Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/325 E. 2022/174 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/325 Esas
KARAR NO : 2022/174

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/06/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket uzun yıllardır bayan giyim tekstili alanında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davaya gerekçe olarak göstermiş olduğu 3 adet tescilli marka söz konusu olduğunu, müvekkilin herhangi bir bilgisi ve izni olmaksızın tescilli ve seri marka statüsündeki 2 adet “…” ve 1 adet “…” unvanını ve logosunu kullanarak faaliyet gösterdiğini, davalı aleyhine… 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …D.İş sayılı tespit dosyasında keşif yapıldığını, davalıya ait işyerindeki tespitlerin tespit talep eden adına tescilli “…” ibaresinin, marka koruma kapsamındaki veya benzer/ilişkili mal ve hizmetler üzerinde, aleyhine tespit talep edilen tarafından kullanılmakta olduğunu, tespit sırasında adreste hazır bulunan ve kendisinin işyeri sahibi olduğunu, isminin … olduğunu beyan eden kişinin bizzat kendi isminin “…” olması sebebiyle kullandığını tespit edildiğini, … Boutıque kullanımı açıkça fotoğraflarla da desteklenmiş davalı taraf, haksız olarak müvekkilin markasına ihlal teşkil ettiğini, tespit dosyasında görüleceği üzere davalı taraf da aynı tescil sınıfına yönelik bayan kadın giyim alanında hizmet verdiğini, davalı tarafından söz konusu taklit marka kullanımı sonucu, müvekkile ait tescilli markalarla ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olup bu itibarla açık bir şekilde marka tecavüzü ve haksız rekabet hali yarattığını, öncelikle dava konusu markaya yönelik tecavüz teşkil eden eylemlerin durdurulması ve önlenmesi için ihtiyati tedbir istemlerinin kabulü gerektiğini, haklı davalarının kabulü gerektiğini, Müvekkile ait tescilli markaya yönelik fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL maddi ve 5.000,00-TL manevi zararın tazminini, tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasını, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere ele geçirilen tabela ve sair ürünlerin imhasını, haklı bir sebebin veya menfaatin bulunduğu kabul edilerek masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesini, her türlü yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapıldığı, cevap vermediği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 23/05/2022 tarihli Marka vekili bilirkişi raporunda özetle ; “…davalının … ibareli giyim eşyalarının satışına yönelik kullanımlarının davacının … başvuru nolu … ibareli markasının tescilli olduğu … Sınıftaki hizmet sınıfıyla aynı ve … başvuru nolu … ibareli markasının tescilli olduğu … Sınıftaki mal sınıfıyla benzer emtialarda kullanıldığı ve bütünsel açıdan incelendiğinde esaslı unsuru aynı “…” olan işaretlerin ortalama tüketiciler nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açacağı, bu bakımından SMK madde 29 ve madde 7/2-b kapsamında bu davalı kullanımlarının davacıya ait marka haklarına tecavüz oluşturduğu…” görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 01/11/2022 tarihli Mali Müşavir bilirkişi raporunda özetle ; “…Davalı kullanımlarının, davacının “…” ibareli, …. Sınıfta tescilli … tescil nolu, “…” ibareli, … Sınıfta tescilli … tescil nolu, “…” ibareli, … sınıfta tescilli …nolu marka haklarına tecavüz oluşturduğunun daha önceki Bilirkişi Raporları ile tespitinin yapıldığı, Davalının 2018 ve 2019 yıllarında …, 2020 ve 2021 yıllarında … Vergi Dairesi mükellefi olduğu, Vergi dairelerine yazılan müzekkere cevaplarında dava dosyasına sunulan davalı taraf Gelir Vergisi Beyannameleri ekindeki İşletme Hesap Özeti bilgilerine göre davalının davacının marka haklarına tecavüzü nedeniyle davacının SMK 151/2-b maddesi uyarınca talep edebileceği tazminat miktarının 24.596,35-TL olabileceği…” görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği, etmesi halinde bu tecavüzün men’i, durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … ibareli markaların, …, … ve … numaraları ile davacı adına … ve .. Sınıflarda tescil edildikleri ve halen sahibi lehine koruma altında bulundukları görülmüştür.
SMK Mad 29 marka hakkına tecavüz yönünden kabul edilen halleri saymış ve bunlar arasında markayı 7. Maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir. SMK’nun 7/2-b maddesine göre, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir demektedir. SMK’nun 7/2-b maddesi uyarınca aşağıdaki hususların değerlendirilmesi gerekir.
1)Aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsaması,
2) İşaretin tescilli marka ile aynı veya benzer oluşu,
3) Halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali,
Yargıtay içtihatlarında, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde asıl olanın ortalama tüketicinin algılaması olduğu, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, markada yer alan yardımcı unsurların ve ayrım gücü az olan ifadelerin her zaman hatırda tutulamayacağının, tüketicinin daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı şıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyeceği, bu şekilde genel olarak ürünün önemine göre tanıdığı, beğendiği, bilinirliği ve güvenirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek zaman kısıtlılığının yarattığı olumsuzluklardan kurtulmaya çalışacağı, markanın sağladığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşüneceği dikkate alınmalıdır. Tüketicilerin ilk bakışta işarette dikkatini çeken ve işareti görsel olarak domine eden veya işarette hakim konumda olan unsurun baskın/esaslı unsur olduğu kabul edilir. Markaların benzerliğinin değerlendirilmesi, markada yer alan kelime veya şekil unsurlarının birbirlerinden bağımsız olarak tek tek ele alınması yoluyla değil (Yargıtay 11.HD. 21.06.2011 T., 2009/12972 E., 2011/7528K .) işaretlerin dikkat çekici özellikleri de gözetilmek suretiyle bütünsel açıdan üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerekir. Benzerlik incelemesinde iki işaret arasındaki benzerlik, telaffuzdan, biçim ve anlam benzerliğinden, genel görünümden ve çağrışımdan doğabilir. Markalar tek ibareden oluşmuyor ise “esas unsur” ve “yardımcı unsur”lardan oluşabilir.
Somut olaya dönüldüğünde, … 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …D. İş sayılı tespit dosyasında davalının … ibaresini camekan üzerinde büyük harflerle düz yazı ile, tabelada ise farklı font ile yalnızca baş harflerinin büyük olarak ve design fashion ibareleri ile şekil eklenerek yuvarlak logo ile giyim eşyalarının satışına yönelik olarak kullandığı tespit edildiği görülmektedir. Bu kullanımlardaki …, …, … ibarelerinin davalının satış yapmakta olduğu giyim sektörüne yönelik mal ve hizmetler bakımından niteliği gösteren yardımcı unsurlar olduğu ve bir ayırt edicilik katmadığı, esaslı unsurun … olduğu anlaşılmaktadır. Davalının bu kullanımları ile davacının giyim eşyalarında (25. Sınıf) ve Müşterilerin giyim eşyalarını elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (… Sınıf) tescilli … başvuru nolu … ibareli … ve …başvuru nolu … ibareli markaları ile karşılaştırıldığında esas unsur olan … ibaresinin aynı olduğu, davalının kullandığı diğer ibare ve şekillerin yeterli ayırt edicilik kazandırmadığı işaretler arasında benzerlik olduğu anlaşılmaktadır.
Mal ve hizmet yönünden yapılan değerlendirmede de, davalı tarafın kullanımlarının giyim sektörüne yönelik olduğu ve hitap edilen ortalama tüketicinin özel bir tüketici grubu ya da uzmanlık/ihtisas sahibi bir tüketici grubu olmadığı anlaşılmaktadır. Davalının bu ibareleri giyim eşyalarının satışına yönelik kullanımının davacının tescilli olduğu …. Sınıf giyim eşyaları açısından benzer ve … Sınıfdaki mal ve hizmet sınıflarıyla aynı olduğu ve bütünsel açıdan incelendiğinde ortalama tüketiciler nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açacağı kanaatine varılmıştır. SMK mad.7/2-c “haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” ibaresi içerirken davaya konu olayda uygulanan mad.7/2-b davalı tarafa böyle bir savunma imkanı vermemektedir. Bu bakımdan davalının tespit esnasında kendi isminin “…’ olması sebebiyle bu kullanımlarda bulunduğunu beyan etmekteyse de bu kullanımlar açısından mad.7/2-b kapsamında kanun koyucunun izin vermediği anlaşılmakla bu savunmaya itibar edilmemiştir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükmü amirdir.
Davacı tazminat seçim yöntemini 6769 sayılı SMK 151/2-b kapsamında talep etmiştir.SMK m. 151’de elde edilen net kazanca, yani kâra vurgu yapıldığı görülmektedir. Böylece Mütecavizin tecavüz fiiliyle ortaya çıkan brüt kazancı değil, maliyetlerin elde edilen gelirden düşürülmesiyle kalan net kazancın iadesi esas alınır. Net kazanç belirlenirken mütecavizin yaptığı tüm fiillerin markaya tecavüz fiili kapsamında olmadığı durumlarda tecavüz ile elde edilen gelirden işletmeye bağlı genel masraflar, muhasebe ve personel giderleri düşürülmeyecektir. Ürün için yapılan reklam masrafları da, elde edilen gelirden düşürülmeyecektir. Hatta marka hakkına tecavüz edenin tecavüz fiilinin dışında başka hiçbir ürünü satmamış olması halinde dahi genel masraflar bir bütün olarak elde edilen gelirden mahsup edilmeyecek, sadece hammadde ve satış maliyetleri gibi işin doğası gereği oluşan giderler tecavüz yoluyla elde edilen gelirden mahsup edilecektir.
Somut olayda, davalıya ait Küçükyalı Vergi Dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere, mali bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucunda davalının dönem sonu kara ulaşamadığı ancak dönem içerisinde elde ettiği hasılattan, bu hasılatı elde etmek için katlandığı maliyetin düşürülmesi sureti ile 2018-2019-2020 ve 2021 tarihleri itibari ile 24.596,35 TL kar elde ettiği hesaplanmış, mahkememizce de olayın oluş şekline göre hesaplanan tutarın TBK md. 50 uyarınca makul olduğu değerlendirilerek bu yönde tazminat mikarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın, maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre davalının davacı markasına tecavüz teşkil edecek şekilde izinsiz olarak kullandığı dikkate alınarak eyleminde kusurlu olduğu, somut olayın özelliğine göre 5.000- TL manevi tazminatın uygun olabileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, usul ve yasaya uygun alınan denetime elverişli bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde, davanın kabulü cihetine gidilerek davalı kullanımlarının davacıya ait … numara ile tescilli markanın … Sınıfı ile … numara ile tescilli markanın 35. Sınıflarındaki mal ve hizmetlere ilişkin markasal haklarına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile bunun durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu bağlamda tecavüze konu tabela ve sair ürünlerin masrafı davalıya ait olmak üzere toplatılmasına ve kararın kesinleşmesine müteakip imhasına, 24.596,35 TL maddi tazminatın davalından alınarak davacıya verilmesine, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalından alınarak davacıya verilmesine, hüküm özetinin Türkiye de yayına yapan tirajı en yüksek üç ulusal gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE; davalı kullanımlarının davacıya ait… numara ile tescilli markanın … Sınıfı ile … numara ile tescilli markanın … Sınıflarındaki mal ve hizmetlere ilişkin markasal haklarına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile bunun durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu bağlamda tecavüze konu tabela ve sair ürünlerin masrafı davalıya ait olmak üzere toplatılmasına ve kararın kesinleşmesine müteakip imhasına,
2-24.596,35 TL maddi tazminatın davalından alınarak davacıya verilmesine,
3-5.000,00 TL manevi tazminatın davalından alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm özetinin Türkiye de yayına yapan tirajı en yüksek üç ulusal gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.201,63 TL karar harcından peşin yatırılan 507,47 (peşin+ıslah harcı) TL’nin mahsubu ile kalan 1.694,16 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2 maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 235,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.485,50 TL ve 566,77 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 3.052,27 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda verilen(HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸