Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/308 E. 2023/147 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/308 Esas
KARAR NO : 2023/147

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1948 yılında kurulduğunu, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden ve öncü bankalarından biri olduğunu, müvekkiline ait … markasının Türk Patent ve Marka Kurumu(TÜRKPATENT) nezdinde 2003 yılından bu yana tescilli ve aktif olarak kullanılmakta olduğunu, davalı yanın …’ markalarının, müvekkili adına tescilli … ibareli markaları ile son derece benzer olduğunu, zira müvekkili şirket adına tescilli ve sektörde belirli bir bilinirlik elde etmiş olan … markası ile genel izlenimde farklılaşmaya yetecek herhangi bir unsur içermediğini, taraf markaları ele alındığında … ve … ibarelerinin okunuşlarının aynı olduğunu ve müvekkiline ait … markasının “…” şeklinde okunurken davalı markalarının da ‘…’ şeklinde okunduğunu, markaların fonetik olarak benzer olduklarını, iki kelimenin ilk hecesinin aynı sessiz harf ile başlayıp, aynı sesli harfleri içermesi ve üç harfli bir heceden oluşmasının zihinde aynı etkiyi bırakması nedeni ile markaların ayırt edilemeyecek derecede benzeşmekte olduğunu, önceden müvekkiline ait … markasını bilen tüketicilerce markanın akıllarında kalan iziyle … markası duyulduğu anda markalar arasında bir bağ kurulmasının kaçınılmaz olduğunu, zira müvekkiline ait … markasının yoğun reklam kampanyaları ile ülkemizde 7’den 77’ye herkesin bildiği bir marka haline geldiğini ve tüketicilerin pek çoğunun müvekkili markasının bıraktığı hatıra ile … markasını gördüklerinde davacı ile bağ kuracağını, –Tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzer, birbirini tamamlar nitelikte olduğunu, davacı tescili kapsamındaki … Sınıfın ilk dört alt sınıfındaki hizmetlerle …. Sınıfa giren hizmetlerin bağlantılı-benzer olduğunu zira bunların benzer ihtiyaçları giderdiğini ve … Sınıfa giren hizmetlerin 35.sınıfa giren reklam, pazarlama, halkla ilişkiler faaliyetleri olmaksızın gerçekleştirilemeyeceğini belirterek, bu sebeplerle… numaralı Türkiye … Bankası … ve … numaralı … markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının daha önce aynı markayla ilgili olarak aynı iddiaları … 2. FSHHM …E sayılı dosyası ile de ileri sürdüğünü, … 2.FSHHM 18.03.2021 tarih …E ve…K sayılı kararı ile davacı taleplerinin reddine karar verildiğini, … numaralı “…Bankası …” markasının 18.02.2020 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile 09.11.2020 tarihinde … ve … Sınıflarda tescil edildiğini, –… numaralı “…” markasının 14.02.2019 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle 02.07.2019 tarihinde… Sınıflarda tescil edildiğini, itiraza sebep gösterilen markanın başvuru sürecinden veya rüçhan tarihinden önceki 5 yıl süre içinde belirtilen sınıflarda, somut uyuşmazlıkta 35. sınıfta kullanım ispatı yapılması gerektiğini, oysa davacının sadece Axess kart ile ilgili dokümanlara dayandığını, bir kredi kartının … Sınıfta kullanımı olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve bu sebeple de davacı tarafından kullanımın ispatlanamadığını, “…” ibaresinin özellikle elektronik ya da bankacılık sektörü için ayırt edici bir ibare olmadığını, … ibaresinin, … kart söylemi şeklindeki kullanımıyla, içerisinde özel işlemcisi olan, özel şifreleme tekniğiyle kopyalanmaya veya içeriğinin okunmasına izin vermeyen … içeren özel karttır şeklinde bilgiler ışığında tanımlandığını, Bunun davacının iddia ettiği üzere bankacılık sektörünü hatırlatan, benzer markayı hatırlatıcı bir söylemi ve halk nazarında ilişkilendirilme ihtimali olmadığını, her ne kadar müvekkili Banka’nın kötü niyetli bir başvuru talebi olduğu iddia edilse de kötü niyetli, haksız ve hukuka aykırı dava yoluna gidenin davacı taraf olduğunu, 2019 yılının Şubat ayında müvekkili Bankanın insan kaynakları iletişim ekibi tarafından yeni bir “…” kurulduğunu, oluşturulan … platformu kapsamında Müvekkili Banka çalışanlarının tarihi ve kültürel birikimlerini desteklemek, sosyal sorumluluk alanındaki tercihlerini öğrenerek çalışan iletişim faaliyetlerini tek bir çatı altında toplamayı hedeflediğini, söz konusu markayı müvekkilinin kurum içinde kullandığını ve bunu ispat için dilekçesinin ekinde görsel sunduğunu, davacıya ait markayla tüketici nezdinde herhangi bir iltibas ihtimalinin olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 30/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davacının, … Sınıflarda tescilli …nolu ve … nolu … markalarının tescilli oldukları mal ve hizmetler için kullanımını ispat edemediği, davalı markalarının … Sınıfa giren mallar ve … Sınıfa giren hizmetler yönünden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, davacı tescillerinde yer alan mal ve hizmetlerle davalı markalarında yer alan …sınıftaki hizmetlerin benzer-bağlantılı-birbirini tamamlar nitelikte olmadığının değerlendirildiği, bu sebeple davalı markalarının …. Sınıf hizmetler yönünden davacı markalarıyla herhangi bir karıştırılma ihtimali bulunmadığı ve bu sınıf yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davacının dayanak markalarının SMK 6/5 maddesi uyarınca tanınmışlık düzeyinin ispatlanamadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı adına TPMK nezdinde …ve … numaraları ile tescilli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … ibareli …, …, …,…,…, …, …,… numaralı markaların tescilli olduğu, davalıya ait … ibareli … ve… numaralı markaların tescilli olduğu, davacının tescilleri … sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri, hükümsüzlük iddiasına konu davalı markalarının ise … Sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri kapsadığı görülmektedir. Mal ve Hizmet sınıfları bakımından yapılan ilk değerlendirmede taraf markalarının … Sınıflar yönünden ortak olduğu, davacı markalarının … Sınıfta yer alan hizmetleri kapsamadığı anlaşılmaktadır.
… 2. FSHHM’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının 13/07/2020 tarihinde davalının dava dışı … başvuru numaralı … markasına yaptığı itirazın kısmen (…. Sınıfta) reddine ilişkin TürkPatent YİDK … numaralı kararının iptali ve bahsi geçen davalı tescilinin hükümsüzlüğü talebiyle dava açtığı, mahkemece davacının dayanak yaptığı markalarının tanınmışlık düzeyinin ispat edilemediği, davalının haksız rekabetinden söz edilemeyeceği, davacı markalarında yer alan mal ve hizmetlerle davalı markasında yer alan … Sınıftaki hizmetlerin farklı olduğu, …sınıftaki hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, davada tartışılan ….sınıf iden taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine vararak 18/03/2021 tarihli karar ile davanın reddine karar verdiği görülmüştür.
… 2.FSHHM nezdinde görülmüş …E- …K numaralı karara konu ihtilafın, işbu davada tartışılan markalardan başka bir numara almış olan davalının … numaralı … markasına ilişkin olduğu, mezkur dosyada tartışılan sınıfın sadece …. Sınıf olduğu, işbu dosyada tartışılan sınıfların … sınıflar olduğu anlaşılmaktadır.
Marka hukuku anlamında hükümsüzlük, tescil edilmiş bir markanın, gerekli koşullara sahip olmaması nedeniyle dava yoluyla iptali ve böylece, evvelce elde edilmiş marka hakkının son bulması demektir. Bu kapsamda dava konusu markanın, hükümsüzlüğü ve sicilden terkin talebi, ilgili mevzuat kapsamında incelenerek, hükümsüzlük koşullarını sağlayıp sağlamadığı değerlendirilecektir.
Marka hükümsüzlük halleri 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 25. Maddesinde düzenlenmiştir. Mad. 25/1’e göre, SMK 5’inci veya 6’ıncı maddede belirtilen durumlardan birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
SMK 5’inci maddede “marka tescilinde mutlak ret nedenleri” düzenlenmiştir ve bu maddede sayılan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
SMK 6’ıncı maddede, marka tescilinde nispi ret nedenleri düzenlenmiş olup;
Madde 6- (1) tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ya da hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş ya da önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe
dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan başka bir işaret için hak elde edilmiş ise, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesi’nin 1’inci mükerrer 6’ıncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal ve hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zarar görebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal ve hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir hükmündedir.
SMK md. 6/1 kapsamında karıştırılma ihtimali bakımından yapılan inceleme
Piyasada daha önceden aynı veya benzeri mal veya hizmetler için korunan ne kadar çok marka bulunuyorsa, yeni bir işaretin marka olarak tescili de o kadar zorlaşır. Marka olarak bir işaretin tescili için, o işaretin başka bir mal veya hizmeti ifade eden marka ile bir bağlantının mevcut olduğunu halkın zihninde uyandıracak derecede çağrıştırmaması gerekir. Aslında karıştırma ihtimalinin uç noktası, çağrıştırma ihtimalidir. Bir işaret, görsel, fonetik veya diğer bir açıdan farklı olsa bile, “bütünsel” bir açıdan kendisine yaklaşıldığında herhangi bir sebeple müşteri gözünde başka bir marka ile bağlantısı varmış intibaı yaratarak onu çağrıştırıyorsa ve bu yüzden müşterinin mal veya hizmet tercihinde etkili oluyorsa, marka olarak tescili engellenebilir veyahut hükümsüz kılınabilir. Markaların esas itibariyle bir mal veya hizmeti diğer bir mal veya hizmetten ayırt etmek maksadıyla kullanılmaları esas ise de, bazen müşteriler, bir markayı sadece mal veya hizmet ile değil, o mal veya hizmeti sağlayan işletme ile de irtibatlandırabilirler. Müşteriler, markalı mal veya hizmeti, sırf onu arz eden işletmeye duydukları güven ve beğeni sebebiyle tercih etmiş olabilirler. İşletmelerin birbirinden farklı olduğu bilinse dahi, kullanılan işaretlerin benzerliği müşterinin bu işletmeler arasında ekonomik veya organik bir bağ olduğunu düşünmesine yol açıyorsa sonuç yine değişmeyecek ve markalar arasında benzerlik olduğu kabul olunacaktır.
SMK 6/1 maddesinde de belirtildiği üzere bir markanın bir başka marka ile benzer olup olmadığının tespitinde “halk” tarafından karıştırılma ihtimali dikkate alınır. Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulmasıdır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir”.
Başka bir deyişle, karıştırma ihtimali; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Somut olaya dönüldüğünde, davalının, davacı markalarıyla … ibaresinin benzerliği konusunda bir kabulü bulunduğu anlaşılmaktadır, zira … 2. FSHHM nezdinde görülen …E- …K sayılı ihtilafa konu olan olayda davacı davalının dava dışı … başvuru numaralı … markasına itiraz etmiş ve bunun üzerine TürkPatent tarafından markalar benzer bulunarak davalı markasının .. ve …. Sınıflarda reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı üst itirazda bulunurken, davalının üst itiraz yoluna gitmediği ve bu şekilde … ibaresinin davacı markalarıyla benzer olduğunu kabul ettiği görülmektedir.
Bunun yanı sıra markalar arasında karşılaştırma yapıldığında da, davalıya ait … markasında … kelimesini oluşturan harflerin lacivert ile yazılmış, harflerin alt uçlarına ve nokta koyulan yerlerine mavi, yeşil, sarı ve turuncu renklerle noktalar koyulmuş ve belli bir grafik görünüm oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Ancak buradaki kelime unsurunun … olduğu açıktır. Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur” . (TürkPatent Marka İnceleme Kılavuzu 2015). Bu noktada davalının halihazırda … ibaresinin davacı markalarıyla benzerliğini kabul ettiği de gözönüne alınarak konu markanın davacı markalarıyla iltibasa neden olacak denli benzer olduğu sonucuna varılmıştır. … Bankası … markası yönünden yapılan incelemede, işbu markada da korunmak istenen ibarenin … ibaresi olduğu, zira … Bankası’nın davalının ticaret ünvanı ve ana markası olduğu, her ne kadar alt kısma yerleştirilmiş olsa da … kelimesinin büyük harflerle yazıldığı, tek başına ve dikkat çeker biçimde yerleştirildiği ve… Bankası kelimelerinden daha öne çıkar bir pozisyonda olduğu, konu markanın esas unsurunun … olduğu, konu markanın da davacı markalarıyla iltibasa neden olacak denli benzer olduğu dolayısı ile markaların SMK 6/1 maddesinin aradığı manada benzer olma şartını taşıdığı, karıştırılma ihtimalinin somut olayda gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Tanınmış Marka İddiaları Bakımından Yapılan Değerlendirme
Tanınmış marka farklı mal veya hizmetler için de koruma sağladığından markanın aynı veya
benzer ürünler için korunması kuralının istisnasını oluşturmaktadır.
6769 sayılı SMK’da ve taraf olduğumuz tanınmış markalarla ilgili uluslararası anlaşmalarda tanınmış markanın tanımı ve kriterleri gösterilmemiş, bu husus Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği üzere konu mahkeme içtihatları ve öğretiye bırakılmıştır. Nitekim Özel Daire … tarih ve …s. bir kararında “bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayırımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır” biçiminde bir tanımlama getirmiş ve bu tanıma nazaran da markanın promosyon sonucunda kazanılan herkesçe veya ilgili kesimce bilinme, emtia söylendiğinde o markanın akla gelmesi, ilişkin olduğu sektörde iyi bilinme ve geniş bir dağıtım ağına sahip olma gibi kıstaslara göre markanın tanınmış marka olup olmadığının tespiti cihetine gidilmektedir.
Doktrinde konuyla ilgili yapılan bir başka tanıma göre ise; “Bir ülkenin bir veya birkaç yöresinde tutunma markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurt içi ve yurt dışında ilgili çevrelerce bilinen, Paris Sözleşmesine üye devletlerden birinin yurttaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari veya sınai işletmeye sahip kişilere ait bulunan markalar” tanınmış markalardır (Bkz. Ünal Tekinalp Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, s. 411).
SMK m.6/5’te yer alan “Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi” ibaresine temel teşkil eden düzenleme Paris Konvansiyonunun 1. mükerrer 6. maddesi hükmüdür. Bu hükümde tanınmış marka kavramına yönelik olarak verilen kriter “herkesçe bilindiği mütalaa edilen” kavramıdır. Antlaşmanın Fransızca metninde markayı ifade etmek “notoirement connue(s)” ifadesi, Almanca metninde ise Türk doktrininde de sıklıkla kullanılan “notorisch bekannte” ifadesi kullanılmaktadır. Yine Konvansiyon’un 29/1-(c) hükmünde muhtelif yorumlarda itirazlar olması halinde Fransızca metin kabul edilir denmek suretiyle, Fransızca (ve takiben Almanca) metnin esas alınmasının yanlış olmadığı söylenebilir. Hukukumuzdaki düzenlemeye de temel teşkil eden anılı hükümde yer alan ifadeler ise herkesçe bilindiği gibi anlamına gelmekte olup, tanınırlık kriteri olarak ilgili/ilgisiz herkesi yeni toplumu esas almaktadır. Bu kabulün ise tanınmış markanın bilinirlik eşiğini çok yukarı koyduğu ve maddenin uygulama alanını daralttığı muhakkaktır. Bir diğer uluslararası antlaşma olan Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Antlaşması (TRIPs) ise 16. maddesinde yer alan düzenleme ile tanınmışlık düzeyi (yüksek) marka kavramını gündeme getirmiştir. Bu düzenleme sebebiyle doktrinde ve yargı makamlarında farklı özelliklerine göre ve tanınmıştık derecelerine göre, farklı koruma düzeylerine sahip tanınmış marka çeşitlerinin olduğu öngörüsü egemendir. Ancak tanınmış marka huhuken farklı alt türlere ayrılmamakta, TRİPs Paris Konvansiyonu’ndan bağımsız, ayrı bir tanınmış marka kavramı ile ondan ayrı bir düzen getirmemekte, aksine hükmü tamamlamakta, tanınmış marka kavramının uygulama alanını genişletmektedir. Paris Konvansiyonu ve TRIPs bağlamında tanınmış marka tektir. TRIPs düzenlemesiyle tanınmış markanın herkesçe bilinirlik ölçütünü tüm toplum olmaktan çıkarmıştır. Bu bağlamda markanın ticarete konu yapıldığı ilgili sektörde bilinir olması tanınmış marka olarak kabul görmesinde yeterli olacaktır. İlgili sektörün tespitinde ise markanın kapsadığı ürünlerin hitap ettiği müşteriler yanında, rakip ürün müşterileri, alıcıları, satıcıları ve sektör içindeki ilgili kişiler nezdindeki bilinirlik dikkate alınacaktır. (Bkz. Paslı, 433- 440).
Tanınmışlığın tespitinde, marka sahibi tarafından yaptırılan promosyon ve tanıtım malzemeleri yanında ulusal basında veya gazetelerde markanın tanınmışlığını ortaya koyan reklam ve haberler de dikkate alınır. Bunun yanında yaygın kullanım alanı, toplum nazarındaki tanınmışlıkta dikkate alınır. Bir markanın tanınmış marka olarak belirlenmesinde, markanın toplumun ilgili kesiminde sahip olduğu yüksek bilinirlik düzeyi dikkate alınması gereken kriterlerden biridir.
Somut olaya dönüldüğünde, bilirkişi raporu ile de tevsik edildiği üzere, davacı tarafından sunulan delillerde kaynak gösteren ibarenin /markanın … ve/veya…. ve/veya bazen de … olduğu görülmekle beraber bunlar arasında asıl ve ağırlıklı tespit edilebilen kaynak işareti …’dir. .. markalı kartlar kullanıldığında … biçiminde ifade edilen puanlardan/sanal paralardan ne kadar kazanılacağı belirtilmekte ve bunlar sanal olarak ödemelerde de kullanılabilmektedir. Ancak davacı delillerinin davacının dayanak markalarının tanınmışlık düzeyine ulaştığına dair olumlu bir değerlendirme yapmayı mümkün kılmadığı dolayısı ile tanınmışlık iddialarının davacı tarafça ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Davalının Kötü Niyetli Olup Olmadığının Değerlendirilmesi (SMK m.6/9)
Marka hukukunda kötüniyetli tescilin tanımına ve içeriğine SMK’da yer verilmemiştir. Kötü niyet kavramının herhangi bir tanımı yapılmamış olmasından dolayı bu kavramın içeriği Yargıtay Kararları ve doktrindeki görüşler ile açıklanmıştır. Yargıtay HGK 16.07.2008 tarih, 2008/11-501 E., 2008/507
K. Sayılı içtihadında kötüniyetli marka tescilinin tanımı yapılmıştır. Anılan karar uyarınca, marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre tecsil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticaret yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacı yan davalı yanın kötüniyetli olduğunu ifade etmiş ancak ilgili beyanları tevsik edecek herhangi bir veri dosyada tespit edilememiştir. Asıl olanın iyiniyet olması ilkesi çerçevesinde dosya münderecatında aksi yönde herhangi bir verinin de bulunmaması nedenleri ile SMK 6/9 kapsamında davalı yana ait tescilli markanın tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğundan bahsedilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davalı markalarının 09. Sınıfa giren mallar ve 36. Sınıfa giren hizmetler yönünden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu,
davacı tescillerinde yer alan mal ve hizmetlerle davalı markalarında yer alan …sınıftaki hizmetlerin benzer-bağlantılı-birbirini tamamlar nitelikte olmadığının değerlendirildiği, bu sebeple davalı markalarının … Sınıf hizmetler yönünden davacı markalarıyla herhangi bir karıştırılma ihtimali bulunmadığı ve bu sınıf yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davacının dayanak markalarının SMK 6/5 maddesi uyarınca tanınmışlık düzeyinin ispatlanamadığı, aynı şekilde davalının markaları kötü niyetle tescil ettirdiğine dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı adına TPMK nezdinde … ve … numara ile tescilli markaların … ve …. Sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve bu sınıflar yönünden sicilden terkinine, … Sınıf yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen hükümsüzlük talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen talepler yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 188,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.938,80 TL’den dava kısmen kabul kısmen ret olduğundan takdiren %50’si 1.969,40 TL ve 118,60 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.088,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023

Katip
e-imza

Hakim
e-imza