Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/328 E. 2023/125 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/328 Esas
KARAR NO : 2023/125

DAVA : Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Giderilmesi, Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/06/2021
KARAR TARİHİ : 16/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Giderilmesi, Maddi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilii firmanın 1990 yılında üretimlerine başladığını, faaliyetini hali hazırda 25 farklı ülkeye aktif olarak ihracat yaptığını, … Markası ve yüzlerce Tescilli tasarımı bulunduğunu, kurulduğu yıldan itibaren tasarımlarını TPE nezdinde tescil ettirdiğini ve bu kapsamda ürünlerini satışa sunmaya özen gösterdiğini, müvekkilinin TPE (Türk Patent Enstitüsü) nezdinde … başvuru ve …tescil numaralı, 03/06/2020 başvuru ve 03/06/2020 tescil tarihli … numaralı bültende 24/06/2020 tarihinde yayınlanmış olan tasarımın maliki olduğunu, davalı firmanın müvekkilinin tasarımını taklit etmek suretiyle üretimini yaptırıp satışa sunduğunu haricen öğrendiklerini, davalının yeni sezon ürünlerini müşterilerine sunmak adına müvekkiline ait tescilli ürününü katalog kapağına koyarak suretiyle sezona giriş yaptığını, davalının müvekkili ile aynı bölgede mağazası bulunduğunu, taklit ürünleri mağazasında satışa sunduğunu, bu nedenle müvekkilinin müşterileri karşısında kolaylıkla kıyaslanarak, tasarımlı ürününün hedef satışından mahrum kaldığını, davalının kataloğunda dava konusu ürünü “”…” olarak satışa sunduğunu ancak toptancılarına ürün satışını yaparken müvekkilinin ürününün ismi olan “…” ismini kötü niyetli bir şekilde kullandığını, müvekkilinin tanınmışlığından faydalanarak tüketicide kafa karışıklığına sebebiyet verdiğini ayrıca isim benzerliğinden faydalanarak toptancılara düşük kalitede ürünleri satışa sunduğundan bahisle, müvekkiline ait TPE nezdinde …başvuru ve … tescil numaralı, 13.07.2020 başvuru 13.07.2020 tescil tarihli tasarıma tecavüz teşkil eden ve haksız rekabet oluşturan davalı eylemlerinin tespiti ile önlenmesine, durdurulmasına, giderilmesine ve 10.000,00 TL maddi tazminatın, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça herhangi bir beyan ve cevap sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 01.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Aleyhine tespit edilen iş yerinde tespite konu ürün bulunmadığı, Davacı tarafa ait … (1) numaralı tasarım ile davacı tarafından dosyaya sunulan katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacı tarafa ait … numaralı tasarım ile davacı tarafından dosyaya sunulan katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememize sunulan 16/02/2023 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davacının, tecavüz edenin net kazancı üzerinden talep edebileceği tazminat miktarının 253.842,86 TL olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
ISLAH
Davalı vekili 23/02/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 253.842,86 TL olarak ıslah ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Giderilmesi, Maddi Tazminat talepli davadır.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … numara ile tescilli koltuk tasarımının başvuru ve tescil tarihinin 03/06/2020 olduğu, görülmüştür.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne Bilirkişi… tarafından sunulan 01/11/2021 tarihli raporda; “Aleyhine tespit edilen işyerinde tespite konu ürün bulunmadığı. davacı tarafa ait … numaralı tasarımı İle davacı tarafından dosyaya sunulan katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … numaralı tasarım ile davacı tarafından dosyaya sunulan katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yaratlığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı. bu sebeple benzer olarak algılandıklarına dair tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür.
SMK çerçevesinde tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller m.81’de sayılmıştır. SMK m.81/1-a’ya göre, “tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak” filleri tecavüz halleri olarak izinsiz olarak tasarımın ticari amaçla kullanılması kapsamında değerlendirilmektedir.
Tecavüzün varlığı, üç basamaklı yapılacak bir inceleme sonucunda tespit edilebilir. Birinci basamakta, tasarıma tecavüz teşkil eden fiiller tespit edilmeli, ikinci basamakta tecavüz iddia edilen ürünle tescilli tasarım mukayese edilmeli ve nihayet üçüncü basamakta tescilli tasarımın koruma kapsamı incelenecek ve tasarım koruması dışında kalan hallerden birisinin somut olayda mevcut olup olmadığı incelenmelidir!. Birinci basamakta, tecavüz teşkil eden fiilin varlığı SMK m. 81 kapsamında belirlenmesi gerekmektedir. Ardından ikinci basamakta, tasarımın koruma alanının tespiti ile tasarımların kıyas edilmesi gerekir. Bunun için öncelikle söz konusu her iki tasarımın mukayese edilmesi, kıyaslanan tasarımların aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer yanlarının bulunması gerekir. Bilgilenmiş kullanıcı nazarıyla her iki tasarımın genel görünümü arasındaki genel bir farklılık olup olmadığı benzerliğin tespiti için yeterli görülerek tasarıma tecavüzden söz edilebilecektir.
Somut olaya dönüldüğünde, 01/11/2021 tarihli teknik bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere dava konusu birbiri ile benzerlik ve ayırt edicilik yönünden karşılaştırılan tasarımların tekli koltuk tasarımları olduğu, tasarımların incelenmesinde; her iki tasarımın kolçak bölümlerinin biçimleri , sırt kısımları ve ortasında yer alan dikiş, oturma bölümünün kalınlığı ve biçimi benzer biçimde ve oranlarda olduğu, tasarımlarda kullanılan ayakların benzer biçimde bükülmüş ve açıyla yerleştirilmiş ve aynı kalınlıkta olduğu, davacı tarafa ait … numaralı tasarım ile davacı tarafından dosyaya sunulan katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları ,davacı tarafa ait … numaralı tasarım ile davacı tarafından dosyaya sunulan katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları sonucuna varılmıştır.
Haksız Rekabet Yönünden Yapılan İnceleme
Bilindiği üzere haksız rekabet, TTK m.54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder. Diğer bir deyişle haksız rekabet, rakipleri ezmek ve onları iktisadi faaliyet alanından uzaklaştırmak amacıyla ve hüsnüniyet kurallarına aykırı suretlerle başvurulan, kanuna, nizama, adaba ve teamüle göre teviz edilemeyecek hareketlerin kaffesidir. Bu bağlamda başkasının serbestçe ifaya hakkı olduğu rekabet hareketini men’e veya onu rekabet sahasından çıkarmaya ve kendi edalarını daha avantajlı göstermeye yarayan yasal olmayan vasıtaları kullanan kişi haksız rekabet fiilini işlemiş olur. Haksız rekabet hukuku da haksız fiilin bir türü olarak, haksız rekabet faili ile mağduru arasında dürüstlük kuralına uyma şeklinde hukuk düzeni tarafından tahmil edilen vazifeye muhalefet sebebiyle doğan bir zararı veya zarar tehlikesini bertaraf etmeyi amaçlayan hukuki bir kurumdur. Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına gerek yoktur”.
TTK 55/1-a-4 bendine göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet sayılır. Karıştırılmaliltibas), ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya karışımı ifade etmekte olup, satın alınan iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir. İltibas doğrudan iltibas ve dolaylı iltibas olarak ikiye ayrılabilir. Buna göre, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, söz konusu işaretlerin kullanıldığı mal veya hizmetin, iltibasa maruz bırakılan mal ve hizmetle özdeşleştirilmesine yol açıyorsa doğrudan iltibas söz konusu iken, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, işaretler arasındaki farklılığı anlasalar bile benzerliğe dayalı olarak mal veya hizmetler arasında yanlış bağlantılar kurmasına yol açıyorsa dolaylı iltibas söz konusu olur. Karıştırılmanın (iltibasın) varlığının kabul edilebilmesi için, davacının tanıtma işaretini davalıdan önce “haklı olarak kullanmış” olması zorunludur. Karıştırılmanınliltibasın) varlığı için, tanıtma işaretlerinin aynı tür emtialar için kullanılmasına, taraflar arasında bir rekabet ilişkisinin olmasına gerek yoktur. İltibasın arzu edilmiş olması veya meydana gelmiş olunmasının önemi yoktur, önemli olan objektif bakımdan tehlikenin mevcut olmasıdır.
Somut olaya dönüldüğünde, taraf tasarımlarının bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile birebir aynı tasarım olarak algılandıkları ve bu durum da taraf tasarımları arasında karıştırılmanın (iltibas) varlığını ortaya koyduğundan haksız rekabet koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan İnceleme
SMK’nın 151. Maddesi yoksun kalınan kazançtan bahsetmekte olup aşağıdaki gibidir:
(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(8) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
Davacı tarafça SMK 151/2-b maddesi kapsamında hesaplama yapılması istenmiştir. Buna göre, Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç hesaplamasının yapılması gerekecektir.
Tazminat talebi SMK 151/2-b kapsamında olduğundan davalı yanın defter ve kayıtlarının incelenmesi gerekmekte olup, davalı tarafça hesaplamaya yarar herhangi bir kayıt sunulmamış olup, mahkememizce davalının bağlı bulunduğu ikitelli vergi dairesine müzekkere yazılmış, müzekkere cevabında davalı yana ait gelir tablosu ibraz edilmiştir.
Mali Bilirkişi tarafından yapılan incelemede, davalının 2021 Yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde gösterilen Gelir tablosundan brüt satışlarından satışların maliyetini düştükten sonra kalan brüt satış karı tutarı olan 886.606,99 TL üzerinden davaya konu çalışma sektöründeki ortalama kar oranı bulunarak yüzdesi kaç ise o oran ile çarpılarak çıkan sonucun davalının ödeyeceği tazminat tutarı olarak hesaplanacağı, Antalya Sanayi ve Ticaret Odası tarafından sunulan sektörel karlılık oranında Mobilya üretim dekarasyon işinde belirlenmiş bir kar marjı olmamakla birlikte, yapılan işçiliğin ve kullanılan malzemenin kalitesine göre söz konusu karlılık oranlarının değişebileceğine, piyasa genelindeki ortalama gayrisati karlılık oranının %20 ila %30 arasında değişebileceğinin beyan edildiği görülmüştür. Bu minvalde mali bilirkişi tarafından brüt satış tutarı ve %25 olarak belirlenen sektörel kartlık oranının çarpımı ile davacının mahrum kaldığı net kazancının 253.842,86 TL olabileceği hesaplanmıştır.
Marka Hukukundan kaynaklanan davalarda, tazminat taleplerinin incelenebilmesi bakımından çoğu zaman defter incelemesinde ürünlerin alt gruplarının bulunmadığı, faturalarda ürün isimlerinin yer almadığı, elde edilen kazançlarda markanın etkisinin ne miktarda olabileceğinin tespitinin güç olduğu bilinen bir gerçek olup, bu husus yargılamada karışıklıklara sebebiyet vermekte, hesaplamanın yapılmasını oldukça güç bir hale sokmaktadır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının mahrum kaldığı net kazancının 253.842,86 TL olabileceği tespitinde bulunulmuş ise de tecavüzün tespitine dair yukarıda yapılan değerledirmeler sonucunda mahkemece uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekeceğine ilişkin emsal Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları dikkate alındığında bu hususta eldeki bilgi ve belgeler ışığında bir karar verilmesi gerektiği de izahtan varestedir. Davalı tarafça defter ve kayıtlar sunulmadığından vergi dairesinden celp edilen brüt gelirler üzerinden yapılan inceleme davalının tüm gelirlerini kapsadığı, tecavüz konusu tasarımların bu gelirlerin ne kadarını oluşturduğuna dair bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığı gözetilerek hak ve nefaset kuralları ve TBK md. 50 ve 51 kapsamında bir değerlendirme yapılması gerekmiştir.
TTK’da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür (TTKm.18/2). Bu hükme göre, bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde üçüncü kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir.
Zararın belirlenmesi, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat hakkaniyete uygun olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın gerek elde edilen kazanca gerekse lisansa göre belirlenmesinde sektörün genelindeki parametreler, davacının bilinirlik durumu, markasının zamana göre daralma yada artış göstermesi, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat bakımından sorumluluğunun da doğduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davalı kullanımlarının sabit olması, ihlal süresi, kullanılan mecra ve bilirkişi raporundaki tespitler, TBK md. 50,51 hükümleri dikkate alındığında 50.000 TL’nin somut olay özelinde makul sayılabileceği, davacının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verecek bir tutar olmadığı gözetildiğinde hak ve nesafet kurallarına göre maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, hükme esas alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davanın kısmen kabul kısmen reddi cihetine gidilerek davalı kullanımlarının davacıya ait … ve … numaralı tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı eylemi aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğinden hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir kez ilanına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının davacıya ait … ve … numaralı tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir kez ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.415,50 TL karar harcından peşin ve tamamlama harcı ile yatırılan toplam 4.335,00 TL’nin mahsubu ile kalan 919,50 TL bakiye karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tecavüz ve haksız rekabet talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 3.250,00 TL bilirkişi ücreti, 224,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.474,50 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 684,12 TL ve 4.394,30 TL harç (peşin+başvuru+tamamlama) olmak üzere toplam 5.078,42 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza