Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/294 E. 2023/72 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/294 Esas
KARAR NO : 2023/72

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (FSEK)
DAVA TARİHİ : 13/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Maddi ve Manevi Tazminat (FSEK) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu … Hikaye ve Faaliyet Kitaplarının mali ve manevi haklarının münhasıra müvekkiline ait olduğunu, dava konusu çocuk kitapları ve eklerinin davalılar tarafından izinsiz şekilde çoğaltıldığını, … ekinde kupon karşılığında dağıtıldığını ve satıldığını, davalıların bu şekilde haksız kazanç elde ettiklerini, müvekkili tarafından davalılara herhangi bir izin verilmediğini, müvekkilinin maddi ve manevi haklarının ihlal edildiğini belirterek, davalılardan ayrı ayrı 30.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin … FSHHM olduğunu, davacının dava konusu içeriklerin hak sahibi olduğunu ispat edemediğini, müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, dava konusu ürünlerin FSEK kapsamında eser niteliğinde olmadığını, davacının müvekkili şirketten maddi manevi zarar talep etme hakkının bulunmadığını, davalıların sorumlu olduğu kabul edilse dahi müvekkili şirket açısından m.68 hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini, asli kusurlunun diğer davalı olduğunu, davacı yanın beyan ettiği hesaplama şeklinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu ürünlerin birçoğunun zaman aşımına uğradığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın usulden ve esastan reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekili beyan dilekçesinde özetle ; 24/03/2017 tarihinde tanzim edilen lisans sözleşmesi kapsamında ürünlerin çoğaltımı ve dağıtımına ilişkin müvekkiline yetki verildiğini, davacının yetkisinin münhasır olmadığını, diğer davalı … gazetesi ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmede lisans devri yapılmadığını, sözleşmenin ürün satımına ilişkin olduğunu ve lisans sözleşmesine aykırı bir durumun gerçekleşmediğini, davacı tarafın sözleşmede yer alan taahhütlerini yerine getirmediğini belirterek, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 23/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davaya konu; .., …, .., …, …, …, … isimli kitaplar ayrı ayrı ele alınıp incelendiğinde; her birinin belli bir kurgusal hikayeyi ve bu hikayeler ile uyumlu grafik görselleri içeren çocuk hikaye kitapları olduğu, hikaye ile görselleri meydana getiren kişilerin hususiyeti ile fikri emeğini birlikte içeren ürünler olduğu; her birinin basılıp yayınlanmak suretiyle alenileşmiş kitap nüshaları olduğu ve anılan tüm özellikleri bağlamında her bir eser yönünden ayrı ayrı kısımlara ayrılabilen hikaye bölümlerinin FSEK md. 2/1 kapsamında ilim edebiyat eseri maiyetinde oluğu ve her bir eserdeki estetik unsuru haiz görsellerin FSEK md. 4/6 kapsamında grafik eser niteliği haiz güzel sanatlar eserleri oldukları, davaya konu; …, …, …, …, … isimli kitaplar ayrı ayrı ele alınıp incelendiğinde; her birinin çocuklara yönelik eksik görsel tamamlama, görseller arasındaki fakları bulma, görselleri boyutuna göre sıralama, boyama, sayma, saklı görseli bulma gibi faaliyetler ile bunlara ilişkin çözümleri içeren kitaplar olduğu; anılan faaliyetlerin tüm dünya kapsamında alenileşmiş pek çok çocuk kitabında bulunan harcıalem ve anonim nitelikte faaliyetler olduğu, herhangi bir özgün ve hususi ifade tarzını içermediği, faaliyet tasarımlarının ve bunlara ilişkin ifade ve ibarelerin eser vasfına haiz olacak bir hususiyet içermediği; buna karşın faaliyetlerde kullanılan grafik görsellerinin faaliyet tasarımlarından ayrıca estetik bir değerinin bulunduğu ve meydana getiren kişinin hususiyetini içerdiği; anılan tüm özellikleri bağlamında bahse konu kitaplardaki estetik unsura haiz görsellerin FSEK md. 4/6 kapsamında grafik eser niteliği haiz güzel sanatlar eserleri oldukları, her ne kadar dosyaya eser nüshası sunulmamış olsa da davacı vekilince dosyaya sunulmuş olan T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından … tarih ve … kayıt tescil numarası ile …. (Yapım Yılı: 2016, Türü: Animasyon, Yapımcı: davacı firma, Yönetmen: …, … Bestecisi: …, Senaryo ve Diyalog Yazarı: …, Animatör: …, …, …,…) isimli yapıma ilişkin tanzim edilmiş Sinema Eserlerine İlişkin Kayıt Tescil Belgesi kopyası üzerinden yapılan incelemede; … isimli yapımın senarist, yönetmen, özgün müzik bestecisi ve animatörün birlikte eser sahibi sıratıyla ve dublajı yapan icracı sanatçılar ile ilk tespiti yapan yapımcıların bağlantılı hak sahipleri sıfatıyla hususiyet ve özgünlüğünü içeren, vizyona girerek umuma arz edilmek suretiyle alenileşmiş bir sinematografik yapım olduğu ve anılan tüm özellikleri bağlamında FSEK md. 5 kapsamında canlandırma tekniği ile yapılmış sinema eseri olduğu, her ne kadar davacı vekilince davaya konu kitap ekleri olarak ifade edilen maket, maske, oyun hamuru, yazı tahtası, oyuncak vb. ürünlerin de FSEK kapsamında eser niteliğine haiz olduğu iddia edilmiş olsa da; tüm dosya kapsamında anılan ürünlere ilişkin denetlemeye ve sorgulamaya elverişli herhangi bir ispat vasıtasının sunulmamış olduğu görülmüştür. Anılan nedenlerle iddiaya konu ürünlerin FSEK kapsamında eser niteliğini haiz olup olmadığının incelenmesi ve değerlendirilmesi mümkün olamadığı, davacı yanca dosyaya sunulmuş olan …, …, .., …, .., .., … isimli kitap nüshalarının her biri ayrı ayrı ele alınıp incelendiğinde eserlere ilişkin belirtilmiş künye bilgilerinin aşağıdaki şekilde yayınlanmış olduğu görülmüştür: Yazan: …, Resmeden: …, Grafik Tasarım: …, Yayına Hazırlayan: …, Yayıncı : …olduğu görülmüş olup; anılan bilgiler uyarınca hikaye yazarı …’ün davaya konu hikaye kitaplarındaki FSEK md. 2/1 kapsamında dil ve yazıyla ifade olunan ilim edebiyat eserlerinin sahibi olduğu, 6. Davaya konu …, …, …, …, …, …, … isimli kitap nüshalarında grafik eserlerin eser sahiplerinin künye sayfalarında “Resmeden: …” olarak belirtilmiş olduğu görülmüş olduğu, davaya konu .., …, …, …, … isimli faaliyet kitaplarında künye bilgisi olmadığı ve grafik eserlerin sahiplerinin anılmadığı görülmüştür. Ayrıca; dosyada mübrez 24/03/2017 tarihinde davacı … Ltd. Şti. firması ile davalı … Oyuncak Paz. San. Tic. Ltd. Şti. firması arasında akdedilmiş Lisans Sözleşmesinde de davaya konu eserlerin adları ile bu eserlere ilişkin herhangi bir eser sahibinin anılmamış olduğu; yalnız TÜRKPATENT tarafından tescil numaralarının anıldığı ve dosyada mübrez TÜRKPATENT marka tescil belgelerinin davaya konu kitaplar üzerinde FSEK kapsamında mali, manevi ve bağlantılı hak sahipliğini ispata elverişli olmadığı, davaya konu …, .., …, …, …, …, .., …., …, …, …., …. isimli kitaplardaki eser sahiplerinin adı anılmamış grafik eser yönünden FSEK md. 12/1 “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlıyan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir.” hükmü uyarınca davalı yayıncı …Tic. Ltd. Şti. firmasının grafik eserlere ilişkin hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabileceği, tüm dosya ve ekleri kapsamında merhum …’ün davaya konu kitapların eser sahibi olduğu iddiasının ispatına elverişli herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmamış olduğu, dosyada mübrez, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından … tarih ve …kayıt tescil numarası ile tanzim edilmiş 2016 yapım tarihli animasyon türündeki …. isimli sinema eserine ilişkin kayıt tescil belgesindeki bilgiler incelendiğinde; birlikte eser sahiplerinin Yönetmen, Senarist ve Diyalog Yazarı:…, Animatörler: …, …, …, … ve …Bestecisi: … olduğu, tüm dosya kapsamında; yönetmen, senarist ve yapımcı merhum …’ün hak devir sözleşmeleri sunulmuş olmakla birlikte; eserin birlikte eser sahipleri olan animatörler …, …, …, … ile … bestecisi…’ın … isimli animasyon türündeki sinema eserine ilişkin mali hak devir sözleşmelerinin dosyaya sunulmamış olduğu, … isimli animasyon türündeki eser ile davaya konu kitaplarda aynı karakterlerin işlenmiş olduğu dosya kapsamından anlaşıldığı; ancak anılan karakterlerin müstakil olarak FSEK kapsamında eser olduğuna ilişkin tüm dosya kapsamında herhangi bir ispat aracına rastlanılmamıştır. Yine dosyada mübrez TÜRKPATENT marka tescillerine konu karakterler ile … markalarının müstakil olarak FSEK kapsamında eser vasfına olmadığı, 13. Dosyada mübrez 24/03/2017 tarihinde davacı … Ltd. Şti. firması ile davalı …Ltd. Şti. firması arasında akdedilmiş Lisans Sözleşmesine konu olan çizgi film animasyon karakterleri TÜRKPATENT tarafından tescil edilmiş markalardır. FSEK kapsamında tescil ilkesi kabul edilmemiştir. Anılan nedenlerle davaya konu kitaplarda kullanılan çizgi film karakterleri ile … isimli markanın FSEK kapsamında eser kabul edilmeyeceği tarafımızca değerlendirildiğinden; marka tecillerinin mali hak sahipliğinin ispatına elverişli olmadığı, Her ne kadar bir başka eser türündeki hak sahipliğinin diğer bir eser türü üzerinde hak sahipliği anlamına gelmeyecek olsa da; … isimli sinema eserinin tüm eser sahiplerinin FSEK md. 52 şekil hükmüne uygun bir sözleşme davacı firmaya mali haklarını devrettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmamış olduğundan anılan eserin tüm haklarının davacı firmaya ait olduğu iddiasının geçersiz olduğu, davacı vekilince dosyaya sunulmuş … …, …, …, …, …., …, … isimli kitap nüshalarının künye sayfasında yazar sıfatıyla eser sahibi adı anılan …’ün anılan eserler üzerindeki mali haklarına ilişkin davacı firmanın hak sahibi olduğunun ispatına elverişli FSEK md. 52 hükmündeki şekil şartlarına uygun bir sözleşmenin dosyaya sunulmamış olduğu, Yine davaya konu … hikaye kitapları ile faaliyet kitaplarındaki afik eserlere ilişkin eser veya hak sahiplerinden alınmış FSEK md. 52 hükmündeki şekil şatlarına uygun herhangi bir sözleşmenin dosyaya sunulmamış olduğu, tüm dosya kapsamında davacının davaya konu tüm kitaplar üzerinde FSEK kapsamında mali hakları hak sahiplerinden aslen veya devren iktisap etmiş olduğunun ispatına elverişli FSEK md. 52 hükmüne uygun sözleşmelerin sunulmamış olması nedeniyle davacının mali hak sahipliği ve hak ihlali iddiasının geçersiz olduğu, FSEK kapsamında mali hak ihlali söz konusu olmamakla birlikte; davaya konu kitaplarda kullanılan karakter ve ifadeler 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında TÜRKPATENT tarafından davacı firma adına tescil edilmiş olduğundan sınai mülkiyet hakkının ihlali ve/veya taraflar arasındaki sözleşme sürelerinin aşılmış olması nedeniyle haksız rekabet hükümlerinin uygulanmasına ilişkin takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu, Davacı tarafça davalıya dava konusu eserlerde kullanılan ve TÜRKPATENT tarafından tescil edilen marka, isim ve karakterleri kendi rızası ile taraflar arasında kurulmuş sözleşme hükümleri kapsamında teslim edilmiş olması sebebiyle eser sahibinin mali hakkına tecavüz kapsamında FSEK m.68 uyarınca 3 kat bedel talebinde bulunulamayacağı, manevi hakların ancak eser sahibi açısından ileri sürülebilmesi, mali hakların devri ile eser sahibinin manevi haklarının devrinin söz konusu olamayacağı ve mali hakka sahip olan şirketin manevi hakların devri kabil olmadığından davacı firmanın manevi hakları kullanma hakkı bulunmadığı; davacının hak sahipliğinin ispatına yönelik … isimli sinema eserine ilişkin merhum… ile birlikte eser sahibi olan kişiler ile davaya konu … hikaye kitaplarının yazarı …’ün işbu davada taraf olmadığı ve tüm dosya kapsamından merhum …’ün kişilik haklarının ihlalinin söz konusu olmadığı göz önüne alındığında davacı firmanın manevi tazminat talebinde bulunamayacağı ve manevi tazminat talebinin haksız olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, …, Hikaye ve faaliyet kitapları ve eklerinin davalılar tarafından mali ve manevi haklara ihlal oluşturacak biçimde kullanıldığı iddiasına dayalı FSEK md 68 uyarınca 3 kata kadar tazminat ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’ne yazılan … tarih ve … sayılı müzekkere cevabında; “ Dava konusu …,.., …., …, …, … isimli çocuk kitapları için Davalılar … Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve … Şirketi tarafından ayrı ayrı her bir kitap için davalılarca alınan bandrol adetlerinin yazılı olarak mahkemenize gönderilmesi istenmektedir. Bandrol otomasyon sistemimizde yapılan sorgulama sonucunda, söz konusu eserlere ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır.” denildiği görülmüştür.
Eser Vasfı Yönünden Yapılan Değerlendirme
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer (HİRCSH, E. E. (1948). Fikrî ve Sinaî Haklar. Ankara Basımevı. 1948, s.130; ARSLANLI, H. (1954). Fikri Hukuk Dersleri II, s.13. ) Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır. (ERDİL, E., (2009), Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Şerhi (3. bs.), İstanbul: Vedat Kitapçılık, s.21.) FSEK’te sayılan eser çeşitleri; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işlenme ve derlemelerdir.
Bilindiği üzere dil ve yazı ile ifade olunan eserler geniş bir fikir alanını kapsarlar. Bu eserler, hikaye, roman, şiir, skeç ve tiyatro oyunları gibi dramatik eserleri ile bilimsel konferansları, araştırmaları, monografileri, siyasi nutukları, eğlendirici sohbet tarzında konuşmaları, çocuk hikayelerini ve benzerlerini kapsar (1886 tarihli Bern Sözleşmesi Md. 2/I). Bu tür fikir ve sanat ürünlerinin ilim ve edebiyat eseri sayılabilmesi için, onların mutlaka yazı ile tespit edilmiş olmaları gerekmez, başka bir ifade ile duygu ve düşünceleri ifade için kullanılan araç veya olanağın hiçbir önemi yoktur. Bu araç veya olanak yazı, çizgi, rakam, formül veya söz olabilir. Örneğin şifahen söylenmiş bir şiir, hikaye, masal da hususiyet taşıyorsa, kamuya sunulduğu andan itibaren eser olarak korunur. Yine dil ve yazı ile ifade olunan eserlerde konunun mutlaka bilimsel veya edebi olması da şart değildir. Siyasal, sosyal ve dinsel düşünce ve fikirler de ilim ve edebiyat eseri sayılırlar. Yine kullanılan dilin yabancı veya ölü bir dil oluşu da önem taşımaz. Ayrıca bunların yapıldığı mekanın önemi de yoktur. Dil ve yazı ile ifade olunan eserlerin korunabilmesi için hususiyet taşımaları gerekir.
Doğada ve toplumda hali hazırda var olan şeylerin başka bir şekilde ifade edilmesi pek de mümkün değil ise, bu noktada ortaya çıkan ürünün telif haklarına konu bir hususiyetinden bahsedilemeyecektir. Yargıtay içtihatlarında da benzer şekilde; düşük düzeyli anlatım ve yetersiz bilgilerin hususiyet içermediği, hususiyetin sıradan olmamayı ve belli bir düzeyi bulunmak kaydıyla yaratıcılığı zorunlu kıldığı üzerinde durulmaktadır (Yargıtay 11. H.D. T.09.05.2017, E.2015/12923, K.2017/2724).
Fikri mülkiyet kavramı; fikir ve sanat eserlerini de bünyesinde barındıran, geniş anlamda insan zekasının ürünlerini esas alan bir üst kavramdır. Diğer bir ifade ile, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında koruma altına alınan eser, icra, fonogram, yapım ve yayınlar ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamında korunan marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ve geleneksel ürün adları fikri mülkiyet üst kavramı içine yer almaktadır. FSEK kapsamına tanınan fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar (telif haklar) ile SMK kapsamında tanınan sınai mülkiyet hakları fikri mülkiyet hakları şemsiyesi altında tanınmış haklardır.
FSEK kapsamında korumaya haiz bir fikir ve sanat ürününün aynı zamanda sınai mülkiyetin konusu olması o fikri ürünün FSEK kapsamında korunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bu husus, FSEK md. 4 son fıkrasında “Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması, düşünce ve sanat eserleri olmak sıfatlarını etkilemez.” hükmü ile ifade edilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere FSEK’e göre bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilip koruma altına alınabilmesi için; fikri bir çabanın ürünü olması, sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş olması ve FSEK’te sayılan eser türlerinden birine girmesi gerekmektedir.
Somut olaya dönüldüğünde, dava konusu … hikaye kitaplarının hikaye ile görselleri içermesi; buna karşın … faaliyet kitaplarının ise bir hikaye içermemekle birlikte çocuklara yönelik kimi faaliyet açıklamaları ve görsel içerikler içermesi dikkate alındığında her iki kitap serisinin eser vasfının birbirinden ayrı şekilde değerlendirilmesi gerekmiştir. …, …, …, …, …, …, …. isimli kitaplar ayrı ayrı ele alınıp incelendiğinde; her birinin belli bir kurgusal hikayeyi ve bu hikayeler ile uyumlu grafik görselleri içeren çocuk hikaye kitapları olduğu, hikaye ile görselleri meydana getiren kişilerin hususiyeti ile fikri emeğini birlikte içeren ürünler olduğu; her birinin basılıp yayınlanmak suretiyle alenileşmiş kitap nüshaları olduğu ve anılan tüm özellikleri bağlamında her bir eser yönünden ayrı ayrı kısımlara ayrılabilen hikaye bölümlerinin FSEK md. 2/1 kapsamında ilim edebiyat eseri maiyetinde oluğu ve her bir eserdeki estetik unsuru haiz görsellerin FSEK md. 4/6 kapsamında grafik eser niteliği haiz güzel sanatlar eserleri oldukları, …, …,.., …, …isimli kitaplar ayrı ayrı incelendiğinde; her birinin çocuklara yönelik eksik görsel tamamlama, görseller arasındaki fakları bulma, görselleri boyutuna göre sıralama, boyama, sayma, saklı görseli bulma gibi faaliyetler ile bunlara ilişkin çözümleri içeren kitaplar olduğu; anılan faaliyetlerin tüm dünya kapsamında alenileşmiş pek çok çocuk kitabında bulunan harcıalem ve anonim nitelikte faaliyetler olduğu, herhangi bir özgün ve hususi ifade tarzını içermediği, faaliyet tasarımlarının ve bunlara ilişkin ifade ve ibarelerin eser vasfına haiz olacak bir hususiyet içermediği; buna karşın faaliyetlerde kullanılan grafik görsellerinin faaliyet tasarımlarından ayrıca estetik bir değerinin bulunduğu ve meydana getiren kişinin hususiyetini içerdiği; anılan tüm özellikleri bağlamında bahse konu kitaplardaki estetik unsura haiz görsellerin FSEK md. 4/6 kapsamında grafik eser niteliği haiz güzel sanatlar eserleri oldukları kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar dosyaya eser nüshası sunulmamış olsa da davacı vekilince dosyaya sunulmuş olan T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından … tarih ve … kayıt tescil numarası ile … (Yapım Yılı: 2016, Türü: Animasyon, Yapımcı: davacı firma, Yönetmen: …, … Bestecisi: …, Senaryo ve Diyalog Yazarı: …, Animatör: …, …, …, …) isimli yapıma ilişkin tanzim edilmiş Sinema Eserlerine İlişkin Kayıt Tescil Belgesi kopyası üzerinden yapılan incelemede; …. isimli yapımın senarist, yönetmen, .. bestecisi ve animatörün birlikte eser sahibi sıratıyla ve dublajı yapan icracı sanatçılar ile ilk tespiti yapan yapımcıların bağlantılı hak sahipleri sıfatıyla hususiyet ve özgünlüğünü içeren, vizyona girerek umuma arz edilmek suretiyle alenileşmiş bir sinematografik yapım olduğu ve anılan tüm özellikleri bağlamında FSEK md. 5 kapsamında canlandırma tekniği ile yapılmış sinema eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
Eser Sahipliği Yönünden Yapılan İnceleme
FSEK md. 1/B (b) ile md. 8/1 hükümlerindeki tanımlar uyarınca bir eser sahibi eseri meydana getiren kişidir. Sinema eserleri vb. kimi eserlerde birden fazla kişi eserin meydana getirilmesinde katkı sunabilmektedir. Bu kapsamda, FSEK md. 8/3 “Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.” hükmü ile sinema eserlerindeki eser sahiplerini tarif etmektedir.
Eser sahiplerinin birden fazla oluşu; FSEK md. 9 “Birden fazla kimselerin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, eseri birlikte vücuda getirenlerden her biri bütün eserin değiştirilmesi veya yayımlanması için diğerlerinin iştirakini isteyebilir. Diğer taraf muhik bir sebep olmaksızın iştirak etmezse, mahkemece müsaade verilebilir. Aynı hüküm mali hakların kullanılmasında da uygulanır.” hükmü ile düzenlenmiştir.
Eser sahipleri arasındaki birlik ise; FSEK md. 10 “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir. Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir muameleye muhik bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir. Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez. Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır.” hükmü ile düzenlenmiştir.
Eser sahipliğinin tespitine ilişkin karineler FSEK md. 11 ve 12’de düzenlenmiştir. FSEK Md. 11 uyarınca sahibinin adı belirtilen eserlerde, yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılmaktadır. FSEK md. 12 hükmüne göre; sahibinin adı belirtilmeyen eserlerde, yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir ve bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır.
Somut olaya dönüldüğünde, …,…, …, …, .., …, … isimli kitapların incelenmesinde, hikaye yazarının … olduğu, dava konusu hikaye kitaplarındaki FSEK md. 2/1 kapsamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim edebiyat eserlerinin sahibi olduğu, grafik eserlerinin eser sahiplerinin künye sayfasında … olarak belirtildiği, …, …, …, …, …. isimli faaliyet kitaplarında künye bilgisinin olmadığı, grafik eserlerinin sahiplerinin anılmadığı görülmüştür. Ayrıca dosyada mübrez 24/03/2017 tarihinde davacı …Tic. Ltd. Şti. firması ile davalı …Ltd. Şti. firması arasında akdedilmiş Lisans Sözleşmesinde de davaya konu eserlerin adları ile bu eserlere ilişkin herhangi bir eser sahibinin anılmamış olduğu; yalnız TÜRKPATENT tarafından tescil numaralarının anıldığı ve dosyada mübrez TÜRKPATENT marka tescil belgelerinin davaya konu kitaplar üzerinde FSEK kapsamında mali, manevi ve bağlantılı hak sahipliğini ispata elverişli olmadığı görülmüştür. Dosyada mübrez, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı müzekkere cevap yazısında; “[…] dava konusu …, …,…, …, .., …,…, ….isimli çocuk kitapları için Davalılar … ve …. Anonim Şirketi tarafından ayrı ayrı her bir kitap için davalılarca alınan bandrol adetlerinin yazılı olarak mahkemenize gönderilmesi istenmektedir. Bandrol otomasyon sistemimizde yapılan sorgulama sonucunda, söz konusu eserlere ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır.” denildiği görülmüştür.
FSEK m.8/1’e göre bir eserin sahibi, onu meydana getirendir. FSEK m. 1/B-b hükmünde de bu tanım tekrar edilmiştir. Her ne kadar davaya konu hikaye kitaplarında “Resmeden: …” ifadesi ile davacı firmanın ticari unvanındaki “…” kelimesinin benzerlik arz ettiği görülmüş olsa da; anılan emredici hükümler uyarınca doktrinde kabul gören görüş uyarınca yalnızca gerçek kişiler eser sahibi olabilir, yayımcılar, yapımcılar ve tüzel kişiler eser sahibi olamaz. ( Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2012, s. 143) Tüzel kişiler ancak istisnai durumlarda kanuni mali haklara sahip olabilir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/16277 Esas, 2015/1285 Karar sayılı ilamında; “…5846 Sayılı FSEK.nun 1. ve 2/3 maddesi uyarınca bir eserin sahibi onu meydana getiren kişidir. Davacı TSE 132 Sayılı Kanunla kurulmuş ve tüzel kişiliği haiz bir kurum olduğundan, esasen yaratıcı faaliyeti olmayan tüzel kişi davacının eser sahibi olduğundan da söz edilemez. Davacı TSE, 5846 Sayılı FSEK 10 /son ve/veya 18. maddesi uyarınca davaya konu yayınlar üzerinde yasa gereği mali hakları kullanma hakkına sahiptir, ancak manevi hak sahipliğinden söz edilemez. Buna rağmen davacı kurum yararına 5846 Sayılı FSEK 70/1. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki hüküm ile tüzel kişilerin eser yaratma faaliyetinde bulunabilme imkanı olmadığından eser sahibi olamayacağına hükmetmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle, dava konusu kitaplardaki eser sahiplerinin adı anılmamış grafik eser yönünden FSEK md. 12/1 “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlıyan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir.” hükmü uyarınca davalı yayıncı … Ltd. Şti. firmasının grafik eserlere ilişkin hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabileceği, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından …tarih ve …kayıt tescil numarası ile tanzim edilmiş 2016 yapım tarihli animasyon türündeki … isimli sinema eserine ilişkin kayıt tescil belgesindeki bilgiler incelendiğinde; birlikte eser sahiplerinin Yönetmen, Senarist ve Diyalog Yazarı: …, Animatörler: …, …, …, … ve …Bestecisi: … olduğu sonucuna varılmıştır.
Mali Hak Sahipliği Yönünden Yapılan İnceleme
Davacı taraf davaya konu kitapla üzerindeki tüm maddi ve manevi hakların eser sahibi merhum … tarafından devredilmesi ile aslen iktisap ettiğini iddia emektedir. Bu kapsamda; davacı vekilince dosyaya sunulmuş 06/06/2016 tarihli 3 adet mali hak devir sözleşmesi incelendiğinde; merhum …’ün yönetmen, senarist ve yapımcı sıfatları ile …. isimli animasyon türündeki sinema eserine ilişkin sahip olduğu mali hakların devrine ilişkin sözleşme ile davacı firma yetkilisi olarak yine merhum … tarafından atılı iki imza ile düzenlenmiş 3 farklı sözleşmenin dosyada mevcut olduğu görülmüştür. Yukarıda ifade edildiği üzere; FSEK md. 8/3 hükmü gereği sinema eserlerinde yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı ve canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasında sayılmıştır. Dosyada mübrez sinema eserine ilişkin eser işletme belgesinde adı bulunan özgün müzik bestecisi ve animatörler de anılan sinema eserinin birlikte eser sahipleri arasındadır. Tüm dosya kapsamında; yönetmen, senarist ve yapımcı merhum …’ün hak devir sözleşmeleri sunulmuş olmakla birlikte; eserin birlikte eser sahipleri olan animatörler …, …, …, … ile … bestecisi …’ın … isimli animasyon türündeki sinema eserine ilişkin mali hak devir sözleşmelerinin dosyaya sunulmamış olduğu görülmüştür. Dosyada mübrez, merhum … tarafından atılı iki imza ile tanzim edilmiş 06/06/2016 tarihli 3 adet Mali Hak Devir Sözleşmeleri … isimli animasyon türündeki sinema eserine ilişkin düzenlenmiştir. Ancak davaya konu kitaplar FSEK md. 2/1 kapsamında ilim edebiyat eseri ve md. 4/6 kapsamında güzel sanatlar eseri niteliğindeki eserlerdir. FSEK md. 6 hükmü diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip bu esere nispetle müstakil olmayan ve bir eserin bir başka esere çevrilmesi ile meydana getirilmiş olan fikir ve sanat mahsullerini işleme eser olarak tanımlamaktadır. … isimli animasyon türündeki eser ile davaya konu kitaplarda aynı karakterlerin işlenmiş olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ancak anılan karakterlerin müstakil olarak FSEK kapsamında eser olduğuna ilişkin tüm dosya kapsamında herhangi bir ispat aracına rastlanılmamıştır. Yine dosyada mübrez TÜRKPATENT marka tescillerine konu karakterler ile … markalarının müstakil olarak FSEK kapsamında eser vasfına haiz olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyada mübrez 24/03/2017 tarihinde davacı … Tic. Ltd. Şti. firması ile davalı … Tic. Ltd. Şti. firması arasında akdedilmiş Lisans Sözleşmesine konu olan çizgi film animasyon karakterleri TÜRKPATENT tarafından tescil edilmiş markalardır. FSEK kapsamında tescil ilkesi kabul edilmemiştir. Anılan nedenlerle davaya konu kitaplarda kullanılan çizgi film karakterleri ile … isimli markanın FSEK kapsamında eser kabul edilmeyeceği değerlendirildiğinden; marka tecillerinin mali hak sahipliğinin ispatına elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar bir başka eser türündeki hak sahipliğinin diğer bir eser türü üzerinde hak sahipliği anlamına gelmeyecek olsa da; … isimli sinema eserinin tüm eser sahiplerinin FSEK md. 52 şekil hükmüne uygun bir sözleşmeyi davacı firmaya mali haklarını devrettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmamış olduğundan anılan eserin tüm haklarının davacı firmaya ait olduğu iddiasının geçersiz olduğu, yine davaya konu … hikaye kitapları ile faaliyet kitaplarındaki grafik eserlere ilişkin eser veya hak sahiplerinden alınmış FSEK md. 52 hükmündeki şekil şatlarına uygun herhangi bir sözleşmenin dosyaya sunulmamış olduğu, anılan tüm nedenlerle ve tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler uyarınca davacının davaya konu kitaplar üzerinde mali hak sahipliği iddiasının geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan İnceleme
Davacı taraf dava dilekçesinde davaya konu eserin haksız kullanımı sebebiyle belirlenecek rayiç bedelin üç katı tazminatın ihlal tarihlerinden itibaren hesaplanacak olan yasal faizi ile davalıdan tahsil edilerek davalıya verilesini talep etmiş ve maddi tazminat talebinin FSEK 68’e dayandırmıştır.
FSEK m.68/I hükmüne göre; “eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”. FSEK m.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması6 ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir.
Davacının davaya konu kitaplar üzerinde FSEK kapsamında mali hak sahipliğinin ispatına elverişli araçları dosyaya sunmamış olduğu görüldüğünden, davacının davaya mali hak ihlali iddiasının geçersiz olduğu, davacı yanın FSEK md. 68 hükmü kapsamında 3 kata kadar maddi tazminat talebi yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hak sahibinden izinsiz olarak çoğaltılan eserlerle ilgili olarak FSEK md. 68’de düzenlenen ve doktrinde medeni ceza olarak ifade edilen 3 kat tazminat öngören telif tazminatı taleplerinde; hak sahibinin sözlü de olsa bir anlaşması olduğu takdirde bu maddenin uygulanamayacağı Yargıtay kabulü ile sabittir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/4790 Esas, 2014/9178 Karar sayılı ilamında “..Mahkemece, FSEK’nın 68. maddesi hükmü gereğince rayiç bedelin 3 katına hükmedilmiş ise de, anılan maddenin uygulanabilmesi için davacıya ait eserin arada her hangi bir sözleşme olmaksızın izinsiz olarak kullanılması veya sözleşme olmasına rağmen sözleşmeye aykırı olarak kullanılması gerekmekte olup, davacı tarafından eserlerinin sözlü sözleşmeye dayalı olarak davalı tarafından kullanıldığı, ancak telif ücretinin ödenmediği iddia edildiğine göre arada yazılı bir sözleşme olmasa bile davacı tarafından müzik eserlerinin hazırlanarak davalıya teslim edildiği söz konusu olmasına göre artık burada FSEK’nın 68. maddesine göre izinsiz kullanım nedeniyle 3 kat tazminata hükmedilmesi doğru değildir.” demektedir.
Davacı tarafça davalıya dava konusu eserlerde kullanılan ve TÜRKPATENT tarafından tescil edilen marka, isim ve karakterleri kendi rızası ile taraflar arasında kurulmuş sözleşme hükümleri kapsamında teslim edilmiş olması sebebiyle eser sahibinin mali hakkına tecavüz kapsamında FSEK m.68 uyarınca 3 kat bedel talebinde bulunulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf aynı zamanda manevi tazminat talebinde de bulunmuştur. Her ne kadar davaya konu eserler üzerinde hak sahipliği tespit edilememiş olsa da; somut uyuşmazlıkta FSEK md. 14/1’de tanımlanan merhum Kemal Murat Kürüz’ün umuma arz yetkisinin ihlali iddiası halinde mirasçıların FSEK m. 19’a dayalı olarak aynı Kanunun 70/1. maddesine göre manevi hak tazminat isteyip isteyemeyeceklerinin tartışılması gerekmektedir. Bu hususta Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … Esas, … Karar sayılı ilamında özetle; “Manevi hakların eser sahibine sıkı sıkıya bağlı olmaları ve mirasla intikal etmemeleri, bazı hallerde bizzat eser sahibinin zararına sonuçlar doğurabilir. Bu yetkilerin eser sahibinin talimat ve istekleri doğrultusunda bile, başkaları tarafından kullanılamaması, çözümü güç sorunlar ortaya çıkarabilir. Oysa, eserin korunması amacıyla, eser sahibinin yakınları ile bazı kurumlara ve mali hak sahiplerine bir kısım manevi hakları kullanma yetkileri tanınması gereklidir ( Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, Üçüncü Bası, Shf.163 ). Bu amaçla, FSEK m. 19’daki düzenleme ile eser sahibinin anılan maddede belirtilen manevi haklarını kullanabilecek kişi ve kurumlar ve yetkileri belirtilmek suretiyle, eserin ve eser sahibinin ölümünden sonra da korunması amaçlanmıştır. Öğretide de belirtildiği üzere, Türk Hukuku’nda mirasçılara sadece, esere saldırı halinde manevi tazminat davası açma hakkı tanınmıştır ( Ü.Tekinalp, age, Sf. 163 ). Medeni hukuk sahasında kişilik haklarının manevi menfaatleri ihlal edilenden başka kimseler tarafından kullanılmasına izin verilmemiştir. Gerçi, zarar görenin mirasçılarına da bazı hallerde kendi namlarına tazminat istemek hakkı tanınmışsa da, bu hakkın doğumu murise zarar veren eylemin aynı zamanda mirasçılara da zarar verici vasıfta olmasına bağlı olup ana kuraldan ayrılınmış değildir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda da aynı sistemden ilham alınmıştır. Bu Kanuna göre eser sahibinin şeref ve itibarı ile ilgili olmaları bakımından sırf eser sahibinin şahsına bağlı olan manevi hakların ölümünden sonra yetkili şahıslar tarafından kendi namlarına kullanılması keyfiyeti de, bu şahısların eserin hususiyet ve mahiyetinin muhafazasındaki menfaatleri bakımından kabul edilmiştir. Kanun nazarında eser sahibinin şeref ve itibarını ihlal eden her hareket eserin korunması ile yetkili şahısların da muhik menfaatlerini ihlal etmiş olmaktadır. Telif Hukukunda eser bizatihi bir hayatiyete sahiptir. Gerçekte, eser sahibinin şerefine yönelik bir tecavüz esere tecavüzdür. Bu halde, eserin korunması, ilgili şahısların kendi namlarına harekete geçebilmeleri eserin korunmasındaki menfaatleri itibariyledir (Halil Arslanlı, Fikri Hukuk Dersleri II Fikir ve Sanat Eserleri, Shf. 90-91, Yıl 1954). Öğretideki bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, FSEK m. 19’daki düzenleme ile amaçlanan, bizzat eser ve eser sahibinin manevi haklarının korunması olup, mirasçıların eser sahibinin şerefine yönelik veya eserin mahiyet ve hususiyetini bozan değiştirmeler dışında manevi hakların süjesi durumuna getirilerek onların kişilik değerlerine dahil edilmesi değildir. FSEK’in 19. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenleme itibariyle de, muris aynı kanunun 14 ve 15. maddelerinin birinci fıkralarında eser sahibine tanınan yetkilerin kullanılış tarzlarını tespit etmemiş ise, yahut, bu hususu herhangi bir kimseye bırakmamışsa bu yetkilerin kullanılması vasiyeti tenfiz memuruna, bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana babasına ve kardeşlerine aittir. Yukarıda da açıklandığı üzere, bu hakların kullanılması üçüncü kişilere devredilmekle beraber, bu kimseler kendi yararlarına değil, ölmüş bulunan eser sahibinin yararına hareket etmektedirler. FSEK m. 19 manevi hakların kullanılmasını sadece belli kişilere bırakmış bulunmaktadır. Miras hakkı içinde kabul edilmediğinden kanun koyucu bu hakkın kullanımını sırasıyla birinci fıkrada sayılan kişilere vermiştir. Temelde bu kimseler ölmüş bulunan eser sahibinin haklarını korurken, kendisinin hayatta iken vermiş bulunduğu talimata uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Herhangi bir saldırı halinde 19. maddede sayılan bu kişiler kendi yararlarına değil, ölmüş bulunan eser sahibinin açık ve olayın gelişimine en uygun olan yararına uyan bir biçimde davranmak yükümlülüğündedirler ( Duygun Yarsuvat, Türk Hukukunda Eser Sahibi ve Hakları, Genişletilmiş 2. Baskı, Shf.129, Yıl 1984 ). Nitekim, 19. maddenin dördüncü fıkrasında da, selahiyetli kimseler birden fazla olup müdahale hususunda birleşemedikleri taktirde; mahkemenin, eser sahibinin muhtemel arzusuna en uygun bir şekilde basit yargılama usulü ile ihtilafı halledeceği belirtilmiştir. Tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, FSEK m. 19/1’de sayılan kişilerden olan mirasçıların, 1.fıkrada sayılan aynı Kanunun 14 ve 15. maddelerinin birinci fıkralarındaki hakların kullanımına ilişkin yetkileri, miras hakkından bağımsız olarak kanunla tanınmış yetkiler olmakla birlikte, bu yetkiler murisin doğrudan veya dolaylı ifade edilen arzusuna göre, bu da yoksa, murisin arzusuna en uygun düşecek şekilde kendi tercihlerine göre ve süresiz olarak kullanabilecekleri yetkilerdir. FSEK m. 19/1 yukarıda açıklanan amacı ve düzenlenme biçimi itibariyle ve aralarında herhangi bir ayırım gözetilmediği halde; mahkemece, mirasçıların 1.fıkrada sayılan diğer kişi veya kuruluşlardan ayrık tutularak manevi hakları diğerlerinden farklı bir biçimde aslen iktisap ettikleri ve kişilik değerlerine dahil edildiğinden, fıkrada sayılan FSEK m. 14 ve 15. maddelerinin birinci fıkrasındaki manevi hakları muris adına değil de kendi namlarına ve diledikleri gibi kullanabileceklerine ilişkin görüşte isabet bulunmamaktadır. Bu bakımdan, FSEK m 19/1’e göre, fıkrada sayılı manevi hakların ihlali halinde de, mirasçılar bu hükümden doğan yetkilerini eser sahibi muris adına kullandıklarından, söz konusu manevi haklara tecavüz halinde bu yetkileri eser ve eser sahibinin korunması için tecavüzün önlenmesi ve giderilmesi amaçlı davaların açılması ile sınırlı olup, mirasçılara FSEK m. 70/1’e dayalı manevi hak tazminatı isteme hakkı vermez. Öte yandan, eser sahibinin manevi haklarının ihlalinden dolayı mirasçılarının üzüntü duyacakları ve manevi tazminat isteyebileceklerine ilişkin Yerel Mahkemenin gerekçesine gelince; eser sahibinin manevi haklarının ihlali yanında, eserin icrası ve başka yollarla yayınlanması eser sahibinin manevi hakları yanında onun kişilik haklarını da ihlal etmiş olabilir. İşte bu gibi hallerde Yargıtay Hukuk Bölümü İçtihadı Birleştirme Kurulunun 18.12.1981 gün ve E:1980/1 K:1981/2 sayılı kararında vurgulandığı gibi FSEK. 70/1. maddesi yanında Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalı eylemi aynı zamanda eser sahibi murisin kişilik haklarını ihlal ediyorsa koşulların varlığı halinde bu maddeye göre mirasçı olan davacılar da manevi tazminat isteyebileceklerdir.” denilmiştir.
Manevi hakların ancak eser sahibi açısından ileri sürülebilmesi, mali hakların devri ile eser sahibinin manevi haklarının devrinin söz konusu olamayacağı ve mali hakka sahip olan şirketin manevi hakların devri kabil olmadığından davacı firmanın manevi hakları kullanma hakkı bulunmadığı; davacının hak sahipliğinin ispatına yönelik …isimli sinema eserine ilişkin merhum …. ile birlikte eser sahibi olan kişiler ile davaya konu … hikaye kitaplarının yazarı …’ün işbu davada taraf olmadığı ve tüm dosya kapsamından merhum …’ün kişilik haklarının ihlalinin söz konusu olmadığı göz önüne alındığında davacı firmanın manevi tazminat talebinde bulunamayacağı ve manevi tazminat talebinin haksız olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde sübut bulmayan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 1.707,75 TL’nin mahsubu ile kalan 1.527,85 TL bakiye karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı … vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı … vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı …. A.Ş. vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı … A.Ş. vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza