Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/311 E. 2023/62 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/311 Esas
KARAR NO : 2023/62

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 28/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı tarafından keşide edilen … 3.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi 26.04.2021 tarihinde müvekkil şirket tarafından tebellüğ edildiğini, söz konusu ihtarname ile davalı tarafından 18.03.2021 tarihinde bir başka ihtarname keşide edildiğini, bu ihtarname ile müvekkil şirkete mehil verildiği ve verilen mehile uyulmadığı için bu kez 21.04.2021 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmelerin feshedildiği ihbar edildiğini, her iki ihtarname içeriği de gerçekten uzak iddialar ve mesnetsiz taleplerden ibaret olduğunu, fakat müvekkilin telafisi imkânsız zararlara uğramasının engellenebilmesi için FSEK.58 madde kapsamında, davalının cayma hakkını kullandığını beyan ettiği ikinci ihtarnamesinden itibaren 4 haftalık sürede Mahkeme huzurunda caymaya karşı itiraz davası ikame etme zorunluluğumuz hâsıl olduğunu, öncelikle belirtmek isteriz ki davalının 26.04.2021 tarihli ihtarnamesi içeriğinde bahsedilen ve dayanak gösterilen 18.03.2021 tarihli ihtarname, müvekkil şirkete tebliğat kanununa uygun olarak tebliğ edilmediğini, zira 18.03.2021 tarihli ihtarname pandemi döneminin yarattığı menfi koşullar nedeniyle müvekkilli iş yerinin kapalı olduğu bir dönemde kötü niyetle gönderildiğini, bu tutumdan da ihtarname ile müvekkilin yasal haklarını kullanmasının engellemeye çalışıldığını, davalının genel olarak kötü niyetli olduğu anlaşıldığını, 21.04.2021 tarihli ihtarname ile gerçek dışı iddiaların yer aldığı 18.03.2021 tarihli ihtarname içeriğine tarafımızca ancak vakıf olunduğunu, söz konusu ihtarnamede davalıya ait “…” ve “Hikâye” albümleri ile ilgili tüm gelirlerin 50 oranında paylaşılacağına dair şifahi anlaşma olduğunu, yine diğer muhatap … ile yazılı Edisyon sözleşmesi bulunduğunu, eser işletme belgesi alınması için verilen muvafakatlerin usulsüz kullanıldığı gibi asılsız birtakım ithamlarla müvekkilin elde ettiği tüm gelirlerin, üçüncü kişilerle yapılan sözleşmelerin 5 gün içerisinde bildirilmesi aksi halde sözleşmelerin feshedileceği ihtar edildiğini, bahsi geçen 18.03.2021 tarihli ihtarnamede öne sürülen iddiaların tamamı asılsız olduğunu, davalının FSEK.’in 58.maddesine aykırı olarak, kanunun aradığı şartlar gerçekleşmeksizin hukuki dayanaktan yoksun olarak kullandığını beyan ettiği cayma hakkına dair itirazlarımızım kabulü ile cayma hakkının kullanılmasının geçersizliğinin tespitini, müvekkilin dava konusu eserler üzerindeki hak sahipliğinin sözleşmelerde belirlenen şekilde aynen devamını, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkilin söz yazarı, besteci, aranjör, yorumcu ve ilk tespitleri gerçekleştiren eser sahibi olduğu “…” ve “…” albümleri ve bu albümlerde yer alan tüm eserlere/parçalara ilişkin … ve … ile akdedilen sözleşmeler haklı sebeple feshedildiğini, sözleşmeleri TBK uyarınca haklı sebeple feshedildiğini, ilaveten davacı garaj dijital’in bu davayı tek başına ikame etmesi mümkün olmadığını, sözleşmeler … Ltd. Şti. ile de akdedildiğini, iddiaların aksine, edisyon sözleşmesi ile birlikte, sonrasında gerçekleştirdikleri toplantıda, söz konusu albümlere ilişkin elde edilecek tüm gelirlerin %50’sinin grup üyelerine ait olacağını kararlaştırdıklarını, ancak müvekkilin ve grup üyelerinin buna ilişkin gelir paylaşımı talepleri davacı ve … tarafınca sürekli ertelenmiş, albümün bu nitelikte bir gelir elde etmediği beyan edilerek, tüm bu süreçlerde organik bağ içerisinde ve birlikte hareket etmekte olan davacı ve … tarından müvekkil ve grup üyelerine, eserlerine ilişkin hak etmiş oldukları bedeller ödenmediğini, davacı ve … müvekkilleri ilk etapta tüm tasarruflardan elde edilecek gelirlerin paylaşılacağı hususunda kandırıp anlaşmaya ikna ettiğini, sonrasında da Kültür Bakanlığı nezdinde bandrol alınması, kayıt tescillerinin yapılması için gereken bir prosedür ve matbu olarak lanse edilen muvafakatnameleri aldıklarını, muvafakat nameler incelendiğinde verilen izin karşılığında elde edilecek gelir paylaşımına, lisans bedeli ve benzeri ticari hususların tespitine yönelik unsurlara kesinlikle yer verilmediği görüldüğünü, Muvafakatname metninde müvekkil ve grup üyelerinin mali hakları kullanım izni karşılığında ne gibi bir menfaat elde edeceğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğini, kaldı ki, müvekkil ve grup üyelerinin eserlerden elde edebileceği tek menfaat gelir elde ettiğini, sözleşme’nin ismi ve nitelendirilmesine bakılmaksızın tüm maddeler ve taraflar arasında mutabık kalınan paylaşımlar birlikte değerlendirildiğinde, tahsil yetkisi verilen hakların yalnız meslek birlikleri ödemeleriyle sınırlı olmadığı dolayısıyla elde edilen tüm gelirlerin müvekkiller ile paylaşılması gerektiği ortada olduğunu, müvekkil … adına sözleşmeler … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, “…” grubu üyeleri diğer müvekkiller …adına da … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini, sözleşmeler ve muvafakatnameler müvekkil dahil tüm grup üyelerince haklı sebeple feshedildiğini, davacının, davaya konu eserlerin müşterek oluşturulduğu iddiası yanında davayı yalnızca müvekkile yöneltmesi çelişkiyi gözler önüne serdiğini, hukuka aykırı, haksız ve kötü niyetli davanın usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 05/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Dosya kapsamından davacı tarafından devredilen FSEK kapsamında çoğaltma, temsil ve umuma iletim gibi mali haklardan albüm çıkarılması, klip çekimi ve yayınlanması, canlı performansların organize edilmesi gibi şekillerde çalışmalar yapılarak gereği gibi faydalanıldığı, davalının eserlerinin toplumla buluşmasının sağlandığı, somut olayda FSK mad.S8 kapsamında haklı bir cayma olmayacağı, Öte yandan dosya kapsamından Davalının cayma hakkını kullandığı yönünde bir delil bulunmadığı, … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile haklı nedenle fesih ile muvafakatnameler ve leşmelerin sona erdirdiğini belirterek Borçlar Kanunu kapsamında fesih hakkını kullandığı, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, caymaya hakkının kullanılmasının geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, tarafların bildirmiş oldukları tanıkların beyanları alınmıştır.
Davacı tanığı davalının dört adet video klibi çekildi, ancak üç tanesi yayınlandı, yine albüm, mix, mastiring ve tüm kayıt çekimleri, fotoğraf çekimi ve bir çok kalem davacı şirket tarafından karşılandı, ayrıca davalının … vs. dizi ve film gibi eserlerde yer alması şeklinde piar çalışmaları da yapıldı, bu çalışmalar sonucunda normalde aylık 80-90 bin bandında olan dinleyici sayısı 1,5 milyon civarına çıktığı, davalılarda tüm sanatçılarımızla çalıştığımız gibi tam muvafakat üzerinden çalıştık, bu nedenle de davalı bütün haklarını tahsil etmiştir, ayrıca kendisine elden verilmiş olan meblağlar bulunmaktadır, biz davalıları herhangi bir şekilde yanıltarak sözleşme imzalatmadık, yapım giderleri dışında elde edilecek gelir ile ilgili bir paylaşma taahhüdümüz yoktu, dijital platformlardan gelir elde edilmektedir, dizilerden elde edilen gelir ise edisyon ile alakalı olup, bu husus ile ilgili değildir, klipler ile ilgili gelir elde edilmemektedir, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Davalı tanıkları 250 Bin TL – bedel karşılığında taraflar anlaşmıştı, ancak burada video klip masrafları dahil değildi, bu bütçe haricinde de albümün geliri ilk dinlenmesinden itibaren 9650 – 9450 şeklinde paylaşım üzerine anlaşıldı, albüm yayınlandıktan itibaren davalılar konserden pay alacaktı, anlaşmanın yazılı olarak yapılması davalı tarafından istenmişti, ancak bu mümkün olmadı, taraflar arasında şifai bir anlaşma gerçekleşti plak şirketi anlaşılan 250 Bin TL desteği sağladı, ama işin Kreatif üretim vs. İşin sonlandırılmasına dair bir katkısı olmadı, piar çalışması olarak basın bülteni gönderildi, radyo röportajı yapıldı, davalılar davacı şirket ile anlaşmadan önce de tanınır bir gruptu, ben taraflar arasındaki şifai anlaşmaya ilişkin ilk toplantıda yoktum, ancak daha sonraki toplantıda bulundum, zaten anlaşma benim hazır bulunduğum toplantıda sonuçlandı, taraflar arasında anlaşma yapıldığında tüm masrafları müzik şirketi karşılayacaktı, bu da yaklaşık 250 Bin TL civarında bir meblağ idi, albüm çıktıktan sonra masraflar düşülmeksizin gelirin 9450’sinin tarafımıza ödeneceği söylenmişti, ancak böyle bir ödeme hiç alamadık, elde edilen gelirden payımıza düşeni elde edemeyince davacı şirket ile yollarımızı ayırmaya karar verdik, zaten bağlayıcı herhangi bir yazılı sözleşmemiz yoktu … önceki albümler ile … çıkan albümler arasında dinlenme sayıları bakımından çok ciddi bir fark yoktur, hatta önceki albüm biraz daha fazla, hemen hemen aynıdır, sahne gelirleri açısından herhangi bir artış söz konusu değildir, sadece enflasyon oranında artışlar vardır, m albüm masrafları için para harcamamak, hem de sonrasında masraflara mahsuben gelirin yarısını almak bize mantıklı geldi, demektedir, şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlık, FSEK 58. Maddesi uyarınca caymanın hukuki olarak haklı olup olmadığı, caymanın kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.1/B-a’da tanımlandığı şekliyle eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder. Bu tanım uyarınca bir fikir veya sanat mahsulünün eser olarak nitelendirilebilmesi için FSEK’te sayılan eser kategorilerinden birine girecek kadar şekillenmiş olması (objektif unsur) ve sahibinin hususiyetini taşıması (öznel unsur) gerekir. Bir eserin sahibinin özelliğini taşıyor olması o eserin sahibinin fikirsel emeği, becerisi, yargısı ve çalışması sonucu yaratılmasıdır, emsalsiz veya eşsiz olması aranmaz. Dava dosyasına sunulan sözleşme ilişkisine konu eserler üzerinde davalının eser sahibi veya icracı sanatçı olduğu, kullandığı dil, ifade ediş biçimi bakımından sahibinin hususiyetini yansıttığı, musiki eserleri olarak korunduğu ve taraflar arasında bu hususta bir çekişme olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalı arasında imzalı bir sözleşme bulunmadığı ancak albüm çıkartılması için gerekli olan muvafakatnamelerin imzalandığı, bu muvafakatnameler davalının eser sahibi ve/veya icracı sanatçı sıfatıyla işleme, yayma, temsil, umuma iletim mali haklarını davacıya FSEK mad.52’ye uygun olarak devrettiği ancak taraflar arasındaki mali ilişkiye yönelik bir hüküm içermediği anlaşılmaktadır. Davacı ayrıca … tarihli …kayıt tescil nolu Dünya Günlükleri albümüne ilişkin Fonogramlara İlişkin Kayıt Tescil Belgesi sunmuş burada davacının yapımcı olduğu davalının da bestesi, söz yazarı ve aranjörü olduğu görülmektedir.
Cayma hakkı başlıklı FSEK Madde 58 mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir, demektedir. Cayma hakkının kullanılması halinde mehil verilmesi gerekmekte ancak hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkansız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum olmamaktadır. Maddenin amacı eserlerin mali haklarının devri sonrası bu mali hakların kullanılmaya devam edilerek, toplumla buluşmaya devam etmesidir. Ayrıca bu mali hakların kullanılmaması nedeniyle eser sahibinin menfaatlerinin de esaslı surette ihlal edilmemesi gerekir. Kanaat değişikliği nedeniyle cayma Türk hukukunda kabul edilmemiştir (Çolak, Uğur. Cayma Hakkı ve Caymaya İtiraz Davası, Ankara Barosu Dergisi 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü Özel Sayısı, s.118).
Kanun koyucu genel hükümlerle yetinmeyerek burada fikri hakların yapısına uygun bir koruma sağlamaktadır. Temelinde bir sözleşme ilişkisi olduğu ve bu sözleşmenin içeriğinde farklı edimler sağlanıyor olduğu da düşünüldüğünde sözleşmenin genel hükümlere göre feshine ilişkin düzenlemelerin uygulanmasına halen ihtiyaç vardır. Bu açıdan FSEK mad.58 hükmü ile TBK’da ki feshe ilişkin genel hükümlerin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu söylenebilecektir.
Dosya kapsamından davacı tarafından devredilen FSEK kapsamında çoğaltma, temsil ve umuma iletim gibi mali haklardan albüm çıkarılması, klip, fotoğraf çekimi ve yayınlanması, promosyon çalışmaları organize edilmesi gibi şekillerde çalışmalar yapılarak yararlanıldığı görülmektedir. Bu açıdan davalının eserlerinin toplumla buluşması sağlanmış ve kanunun öngördüğü cayma hakkı kullanımı sebebi olan hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmama hususu gerçekleşmemiştir. İncelemede taraflar arasındaki uyuşmazlık mali haklara yönelik değil, sözleşmedeki mali hükümlere yönelik olduğu anlaşılmakla, burada cayma hakkı kullanımı değil, ancak sözleşmenin feshi söz konusu olabilecektir. Davalının savunmalarının da cayma hakkı kullanımına yönelik değil, sözleşmenin haklı nedenle feshine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı … adına … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname incelendiğinde, elde edilen gelirlerin bildirilmemiş ve hak edilen gelirler ödenmemiş olması nedeniyle muvafakatnameler ve sözleşmelerin haklı nedenle feshedildiği belirtilmiştir.
Davalının dilekçelerinde de Borçlar Kanunu kapsamında haklı sebeple fesih hakkının kullanımından bahsedilmektedir. Bu kapsamda davalının FSEK kapsamında cayma hakkının kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, eldeki davanın özel bir hüküm olan FSEK md. 58 kapsamında gerçekleşen cayma hakkının kullanıma ilişkin bir dava olmadığı, cayma eyleminin gerçekleşmediği, davalının cayma hakkını kullandığına dair bir delil bulunmadığı, … 3. Noterliğinin …Tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamenin incelenmesinde Türk Borçlar Kanunu kapsamında fesih hakkının kullanıldığı, davacı tarafça her ne kadar dava ıslah edilmiş ise de, Yargıtay kararları ışığında ıslah ile dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması yahut bu suretle dava türünün değiştirilmesinin mümkün olmayacağına ilişkin emsal kararlar dikkate alındığında sübut bulmayan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan: 90 TL posta/tebligat yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸