisesi ve Kurs olarak devam ettiğini, markalarına tanınmış marka niteliği kazandırdığını, “…” markasıyla sunduğu eğitim ve öğretim hizmetlerinin kalitesi ve yarattığı fark nedeniyle birçok ödül aldığını, sosyal medya ortamındaki tanıtımları ve verdiği sponsorluklarla bilinirlik ve tanınırlığını sürekli biçimde arttırdığını, özellikle … ibareli tanıtım işareti kullanımının coğrafi olarak tüm Türkiye’ye yayılması (Türkiye genelinde 140 adet şubesi bulunmaktadır), kullanımın yoğun ve kesintisiz olması, çok eski yıllara dayanması, … ibaresinin eğitim ve öğretim hizmeti sunumunda kullanılan bir marka olarak algılanabilmesi için müvekkili tarafından yüksek miktarda yatırım yapıldığını, özellikle eğitim öğretim hizmeti sunumuna ilişkin meslek örgütlerinin ve benzeri diğer ticaret erbabı ile profesyonel şirketlerin müvekkilinin …markasıyla eğitim ve öğretim hizmeti sunan bir işletme olarak algılamaları, tanımaları ve kabul etmeleri karşısında, eğitim – öğretim hizmeti sunumu bakımından … ibaresinin müvekkillerine ait bir marka olarak algılandığını ve bu suretle ayırt edicilik kazandığını, Müvekkilinin “…” ibareli markanın gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğunu, Türk Patent nezdinde tescilli markalarının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca koruma altında olduğunu ,müvekkili şirket adına kayıtlı olan “…” markalarının benzer isimleriyle veya aynen İstanbul ve Türkiye çapında haksız olarak başkaları tarafından kullanıldığını, tüketici kitlesi olan öğrenci velilerinin kurumu şikayet ederlerken … olarak şikayet ettiklerini, Valilik tarafından … markasının sahibi olarak doğrudan davacı müvekkilinin muhatap alındığını, Davalı tarafın, müvekkili şirketin, 1997 yılından itibaren ve devam eden süreçte yoğun ve yaygın olarak kullandığı “… ibareli tanıtım işareti, tescilli ticaret unvanı, işletme adı ve tescilli markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olan ibare ve biçimli tanıtım işaretlerini eğitim ve öğretim hizmetlerinin sunumunda kullanmaya başladığını, davalının bu ibare ve biçimli tanıtım işaretlerini işletmelerinde, fiziki ve dijital ortamlarda, iş ve tanıtım evrakında kullanması, müvekkilin markasına ait görseli içeren ibare ve biçimli marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını, davalı kullanımları, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 7 ve 149. maddeleri uyarınca müvekkil marka haklarına tecavüz ve TTK. 52. ,55. vd. maddelerine göre haksız rekabet teşkil ettiğini , müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …D. İş sayılı dosyası ile de davalı tarafın haksız kullanımlarının tespit edildiğini ve davalının haksız kullanımlarının önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ayrıca davalı aleyhine … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …E. Sayılı (Yeni: … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …E.) dosyası ile tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve ref’i istemli esas dava açtıklarından bahisle, öncelikle işbu dosyanın, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile taraflarının ve maddi vakıaların aynı olması nedeniyle birleştirilmesine, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… D. İş sayılı dosyası ile verilen ihtiyati tedbir kararının devamına, davalı yanın, davacının tescilli ve tescilsiz marka haklarına, tescilli ticaret unvanı ve işletme adına karşı gerçekleştirdiği vaki tecavüz nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi için, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, alacak belirsiz olduğundan şimdilik 5.000-TL maddi tazminat ve 10.000-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 15.000-TL tazminatın, 6769 Sayılı Kanunun 151/2-C maddesi ile Türk Ticaret Kanununun 56. Maddesi uyarınca hesap edilmek suretiyle tespiti ile ilk eylem tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 15/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davalı kullanımının SMK m.29/1 gereğince “marka hakkına tecavüz” oluşturduğu, bu durumun ayrıca tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın TTK m.55/1-a-4 anlamında haksız rekabet oluşturacağı, Davacının Smk 151/2-c kapsamında davalı ile lisans sözleşmesini Belirli Bir Ders Grubu eğitimi kapsamında 3 yıl süre ile imzalaması durumunda hak ihlal süresine göre 7.671,23 TL lisans bedeli talep edebileceği, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 05/04/2023 tarihli ek raporunda özetle; Kök rapordaki görüş ve kanaatlerin değiştirileceği bir hususun bulunmadığı bildirilmiştir.
ISLAH
Davacı vekili 02/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile 5.000,00 TL olan maddi tazminat taleplerini 7.671,23 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Asıl dava konusu uyuşmazlık,davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti ile, tespit halinde bunun durudurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, birleşen dava yönünden ise, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı yana ait … nolu … (…)…Sınıf için 29.6.2016 tarihinde, … kod numaralı …, … kod numaralı “….”, … kod numaralı “…”, … kod numaralı “…”, …kod numaralı …, … kod numaralı “…”, … nolu … işareti şekil, tescil nolu markalarının bulunduğu, yine davacının …kod numaralı “…”, .., …nolu … şekil ibareli marka başvurularını gösterir marka tescil belgelerine göre davacının … Sınıfta 2008 yılından beri muhtelif tarihlerde marka tescili bulunduğu halen de seri marka kapsamında başvurularının bulunduğu Türk Patent ve marka kurumun 24.1.2017 tarihli yazıları kapsamından ve marka tescil belgelerinden anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde bulundurulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımının tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara, 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde tüketiciler tarafından karışıklığa sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı adına tescilli “…” ve bu ibareyi içeren diğer markaların eğitim ve öğretim hizmetlerinin de de dâhil olduğu … ve … emtia sınıflarında davacı adına tescilli olduğu, davalı tarafından kurs olarak işletilmek üzere açılan eğitim kurumunda “…” ibaresinin kullanılması ve bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet sayılıp sayılamayacağına, sayılması halinde davacının SMK md. 151/2-c maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Somut olayda, davacıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın ve bu ibareyi içeren türevlerinin eğitim ve öğretim hizmetlerinin de de dâhil olduğu … emtia sınıflarında davacı adına tescilli olduğu ve halen geçerli olduğu, davalı tarafın “…” ve “…” ibarelerini … ilçesinde açmış olduğu, resmi adı …olan kursun bina dışı tabelasında ve iç kısmında kullandığı, tarafların faaliyet konusunun eğitim ve öğretim hizmeti olarak aynı olduğu, markaların kelime unsurlarının yüksek oranda benzer bulunduğu, davalı kullanımı sırasında “…” ibaresinin ön plana çıkarılarak “…” ibaresinin küçük şekilde üst kısımda yazıldığı, bina üstüne asılan tanıtım afişinde “…” ibaresinin üstüne “…” ibaresinin küçük olarak yazıldığı, ayrıca “…” şeklinde yazılmış olduğu, davalı kullanımı sırasında davacı markasının ana unsuru olan “…” ibaresinin ön planda yazılması nedeniyle ibareler arasında kelime unsuru açısından yüksek oranda benzerlik bulunduğu, aradaki mal ve hizmet benzerliği ile kullanılan ibarenin yüksek oranda benzer olması nedeniyle son tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu, davalının aldığı bir lisansla veya izinle bu hizmeti verdiği algısını yaratabileceği, davalının davacıya ait kursun şubesi şeklinde faaliyet gösterdiğinin düşünüleceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın davacı markasına zarar vereceği ve “marka hakkına tecavüz” oluşturacağı kanaati hasıl olmuştur.
Davalı taraf “…” ibaresinin genel terim olduğu, herkes tarafından kullanılabileceğini ve ayırt edici olmadığını ileri sürmüş ise de davacı tarafa ait anılan markaların halen tescilli ve geçerli olduğu savunmasında bulunmuş ise de, bu iddiaya ilişkin açılmış bir hülkümsüzlük davası bulunmadığından bu savunma incelenmemiştir.
Davalı tarafça ayrıca kök rapora ilişkin itirazda, kullanımların davalı adına tescilli … tescil nolu “…” ibareli marka tesciline dayandığı belirtilmiş ise de, cevap dilekçesinin incelenmesinde buna ilişkin bir savunmada bulunulmadığı görülmüştür. Ancak yine de bu savunmaya ilişkin yapılan değerlendirmede, SMK madde 155 “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükmünü haiz olup, bir markanın salt tescilli olmasının, markasını daha önce tescil ettirmiş hak sahiplerinin açtığı tecavüz davasında bir savunma olarak ileri sürülemeyeceğini açıkça hüküm altına almıştır.” maddesi uyarınca tescilli marka hakkına dayanılmayacağı izahtan varestedir. Davalı tarafın itiraz dilekçelerinde belirtmiş olduğu marka 17.08.2021 başvuru tarihli olup, davacı adına tescilli “…” ibareli markaların ise bu tarihten çok daha önce tescil edilmiş olduğu görülmekle, … tescil nolu “…” ibareli markanın marka hakkına tecavüz şartlarının gerçekleşmesine engel olmadığı sonucuna varılmıştır.
TTK 55/1-a-4 bendine göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet sayılır. Karıştırılmadiltibas), ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya karışımı ifade etmekte olup, satın alınan iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir.
Dava konusu olayda davacıya ait “…” markasının davalı tarafından “…” ve “…” şeklinde kullanıldığı bu durumun davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın TTK 55/1-a-4 maddesi anlamında haksız rekabet oluşturacağı kanaatine varılmıştır.
Birleşen dava bakımından tazminat incelemesi
Davacı yan tazminat seçim yöntemini SMK 151/2-c kapsamında lisans seçeneğine belirlenmesini talep etmiştir. Davacı tarafından delil listesinde sunulan emsal lisans sözleşmeleri ile birlikte mahkememizce … Vergi Dairesine yazılan müzekkere sonucunda hak ihlali süresinin tespit bakımından bilirkişilerce hesaplama yapılmış, davalının iş yeri açılış tarihi olan 22/05/2019 tarihi hak ihlali süresinin başlangıcı olarak belirlenmiş, dava tarihine kadar olan süre hesaplamaya dahil edilmiştir.
Lisans ücretlerinin … Marka ve Lisans Sözleşmesinin 3.Maddesi Sözleşmenin Kapsamı ve 4.Maddesi –Sorumluk maddesine göre düzenlendiği görülmüştür. Emsal sözleşmelerden madde 5-Sözleşmenin süresi ve madde 7- Ücretler kısmında yer alan bilgiler doğrultusunda lisans süresi 10 yıl ve eğitim kapsamı Anaokul+İlkokul+Ortaokul olanlarda bir defaya mahsus marka ve lisans başlangıç bedeli 50.000,00 TL ve yıllık eğitim cirosundan Kdv hariç % 3 ciro primi ödemesi hususunda anlaştıkları görülmüştür. Lisans süresi 3 yıl+ay ve eğitim kapsamı belirli bir ders gurubu olanlarda ise birde defaya mahsus marka ve lisans başlangıç bedeli olarak 200.000,00 TL kdv hariç hususunda anlaştıkları ve ciro primi olmadığı görülmüştür.
Dosya kapsamında örnek olarak sunulan …ŞTİ. ile imzalanan 12.04.2018 tarihli lisans sözleşmesine istinaden davacı tarafından lisans alana 12.04.2018 tarihli 510485 seri numaralı 200.000,00 TL+KDV fatura düzenlediği ve fatura karşılığını bankadan tahsil edildiği tespit edilmiştir. Lisans sözleşmesine istinaden sözleşmede belirtilen bedelin faturasının düzenlediği ve bedelinin tahsil edildiğinden lisans sözleşmesinin hayata geçtiği tespit edilmiştir. Dosya içeriğinde yer alan görsel, broşür ve bilgilerden davalının eğitim kapsamının Belirli Bir Ders Grubuna yönelik olduğu kanatine varılmış olup hesaplama bu yönde yapılmıştır.
Mali bilirkişi tarafından SMK md. 151/2-c kapsamında yapılan incelemede, öncelikle hak ihlali süresinin tespiti gerekmiş, Değişik İş dosyasında davalıya ait vergi levhasında davalının16.08.2021 tarihinde mükellefiyet tesis ettiği görülmüş, davalının işyeri açılış tarihi hak ihlal süresi başlangıcı olarak bu tarihten 27.09.2021 dava tarihine kadar olan süre baz alınmıştır.
Davalı tarafça, dava ve değişik iş tespit dosyasında davalı şirketin inşaat halinde olduğu ve henüz faaliyete geçmediği, bu sebeple hak ihlal süresinin başlangıç tarihinin yasaya uygun olmadığı yönünde itirazda bulunulmuş ise de, vergi dairesi açılış yoklamasında inşaat halinde olan bir işletmenin vergi açılış kaydının yapılamayacağı, inşaat ve tadilat hali bittikten sonra tekrar yoklama yaparak işe başlama açılış onayı verebileceği, bu nedenle davalını vergi levhası üzerinde ve ticaret odası kayıtlarında yer alan 16.08.2021 açılış tarihinin hak ihlal süresinin başlangıcı olacağı değerlendirilmiştir.
Mali bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada, Belirli Bir Ders Grubu eğitim kapsamında sözleşmelerin 3 yıl + ay şeklinde olduğu bu sebeple ortalama 3 Yıl (1095 gün) baz alınarak hesaplama yapıldığı, günlük 182,65 TL üzerinden 42 günlük ihlal süresi ile birlikte davacının Smk 151-2-c kapsamında davalı ile lisans sözleşmesini Belirli Bir Ders Grubu eğitimi kapsamında 3 yıl süre ile imzalaması durumunda 7.671,23 TL lisans bedeli talep edebileceği tespit edilmiş, mahkememizce yapılan hesaplama denetime elverişli görülmüştür.
Zararın belirlenmesi, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat bakımından sorumluluğunun da doğduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davalı kullanımlarının sabit olması, ihlal süresi, kullanılan mecra ve bilirkişi raporundaki hesaplamalar TBK md. 50,51 hükümleri dikkate alındığında 7.671,23 TL’nin somut olay özelinde makul sayılabileceği, davacının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verecek bir tutar olmadığı gözetildiğinde hak ve nesafet kurallarına göre maddi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın, maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre davalının davacı marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde izinsiz olarak kullandığı ,dolayısıyla eyleminde kusurlu olduğu dolayısı ile 10.000- TL manevi tazminatın uygun olabileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, denetime elverişli bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde asıl dava ve birleşen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, tecavüz eylemi aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğinden hükmün ilanına de karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl dava ve birleşen davanın kabulü ile davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-7.671,23 TL maddi tazminatın 09/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine,
3-10.000,00 TL manevi tazminatın 09/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm özetinin kararın kesinleşmesine müteakip Türkiye de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
5-a) Asıl dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-a) Birleşen dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 1.207,12 TL karar harcından peşin ve ıslah ile yatırılan toplam 386,98 TL’nin mahsubu ile kalan 820,14 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-b) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 7.671,23 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-c) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Asıl ve birleşen davada Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 161,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.911,75 TL ve 446,28 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 4.358,023 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/06/2023

Katip
e-imza

Hakim
e-imza