Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/300 E. 2022/134 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/300 Esas
KARAR NO : 2022/134

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Engellenmesi, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi, Manevi ve Kar Kaybı Tazminatı
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Engellenmesi, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi, Manevi ve Kar Kaybı Tazminatı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Albero markasının müvekkili adına TPMK nezdinde tescilli olduğunu, müvekkilinin 50 yılı aşkın zamandır … bölgesinde kuyumculuk – altın işleme faaliyeti ile tanındığını, müvekkilinin … markasının sektörde bilindiğini, davalı şirketin 2019 yılında kurulduğunu, davalı şirketin ticaret unvanında yer alan Albero ibaresi ve reklam tabelasında … ibareli kullanımı ile müvekkilinin marka hakkına tecavüzde bulunduğunu, davalıya tecavüzün gönderilmesi için gönderilen ihtarnamelerin teslim alınmadığını, davalının marka hakkına tecavüz teşkil eden kullanımlarına devam ettiğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını belirterek, marka hakkına tecavüzün tespitine, engellenmesine, önlenmesine, 5.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, 5.000,00 TL kar kaybı tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilinin iş yerinin … olduğunu, yetkili mahkemenin … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu markaları, davacı ile arasındaki anlaşmaya istinaden kullanıldığını, davacının rızası ve bilgisi dahilinde gerçekleşen eylemler nedeniyle dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, bir ticaret unvanının terkin edilinceye kadar kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceğini, müvekkilinin ticaret unvanının “… Şti” olduğu dönemde herhangi bir ticari faaliyette bulunmadığını, maddi, manevi ve lisans bedeline ilişkin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddi gerektiğini belirterek, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini ve davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 02/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davalının “…” isimli işyerinin açılacağını duyurduğu afiş/tabela asılması şeklindeki kullanımlarının, davacı … ve … sayılı markalarına gerçekleşmesi muhtemel bir tecavüz olarak değerlendirilebileceği ancak davacının … ve … sayılı markalarının, dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içerisinde temel işlevlerine uygun, ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığına dair dosya kapsamında delil bulunmadığı, SMK 151/2-c kapsamında değerlendirme yapıldığında hem satışlar hem de satışta kullanılabilecek Pazarlama Satış Dağıtım giderleri incelenmiş olup, davalının resmi olarak aktif olduğu ancak hiçbir satış yapmadığı, satışa yönelik bir masrafının da bulunmadığı, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Engellenmesi, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … numara ile tescilli … ibareli markanın … Sınıfta 03/04/2015 tescil tarihi ile davacı adına kayıtlı olduğu ve halen koruma altında olduğu, … numara ile tescilli … ibareli markanın ise … ve … Sınıflarda, 03/04/2015 tarihinde tescil edildiği ve halen davacı adına koruma kapsamında olduğu görülmüştür.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olayda tarafların marka kullanımlarının incelenmesinde, davacı markalarının beyaz zemin üzerinde siyah büyük harfle yazılı … ve … ibarelerinden oluştuğu, … kelimesinin Türkçe’de herhangi bir anlamının bulunmadığı ancak İtalyanca’da “Ağaç” anlamına geldiği, Gold sözcüğünün ise, İngilizce’de Altın anlamına geldiği ve ülkemizde yaygın olarak kullanıldığı ve davacı markasında … ile bitişik yazıldığı, her iki marka kullanımının da asli unsurlarının bir bütün olarak incelenmesinde … ve … olduğu dolayısı ile davalı kullanımları ile davacı markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
Mal ve Hizmet sınıfları yönünden yapılan incelemede de, davacıya ait … numaralı … markasının … Sınıfta ” Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtialarında tescilli oldukları, davacıya ait … numaralı … ibareli markanın ise, yine … Sınıfta ” Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtialarında, … Sınıfta “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri”nde tescilli oldukları görülmüştür.
Davalı şirketin faaliyet konusu dikkate alındığında, Kuyumcukent İş Merkezi’nde bulunan işyerine tadilat sırasında asılan tabela/afiş şeklindeki kullanımın, …. Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kuyumculuk eşyalarının bir araya getirilmesi hizmetleri” kapsamında değerlendirilmesi mümkündür. Davacının … sınıfta tescilli markaları ile davalının … Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için … sınıfta bulunan kuyumculuk eşyalarının bir araya getirilmesi hizmetleri” kapsamında kalan kullanımları birbirini tamamlayan, benzer mal ve hizmetler olduğu anlaşılmaktadır. Davalının tadilat yapılan yerde, davacı markaları ile ayırt edilemeceyecek derecede benzer ve davacı markalarının tescilli olduğu mallar ile benzer hizmet kapsamında bulunan “…” isimli işyerinin açılacağını duyurduğu afiş/tabela asılması şeklindeki kullanımlarının, gerçekleşmesi muhtemel bir tecavüz olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılmışsa da, davalı tarafça cevap dilekçesinde davacı markasının tescilden bu yana kullanılmadığı iddiasına dayalı kullanmama def’i ileri sürülmüştür. Davacının … ve … sayılı markalarının dava tarihinden önceki beş yıllık süre içinde Türkiye’de ciddi bir biçimde kullandığının ya da kullanmamaya dair haklı sebeplerin bulunduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir.
SMK md. 29/2. fıkrasına göre; “19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. “ şeklindedir.
SMK md. 19/2. fıkrası ise “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.” şeklindedir.
İşbu dava 21.04.2021 tarihinde açılmıştır. Davacının tecavüz iddiasına dayanak aldığı … sayılı … ve … sayılı … markaları ise 03.04.2015 tarihinde tescil edilmiş olup, dava tarihi itibarıyla en az 5 yıldır tescillidir. Bu nedenle davalının kullanmama def’i karşısında, davacı markalarının dava tarihinden önceki beş yıllık süre içinde Türkiye’de ciddi bir biçimde kullandığının ya da kullanmamaya dair haklı sebeplerin bulunduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamında, belirtilen dönem içerisinde markanın kullanımına ilişkin olarak birer adet boş ve tarihsiz fatura ve sevk irsaliyesi, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Faaliyet Belgesi, ürün, forma ve kartvizit görseli bulunduğu, anılan belge ve görseller dışında dosya kapsamında, davacı markasının ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığını kanıtlar bir delil bulunmadığı tespitİ karşısında, davacının … ve …sayılı markalarının dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içerisinde tescilli olduğu sınıflarda tüketiciye arz edildiği ve pazar payı kazanmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla markanın temel işlevlerine uygun, ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığının kanıtlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, hükme esas alınan 02/08/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu bir arada değerlendirildiğinde, davalının … isimli iş yerinin açılacağını duyurduğu afiş/tabela asılması şeklindeki kullanımlarının, davacı adına … ve … numaraları ile tescilli markalarına gerçekleşmesi muhtemel bir tecavüz olarak değerlendirilebileceği ancak davacının …ve … numaralı markalarının, dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içerisinde temel işlevlerine uygun, ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığına dair dosya kapsamında delil bulunmadığı nazara alınarak davanın, davalının kullanmama def’ine ilişkin yapmış olduğu itiraz doğrultusunda reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca, peşin olarak yatırılan 683,10 TL’den, hesap olunan 80,70 TL’nin mahsubu ile kalan 602,40 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen tecavüzün tespiti, kaldırılması, önlenmesi talepleri yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat ve kar kaybı tazminatı talepleri yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza