Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/347 E. 2022/110 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/347 Esas
KARAR NO : 2022/110

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin faaliyet alanı gıda üzerine olduğunu, günümüzde internet satışlarının hızlandığı düşünüldüğünde müvekkilin ürünlerinin İstanbul’un birçok yerine ve çok sayıda tüketiciye ulaştığı göz önünde bulundurulduğunda davalının mevcut kullanımı nedeniyle hak kayıpları yaşaması kaçınılmaz hale geldiğini, davalıdan ürün satın alan bazı müşteriler müvekkili arayarak üründen memnun kalmadıklarını bildirdiklerini, bunun nedeni de müvekkilin markası olan “…” ile davalının kullandığı “…” markasının ayırt edilmeyecek olduğunu, 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinin I. fıkrası gereğince, markasına tecavüz edilenlerin tecavüzün varlığını ciddi şekilde ispat etmeleri halinde ihtiyati tedbir talep edebileceğinin düzenlendiğini, dosyada mevcut olan müvekkilin tescilli markaları ve tespit raporu incelendiğinde müvekkilin tedbir için üzerine düşen ispat külfetini yerine getirdiğinin görüleceğini, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. Maddesinin II. Fıkrasının (a) bendi gereğince, davalının tabelasının indirilmesini, markaya kullandığı broşür, magnet, kartvizit ve fişlere tedbiren el konulması gerektiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi ve devamı hükümleri gereğince, karşı tarafa tebligat yapılmaksızın dosya üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu, “…” ve “…” markaları ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunu, müvekkilin faaliyet alanı ile davalının faaliyet alanının aynı olduğunu, hitap edilen kesim vasat, dikkat ve özen gösteren kitle olduğunu, davalının “…” markasının kullanımının öncelikli olarak tedbiren durdurulmasını, davalının müvekkilin tescilli markalarına olan tecavüzün tespitini ve durdurulmasını, davalının davaya konu markayı kullandığı tabelasının indirilmesini, markanın üzerinde bulunduğu fiş, magnet, broşür, poşet gibi her türlü yazılı emtiaya el konulmasını, davalının davaya konu markayı kullandığı her türlü sosyal medya hesabının durdurulmasını, Mahkeme kararının trajı 30.000 den fazla gazetede üç farklı zamanda yayımlanmasına karar verilmesini, masrafının davalıdan tahsiline karar verilmesini, bütün yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafça herhangi bir cevap veya beyan sunulmadığı anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz oluşturup, oluşturmadığının tespiti, tespit halinde bunun durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait …, … ve …numaraları ile … Sınıflarda tescilli … ibareli sözcük ve şekil markalarının 21/11/2011, 12/03/2018 ve 11/09/2020tarihlerinden itibaren tescilli oldukları ve halen davacı adına koruma altında oldukları görülmüştür.
… 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasında aleyhine tespit istenen/ işbu dosya davalısına ait iş yerinde yapılan keşifte davalı kullanımlarının tespit talep eden işbu dosya davacısına ait “…” esas unsurlu markalar ile iltibas yaratacak şekilde olduğu, markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler ile aynı benzer mal ve hizmetler üzerinde bu kullanımların gerçekleştiği, davalı kullanımlarının nihai tüketici nezdinde davacı markasına iltibasa sebebiyet verecek nitelikte kullanımlar olduğuna dair tespit ve görüşlerde bulunulmuştur.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde, … 1. FSHHM’nin …D. İş sayılı dosyasından yapılan tespitler ve hazırlanan bilirkişi raporu dikkate alındığında davalıya ait kullanımların davacı markası ile aynı olduğu, tarafların aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri ve tüketici kitlesinin ortak olması, tüketiciler nezdinde işletmelerin aynı kökene sahip olduklarına dair bir izlenim oluşma ihtimalinin bulunduğu, davacının markasının tescili karşısında davalının, ne D. İş dosyasında ne de esas dosyada kullanımların hukuka uygun olup olmadığı ya da gerçek hak sahipliğine dair herhangi bir savunmada bulunmamış olduğu gözetilerek davacının somut veriler ışığında davasını ispat ettiği sonucuna varılarak davanın kabulü cihetine gidilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında toplanan deliller, TPMK kayıtları, D. İş dosyası, alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile bu tecavüzün durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu suretle davalının davaya konu markayı kullandığı, tabela, magnet, broşür, poşet gibi her türlü reklam vasıtalarına el konulmasına, davalının davaya konu markayı kullandığı sosyal medya hesaplarından tecavüze konu marka ibaresini çıkarmasına aksi halde sitelere erişimin engellenmesine, davalı kullanımları aynı zamanda haksız fiil oluşturduğundan, hüküm özetinin Türkiye de yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir kez ilanına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile bu tecavüzün durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu suretle davalının davaya konu markayı kullandığı, tabela, magnet, broşür, poşet gibi her türlü reklam vasıtalarına el konulmasına, davalının davaya konu markayı kullandığı sosyal medya hesaplarından tecavüze konu marka ibaresini çıkarmasına aksi halde sitelere erişimin engellenmesine,
2-Hüküm özetinin Türkiye de yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir kez ilanına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 21,40 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına ,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 124,50 TL posta gideri ve 118,60 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 243,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı yargılama masrafı yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2022

Katip
¸

Hakim
¸