Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/293 E. 2023/93 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/293 Esas
KARAR NO:2023/93

DAVA:Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ:12/04/2021
KARAR TARİHİ:28/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … markasının T/… no ile tescilli tanınmış marka olduğunu, davalı tarafından söz konusu marka ile iltibas yaratacak … … şeklinde markasal kullanımların gerçekleştirdiğini, … markasının 1890 yılından bu yana Türkiye ve dünyanın önde gelen … markalarından biri olduğunu, son sekiz yıldır … ve mücevher alanında ihracat liderliğini elinde bulundurduğunu, …ile yaptığı anlaşma ile derneğin dünyadaki ilk ve tek lisanslı mücevher üreticisi olduğunu, dünyanın önde gelen ülkelerinde ofislerinin olduğunu, markasının yurt dışında Avrupa, Güney Amerika ve Arap ülkelerinde hali hazırda tescilli olduğunu ve diğer ülkeler açısından tescil sürecinin devam ettiğini, … markasının marka tescilinden doğan tüm haklarının davacı … … A.Ş.’ne ait olduğunu, … ibareli 10 adet tescilli markalarının bulunduğunu, davalının satışa sunduğu ürünlerle davacıya ait … markasının piyasadaki tanınırlığından faydalanmak sureti ile haksız menfaat elde etmek amacıyla SMK. m. 29’da sayılan marka hakkına tecavü gerçekleştirdiğini, marka tescilinden doğan hakların kapsamının SMK. 7. Maddede yer aldığını, dava konusu markasal kullanımlarda yer alan baskın unsurun “…” ibaresi olduğunu, marka tecavüzünün açık olduğunu, davalı fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitini, devamında tecavüzün önlenmesini, dava konusu markasal kullanımların sonlandırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın 44. Sınıfta yer alan GÜZELLİK BAKIM HİZMETLERİNDE marka tescilinin bulunmadığını, davacının markalarının kuyumculuk ürünlerinin yer aldığı 14. Sınıf ve bu ürünlerin satışının yer aldığı 35. Sınıfta tescilli olduğunu, karşılaştırmaya tabi markaların iltibasa sebebiyet vermeyeceklerini, davalı markasının … müvekkilinin markasının ise … gibi ayırıcı ekler içerdiğini, kadın anlamına gelen … ibaresinin başkaca pekçok kişi ya da firma adına tescil edildiğini, bildirilen gerekçeler ile davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 16/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davalı yanın kullanımında olduğu anlaşılan … … şeklindeki markasal kullanımların davacı yanın markasal haklarına tecavüz teşkil eder mahiyette olduğu görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Mahkememize sunulan 18/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ; Kök raporumuzda arz ettiğimiz görüş ve kanaatlerimizi değiştirmemizi gerektirir herhangi bir durumun var olmadığı yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) uyarınca açılmış talepli davadır.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, … ibareli davacıya ait markanın T/… numara ile tanınmış marka olarak tescil edildiği görülmüştür.
Tanınmış Marka Olup Olmadığı Bakımından
Tanınmış markalara ilişkin mevzuatımızda ve uluslararası düzenlemelerde tanım yapılmamıştır. Bunun temel sebebi ise tanınmışlığın her somut olayda farklılık gösterebilmesi ve zamanla değişebilmesidir. Tanınmışlığın tespiti hususunda WIPO Ortak Kararı’nda ve ulusal olarak da TÜRKPATENT nezdinde çeşitli kriterler belirlenmiştir.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) nezdinde oluşturulan Uzmanlar Komitesi tarafından hazırlanan tanınmış markaların korunması ile ilgili metnin 2. maddesi ile somut olayın özellikleri çerçevesinde tanınmış markaların tespitine yönelik bazı kriterler oluşturulmuştur. Buna göre, markanın ilgili toplumsal çevrede tanınmış olup olmadığının belirlenmesinde,
– İlgili toplum sektöründe markanın tanınma derecesi: Markanın tanınma oranı tüketici nezdinde yapılan anketler ve sondajlar ile tespit edilir. Tanınmış markalarda, malın veya hizmetin yöneldiği çevrede yapılacak anket ve sondajlarda, markanın bilinmesi oranının yaklaşık 96 80 civarında olması gerektiği belirtilmektedir.
– Markanın kullanım süresi, kapsamı ve coğrafik alanın genişliği: Bir malın yaygın olarak kullanılması ve satış cirosunun yüksek olması markanın yayılmasına ve bilinirliğinin artmasına hizmet eder.
– Fuar ve sergilerde ürünlerin sergilenmesi, reklam ve diğer tanıtım faaliyetlerinin süresi kapsamı ve coğrafi genişliği: Tanınmışlığın yaygınlaştırılması ve zihinlerde yer etmesi için reklamların çok önemli bir rolü vardır. Özellikle görsel medyada yapılan reklamlar ile bir marka kısa sürede tanıtılabilmektedir.
-Markanın ekonomik değeri; Markayı taşıyan ürünün piyasadaki yeri, cirosu, işletmenin önemi, Müşteri çevresi, gibi unsurların değerlendirilmesi yolu ile markanın değeri hesaplanabilir. Ortaya çıkan değer yüksek ise, markanın tanınmışlığı sağlanmış demektir.
– Süre ve coğrafi alanı kapsayan her türlü tescil veya tescil başvurusu: Her zaman belirleyici olmamakla birlikte, bir markanın tescilinin çok eski olması ve markanın uzun müddetten beri kullanılması, tanınırlık ve bilinirlik konusunda önemli bir unsurdur.
– Marka hakkının etkili bir biçimde korunduğunu gösteren belgeler ile markanın herkes tarafından bilindiğini kabul eden mahkeme veya yetkili diğer makamların kararlarının dikkate alınması gerekmektedir.
Ancak burada sayılan kriterlerin zorunlu olarak bulunması gerekmeyip, somut olayın özelliklerine göre markanın tanınmışlığının tespit edilebilmesi için birkaç kıstasın yeterli olabileceği gibi, bazen bu kriterlerin tamamının bulunması gerekebilir.
Bu kriterlerle ilgili açıklamalarda, tanınmış markadan söz edebilmek için, ilgili toplumsal çevrede marka konusunda genel bir bilginin bulunması gerekli olup; markanın, ülkede yaşayan herkes tarafından bilinme zorunluluğu olmadığı; bu açıdan bakıldığında, ilgili toplumsal çevrenin, markanın kullanıldığı mal veya hizmetlerin güncel veya potansiyel alıcıları, dağıtım ağını oluşturan kişiler, markanın konulduğu mal veya hizmetlerle ilgili ticari çevreyi ifade ettiği; markanın bir üye devlette en az bir ilgili toplumsal çevrede bilinmesi durumunda markanın tanınmış sayılacağı ve markanın tanınmışlığının tespitinde, markanın ilgili ülkede tescilli olması veya başvurusunun yapılmış olması yeterli olup kullanılmasının zorunlu olmayacağı belirtilmiştir (Tanınmış Markanın Korunması, 2003 Ankara, s. 55, dn. 161).
Tekinalp, dünya çapında maruf olmasa bile Paris sözleşmesine üye ülkelerde, hatta üye ülkelerin bazılarında bilinen markanın tanınmış marka kategorisinde sayılacağını belirtmiştir (Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 1999, s. 379). Arkan da, aynı şekilde, markanın koruma istenilen ülkede 0 mal veya hizmetle ilgili çevrenin büyük bir kesimince bilinmesinin Paris Anlaşması” nın 6. Maddesinin uygulanması için yeterli olacağını belirtmektedir (Arkan, Sabih; Marka Hukuku, C I, Ankara 1997, s. 93). Dirikkan’a göre, markanın tanınmışlığından söz edebilmek için, bir ülkede yaşayanların tamamının söz konusu markayı bilmesi zorunlu olmayıp; marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerekir. Bir ülkede yaşayan herkes, her türlü mal veya hizmetle ilgilenmediğinden, ilgisiz grupların tanınmışlık kavramının belirlenmesinde dikkate alınması uygun değildir (Dirikkan, Tanınmış Markanın Korunması, s. 46). Yasaman ise Paris Sözleşmesi anlamında “umumen malum marka” ile “toplumda tanınmışlık düzeyine” ulaşmış markanın hemen hemen aynı hatta özdeş olduğunu, bu sebeple de umumen malum markaya tanınan korumayı “toplumda tanınmışlık düzeyine” ulaşmış markalara da tanımak gerektiğini belirtmektedir (Yasaman, Marka Hukuku Şerhi, s. 263).
Yargıtay 11. HD.’nin 3.3.2021 tarihli kararı şu şekildedir: “Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir. Her bir tanınmış markanın tanınmışlık düzeyi diğerinden farklı olabilir. Markanın tanınmışlığı, belirli bir sektörel çevre ile sınırlı olabileceği gibi, tüm sektörleri, hatta bir ülkeyi veya dünyayı kapsayacak düzeyde de olabilir. Markanın tanınmışlık düzeyinin tespitinde, markanın reklam yoluyla tanıtımına yapılan masraf, emek, yoğunluk, zaman, aldığı kalite ödülleri, sağlanan başarı, markanın tescilli olduğu süre, tanınmışlık ileri sürülen ürünün ne kadar süredir üretildiği, sağlam ve amaca uygunluğu, sunulduğu ortam ve sunuluş şekli, satış adedi ve hitap ettiği müşteri kitlesinin boyutu, markaya konu işaretin özelliği, marka koruma bilinci gibi nedenlere göre değişiklik gösterebilir. Markanın tanınmışlığı sabit ve statik bir olgu olmayıp, uzun yıllardır tescilli olan bir marka hiç tanınmamış olabileceği gibi, yeni tescil edilmiş bir marka ise kuvvetli tanıtım ve “yoğun reklamlar sayesinde kısa süre içerisinde tanınmış hale getirilebilir. Öte yandan bir dönem tanınmış marka olan bir işaret, üretim ve tanıtımın devamına ve yoğunluğuna bağlı olarak zaman içerisinde tanınmışlığını da yitirebilir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir. Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir (Y.11. HD., 2020/…E., 2021/…, ).
Bir markanın tanınmış sayılabilmesi için markanın konulduğu malın veya hizmetin hedef aldığı tüketici çevresinde ve ilgili sektörde tanınması yeterlidir. Burada ilgili çevreden anlaşılması gereken; hâlihazır veya potansiyel tüketiciler, ilgili malın veya hizmetin dağıtım kanalları ve pazarlanmasıyla uğraşan kimseler ile ilgili mal ve hizmetlerle ilişkili diğer çevrelerdir.
Bir markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen unsurların dikkate alınması gerekmektedir. Olayın mahiyetine göre, bazen belirtilen unsurlardan birinin ya da birkaçının tanınmışlığın tespitinde yeterli olabilmektedir.
Yukarıda verilen kriterler doğrultusunda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ibareli görselini içerir T/… tescil numaralı TANINMIŞ markanın davacı adına tescilli olduğunu gösterir sicil kaydı ve dosyanın incelenmesi sonucunda ilgili ibarenin tanınmış marka kriterlerini ihtiva eden bir marka olduğuna kanaat getirilmiştir.
Tanınmış marka ile aynı ya da benzer bir markanın, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın tanınmış marka nedeniyle haksız bir yarar sağlayabileceği, tanınmış markanın itibarına zarar verebileceği veya tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedeleyebileceği hâllerde markaya tecavüzün varlığından bahsedilebilir.
Markalar arasında nihai tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline neden olabilecek bir benzerliğin varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır:
a)Markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler,
b)Markaların birbirini çağrıştırması,
c)Markaların bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat,
d)Markaların tescilli oldukları malların veya hizmetlerin hitap ettiği alıcı gurubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
e)Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman,
f)Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları.
Yukarıda sunulan ilkeler ışığında karşılaştırmaya tabi markalar incelendiğinde, her iki markanın asli unsurlarının ( şekil unsurları aynı olan ) “…” ibaresi olduğu, davacı yana ait … ibareli markasal kullanımın ortasında bulunan “E” harfinin “ok işareti” biçiminde konumlandırıldığı, davalı kullanımında da aynı biçimde kullanımını tespit edildiği, bu kullanımın rastlantı sonucunda olduğunun değerlendirilemeyeceği, davalı kullanımında yer alan … ibaresinin tali nitelikte olduğu, ilgili kullanımlarını nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği sonucuna varılmıştır.
Mal ve Hizmet Sınıfları Bakımından Yapılan Değerlendirme
Kural olarak önceki tarihli marka sahibi, aynı veya benzer başka bir markanın aynı veya benzer mal ve hizmetler için tesciline engel olabilmektedir. Ancak, tanınmış markalar özel ve kapsamlı bir koruma statüsünde sahip olup, tanınmış markanın sahibi sadece aynı veya benzer mal ve hizmetler için değil, tamamen farklı mal ve hizmetler için de kendi markasının aynı veya benzerinin tescil edilmesine engel olabilmektedir. Bu durum tanınmış markanın kullanılma ve uzun, zahmetli bir çalışma sonucu markaya kazandırdığı imajdan başka kişilerin karşılıksız yararlanmasının engellenmesi amacıyla, tanınmış markanın daha kapsamlı korunması gerektiği yönünde bir düşüncenin oluşması sonucu ortaya çıkmıştır.( Arkan; C.I, s. 104.)
İlgili hüküm SMK’nın 6. Maddesinde “bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle (.), aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın (…) reddedilir “şeklinde düzenlenmiştir.
İşbu hüküm uyarınca tanınmış marka sahibi, markasından haksız yarar sağlanması, markasının ayrtedici niteliğinin zarar görmesi hallerinde, farklı mal ve hizmet sınıfları bakımından tescilli olsa da markası ile aynı veya benzer olan diğer markanın hükümsüzlüğünü talep edebilecektir.
Somut olaya dönüldüğünde, karşılaştırmaya tabi davacı adına tescilli “…” ibareli markalar ağırlıklı olarak 14. Ve 35. Sınıflarda tescilli iken, davalı yan ilgili kullanımlarını 44. Sınıf bakımından gerçekleştirmektedir. Davacı adına tescilli markaların tescilli oldukları sınıfların çeşitlilik göstermesi, ilgili markanın toplum üzerinde ulaştığı tanınmışlığı birlikte göz önünde bulundurulduğunda davalı yanın davacı markası ile birebir olan kullanımı; sağlanacak hizmetlerin içeriklerine göre davacı adına tescilli tanınmış aynı ibareli markanın itibarına zarar verebilecektir. Bununla birlikte davacı adına tescilli … ibareli tanınmış markanın ( davalının kullanım yaptığı sınıflarda da olsa ) davalı tarafından kullanılması halinde; ilgili kullanımın davacı adına tescilli tanınmış markayı çağrıştıracağı, markaların ortasında bulunan¸ şeklindeki kullanımın ilgili çağrışımı arttıracağı, nihai tüketici tarafından diğer hizmetlere nazaran üzerinde bir tanınmış markanın yer aldığı hizmeti tercih edilebileceği, bu durumun davalı yana haksız yarar sağlayacağı kanaatine varılmıştır. Tarafların kullanımlarında asli ve baskın unsur ortak olan “…” ibaresidir. … kelimesi Hintçe “kadın” anlamına gelmektedir. Bu bağlamda ibarelerin görsel, işitsel ve kavramsal anlamda benzer oldukları değerlendirilmektedir. Davalı/karşı davacı, davacı/karşı davalının T/… no’lu tanınmış “…” markasını aynen, asli unsur olarak ve öne çıkartarak ticari hizmetlerinde kullanmaktadır. Bu nedenle tarafların davaya konu kullanımları arasında işaretsel benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı/ karşı davalıya ait markanın itibarından haksız bir yarar elde edilmesi veya itibarına zarar – verilmesi yahut ayırt edici karakterinin zedelenmesi bakımından ise davalı kullanımlarının, davacı yana ait tanınmış markadan haksız yarar elde edilmesine sebebiyet verebileceği, bu nedenlerle davalı/karşı davacı kullanımlarının, davacı/karşı davalı yanın T/… tescil no’lu tanınmış markasına tecavüz teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde sübut bulan davanın kabulü cihetine gidilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile bunun önlenmesine, bu bağlamda davalıya ait iş yerinde tecavüz teşkil eden … ibareli markaların kullanıldığı tabela, reklam ve tanıtım vasıtalarına, ekipmanlar ve bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara el konulmasına, el konulan ürünlerin kararın kesinleşmesine müteakip silinmesine mümkün olmadığı takdirde imhasına, https://www.instagram.com/-zenikuafor.kirsehir/ ve https://www.reklamzamani.net/firma/618-…-kuafor-vip-salon internet adreslerinde dava konusu tecavüze ilişkin içeriklerin çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmadığı takdirde ilgili internet adreslerine erişimin engellenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tespit talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 232,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.732,60 TL ve 118,60 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.851,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip …

Hakim …