Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/348 E. 2021/49 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/348 Esas
KARAR NO : 2021/49

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2016
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkilinin yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 80 yılı kültürel ve tarihi değeri olan …’ın sahibi olduğunu, bu kullanımı tescilli ve tanınmış markalar üzerinden gerçekleştirdiğini, restoranın mülk sahibi ile yaşanan sıkıntılar nedeniyle, müvekkilinin …’ı 2011 yılında … adına yaraşır bir taşınmaz bulana kadar kapatmak durumunda kaldığını, şirketin TPE nezdinde tescilli … tescil numaralı “…” … tescil numaralı “…” tanınmış markaların hak sahibi olduğunu, markaların restoran işletmeciliği, yiyecek içecek hizmetlerinin sağlanması, restoran hizmetleri, bloka hizmetleri vb.sağladığı 42, 43 ve başkaca sınıflara tescilli olduğunu, restaurantın … denilince akla gelen ilk restaurant olduğu, … Ticaret Odasına 13/04/1946 yılında kayıt olduğunu, davalı yanın … restoranın yeniden açılacağı yönünde algı oluşturduğunu, aynı mekanda, aynı isimde bir restaurant açtığını, müvekkilinin ihbarına rağmen davalının kullanımına devam ettiğini, davalının davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının … markası yanına “…” ibaresi getirmek suretiyle marka benzerliğini ortadan kaldırmaya çalıştığını, davalının “…” başlığı altında “…” ifadesine yer vererek, müşteri çevresini yanıltıcı faaliyetlere başladığını, davalının menülerinde “…” ifadelerini kullandığını, davalı şirketin “www…” internet sitesi üzerinden hukuka aykırı ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerine devam ettiğini, müvekkilinin tescilli tanınmış markalarının iltibas yaratacak biçimde çeşitli internet sitelerinde izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığını … 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin tespit dosyası ile tespit edildiğini, bu dosyada (…D.iş) alınan raporda …, ….com, ….com adlı internet sitelerinin tümünün sahibinin … olduğunun tespit edildiğini, davalının başka sitelerde de rejans markası kullandığının tespit tespit edildiğini beyan ederek müvekkilinin tescilli markalarına dayanarak kullandığı “…” markasının, davalı şirketçe kullanıyor olması nedeniyle, haksız rekabetin önlenmesine ve men’ine, davalı tarafa ait internet sitesinin kalıcı olarak kapatılmasına, her türlü tanıtım vasıtalarına el konularak imhasına, davalı aleyhine verilecek kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalı tarafça karşılanmak suretiyle kararın usul gazete de ilanına , belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000.00 TL fiili zarar ile 10.000,00 TL yoksun kılınan karın toplamı olan 20.000,00 TL’nin tespit tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ayrıca 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacının marka olarak tescil ettirmiş olduğu “…” isminin, restaurant işletmeciliği faaliyetinin gerçekleştirdiği tarihi binaya ait bir isim olduğu söz konusu binanın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 10/05/2004 tarihinde verilen karar ile koruma altına alındığını ve kültür varlığı statüsünde olduğunu, … isminin , restaurant olarak işletilen tarihi binaya ait olduğunu ve hiçbir şekilde davacıya sıkı sıkıya bağlı hale gelmiş, davacı ile özdeşleşmiş bir marka özelliği ve ayrıca tanınmış marka ölçütlerini de taşımadığını, davacının tanınmış marka olma yolunda TPE ve yargı mercileri nezdinde herhangi bir başvurusu ve bu konuda verilmiş ve kesinleşmiş kararın bulunmadığını, müvekkil şirketin iltibas yaratacak herhangi bir ifade ve eylemi, bununla birlikte haksız rekabete esas teşkil edecek şekilde kötü niyetli bir tutum ve davranışlarının bulunmadığını, “…” isimli binada gerçekleştirilen restaurant işletmeciliği faaliyetine ilişkin kamuoyunda ve basında, algının karışıklığa neden olduğu iddiası, “…” isminin binanın ismi olmasından ve bina ile özdeşleşmiş olmasından kaynaklandığını, … 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş dosyasında hazırlanan rapora taraflarca itiraz edildiğini, davacının 5 yılı aşkın süredir “…” markaları ile restaurant işletmeciliği faaliyetinde bulunmadığını, davacının “…” markasını amir kanun hükümlerinde bahsedilen “markanın 5 yıllık süre için kesintisiz kullanma” yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve markayı fiilen kullanmadığını, kullanılmayan bir marka için haksız rekabet iddiası ile tazminat talep edilemeyeceğini, davacının dava konusu ettiği markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi için de, huzurdaki davanın açılmasından daha önce, taraflarınca … 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava TTK hükümlerine göre açılmış mutlak ticari nitelikte bir dava olup taraflar arasında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’de düzenlenen dava türlerine ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
… 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararının gerekçesinde “davalının cevap dilekçesinde markanın davacıya ait olmadığı, davacının tescil ettirdiğini beyan ettiği markaların hükümsüz kaldığına dair savunmaların bulunduğu” gerekçesine dayalı olarak Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna dair hüküm kurulmuştur.
Öncelikle markanın hükümsüz kaldığına ilişkin gerekçeli kararda atıf yapılan savunmaya ilişkin mahkememizin 2016/80 Esas, 2017/87 Kara sayılı dosyasının incelenmesinde; davanın, davacı işbu dosya davalısının “…” adlı markaların kullanımına 5 yıllık süre için kesintisiz ara vermeleri nedeniyle, bu markalardan “…” markasının ait olduğu tüm mal ve hizmet sınıfları bakımından iptaline karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin 2020/81 Esas, 2020/188 Karar sayılı ilamı ile 15/10/2020 tarihinde kesinleşen kararda “556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2016/148 Esas 2016/189 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilmesine ve bu kararın 06/01/2017 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesine, bu kapsamda açılan davanın yasal dayanağının kalmamasına, kullanma zorunluluğunu düzenleyen başka bir iç hukuk kuralı da bulunmadığından TRIPS Anlaşması’nın 19. maddesinin uygulanarak yasal boşluğun doldurulamayacak olmasına, dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerinin de geriye yürütülemeyeceğinin açık bulunmasına, davanın yasal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Görüldüğü üzere anılan dosyada hükümsüzlük incelemesi yapılmadığı, markanın kullanmama nedeni ile iptali istemine dayalı dava açıldığı, istinaf denetiminden geçen kararın onanması sureti ile kararın kesinleştiği, bu süreç içerisinde açılan başkaca bir iptal ya da hükümsüzlük davasının da mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Bir uyuşmazlığın tescilli bir markadan kaynaklanmış olması, salt bu davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi için yeterli olmayıp, somut olayda 556 sayılı yasada düzenlenen bir hukuki ilişkiden kaynaklanan durum bulunmadığı görülmektedir.
Somut olayda davacı taraf, görevsizlik kararı veren mahkemenin de gerekçesinde açıkladığı gibi kendisine ait olduğu ve tescilli olduğu iddia ettiği markaların, davalı tarafından haksız rekabet teşkil edecek şekilde kullanıldığı iddiasına dayanarak haksız rekabet’in önlenmesi, ve men’i, ilanı ile haksız rekabet sebebi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Netice-i talepler arasında 556 sayılı KHK nun uygulanmasını gerektiren bir talep bulunmamakta, TTK hükümlerine dayanılmaktadır. 556 sayılı KHK nın 71/1 maddesinde ”bu KHK de öngörülen davalarda görevli mahkeme İhtisas Mahkemeleri’dir” denilmek suretiyle mahkememizin görev alanının sadece 556 sayılı KHK da düzenlenen davalar ile bu KHK nun hükümlerinin uygulanacağı davalar ile sınırlanmıştır. Davada herhangi bir marka tesciline dayanılmadığı gibi marka hakkına tecavüz yada marka lisansı da söz konusu olmayıp, uyuşmazlığın çözümünde 556 sayılı KHK hükümleri değil, TTK hükümleri uygulanacaktır. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.07.2013 tarih ve 2013/8284 Esas, 2013/11290 Karar, 28.12.2011 tarih, 2011/12238 Esas, 2011/13159 Karar, 14.03.2013 tarih, 2013/2344 Esas, 2013/3450 Karar, 11.04.2013 tarih, 2013/2659 Esas, 2013/5334 Karar sayılı içtihatları da bu yöndedir.
Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 Sayılı Yasa’nın 76.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, Kanun Hükmündeki Kararnameler ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir. Dosyada ya da derdest başka bir dosyada buna ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ile Türk Ticaret Kanununda tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı belirtilmiş, 5.maddesinde de ticari davaların Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Açıklanan gerekçe ile somut uyuşmazlığın Mahkememizin görev alanına girmediği , davanın TTK hükümleri çerçevesinde Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın görev yönünden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karanın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde; aynı konu … 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi sebebiyle 6100 sayılı HMK’nın 21/1-c maddesi uyarınca yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle , İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/11/2021

Katip …

Hakim …