Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/268 E. 2022/42 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/268 Esas
KARAR NO : 2022/42

DAVA : Marka ve Tasarım Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Önlenmesi ve Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka ve Tasarım Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Önlenmesi ve Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin …, …, … sayılı … markalarının maliki ayrıca … şişe tasarımının tescilli hak sahibi olduğunu ve şişe ve kutu görselleri üzerindeki tüm hakların müvekkiline ait bulunduğunu, davalı tarafın bu ürünler ile iltibas oluşturan … markalı ve müvekkilinin ticari sunumuna benzer ürünleri satışa sunduğunu, bu durum ile ilgili Isparta Cumhuriyet Savcılığına da şikayette bulunduklarını, dosyada alınan bilirkişi raporu ile “müvekkillerinin markalarının taklit edildiği ve haksız rekabete sebebiyet verildiğinin” tespit edildiğini, asliye ceza mahkemesinde kamu davası açıldığını, … 2. Fikri Sınai Haklar Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosyasından tedbir talep edildiğini, dosyaya uzman görüşlerinin sunulduğunu, anılan değişik iş dosyasında bilirkişi incelemesi yapıldığı ve “ortalama tüketici kitlesi tarafından karıştırılmaya müsaait olduğu, kullanımın davacı markalarına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğu, tasarım korumasını ihlal eder nitelikte olduğu, hiçbir teknik zorunluluk bulunmadığı halde ayırt edilemeyecek kadar benzer ambalaj tasarımı ve iltibas yaratan bir markanın aynı ürün üzerinde kullanılmasının haksız rekabet yaratttığı” yönünde görüş bildirildiği ve mahkemenin tedbir talebini kabul ettiğini, tedbir kararının icraya konulduğunu ve akabinde huzurdaki esas davanın açılmasının zorunlu bulunduğunu, ürün kutularının benzediğini markanın müvekkilinin markasını kopyalayarak oluşturulduğunu, şişe ambalaj tasarımı renkler ve kullanılan unsurların benzer olduğunu, bunların kullanılmasını gerektiren hiçbir teknik zorunluluk bulunmadığını, müvekkilinin ticari sunum şekillerinin kopyalandığını ileri sürerek, davalı ürünlerinin pazarlandığını ileri sürmekte oldukları linkleri paylaştıklarını belirterek, davalıların … markalı ürünleri ve ürün ambalajları ile müvekkilinin tescilli Marka ve Tasarımlarına iltibas sureti ile yaratılan marka ve tasarım tecavüzü ile müvekkilinin … markalı ürün ambalaj kompozisyonlarına ve ticari sunumlarına yaratılan haksız rekabet durumlarının tespitini, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, Hükmün gazetede ilanını ve masraf ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı firma tarafından “…” markası ile “…” markası arasında başta ticari sunum olmak üzere tasarım ve markalarında benzerlik olduğu iddiası ile haksız rekabet ve marka ile tasarım tecavüzüne sebebiyet verdiği iddiası ile “… ilişkin ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının, yurt içinde ve yurt dışında satışa sunulmasının önlenmesine, her türlü yazılı, görsel reklam alanlarında kullanılmasının önlenmesini, imhasını talep ederek huzurdaki davayı açtığını, açılan davanın haksız olup davanın reddi gerektiğini, müvekkili firmaların kozmetik alanında uzun yıllardır faaliyet göstermekte olan firmalardan olduğu, davalının davacı markasının tanınmışlığından yararlanma ve onun itibarına ve ayırt ediciliğine zarar verme durumu söz konusu olmadığını, … kelimesinin ingilizce de gül demek olup herkes tarafından kullanılan kelimelerden olduğunu müvekkilerinin üretmiş oldukları gül suyu ürünlerinde … kelimesinin tamamlayarak “…” marka ismini kullanmaları herhangi bir yanılgıya herhangi bir yanılgıya sebebiyet verebilecek durum bulunmadığını, “….” ile “…” arasındaki fark normal zekaya sahip her birey tarafından farklı olduğu anlaşılabilir isimlerden olduğunu, ortalama tüketicinin davacı ve davalı ürünlerini satın alırken çok fazla dikkat sarfetmeyeceği ve vakit harcamayacağı gibi gerçeği yansıtmayan bir varsayımla, “tanınmışlıktan yararlanma, itibara zarar verme ve ayırt edici özelliğine zarar verme” sonucuna varılmasını kabul etmek mümkün olmadığını, müvekkiller tarafından davacının iddialarının asla kabulü anlamına gelmemek üzere … 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … D.İş dosyasından alınan bilirkişi raporu sonrasında müvekkillerce ilerde daha büyük zararların doğmasını önlemek maksadıyla uyuşmazlığı sonlandırmak maksadıyla davaya konu ürünlerin üretiminin durdurulduğunu ve piyasadan toplanarak satımına son verildiğini bu sebeplerle davacının dava dilekçesindeki talepleri konusuz kaldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle ; davalıların … markalı ürünleri ve ürün ambalajlarının , davacının tescilli Marka ve Tasarımlarına iltibas sureti ile davacının marka ve tasarım haklarına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğu ve haksız rekabete sebebiyet verdiği, davacının … markalı ürün ambalaj kompozisyonları ve ticari sunumları ile TTK hükümleri uyarınca haksız rekabet oluşturduğu, tespit, görüş ve kanaatleri bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konsuu uyuşmazlık, davalı tarafından … ibaresi ile yapmış olduğu kullanımların, davacıya ait … ibareli marka ve tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti, men’i, ref’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde davacı adına …,…,… numaraları ile tescilli markaların ve… numaralı ambalaj tasarımının bulunduğu görülmüştür.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Markalar karşılaştırılırken tüketici nezdinde bıraktığı genel izlenim dikkate alınmalıdır. “Bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı, şekil vb. işaretlerden oluşup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajda aramak lazımdır. Öte yandan da karşılaştırma yapılırken markayı oluşturan işaretlerin baskın ve dikkat çekici unsuru ile birlikte ortalama tüketici nezdinde bıraktığı genel izlenim dikkate alınmalıdır.”
Şekil ve sözcüklerden oluşan kompozit markalarda karıştırılma ihtimali değerlendirilirken kural olarak sözcüğe ağırlık verilmesi gerekmektedir. Zira sözcük markaları hem sözle hem de yazı ile kolayca ifade edilebilmektedir. Kompozit markalarda şekil unsuru ne kadar belirgin olursa olsun, bir sözcük markası ile kıyaslandığında genellikle sözcük unsuru karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde daha fazla ağırlığa sahip olmaktadır.
Markalar arasındaki benzerlik incelenirken, genel ilke olarak, markaların ayırt edici nitelikte olmayan ya da herkesin kullanımına açık tali unsurları dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde, inceleme konusu markaların (inceleme konusu mal ve hizmetler için) ayırt edici niteliğe sahip unsurları esas alınarak karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
Yukarıda ki açıklamalar ışığında, her iki marka arasında yapılan karşılaştırma sonucunda, davacıya ait tescilli “…” markası ile davalının kullandığı … markası görsel, işitsel ve yazım şekli olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu her iki markanın altında yer alan kare içindeki şekil unsurunun gül figürünü andırdığı ve benzer olduğu ayrıca benzer şekilde konumlandırıldığı bu benzerliğin teknik zorunluluktan kaynaklanmadığı, davalı kullanımları ile davacı markasının orta seviyedeki tüketici nezdinde ayırt edicilik sağlayacak nitelikte olmadığı, karıştırılma/ iltibas ihtimalinin somut olay bakımından gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Davacı yan aynı zamanda tasarım hakkına tecavüz iddiasında da bulunmuştur. HMK md. 266 uyarınca teknik bilirkişi tarafından hazırlanan rapor içeriği, davacıya ait … sayılı tasarım dosyası ve davalı kullanımlarının incelenmesinde, her iki ürünün sunum şekli, kompozisyonu ve ürünler üzerinde benzer markaların yer alması nedeni ile tüketici nezdinde karışıklık yaratabilecek nitelikte olduğu, ürünün bu şekilde üretilmesinin teknik bir zorunluluktan kaynaklanmadığı, tasarımcının seçenek özgürlüğü bulunduğu, davalı ürününün davacı tasarımına benzer bir kompozisyona sahip olduğu, markaların yerleştirildiği yerler, altında yer alan kare ve içindeki şekil, karenin konumlandırıldığı yer, diğer yazıların benzer konumlarda yer alması, üst tarafta türkçe altında ingilizcesinin yer alması ve bu kompozisyon şeklinin de teknik bir zorunluluktan kaynaklanmıyor olması ve nihayet iki ürünü bütün olarak algılayan tüketicinin yanılma ihtimalinin bulunduğu davacı tasarımına tecavüz koşullarının da oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Hakısz Rekabet Yönünden Yapılan Değerlendirme
Haksız rekabet, TTK m.54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder. Diğer bir deyişle haksız rekabet, rakipleri ezmek ve onlan iktisadi faaliyet alanından uzaklaştırmak amacıyla ve hüsnüniyet kurallarına aykırı suretlerle başvurulan, kanuna, nizama, adaba ve teamüle göre teviz edilemeyecek hareketlerin kaffesidir. ( Örs Halil, Türk Hususi Hukukunda Haksız Rekabet, Ankara, 1958 sf.13 ) Bu bağlamda başkasının serbestçe ifaya hakkı olduğu rekabet hareketini mene veya onu rekabet sahasından çıkarmaya ve kendi edalarını daha avantajlı göstermeye yarayan yasal olmayan vasıtaları kullanan kişi haksız rekabet fiilini işlemiş olur . Haksız rekabet hukuku da haksız fiilin bir türü olarak, haksız rekabet faili ile mağduru arasında dürüstlük kuralına uyma şeklinde hukuk düzeni tarafından tahmil edilen vazifeye muhalefet sebebiyle doğan bir zararı veya zarar tehlikesini bertaraf etmeyi amaçlayan hukuki bir kurumdur. Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına gerek yoktur .( Erdil Engin, Haksız Rekabet Hukuku, 2. Bası, Ankara, sf. 31 vd. )
TTK 55/l-a-4 bendine göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet sayılır. Karıştırılma(iltibas), ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya karışımı ifade etmekte olup, satın alman iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir. İltibas doğrudan iltibas ve dolaylı iltibas olarak ikiye ayrılabilir. Buna göre, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, söz konusu işaretlerin kullanıldığı mal veya hizmetin, iltibasa maruz bırakılan mal ve hizmetle özdeşleştirilmesine yol açıyorsa doğrudan iltibas söz konusu iken, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, işaretler arasındaki farklılığı anlasalar bile benzerliğe dayalı olarak mal veya hizmetler arasında yanlış bağlantılar kurmasına yol açıyorsa dolaylı iltibas söz konusu olur. Karıştırılmanın (iltibasın) varlığının kabul edilebilmesi için, davacının tanıtma işaretini davalıdan önce “haklı olarak kullanmış ” olması zorunludur. Kanştırılmanın(iltibasın) varlığı için, tanıtma işaretlerinin aynı tür emtialar için kullanılmasına, taraflar arasında bir rekabet ilişkisinin olmasına gerek yoktur. İltibasın arzu edilmiş olması veya meydana gelmiş olunmasının önemi yoktur, önemli olan objektif bakımdan tehlikenin mevcut olmasıdır .
Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı ile davacının aynı tüketici kitlesi ve aynı ürün grubuna hitap ettikleri, davalının, davacının ticari faaliyetlerini bilmemesinin aynı sektörde bulundukları göz önüne alındığında ticari hayatın olağan akışına aykırı olacağı, davalının … ibareli marka kullanımlarının davacının … markalı ürün ambalaj kompozisyonları ve ticari takdim şekilleri ile ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzediği bu nedenlerle TTK hükümleri uyarınca haksız rekabet koşullarının da somut olay bakımından oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında toplanan deliller, D.iş dosyası kapsamında alınan raporlar ile uyumlu, hükme esas teşkil eden 28/01/2022 tarihli bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davalıya ait “…” markalı ürün ve ürün ambalajları kullanımının davacıya ait “…” ibareli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu tespiti ile bu rekabet ve haksız rekabet fiillerinin önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu suretle, davaya konu … markalı gül suyu ürünlerinin üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının, yurt içinde ve yurt dışında satışa sunulmasının önlenmesine, tecavüze konu marka görsellerinin yer aldığı basılı yayımlar, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, video ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrakın bulunduğu yerden toplatılarak masrafın davalıya ait olmak üzere yedi emin deposunda muhafaza altına alınmasına kararır kesinleşmesine binaen imhasına, internet üzerinde, Türkiye de ya da yurt dışında tecavüze konu markanın kullanılmasının önlenmesine, eylemin aynı zamanda haksız fiil teşkil etmesi nedeni ile, hükmün Türkiye çapında yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsusu ilanına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE; davalıya ait “…” markalı ürün ve ürün ambalajları kullanımının davacıya ait “…” ibareli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu tespiti ile bu rekabet ve haksız rekabet fiillerinin önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu suretle, davaya konu … markalı gül suyu ürünlerinin üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının, yurt içinde ve yurt dışında satışa sunulmasının önlenmesine, tecavüze konu marka görsellerinin yer aldığı basılı yayımlar, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, video ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrakın bulunduğu yerden toplatılarak masrafın davalıya ait olmak üzere yedi emin deposunda muhafaza altına alınmasına kararır kesinleşmesine binaen imhasına, internet üzerinde, Türkiye de ya da yurt dışında tecavüze konu markanın kullanılmasının önlenmesine,
2-Hükmün Türkiye çapında yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsusu ilanına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 20,40 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 151,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.651,25 TL ve 118,60 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.769,85 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.29/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸