Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/260 E. 2022/63 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/260 Esas
KARAR NO : 2022/63

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (FSEK)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Maddi ve Manevi Tazminat (FSEK) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; huzurdaki bu davanın müvekkillerinin noter aracılığı ile tasdik ettirdiği özgün nitelikteki televizyon formatının davalı şirket tarafından izinsiz ve hukuka aykırı bir şekilde yayınlanmasıyla ihlal edilen haklarının korunması ve uğradığı zararın tazminine yönelik olduğunu belirtmiş, müvekkilinin “…” isimli TV yarışma programının eser sahibi olduğunu, davalıların herhangi bir izin veya anlaşma olmaksızın programda bir kısım küçük değişiklikler yaparak aslından ayrılmayacak derecede benzer formatıyla, içerik ve kurallarını taklit ederek “…” ismiyle müvekkilin eserini yayınladığını belirterek, yayınlanan programın yayınının durdurulmasını, mevcut görüntülerinin dava sonucuna kadar yayından kaldırılmasını, yayınlanması planlanan 2.sezonun yayınlanmasının engellenmesini, müvekkilin eser sahipliğinden kaynaklanan mali hakları göz önünde bulundurularak bilirkişi marifetiyle tespit edilecek bölüm başı telif ücretinin şimdiye kadar yayınlanan bölüm tutarında, mali haklara tecavüz ile haksız elde edilen gelirin ve kanun kapsamında 3 kata kadar talep ettikleri şimdilik 10.000,00 TL ile manevi haklarının ihlal edilmesinden dolayı şimdilik 10.000,00 manevi tazminatın davalılardan alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; ; Davacının noterden tasdik ettirdiği metnin alelade bir format olduğunu, eser niteliğinde olmadığını, sahibinin hususiyetini taşımadığını, somutlaşmadığını ve kanunda belirtilen eser kategorilerinden birine girmediğini bu nedenle FSEK korumasından yararlanamayacağını, davaya konu formatın eser olarak kabul etmemekle beraber, ilgili formatın davacı tarafından noterden tescil ettirilmeden önce müvekkil davalı tarafından somutlaştırıldığını ve alenileştirildiğini, müvekkile ait … logolu kanalda “…” ismi ile başka bir yarışma programı olarak yayınlanmış olduğunu, bu formatın somutlaştırılmış ve alenileştirilmiş olduğunu, davacının müvekkil şirkete ait bu formatı kendi fikriymiş gibi yazıya dökerek 25 Eylül 2012 tarihinde noterden tescil ettirdiğini, müvekkil şirkete ait “…” isimli yarışmanın müvekkil şirket tarafından yayınlanan “…” isimli yarışma programının daha geliştirilmiş formatı olduğunu, müvekkile ait “…” isimli yarışma formatının eser niteliğinde olduğunu, davacının bölüm başına telif ücreti talep edemeyeceğini diğer hususlarla birlikte beyan etmiş, öncelikle davacının haksız ve mesnetsiz tedbir talebinin ve sonra da usul ve yasaya aykırı davanın tümden reddini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle ; davacının noter onaylı beyanın TV formatı detayı taşımayıp, hususiyetin belirlenemediği, davacının noter beyanı ile davalı formatları arasında benzerlikler olmakla birlikte, farklılıkların daha fazla olduğu, dolayısıyla her iki içeriğin farklı formatlar olarak kabul edilebileceği, davalının davacıya yönelik bir tecavüzünün bulunmadığı, formatlar arasında farklılık olduğu ve dolayısıyla FSEK’den kaynaklanan bir hakka tecavüz olmadığı kanaatine ulaşıldığından; davacının FSEK’den kaynaklanan talep haklarının oluşmadığı, görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalıya ait … isimli program vasıtası ile gerçekleştirilen kullanımların, davacıya ait … isimli programın içerik, format ve isminin dava dışı kanalda ihlal oluşturacak şekilde yayınlandığı gerekçesi ile FSEK bağlamında hak ihlali oluşup oluşmadığının tespiti ile FSEK md. 68 uyarınca 3 kata kadar maddi tazminat ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı, davalı yapım şirketinin format sahibi olduğu ‘…” isimli yarışma programı ile kendisi adına kayıtlı “… ” isimli yarışma formatları arasında iltibasın söz konusu olduğunu, bu suretle davalılar tarafından intihal eyleminin gerçekleştiğini iddia etmiş, mali ve manevi haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile tazminat taleplerinde bulunmuştur
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında bir fikir ürününün eser sayılabilmesi için; sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş olması ve FSEK’te öngörülen eser türlerinden birine girmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bir televizyon yarışma formatının eser korumasından yararlanabilmesi için bu şartlar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizin de taraf olduğu Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) md.9/2’de de belirtildiği üzere, telif hakları fikirleri değil, onların ifade ediliş şekillerini korumaktadır, bu noktada, formata ilişkin fikrin ifade edilmesinde, hususiyet önem arz etmekte, dolayısıyla formatı oluşturan düşüncenin farklı ya da sıradan olması değil, formattaki düşüncenin ne şekilde ifade edildiği belirleyici olmaktadır. Format yazarı, program formatını detaycı bir anlatımla ele almalı, yarışmanın genel kuralları, oyuncuların muhtemel stratejileri, şovun akışı, yarışmanın hangi bölümlerden oluştuğu, temsillerin sırası ve tipleri, sahne dekoru, müzik, sunucunun dış görünüşü ve programı sunma stili-davranışları, sunucunun önceden belirlenen slogan şeklindeki kelimeleri söyleyiş anları, stüdyodaki konukların ve televizyon izleyicilerinin programa katılımı, rolleri gibi tüm detaylar, yaratıcısının hususiyeti ile belirtilmelidir. Belirtmek gerekir ki, format unsurlarında hususiyet ön plana çıksa bile formatın hususiyeti tüm unsurların bir bütün halinde izleyicide uyandırdığı duyguda belirginleşecektir.
Hususiyet, şekilde meydana gelebileceği gibi içerikte de meydana gelebilir. Dolayısıyla içeriğin şekillenmesine temel olan hususiyetle yoğrulmuş özgün fikrin de bir başka biçim etrafında meydana getirilmesi durumunda telif hakları ihlali gündeme gelebilir. Fakat, formatta telif ihlali konusu gündeme geldiğinde öncelikli olarak bakılması gereken, mevcut eserin özgün unsurlarının yeni yaratımdaki kullanım oranı yani yeni yaratımın serbest yararlanma sınırını aşıp aşmadığının belirlenmesidir.
Bu bakımdan, aynı ya da bilinen fikirler temel alınarak üretilen program formatlarında hususiyet detaylarda kendini belli eder, program formatlarının soyut fikirde kaldıklarını ve bu nedenle somutlaşma şartını yerine getirmediklerini öne sürerek program formatlarının FSEK kapsamında değerlendirilemeyeceğini, ancak ekonomik bir değeri olan ve fikri emek sonucu meydana getirilmiş formatların haksız rekabet hükümlerince koruma göreceğini ve bunun için de sıradan unsurların değil, orijinal nitelikteki unsurların nazara alınacağını belirtmiştir. Aynı veya bilinen fikirlerden oluşmuş televizyon program formatları arasında çıkan uyuşmazlıklarda, formatın özgün olup olmadığının detaylarda şekillenmiş hususiyetin varlığıyla çözüme ulaşacaktır.
Bir fikri ürünün eser olabilmesi için sahibiyle arasında bir aidiyet bağının yani hususiyetin olması gerekmektedir. Dolayısıyla alelade ele alınmış bir format fikri ne kadar dahiyane ya da ne kadar idrak edilebilir olursa olsun belirgin bir hususiyetle şekillenmedikçe format eser olarak değeriendirilemeyecektir. Formatı diğerlerinden ve benzerlerinden ayırt eden hususiyet, format unsurlarında şekillenebileceği gibi unsurların kombinasyonunda da meydana gelebilir.
Benzer formatları birbirinden ayıran karakteristik unsurlar bir bütün halinde içerdiği hususiyettir. Bu nedenle korunması gerekenin, herkes tarafından düşünülebilir olsa da bir fikrin yaratıcılıkla şekillenmesi ve/veya bu yaratıcılığın hususiyetle ifade ediliş şekli önemlidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, FSEK kapsamında eser korumasından yararlanmanın unsurlarından olan tespit edilme koşulu, bir eserin mevcudiyeti bakımındandır. Soyut düşüncelerin tespiti, onların eser sayılmalarını gerektirmez. Bu kapsamda somut olay yönünden mahkememizce aldırılan, denetime elverişli, hükme esas alınan raporda da belirtildiği gibi davacıya ait noter onaylı beyanın sadece bir yarışma programıyla ilgili fikir beyanı özelliği taşıdığı, programın içeriğine yönelik programın süresi, periyodu, sunuş biçimi, hedef kitlesi, yayın biçimi (canlı mı banttan mı) her programda kaç yarışmacının olacağı, yarışmacıların nasıl yarışacağına dair pek çok konuda herhangi bir detay barındırmadığı, davalıya ait … isimli programın format olarak gerçekleştirildiği, program kurgusunun yapıldığı, çekilip yayınlandığı, davacının beyanının ise bir programın senaryosundan çok, programın ana hatlarını ifade ettiği, dolayısıyla özgünlük ve hususiyet unsurunun somut olay bakımından gerçekleşmediği, dava konusu formatın eser vasfına haiz olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu formatın bir an için eser vasfına haiz olduğu düşünülse dahi, bilirkişi raporunda davacı ve davalıya ait programların karşılaştırılması sureti ile yapılan değerlendirmede formatlar arasında farklılıkların bulunduğu, dolayısı ile FSEK’ten kaynaklanan bir hakka tecavüz olmadığına dair görüş bildirilmiş, mahkememşzce de hükme esas alınan rapor doğrultusunda ihlal koşullarının somut olay bakımından gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davacıya ait noter onaylı beyanının, programın gerçekleşmemiş olması ve hususiyet taşımaması nedeni ile eser vasfına haiz olmadığı, dava konusu her iki formatın içerik olarak karşılaştırılmasında da formatlar arasında farklılıkların bulunduğu, dolayısı ile FSEK’ten kaynaklanan bir hakka tecavüz bulunmadığı buna bağlı olarak tazminat talepleri bakımından da sübut bulmayan davanın tüm talepler bakımından reddi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 161,40 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 102,10 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza