Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/279 E. 2022/171 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/279 Esas
KARAR NO : 2022/171

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirketin tanınmış bir tasarımcı olduğunu ve … markasının sahibi olduğunu, iş bu davaya konu ürünlerin2015 yılından sonra üretilip satışa sunulmaya başlandığını, tasarımı davacı müvekkili şirkete ait ürünlerin aynılarının müvekkilinin izni ve muvafakati olmaksızın davalı şirket tarafından üretilerek kendi e-ticaret sitesi üzerinden ‘…’ markası adı altında satışa sunmuş olduğunu ve iş bu sebeple davacı müvekkilinin kanundan doğan tasarım haklarını ihlal ettiğini, tasarımı müvekkiline ait ürünün satış pazarlamasını yapan davalı şirkete … 18. Noterlik aracılığıyla ihtar yapıldığını, davalı şirketin ise … 20. Noterlik aracılığıyla ihtarı cevaplandırdığı, ancak ihtara cevabında yer alan iddia ve beyanlarının gerçeklikten uzak olduğunu, iş bu beyanların davalı şirketi sorumluluktan kurtaramayacağını, gerek gerçek dışı beyanları ile gerekse kanun hükümlerinin ortada olduğunu, davalı şirketin tasarımı davacı müvekkiline ait ürünlerin üretimini yapması ve ticari olarak web sitesinde satışını gerçekleştirmesi sebebiyle haksız kazanç elde ettiğini, davacı müvekkili şirketin davalı şirketin tecavüzü nedeniyle tüketiciye iş bu hususu açıklamak için ek masraflar yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin tecavüz dolayısıyla zedelenen ayırt edici gücü ve itibarı yeniden sağlamlaştırmak için sosyal medya üzerinden ve diğer mecralar kullanılarak reklam yapmak durumunda kalması nedeniyle masraf yaptığını, bununla birlikte tasarımı kendisine ait ve kamuya sunmuş olduğu ürününü kaliteli bir şekilde üreten müvekkilinin tecavüz nedeniyle ürettiğinden çok daha azını satabildiğini, iş yerinde istihdam sağlanan işçilere bu iş nedeni ile fazladan ödemeler yapıldığını, tasarım hakkında tecavüz nedeniyle ihtarname çekilmesi ve iş bu davacının açılması söz konusu olduğunu ve bu dava ve ihtarname ve noter bedellerinin müvekkilinin kendi cebinden karşılandığını, davalı şirketin ürettiği ürünlere bakıldığında davacı müvekkilinin kullandığı malzemeden oldukça düşük kalitede malzeme kullanıldığını ve çok daha düşük bedelle satıldığının görüldüğünü, davacı müvekkili şirketin emekleri ile çaba sarf ederek işçilerine istihdam sağlayarak bununla birlikte birçok masraf yaparak ürünleri üretirken davalı şirketin haksız yoldan kazanç sağladığını ve müvekkilinin itibarını sarstığını, davalı şirketin manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın kabulü ile davacı müvekkilinin 6769 Sayılı Kanunundan kaynaklanan haklarının ihlal edilmesi sebebi ile davalı şirketin aynı görünüm özelliğine sahip tasarımları sergilemek tanıtımını yapmak icabete davet etmek suretiyle haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitini ve önlenmesini, pisayada davalı şirket tarafından halen devam eden var ise davacı müvekkiline ait tasarım ürünlerine ilişkin üretiminin durdurulmasını, piyasada davalı tarafından satışına devam edilen ürünlerin toplatılarak satışının önlenmesini, davacı müvekkilinin olası kar kaybı ve haksız fiil neticesinde uğradığı sair zararlar dikkate alınarak daha sonra arttırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi, müvekkilin bu süreçte uğradığı itibar kaybına ilişkin olarak 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalı şirketin dava konusu ürünü satmasa idi davacı müvekkilinin elde edeceği gelir dikkate alınarak müvekkilin kar kaybının davalı şirketin defterlerinin incelenmesi sonrasında davalının karı oranınca arttırılmasını, davalının internet sitesinde tasarım ürünler açısından erişiminin engellenmesi için tedbir kararı verilmesini, mahkeme kararının kamuya ilan edilmesi amacıyla gazetede ilamına karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaya ilişkin görevsizlik itirazlarının bulunduğunu, dosyanın görevli ve yetkili Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesini karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin 5651 Sayılı Kanun uyarınca yer sağlayıcı konumunda olduğundan hukuki bir sorumluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla iş bu davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddi gerektiğini, dava konusu iddialara gerekçe gösterilen elbisenin tescilsiz bir tasarım olduğunu, 6769 Sayılı SMK’da tescilsiz tasarımlara tescilli tasarımlara kıyasla daha sınırlı bir koruma süresi bahedilmiş olduğunu, dava tarihinde dava konusu tescilsiz tasarımın koruma süresinin dolarak anılan elbise modelinin anonimleştiğini, bu kapsamda davacının tescilsiz tasarıma dayandırdığı mesnetsiz taleplerinin reddi gerektiğini, bahse konu tescilsiz tarımının anonim nitelikte ve kamuya arz edilmiş olduğundan somut olayda haksız rekabet bakımından bir iş ürünü bulunmadığından davacının bu yöndeki taleplerinin reddi gerektiğini, davacının 6769 Sayılı SMK hükümlerine aykırılık teşkil eden ve koruma süresi dolarak hukuki geçerliliği bulunmayan tasarım hakkına ilişkin maddi ve manevi tazminat talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından dava konusu ürünlerle ilgili Bakırköy 18. Noterliğin ihtarnamesine cevaben … 20. Noterliğin ihtarnamesi ile müvekkili tarafından iletilen ve fikri haklara saygı prensibi ile söz konusu ürünlerin satışının durdurulacağının iletildiğini ve ürünlerin satışının durdurulduğunu, bu kapsamda davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin bu yönden de mesnetsiz kaldığını, tüm bu nedenlerden ve de mahkemece resen taktir edilecek nedenlerle iş bu davanın SMK’nın 156. maddesi hükmüne aykırı şekilde görevsiz mahkemede açıldığından mahkemenin görevsizliğini, müvekkili şirketin 5651 Sayılı Kanun uyarınca yer sağlayıcı olduğundan davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddini, her halükarda koruma süresi dolarak anonimleşen tescilsiz bir tasarıma dayandırılan haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddini, avukatlık ücreti ile tüm yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 20/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; üçünü taraf özel veya tüzel kişilerce işletilmek üzere sağlanan “…” modelinde davalının savunmasında kendisini yer sağlayıcı vasfıyla tanımlandığı görüldüğü, davalının pazaryeri modeliyle üçüncü taraf satıcılara tahsis ettiği alanlar karşılığında sağladığı ticari faydanın, içerikten bağımsız olmadığının ve bir pazaryerinde satışı gerçekleştirilen ürünün satış fiyatı üzerinden bir komisyon almak suretiyle ticari ortaklık anlamına gelebilecek bir modelin işlediğinin, satış adedi ve tutarı arttıkça artan bir maddi faydanın davalı yanca sağlandığının bu suretle içerikten bağımsız bir yer sağlama faaliyeti yürütülmemekle hosting, bulut firmaları veya sosyal ağ sağlayıcılar gibi içerikten bağımsız sair yer sağlayıcılardan ayrıldığının değerlendirildiği, davaya konu ürüne birebir ait içeriğe davalı site nezdinde, işbu bilirkişilik inceleme tarihi itibariyle erişilemediği ve yayından kaldırılmış olabileceği, davacı tarafa ait 12 Mayıs 2016 kamuya sunum tarihli ürün görseli ile davalı tarafa ait olduğu iddia edilen ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, görüş ve kanaati bildirilmişlerdir.
Mahkememize sunulan 20/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davalı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulen uygun olarak yapılmış olduğu, davacı ve taraf defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarında, faturalarında, satışlarında dava konusu tecavüze uğrayan ürünle alakalı tespit yapılamadığı, sektör uygulaması gözetilerek tasarım tescil bitiş tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için = 110.250 TL davaya konu üründen elde etmesi muhtemel kazancın olabileceği, görüş ve kanaati bildirilmişlerdir.
Davacı vekili 19/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 110.250 TL’ye artırdıkları anlaşılmşıtır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı kullanımlarının davacıya ait tescilsiz tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, davaya konu elbise tasarımının Türkiyede ilk kez kendisi tarafından üretilerek 12/05/2016 tarihinde kamuya sunulmuş olduğunu, tasarımın tescilsiz tasarım olarak korunması gerektiğini iddia etmiştir.
Dava konusu tasarımın SMK uyarınca tescilsiz tasarım olduğu göz önüne alındığında bu bilgiler ışığında tescilsiz tasarıma tecavüz şartlarının doğabilmesi için SMK md. 55/4, 56/4-b, 57/1,59-1,2 69/2,70/1 ve 81/4 maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tasarıma tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı yasanın “Tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller” başlıklı 81. Maddesi; “(1)Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır: a)Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak. b)Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c)Tasarım hakkını gasp etmek. (2)Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3)Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4)Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir.” hükümlerine amirdir.
6769 sayılı SMK’da tescilli tasarımların korunma şartları belirlenmiştir.
Tasarım ve ürün; Madde 55- (1)Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Yenilik ve ayırt edicilik; Madde 56- (1)Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur. (4)Bir tasarımın aynısı; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir. (5)Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a)Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir. (6)Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. Madde 57- (1)Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz. (2)Koruma talep edilen bir tasarım, BAŞVURU TARİHİNDEN VEYA RÜÇHAN TALEBİ VARSA RÜÇHAN TARİHİNDEN ÖNCEKİ ON İKİ AY İÇİNDE tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez. Madde 58- (1)Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2)Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır… Madde 59- (1)Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz. (2)Tescilsiz tasarım, sahibine birinci fıkrada belirtilen fiilleri engelleme hakkını sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanarak alınması hâlinde verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez.
Madde 77- (1)Aşağıdaki hâllerde tasarımın hükümsüz sayılmasına mahkeme tarafından karar verilir: a)55 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan tanımlara uygun olmadığı, 56 ncı ve 57 nci maddelerde belirtilen şartları taşımadığı, … başvurunun kötüniyetle yapıldığı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği ispat edilmişse. b)Hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse. c)Sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki bir tasarımın başvuru tarihi, tescilli bir tasarımın başvuru tarihinden önce ise…. Madde 79- (1)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin karar geçmişe etkili olup, tasarıma bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. 2)Tasarım sahibinin ağır ihmali veya kötüniyetli hareket etmesinden zarar görenlerin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geçmişe dönük etkisi aşağıdaki durumları etkilemez: a)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce tasarımın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar. b)Hükümsüzlüğe karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. (3)İkinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin hakkaniyet gereğince kısmen veya tamamen iadesi talep edilebilir. (4)Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar herkese karşı hüküm doğurur.
Madde 78- (1) Tasarımın hükümsüzlüğü, ikinci fıkrada sayılan hâller dışında menfaati olanlar tarafından istenebilir.(2) Tasarımın hükümsüzlüğü, 77 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre sadece önceki hak sahibi; 70 inci ve 73 üncü maddelere göre ise ancak tasarım hakkına sahip kişiler tarafından ileri sürülebilir.(3) Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin olarak koruma süresince veya tasarım hakkının sona ermesini izleyen beş yıl içinde dava açılabilir.(4) Hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde tasarım sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılır. Tasarım üzerinde sicilde hak sahibi olarak görülen kişilerin davaya katılabilmelerini sağlamak için ayrıca bu kişilere bildirim yapılır.(5) Tescilsiz tasarımlarda hükümsüzlük davası, hak sahibi olduğunu iddia eden kişiye karşı açılır. Hükümlerine amirdir.
Bir tasarımın önceki bir tasarımla aynı kabul edilmesi için birebir ayniyet göstermesi gerekli değildir. Birbiri ile karşılaştırılan iki tasarımın sadece küçük ayrıntılarda farklılık göstermesi halinde de iki tasarımın aynı olduğu kabul edilir . Şayet farklılık mevcut bir tasarım esas alınarak yapılmış, mevcut tasarımın bir versiyonu niteliğinde ise ve mevcut tasarımla aynı olmayı ortadan kaldırmıyorsa yenilik söz konusu olmaz .
Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
SMK m.56/f.6 gereği ayırt edici nitelik incelemesini gerçekleştirecek olan bilgilenmiş kullanıcı, bu değerlendirme sırasında “tasarımcının o tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesini” de dikkate almalıdır. Bu bağlamda seçenek özgürlüğü derecesinin yüksek olduğu ürünlerde küçük farklılıklar tasarımlara ayırt edici nitelik kazandıramazken, seçenek özgürlüğünün dar olduğu ürünlerde küçük farklılıklar ayırt edici nitelik için yeterli görülebilir. Ayrıca ayırt edicilik incelemesinde tasarımcının ürüne ilişkin uymak mecburiyetinde kalacağı teknik zorunlulukların da (ör. tasarımın işlevini görebilmesi için belirli bir şekil ve boyutta olmasını gerektirecek teknik zorunlulukların) dikkate alınması şarttır.
Somut olaya dönüldüğünde, davacı tarafa ait 12/05/2016 kamuya sunum tarihli tescilsiz tasarım ile davalıya ait ürünlerin teknik bilirkişilerce benzerlik ve ayırt edicilik yönünden karşılaştırılmasında tasarımların elbise tasarımı olduğu, karşılaştırılan tasarımlarda göğüs kısmının iki omuz üzerinde simetrik biçimde kolları açık bırakacak biçimde düz olarak aşağı indiği, göğüs altından başlayarak bel hizasına kadar üzerinde iki yanda dikey bant olacak biçimde yarı geçirgen bir kumaş ile devam ettiği, belden itibaren aşağı kadar düz etek olarak devam ettiği, karşılaştırılan tasarımları oluşturan bütün öğelerin benzer biçim, oran, kesim ve yüzey özelliklerinden oluştuğu, tasarımlar arasında bulunan tek farkın kumaş rengi olduğu, bu farkın da tasarımlara ayırt edicilik niteliği kazandırmadığı, seçenek özgürlüğü bakımından yapılan incelemede de, davacı tarafa ait 12/05/2016 kamuya sunum tarihli ürün görseli ile davalı tarafa ait ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı bu sebeple benzer olarak algılandıkları dolayısı ile , SMK md. 56/4-b ve 81/1-a kapsamında tescilsiz tasarıma tecavüze ait koşulların ve buna bağlı olarak TTK md. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabete ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça, davalı firmanın 5651 sayılı kanun kapsamında yer sağlayıcı sıfatına sahip olduğu, bu sıfatla davacı tarafça keşide edilen, … 18. Noterliği’nin… tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi kapsamında hukuka aykırılık iddiasında bulunulan dava konusu ürünlerin satışının derhal kapatılarak ürünlerin trendyol internet sitesinden kaldırıldığını, kusur sorumluluklarının bulunmadıklarına dair savunmada bulunduğu görülmüş ise de, bilirkişi heyeti tarafından yapılan bilişim incelemesi başlıklı değerlendirme kısmında “davalı site’de üçüncü tarafların satıcı olduğu pazaryeri işleticilerince satılan ürünlerin tanıtım sayfalarında “satıcı” verisine yer verildiği gözlense de davaya konu “…” markalı ürünlere ait tanıtım sayfalarında ” satıcı” verisine yer verilmediğinin gözlendiği, bu nedenle anılan marka ürünlerde davalı yanın doğrudan içerik sağlayıcı ve satıcı taraf olduğunun değerlendirildiği, üçüncü taraf özel veya tüzel kişilerce işletilmek üzere sağlanan “pazaryeri” modelinde davalının savunmasında kendisini Yer Sağlayıcı vasfıyla tanımlandığı görülmekle; davalının pazaryeri modeliyle üçüncü taraf satıcılara tahsis ettiği alanlar karşılığında sağladığı ticari faydanın, içerikten bağımsız olmadığının ve bir pazaryerinde satışı gerçekleştirilen ürünün satış fiyatı üzerinden bir komisyon almak suretiyle ticari ortaklık” anlamına gelebilecek bir modelin işlediğinin, satış adedi ve tutarı arttıkça artan bir maddi faydanın davalı yanca sağlandığının; bu suretle içerikten bağımsız bir Yer Sağlama faaliyeti yürütülmemekle; hosting, bulut firmaları veya Sosyal Ağ Sağlayıcılar gibi içerikten bağımsız sair Yer Sağlayıcılardan ayrıldığının değerlendirildiği” tespiti karşısında davalının sorumluluğunun somut olay bakımından gerçekleştiği dikkate alınarak bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Tazminat Talepleri Bakımından Yapılan İnceleme
6769 sayılı SMK’nın “Tazminat” başlıklı 150. maddesinde de ” Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3) Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Tasarım sahibi kanunun 151.maddesi gereğince yoksun kalınan kazancını talep edebilir. Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında 2. Fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması halinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.
Davacı vekili tazminat taleplerini 6769 sayılı SMK’nın 151/2-a uyarınca hesaplanmasını talep etmiştir. Davacıya ait tescilsiz tasarımın koruma süresi 12/05/2019 tarihinde sona erdiğinden bu tarihe kadar hesaplama yapılmıştır. Davalıya ait defter ve kayıtların incelenmesinde de defter ve faturalarda dava konusu tecavüze konu ürünlerle ilgili tespit yapılamadığı bildirilmiştir. Bilirkişi heyetinde bulunan sektör bilirkişisi dava konusu ürün satış fiyatının 2858 TL olarak tespit edildiğini, sekötrde karlılık oranının %20- %30 oranınbda olduğunu, %25 karlılık oranı dikkate alındığında 750 üretim adedi üzerinden davacının talep edebileceği tazminat miktarının 110.250,00 TL olabilecğini belirtmiş ise de, raporda da belirtildiği üzere ürün adetleri farazi olarak hesaplandığından ve 2 veya 3 renk üzerinden inceleme yapıldığı davalıya ait kullanımların incelenmesinde ise tecavüze konu ürünün yalnızca siyah renginin satışa sunulduğu görülmekle mahkememizce ilk hesaplama seçeneği olan 50 kat X 1 renk X 5 beden=250 adet kesim adedi hükme esas alınmış ve 31.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin kısmın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149. Maddesinin 1-ç bendinde ” Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini” belirtildiği üzere, tasarımdan doğan hakları tecavüze uğrayan tasarım hakkı sahibinin mahkemeden manevi zarar talep edebileceği hüküm altına alındığı, bu madde ve somut olay ele alındığında davacı tasarım hakkı sahibinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz edildiği, manevi tazminatın yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, eylemin ağırlığı tecavüze konu tasarım sayısı, paranın alım gücü, hak ve nesafet gözetilerek takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek davalı kullanımlarının davacıya ait tescilsiz tasarım hakkına haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile, bu haksız rekabetin önlenmesine, durdurulmasına, bu bağlamda haksız rekabet teşkil eden ürünlerin toplatılarak satışının önlenmesine, 31.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine, dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen KABULÜ İLE; davalı kullanımlarının davacıya ait tescilsiz tasarım hakkına haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile, bu haksız rekabetin önlenmesine, durdurulmasına, bu bağlamda haksız rekabet teşkil eden ürünlerin toplatılarak satışının önlenmesine,
2-31.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.834,87 TL karar harcından peşin yatırılan 2.054,55 TL’nin mahsubu ile kalan 780.32 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacının haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin talebinin kabulü nedeni ile davacı lehine hesaplanan15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeni ile davacı lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebinin kabulü nedenli ile davacı lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat talebinin kısmen reddi nedeni ile davalı lehine hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan: 4.000,00 TL bilirkişi ücreti, 294.00 TL posta/tebligat gideri olmak üzere toplam 4.294,00 TL ve 2.108,95 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 6.402,95 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.410,18 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸