Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/34 E. 2023/122 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/34 Esas
KARAR NO : 2023/122

DAVA : Fsekten Kaynaklanan Hakların İhlali Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/03/2017
KARAR TARİHİ : 16/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fsekten Kaynaklanan Hakların İhlali Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat talepli asıl ve Fsekten Kaynaklanan Hakların İhlali Nedeniyle Tecavüzün Ref’i, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat talepli birleşen davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, Mayıs 2012 tarihinde baskısı yapılan ve yazarı … olan (…) ve Nisan 2010 tarihinde baskısı yapılan ve aynı yazara ait olan (…) ile Mayıs 2012 Tarihinde baskısı yapıları (…) isimli üç adet kitabın, FSHK ilgili maddeleri çerçevesinde tanımlanan mali haklar ve manevi hakları kullarma yetkisine sahip olduğunu belirterek, izni olmadan yayınlarımasının mümkün olmadığırı beyan etmiştir. Davacı Vekili, … sisteminin ve matematik formülünün yaratıcısının … olduğunu, hali hazırda bu konuda eğitimlerin Türkiye Yetkilisi … tarafırıdan verilmekte olduğunu beyan etmiştir. Yine Davacı vekili; Davalının, … tarafından verilmiş herhangi bir danışmanlık sertifikasına sahip olmamasına rağmen, gerek kendi yeşmi internet sitesinde ve gerekse katıldığı ulusal ve yerel televizyon kanallarında, “…” olarak müvekkiline ait formülleri kullanarak analizler yaptığını beyan etmiştir. Yine Davalının katıldığı televizyon programlarında müvekkilin kitabının görsellerini kullandığını, davalının kendisine keşide edilen … 20. Noterliğinin … tarihli … numaralı ihtarnamesine rağmen, davacı müvekkilinin telif haklarına aykırı davranarak müvekkiline ait kitaplardaki formül ve bilgilerle internet sitesi kurarak ve televizyon programlarına katılarak, haksız ticari kazarıç elde ettiğini ve bu ihlaller neticesinde., davacı müvekkilinin hem maddi hem de mMmanevi zararlara uğradığını beyan etmiştir. Davacı vekili, iş bu açıklanan bu nedenlerle, davahırımı hukuka aykırı fiilleri nedeniyle davacı müvekkilinin uğradığı zararın tespitine FSHK ve TBK den doğan fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla 50.000TL maddi ve 100.000TL tazminatın davalıdan tahsilini, müvekkilinin haklarının ihlal edildiği, …) Web sitesine erişimin durdurulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, temel yönteminin birbirinden farklı olduğunu, konu içeriklerinin anlatımının …’e ait dava konusu olan kitapların konu başlıklarında farklı olduğunu, zaman zaman gözlenen benzerliklerin bulunmasının sebebinin ise, Burç özellikleri gibi evrensel olan bilgilerden kaynaklandığını ifade etmiştir. Bu hususun …’in dava konusu kitaplarında da açıkça yer aldığını beyan etmiştir .Davalı vekili müvekkiline ait internet sitesine ait verilen bilgilerde (… Danışmanı) olduğunu beyan etmediğini iddia etmiştir. ‘Yine Davalı vekili müvekkilinin herhangi bir televizyon programında da kendisini “…” danışmanı olduğunu beyan etmediğini ifade ederek televizyon programında kullanılan görsellerin müvekkilinin bilgisi dışında hazırlanmış olduğunu bu nedenle müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalıların hukuka aykırı fiileri sebebi ile müvekkilinin uğradığı net zararın tespitini, FSEK 66-67-68-69-70-71. maddeleri kapsamında müvekkiline ait “…”, “…”, “…” adlı eserlerinin izinsiz kullanılması nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kaydı ile şimdilik 50.000TL maddi ve 250.000 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, devam eden tecavüzün ref’i ve men’ine dair ihtiyati tedbir kararı verilerek “…” adlı kitabın hukuka aykırı çoğaltılmış mevcutların satışının ülke genelinde durdurularak toplatılmasına, çoğaltılmasına, yayınlanmasına ve yeni basımlarının önlenmesi ile karar kesinleştikten sonra basılı kitapların imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili tarafından herhangi bir alıntı ve intihal yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin davalı olarak neden gösterildiğini anlayamadıklarını, müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Asıl dava dosyasında Mahkememize sunulan 30/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda ; bahse konu raporda davacının yayımncısı olduğunu iddia ettiği; – “…” “…” ve “…” isimli kitapların incelendiğinde bu kitapların sayılar bağlamında insanı tanımlamaya yönelik kitaplar olduğu kitapların belli bir sistem dahilinde belli bir üslup ve hususiyet barındıran kitaplar oldukları bu bağlamda FSEK 2/1.madde anlamında değil yazıyla ifade olunan ilim ve edebiyat eseri oldukları, davaya konu … … … isimli kitaplar incelendiğinde bu kitapların yazarının başka bir deyişle eser sahibinin … olduğu her ne kadar kitaplar üzerinde kitabın yayıncısının davacı olduğu belirtilmiş ise de eser sahibiyle yapılmış mali hak devir sözleşmesi ibraz edilmediğinden davacının davaya konu 3 kitabının mali hak sahibi olup olmadığını tespit edilemediği, davalının davaya konu 3 kitapta kullanılan hesaplama matrisini …’tan hiç bahsetmek sizin televizyonda kullandığı ancak bu şekilde bir kullanımın davacının yayıncısı olduğu 3 kitaptaki içeriğinin birebir kullanımı şeklinde olmadığından davacının haklarını ihlal eden hususun FSEK’ten kaynaklanan mali hakların ihlali şeklinde olmayıp TIK 54 vd. anlamında davacının yayıncısı olduğu kitapların satışını engelleyen TTK 55/1- a 4 bendi anlamındaki iltibas anlamında haksız rekabet teşkil eden eylem olduğu, davacının basımı yaptığını yaptığı kitaplarda anlatılan hesaplama yöntemlerinin bu kitaplardan önce başka bir eserde yer almamış ise ve bu hesaplama yöntemi anonim değilse davalının bu formülleri baz alarak davaya konu 3 kitabın ana teması ve hesaplama formüllerini ve kitabın içeriğini birebir olmayıp genel fikir kurgu formül ve örnekler üzerinden piyasaya çıkarması ve davacı yazarın kitabından alıntılama aya ilişkin bir ibareye yer verilmemesi nedeniyle fikir ve sanat eserleri kanununun 23 maddesinde düzenlenen cayma haklarını ihlal edebileceği, davacının dayandığı ihlal vakalarından birisi olan TV ve internet yayınlarıyla ilgili olarak TTK 56.madde çerçevesinde değerlendirme yapılabileceği dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden zarar miktarının net tespit edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle borçlar kanımunun 50 ve 51 inci maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca uygun bir tazminatın takdir edilmesinin gerekeceği bu çerçevede somut olaydaki ihlalin yoğunluğu, miktarı ve kullanımının şekli göz önüne alındığında maddi tazminatın indirmek ve artırmak hususunda sayın mahkemeye ait olmak üzere 2000-5000-TL arasında bir miktar olabileceği, davacının dayandığı ihlal vakalarından birisi olan … kullanım yönünden tazminat ise FSEK çerçevesinde hesaplama yapılabileceği dosyada FSEK 68 ve 70 çerçevesinde hesaplama yapılabilecek herhangi bir değerin emsal sözleşme rayiç bedel tek tip bulunmadığından somut olaydaki ihlallerin yoğunluğu miktarı kullanımı şekli göz önüne alındığında ve davaya konu 3 kitap ile davalının kitabının kullanım ortalama miktarda dikkate alındığında maddi tazminatın indirmek ve artırmak hususunda takdirin mahkemeye ait olmak üzere davacının talep edebileceği bedeli 5000 TL olabileceği FSEK’in 68 inci maddesi çerçevesinde bu bedelin 3 katına kadar hükme edilebileceği, davacı mali hak sahibi olduğundan ve manevi hakların devri kabil olmayıp manevi hak ihlalinde manevi tazminat talep hakkı eser sahibine ait olduğundan davacının manevi hak talebinin sayın mahkemece bu hususta göre değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 09/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davalının davacı yayın kuruluşu tarafından yayınlanan … … … isimli kitaplarda yer alan hesaplama formüllerini başta olmak üzere diğer bilgileri kendi kitabı olan … birebir kullanmasının söz konusu olmadığı davacının mali hak sahibi olduğu kitaplarında yer alan hesaplama formüllerini ve sayılara ilişkin bilgilerin numeroloji adı verilen ve yüzyıllardır bilinen ve uygulanan anonim nitelikte bilgiler oldu davalı tarafından kullanılan hesaplamaların da bu anonim bilgilere ilişkin olduğu görüşüne varılmıştır.
Mahkememize sunulan 05/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; ” …” …, “…” “…” isimli kitaplarda kullanılan hesaplama matrix ve bilgilerinin her ne kadar kitaplarda belirtildiği üzere eski dönemdeki numeroloji kayıtlarından yararlanılarak hazırlanmış olsa da burada yazarın ” kendine ait bir kısım görüşlerini de katarak özgün bir hesaplama sistemine ulaştığı, numeroloji sektöründe de bu teorinin …’a mal edildiği, davalının kitabın ana teması ve hesaplama formüllerini ve kitabın içeriğini birebir olmasa da genel fikir kurgu formül ve örnekler üzerinden piyasaya çıkarması ve davacı yazarın kitabından alıntılar almaya ilişkin bir ibareye yer verilmemesi nedeniyle FSEK’in 23 maddesinde düzenlenen yayma hakkının ihlal edildiği, davalının TV programlarında …’dan bahsetmeden onun hesaplama formüllerini matrisini kullanarak hesaplama yapmasının bu yönde … de beyanatlar vermesinin bir hak niteliğinde değil TFK m.54 ve TTK m.55/1-a4 bendinde haksız rekabet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, “…” …, “…” “…” isimli kitapların FSEK m.2/1 anlamında ilim edebiyat eseri olduğu bununla birlikte çeşitli eski ansiklopedik bilgiler, numeroloji hususlarına yer verip buradan hareketle sonrasında özgün bir hesaplama yöntemine ulaştığından “derleme eser” olarak da değerlendirilebileceği, heyetimizde bir mali bilirkişi veya bir yayıncı bilir kişi olmadığından tazminat hesabı yapılamadı ancak TV yayınları için TTK m.56 çerçevesinde borçlar kanununun 50 ve 51 inci maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca bir maddi tazminata, buna karşın meleklerin şifresi kitabındaki kullanım yönünden ise FSEK 68 ve 70 inci maddeler çerçevesinde tazminata hüküm edilebileceği, yine davacı mali hak sahibi olduğundan ve manevi hakların devri Kabil olmayıp manevi hak ihlalinde manevi tazminat talep hakkı eser sahibine ait olduğundan davacının manevi hak talebinin sayın mahkemece bu hususta göre değerlendirilmesi gerektiği ayrıca kişilik hakkının ihlali gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilir hükme edilmeyeceğinin takdirinin de mahkemeye ait olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Birleşen dava dosyasında sunulan bilirkişi raporları :16/06/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının yayıncısı olduğunu iddia ettiği “…”, “…” ve “…” isimli kitaplar incelendiğinde bu kitapların sayılar bağlamında insanı tanımlamaya yönelik kitaplar olduğu, kitapların belli bir sistem dahilinde belirli bir uslup ve hususiyet barındıran kitaplar oldukları bu özetlikleri dikkate alındığında her üç kitabın da FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri oldukları, davaya konu “…”, “…” ve “…” isimli kitaplar incelendiğinde bu kitapların yazarının başka bir deyişle eser sahibinin … olduğu, her ne kadar kitaplar üzerinde kitabın yayıncısının davacı olduğu belirtilmiş ise de eser sahibi ile yapılmış mali hak devir sözleşmesi dosyaya ibraz edilmediğinden davacının davaya konu 3 kitabın mali hak sahibi olup olmadığının tespit edilemediği, davacının basımını yaptığı kitaplarda anlatılan hesaplama yöntemlerinin bu kitaplardan önce başka bir eserde yer almamış ise ve bu hesaplama yöntemi anonim değilse davalının bu formülleri baz alarak davaya konu 3 kitabın ana teması ve hesaplama formüllerini ve kitabın içeriğini birebir olmayıp genel fikir, kurgu, formül ve örnekler üzerinden piyasaya çıkarması ve davacı yazarın kitabından alıntılamaya ilişkin bir ibareye yer verilmemesi nedeniyle FSEK 23. maddede düzenlenen yayma haklarını ihlal edilebileceği, davacının dayandığı ihlal vakalarından birisi olan “…” kitabındaki kullanım yönünden tazminatın ise FSEK çerçevesinde hesaplama yapılabileceği, dosyada FSEK 68 ve 70. maddesi çerçevesinde hesaplama yapılabilecek herhangi bir delil, emsal sözleşme, rayiç bedel, teklif vs bulunmadığından somut olaydaki ihlalin yoğunluğu, miktarı, kullanımın şekli göz önüne alındığında ve davaya konu 3 kitap ile davalının kitabının kullanımın ortalama miktarı da dikkate alındığında maddi tazminatı indirmek ve arttırmak hususundaki takdirin Mahkemeye ait olmak üzere davacının talep edebileceği bedelin 5.000 TL olabileceği, FSEK 68. maddesi çerçevesinde bu bedelin 3 katına kadar hükmedilebileceği, davacı mali hak sahibi olduğundan ve manevi hakların devri kabil olmayıp manevi hak ihlalinde manevi tazminat talep hakkı eser sahibine ait olduğundan davacının manevi hak talebinin Mahkemece bu hususa göre değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
05/07/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davacının yayıncısı olduğunu iddia ettiği “…”, “…” ve “…” isimli kitaplar incelendiğinde bu kitapların sayılar bağlamında insanı tanımlamaya yönelik kitaplar olduğu, kitapların belli bir sistem dahilinde belirli bir uslup ve hususiyet barındıran kitaplar oldukları bu özellikleri dikkate alındığında her üç kitabın da FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri oldukları, kök raporunun tanziminden sonra davacı tarafça dosyaya sunulan 16 Mayıs 2010 tarihli sözleşme incelendiğinde davaya konu kitapların yazarı olan …’un davaya konu kitapların anlaşma tarihinden itibaren 20 yıllık dönem için basım yayım haklarını davacıya devrettiği görülmekle davacının davaya konu kitapların mali hak sahibi olduğu, kök raporda da belirtildiği üzere davacının basımını gerçekleştirdiği eserlerde anlatılan hesaplama yöntemlerinin bu kitaplardan önce başka bir eserde yer almamış ise ve bu hesaplama yöntemi anonim değilse davalının bu formülleri baz alarak davaya konu 3 kitabın ana teması ve hesaplama formüllerini ve kitabın içeriğini birebir olmayıp genel fikir, kurgu, formül ve örnekler üzerinden piyasaya çıkarması ve davacı yazarın kitabından alıntılamaya ilişkin bir ibareye yer verilmemesinin FSEK 23. maddesinde düzenlenen yayma haklarına ihlal sonucunu doğuracağı, heyetlerinde davacı kitapları ile davalı kitabında benzerlik olarak belirtilen hesaplama yöntemlerinin anonim olup olmadığı hususunu tespit edecek bilirkişi bulunmadığından bu hususu tespit etmek amacıyla heyete davaya konu astroloji ve numeroloji uzmanı bilirkişinin dahil edilmesinin gerektiği, dosyada FSEK 68. ve 70. maddeleri çerçevesinde hesaplama yapılabilecek herhangi bir delil, emsal sözleşme, rayiç bedel, teklif vs bulunmadığından ve ayrıca somut kullanımın davacı kitabına oranlamasının da yüzdesel olarak hesaplanması söz konusu olamayacağından somut olaydaki ihlalin yoğunluğu, miktarı, kullanımın şekli göz önüne alındığında ve davaya konu 3 kitap ile davalının kitabının kullanımın ortalama miktarı da dikkate alındığında maddi tazminatın indirmek ve arttırmak hususundaki takdirinin Mahkemeye ait olmak üzere davacının talep edebileceği bedelin 5.000 TL olabileceği, FSEK 68. maddesi çerçevesinde bu bedelin 3 katına kadar hükmedilebileceği, bununla birlikte taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmesi halinde FSEK 70. maddesi kapsamında maddi tazminat yönünde değerlendirmelerin yapılıp yapılamayacağının tespit olunabileceği, davacı mali hak sahibi olduğundan ve manevi hakların devri kabil olmayıp manevi hak ihlalinde manevi tazminat talep hakkı eser sahibine ait olduğundan davacının manevi hak talebinin Mahkemece bu hususa göre değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava Fsekten Kaynaklanan Hakların İhlali Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat talepli asıl ve Fsekten Kaynaklanan Hakların İhlali Nedeniyle Tecavüzün Ref’i, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat talepli birleşen davaya ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkilinin Mayıs 2012 tarihinde baskısı yapılan ve yazarı Dougles Forbes olan “…” ve Nisan 2010 tarihinde baskısı yapılan ve aynı yazara ait olan “…” ile Mayıs 2012 tarihinde baskısı yapılan “…” isimli 3 adet kitabın fikir ve sanat eserleri kanunu ilgili maddeleri çerçevesinde tanımlanan mali haklar ve manevi hakları kullanma yetkisine sahip olduğunu belirterek yine … sisteminin ve matematik formülünün yaratıcısının … olup hali hazırda bu konudaki eğitimlerin Türkiye yetkilisi … tarafından verilmekte olduğunu, davalının kendisinin katıldığı ulusal ve yerli televizyon kanallarından “…” olarak müvekkiline ait formülleri kullanarak analizler yaptığını ayrıca … adlı Aralık 2013 tarihinde baskısını yaptırdığı kitapta herhangi bir atıfta bulunmadan davacının çevirdiği kitaplardan birebir alıntılar yaptığı, bu yönden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki mali hakları ihlal ettiğini, davalının kendisine keşide edilen … 20.Noterliği’nin… tarihli … numaralı ihtarnamesine rağmen bunu yaptığını belirtmekle FSHK ve TBK’dan doğan fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 50.000-TL maddi ve 100.000-TL tazminatını davalıdan tahsilini talep ettiği görülmektedir.
Eser sahipliğinin değerlendirilmesi bakımından; FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “ sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise kanunda sayıları eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine sübjektif unsur” veya “esasa İlişkin şart’, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer . Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formati da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Bilindiği üzere Dil ve yazı ile ifade olunan eserler geniş bir fikir alanını kapsarlar. Bu eserler, hikaye, roman,, şiir, bir şarkının güftesi , skeç , tiyatro oyunlarını kapsadığı gibi, bilimsel konferansları, monografileri, siyasi nutukları, eğlendirici sohbet tarzında konuşmaları, çocuk hikayelerini ve benzerlerini kapsar. Bu tür fikir ve sanat ürünlerinin ilim ve edebiyat eseri sayılabilmesi için, onların mutlaka yazı ile tespit edilmiş olmaları gerekmez, başka bir ifade ile duygu ve düşünceleri ifade için kullanılan araç veya olanağın hiçbir önemi yoktur. Bu araç veya olanak yazı, çizgi, rakam, formül veya söz olabilir. Ömeğin şifahen söylenmiş bir şiir, hikaye, masal da hususiyet taşıyorsa, kamuya sunulduğu andan itibaren eser olarak korunur. Yine dil ve yazı ile ifade olunan eserlerde konunun mutlaka bilimsel veya edebi olması da şart değildir. Siyasal, sosyal ve dinsel düşünce ve fikirler de, ilim ve edebiyat eseri sayılırlar. Yine kullanılan dilin yabancı veya ölü bir dil oluşu da önem taşımaz. Ayrıca bunların yapıldığı mekanın önemi de yoktur. Dil ve yazı ile ifade olunan eserlerin korunabilmesi için, hususiyet taşımaları gerekir,
Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde, davacının yayıncısı olduğunu iddia ettiği “…”, “…” ve “…” isimli kitapların bilirkişilerce yapılan teknik incelemede bu kitapların sayılar bağlamında insanı tanımlamaya yönelik kitaplar olduğu kitapların belli bir sistem dahilinde belirli bir uslup ve hususiyet barındıran kitaplar oldukları bu özellikleri dikkate alındığında her üç kitabında FSEk 2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri oldukları sonucuna varılmıştır.
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının re’sen irdelenmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir.
FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kirmise eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın” demektedir.
Eser sahipliğinin incelenmesi yönünden yapılan değerlendirmede, tarafları aynı olan … Fikri ve Sinai haklar Ceza Mahkemesinin …E. … K. Sayılı dosyasındaki İddia makamının mütalaasında; “Her ne kadar sanık hakkında FSEK kanununa muhalefet suçundan kamu davası açılmış ise de suç tarihi itibari ile sanık ve yayınevinin kitaplarla dosya kapsamında bağlantısının tespit edilemediği yine dosya kapsamında bulunan rapor beyan ve tutanaklar birlikte incelendiğinde sanık hakkında ceza verilmesini gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte delil bulunmadığından sanık hakkında CMK 223/e maddesi beraat kararı verilmesi kamu adına talep ve mütaala olunur.” denildiği görülmektedir.
… 2.Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının 18.02.2021 tarihli duruşmasında; ”Her ne kadar sanık … hakkında 5846 sayılı yasanın 71/1 mad gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de bilirkişinin 13/04/2018 tarihli CBS’ye sunulmuş ek raporunda tespit edildiği üzere müştekinin kitabında kullandığı yöntemin … isimli kişinin bulduğu bir yöntem olduğu, müştekinin de bu yöntemi kitabında kullandığı, bu yöntemin hak sahibinin … olduğu ve bu kişinin hak sahipliğini müştekiye özel olarak devredip müştekiyi yetkilendirdiğine dair bir belgenin veya yetki sözleşmesinin bulunmadığı tespit edilmiş olup; sanık yönünden yapılan incelemede müştekinin soruşturma aşamasında kitabın yayınlandığı yayınevi olan …’nın şikayet edildiği, sanık …’un… Yayınlarının yetkilisi olmadığı, kitabın yazarı olduğu, ve sanıkla ilgili yapılmış birebir usulüne uygun geçerli bir şikayetin olmadığı ve bu yönüyle şikayete tabi suçlardan olan müsnet suç yönünden şikayet unsurunun ve şikayetçi sıfatının oluşmadığı anlaşılmakla, müsnet suçun şikayete tabi suçlardan olması nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davasının TCK nın 73/4, CMK nın 223/8 maddelerin uyarınca DÜŞMESİNE..” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Karar içeriğinden de anlaşılacağı üzere; davalılardan … ile …yayınlamış olan kitaplarla herhangi bir bağlantısının tespit edilemediği, davacının kitabında kullandığı yöntemin … isimli kişinin bulduğu bir yöntem olduğu, davacının da bu yöntemi kitabında kullandığı, bu yöntemin hak sahibinin … olduğu ve bu kişinin hak sahipliğini müştekiye özel olarak devredip müştekiyi yetkilendirdiğine dair belge ve yetki sözleşmesinin bulunmadığı tespit edilmiş olup; usulüne uygun şikayetin oluşmadığı ve şikayetçi sıfatının oluşmadığı gerekçesi ile dava dosyasının düşmesine karar verildiği görülmüştür. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.14 , m.15 , m. 16 ve m.17’de açıkça belirtildiği üzere manevi hakların kullanılması yalnızca eser sahibine tanınmış olup işbu durumun tek istisnası eser sahibinin ölümü halinde mirasçılara tanınmasıdır. Somut olayda … hayatta olup davalı kullanımlarının … kişisi tarafından bulunduğu ve yöntemin hak sahibinin de … olduğu anlaşılmaktadır. Dava dışı …’ın, davacı tarafa hak sahipliğini özel olarak devredildiğini gösteren herhangi bir belge bulunmamakla beraber davacının manevi zarara yönelik herhangi bir talepte bulunma hakkı da bulunmamaktadır. Ayrıca davalılardan … vekili tarafından …’a ait … isimli internet sitesinde sözleşmenin iptaline ilişkin içeriğin yer aldığına yönelik beyan ve itirazlarda bulunulmuş, mahkememizce davalı vekiline …’a internet sitesinde belirtilen sözleşmenin iptaline ilişkin hususlara dair noter onaylı tercüme evraklarını dosyaya sunması için süre verilmiş, davalı vekili tarafından süresi içerisinde sunulan … 35. Noterliği’nin… tarih, … yevmiye numaralı tespit görüntüleri ve bu görüntülerin noter tasdikli çevirisinde ;”…’ın Türkiye genelinde ve dünya çapında yönetici/eğitmen olarak tüm Fikri Mülkiyet haklarının geri çekildiğini; Ana lisans sözleşmesinin 01.11.2022 tarihi itibari ile sona erdiğinin” bildirildiği görülmüştür.
Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceğinden husumet yokluğundan davanın reddine karar vermesi gerekmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir.Özetle; davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir.
İşbu açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede , gerek … Fikri ve Sinai haklar Ceza Mahkemesinin … E. … K. Sayılı dosyası gerek … 35. Noterliği’nin… tarih, … yevmiye numaralı tespit görüntüleri ve bu görüntülerin noter tasdikli çevirisinden de anlaşıldığı üzere davacının taraf sıfatının bulunmadığı, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağı hususu gözetilerek asıl dava ve birleşen davanın HMK md. 114/1-d uyarınac ayarı ayrı usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça 06/04/2023 tarihli duruşmada, davalılardan Postiga yönünden davadan vazgeçtiklerine ilişkin beyanı da dikkate alınarak yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında asıl dava ve birleşen dava yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, birleşen dava yönünden ise, davacının davasını geri aldığı beyanı doğrultusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Birleşen dava yönünden davalılardan…bakımından davacının davasını geri aldığı beyanı doğrultusunda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Asıl ve birleşen dava yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
3-a) Asıl dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 2.561,63 TL’nin mahsubu ile kalan 2.381,73 TL bakiye karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-b) Birleşen dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 5.123,25 TL’nin mahsubu ile kalan 4.943,35 TL bakiye karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-a) Asıl dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-b) Asıl dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-a) Birleşen dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen tecavüz talepleri yönünden Davalı … vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … vekiline verilmesine,
5-b) Birleşen dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden Davalı … vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … vekiline verilmesine,
5-c) Birleşen dava yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden Davalı … vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … vekiline verilmesine,
5-d)Birleşen dava yönünden ; Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verildiği, davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Davalı Postiga …Ltd. Şti. vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … vekiline verilmesine,
5-a) Asıl ve birleşen dava dosyasında davalı … tarafından yapılan: 300,00 TL posta gideri yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
5-b) Birleşen dava dosyasında davalı … tarafından yapılan: 60,00 TL posta gideri yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
5-c) Davacı tarafından asıl ve birleşen dosyada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza