Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/286 E. 2023/163 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/286 Esas
KARAR NO : 2023/163

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’nın, … işletmecisi olup uzun yıllardır bu sektör içerisinde yer aldığı, … Sınıflarda marka tescilleri bulunduğunu, “…” ibareli markanınDavalı adına … tarihinde … tescil numarası ile … ve .., Sınıflarda tescil edildiği ve marka üzerinde gerçek hak sahibinin Müvekkili olduğunu, davalı tarafça, Davacının kendi adına tescil ederek kullandığı markayı görsel ve kavramsal olarak birebir aynısı olacak, taklit oluşturacak ve ayniyet taşıyacak şekilde kullanmak suretiyle tüketicileri yanıltmakta olduğu öğrenildiği, … 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında davalının, Davacının markasını taklit ettiği ve marka hakkına tecavüzde bulunduğunun tespit edildiğini, tespit yapılan iş yeri sahibinin … olduğu, dükkanda satışı yapılan “…” markalı nargile kömür ürünlerini, …’den alacağı karşılığında aldığını, ikinci kalite olduğunu anlayamadığını beyan ettiği, aleyhine tespit yapılan davalı …’in, …’ın akrabası ve tespit yapılan mahaldeki iş yerinin daha önceden sahibi olduğunun iş yeri sahibi beyanıyla ortaya çıktığı ve bu değişik iş dosyasıyla davalı tarafın Davacı markasına haksız ve hukuka aykırı fiilde bulunduğu gerçeğinin subuta erdiği, tespit yapılan mahalde toplam 39 adet taklit ürün tespi edildiği, “…” ibareli markanın, … “Sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler. Katı yakıtlar: kömürler, odun. Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları. Aydınlanma amaçlı mumlar, fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler. Elektrik enerjisi.” ve …. “Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar. Kibritler.” sınıflarda Davacı adına tescilli olduğunu, davalı taraf işletmesinin adında da İngilizce olarak Tobacco ifadesinden anlaşıldığı , sigara, nargile, puro ve piopo gibi ürünlerin satışı üzerinde ticari faaliyetini sürdürdüğünü, davalı tarafın,Davacıya ait markayı aktif şekilde ürettiği ürünlerde kullanarak haksız ve hukuka aykırı yolla kazanç sağladığını, davalı tarafın Davacı şirket ile aynı sınıfta haksız olarak kullandığı “…” ibareleri ile Davacıya ait “…” markası arasında ayniyet mevcut olup tüketiciler nezdinde iltibas oluşması kaçınılmaz olduğunu belirterek, Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Kaldırılması ile 5.000,00 TL Maddi ve 50.000,00 TL Manevi Tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taklit ürün olduğu iddia olunan malın taklit ürün olup olmadığı hususunda davalının “anlama” kabiliyeti olup olmadığına bakılmaksızın doğrudan çok yüksek bedel istenilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 39 adet “…” markalı nargile kömürün satış bedeli üzerinden tespit yapılmadığı ve manevi tazminat hususunda taklit olup olmamayı analma kabiliyetinin olmaması sebebiyle taleplerin kabul edilebilir olmadığını, bu sebeple bu durumun maddi yönden değerlendirilmesi gerektiğini, ortalama tüketicinin davacı ve davalı ürünlerini satın alırken çok fazla dikkat sarfetmeyeceği ve vakit harcamayacağı gibi gerçeği yansıtmayan bir varsayımla, “tanınmışlıktan yararlanma, itibara zarar verme ve markasına tecavüz edildiği” sonucuna varılmasını kabul etmenin mümkün olmadığını, taklit olduğu iddia edilen in davalının dükkanına henüz gelmesiyle tespite gelinmiş olması sebebiyle herhangibir satışı olmadığı ve bu yönde bir tespit olmadığından Manevi zararın doğmamış olduğu, değişik İş dosya masrafı olarak gösterilen 1.164,10tl bedelin tarafımıza sunulacak IBAN bilgisi ile ödemeye hazır oldukları, “39 adet” kömürün davalı tarafça üretilmediği ve alacağa karşılık aldığını, bu yönde istenildiği takdirde tanık dinletebileceğimizi ve kömürün taklit olduğunu bilmediği gibi anlama kabiliyeti olmadığı beyan edilerek, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 10/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; orijinal olduğu ileri sürülen ürün ile taklit olduğu ileri sürülen ürün dış ambalajında renk farklılıklarının bulunduğu, orijinal olduğu ileri sürülen ürün dış ambalajının orta kısmında yer alan logonun etrafında yer alan ışık huzmesinin taklit olduğu iddia edilen üründe yer almadığı, orijinal olduğu ileri sürülen ürün içerisinde yer alan ürün iç ambalajında yer alan logonun baskı ile şeffaf poşete işlendiği, taklit olduğu iddia edilen ürün içerisinde yer alan ürün iç ambalajında ver alan logonun yapıştırma olarak şeffaf poşete yapıştırıldığı anlaşıldığı, fiziki muayenede incelenen ürünlerin farklılık kesbettiği tarafımızca müşahede edildiği, ancak var olan bu farklılıkların Sayın Mahkemenize arzının akabinde; dosya bakımından genel nihai takdir yalnızca Sayın Mahkemenize ait olduğundan; tespit edilen ürünlerin davacı ya da davacının yetkilendirdiği kişiler tarafından piyasaya sürülen ürünlerden olduğunun kabulü halinde davalının tespit edilen markasal kullanımları bakımından davacının marka hakkının tükendiğinin kabul edilmesinin gerekeceği, tespit edilen ürünlerin davacı ya da davacının yetkilendirdiği kişiler tarafından piyasaya sürülmemiş olduğunun kabulü halinde davalının tespit olunan markasal kullanımları bakımından davacının marka hakkının tükendiğinin kabul edilemeyeceği ve bu halde davalı eylemlerinin davacı yana ait markaya tecavüz teşkil eder mahiyette olduğunun kabulünün gerekeceği; ancak arz edildiği üzere yalnızca internet üzerinden yapılmış olan tespitlere konu kullanımlardan bu yönde kati bir neticeye ulaşılmasının mümkün olmadığı, konu hakkında nihai takdirin yalnızca mahkememize ait olduğu, dosya içerisinde mali değerlendirmeye teşkil edecek bilgi ve belge bulunmadığından, herhangi bir hesaplamanın yapılamadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 31/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davacının dosyaya sunmuş olduğu satış faturasında birim satış fiyatının 21,1864 TL olduğu, Değişik İş Dosyasında yer alan Bilirkişi Raporunda, davalı adresinde yapılan incelemede 39 adet (kutu) dava konusu ürün tespit edildiği görülmüş 1 kutunun, dava dosyasındaki görsellerde 1 Kg. Olduğunun görüldüğü, bu durumda 39 Kg. X 21,1864 TL= 826,26 TL yoksun kalınan kazanç olduğunun değerlendirilebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat uyarınca açılmış talepli davadır.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … sayılı … ibareli markanın başvuru tarihinin 02/08/2019, tescil tarihinin ise 12/08/2020 olduğu ilgili markanın … Nice Sınıflarında tescil edildiği, davalıya ait dava konusu marka bakımından herhangi bir markaya rastlanılmadığı görülmüştür.
…2. FSHHM. …D. İş sayılı dosyasından yapılan tespit sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda, davalıya ait “…” adresinde yapılan tespit sonucu davalı tarafından gerçekleştirilen kullanımların davacıya ait … kod numaralı, … ibareli marka ile iltibas yaratacak derecede benzer kullanımlar olduğu anlaşılmıştır.
Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları
Madde 7- (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tesctlli marka ile aymı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullamılması hâlinde, ikinci fikra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altımda hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ilhal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veva benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması
e) İşaretin tücaret unvanı ya da işleme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fikrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
Karıştırma ihtimali hem bir tescil engeli, hem de bir tecavüz halidir. Böyle bir durumda öncelikle markaların ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları genel intiba, global etki dikkate alınarak benzer olup olmadıkları değerlendirilmeli, markaların benzer olmaları durumunda bu kez markanın tescilli olduğu mal veya hizmet ile markanın kullanıldığı mal veya hizmetin benzer olup olmadığı ve ortaya çıkacak duruma göre karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı incelenmelidir.
Karıştırma ihtimali, bir yandan markaların tescilli oldukları başvurusunun yapıldığı veya kullanıldığı mal ve/veya hizmetlerin, öte yandan işaretlerin benzer olup olmadığının incelenmesini gerektirmektedir. Bir başka anlatımla karıştırma ihtimalinin varlığı için kural olarak hem işaret benzerliği, hem de sınıfsal benzerlik gereklidir. Markanın aynı veya benzer mal ve/veya hizmetler bakımından benzerinin kullanılması halinde marka hakkına tecavüz söz konusudur.
Markanın koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/l-b maddesine göre, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın, ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaya göre, “tüm faktörler” bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gereğine ilişkindir. Zira ortalama dikkat ve algılama yeteneğine sahip bir tüketici, detaylarına girmeyip, markayı bir bütün olarak algılar. Ayrıca ortalama dikkat ve algılama düzeyine sahip bir tüketici, çoğunlukla markaları yan yana koyarak kıyaslama imkanına sahip değildir. Bu kişi, markaları aklında kaldığı ve çağrışım yaptığı kadarıyla kıyaslar.
Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde, … 2. FSHHM. … D. İş sayılı dosyası üzerinden tanzim edilen raporda yer verilen ve davalı adresinde tespit edilen görsellerden de anlaşılacağı üzere davalı yan tarafından yapılan kullanımların, davacıya ait … kod numaralı, … ibareli marka ile iltibas yaratacak derecede benzer kullanımlar olduğu tespit edilmiş ise de, ilgili ürünlerin orijinal ( davacı ya da davacının yetkilendirdiği kişi ya da firmalar tarafından piyasaya arz edilen ürünler ) olup olmadığının da incelenmesi gerekmektedir.
Markayı taşıyan mal, marka sahibi tarafından, ya da onun izni ile bir defa piyasaya sürüldükten sonra artık bu malların tedavülünün engellenememesi, fikri mülkiyet haklarına sağlanan koruma ile serbest ticaret, kamu yararı ve özel mülkiyetin korunmasındaki menfaat arasında bir dengenin kurulması da gereklidir. Böylece tükenme ilkesi, marka hakkının sahibi ile tüketicilerin ve kamunun yararı arasında bir tür denge kurmaktadır. Bu ilkenin temel felsefesi, orijinal nitelikteki markalı malların piyasada tedavül etmesinin, marka hakkını ihlal etmeyeceği düşüncesine dayanır. Buna marka sahibi, markanın bir ürün üzerine izinsiz olarak konulmasını, markanın ihlal oluşturabilecek şekilde kullanılmasını yasaklamaya yetkili olsa bile, kendisi tarafından veya onun izni ile bir mal üzerine marka konularak o mal piyasaya sürüldükten sonra, belli bir coğrafi bölgede o malın başkaları tarafından alınıp satılması, tedavülü önlenememektedir. Bir başka ifade ile marka sahibi, herhangi bir malı bir kez sattıktan, piyasaya sürdükten sonra, belli bir coğrafi bölgede artık o malın müteakip satışlarına, el değiştirmesine, ikinci, üçüncü el satışlarına engel olamaz. Bu ilke, fikri mülkiyet hukukunda “tükenme” olarak adlandırılmaktadır. Burada “tükenen”, markalı malın “ilk satış hakkı”dır. Yoksa marka sahibinin, o marka üzerinde, markayı kullanarak başkalarının izinsiz üretim ve satış yapmalarını yasaklama hakkı, lisans verme hakkı, devretme hakkı gibi sair tüm hakları devam etmektedir.
Tükenme ilkesi, sadece ürünler, mallar bakımından söz konusu olup, hizmetlerin tedavülü mümkün olmadığından, işin doğası gereği hizmetler bakımından tükenme mümkün değildir. Marka hukuku anlamında tükenmenin söz konusu olabilmesi için, malın, marka sahibi tarafından ya da onun izni ile piyasaya sürülmesi gereklidir. Marka sahibinin bilgisi ve rızası dışında malın bir bölgede izinsiz olarak piyasaya sürülmesi, tükenme sonucunu doğurmayacaktır.
Tükenmenin söz konusu olabilmesi için, yukarıda değinildiği üzere, malların piyasaya sürülmesinin “marka sahibi tarafından” ya da “marka sahibinin izni ile” bu markayı kullanma yetkisine sahip bir kimse tarafından gerçekleştirilmiş olması gereklidir.
Mahkememizce davacı yana, dava konusu ürünler bakımından yetkilendirmiş olduğu kişi ya da kuruluşları bildirebilmesi için süre verilmiş, davacı tarafça mahkememize sunulan beyan dilekçesinde davacıya ait … isimli internet sitesinde yetkilendirilmiş olan kişi ve kuruluşların listesinin yer aldığı bildirilmiş, mahkememizce yapılan incelemede davalı yanın bu kişi ya da kuruluşlardan olmadığı, davalı tarafça da aksinin beyan edilmediği dolayısı ile tespit edilen ürünlerin davacı ya da davacının yetkilendirdiği kişiler tarafından piyasaya sürülmemiş olduğu gözetilerek davalının tespit edilen markasal kullanımları bakımından davacının marka hakkının tükendiğinin kabul edilemeyeceği; ilgili kullanımların davacı yana ait tescilli markaya tecavüz oluşturduğu ayrıca ilgili kullanımların haksız rekabete sebebiyet verir mahiyette olduğu sonucuna varılmıştır.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan İnceleme
SMK’nın 151. Maddesi yoksun kalınan kazançtan bahsetmekte olup aşağıdaki gibidir:
(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(8) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
Davacı tarafça SMK 151/2-a maddesi kapsamında hesaplama yapılması istenmiştir. Buna göre, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir hesaplamasının yapılması gerekecektir.
Mali bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının dosyaya sunmuş olduğu satış faturasında ürün birim satış fiyatının 21,1864 TL olduğu, Değişik İş Dosyasında yer alan Bilirkişi Raporunda, davalı adresinde yapılan incelemede 39 adet (Kutu) dava konusu ürün tespit edildiği, dolayısı ile davacının 39 x21,1864 TL= 826,26 TL talep edebileceği şeklinde hesaplama yapılmış, mahkememizce de yapılan hesaplama denetime uygun görülmüştür.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149. Maddesinin 1-ç bendinde ” Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini” belirtildiği üzere, markadan doğan hakları tecavüze uğrayan marka hakkı sahibinin mahkemeden manevi zarar talep edebileceği hüküm altına alındığı, bu madde ve somut olay ele alındığında davacı marka hakkı sahibinin markadan doğan haklarına tecavüz edildiği, manevi tazminatın yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, eylemin ağırlığı, Değişik İş dosyasından ele geçirilen ürün adedi, paranın alım gücü, hak ve nesafet gözetilerek takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşılmış, fazlaya ilişkin kısım sebepsiz zenginleşmeye yol açacağından fazlaya dair kısmın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, … 2. FSHHM. … D. İş sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 826,26 TL maddi tazminatın 19/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
25.000,00 TL manevi tazminatın 19/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tecavüz ve haksız rekabet eylemi aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğinden hüküm özetinin Türkiye de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-826,26 TL maddi tazminatın 19/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-25.000,00 TL manevi tazminatın 19/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Hüküm özetinin Türkiye de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 1.764,19 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 1.704,89 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tecavüz ve haksız rekabet talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 826,26 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 826,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından yapılan: 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 135,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.135,00 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 1.002,38 TL ve 118,60 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.120,98 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza