Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/245 Esas
KARAR NO : 2023/166
DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … ve …, “…” isimli müzik eserinin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B ve 3. Maddesi kapsamında eser sahibi olduğunu, davacı …’ın bestecisi, davacı …’ın söz yazarı sıfatıyla eser sahibi olduğu “…” isimli müzik eseri, icracısı … olarak … adresinden yayınlanmakta olduğunu, “…” isimli eserinin yayını için davacıların o dönem davacıların yayımcı şirketi olan …A.Ş. tarafından … Ltd. Şti.’ne 01.06.2017 tarihinde süre ve sayı sınırı olmaksızın eserin icrasına ve yayınlanmasına izin verilmiş olduğunu, ekli muvafakatname ile “…” isimli eserin kullanım kapsam ve koşulları belirlenmiş olduğunu, muvafakatname uyarınca eserin hiçbir ürün ile senkronize edilmeksizin kullanılması gerekmekte olup hiçbir şekilde reklam, ürün yerleştirme izni verilmemiş olduğunu, buna rağmen davalı yan, müzik eserinin klibine verilen iznin kapsamı dışında açıkça kendi markasını yerleştirdiğini ve müzik eserini izinsiz bir şekilde reklam olarak kullanmış olduğunu, dava konusu müzik eserinin video klibi yaklaşık 94.000.000 kez izlenmiş olduğunu, dava konusu izinsiz kullanım sonucunda davacılar adına resmi arabuluculuk süreci başlatılmış olduğunu ve davalı yan ile arabulucu toplantıları gerçekleştirilmiş olduğunu, fakat görüşmelerde uzlaşma sağlanamadığından işbu davayı açma zorunluluğumuz hasıl olduğunu, davalı yan, davacıların 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan 25. Maddede tanımlanan “İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı”nı “…” URL adresinden … Bankası One uygulamasının reklamını yapması sonucunda açıkça ve defalarca ihlal etmiş olduğunu, Müzik klibinin içinde defalarca davalı yan’ın gerek ismi gerekse logo ve mobil uygulaması görünmekte olduğunu, bu kullanım ile; davacıların 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan manevi haklarından 14. Maddede tanımlanan “Umuma Arz Selahiyeti” Davalı Yan tarafından açıkça ve defalarca ihlal etmiş olduğunu, … URL adresinde davacıların müzik eserinin yayınında davalı yan’ın reklamını koyması ve ürün yerleştirebilmesi için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 14, 15 ve 25/2 kapsamında davacılardan yazılı izin almış olması gerekmekte olduğunu, oysa ki davalı yan davacılardan izin almaksızın davacılara ait müzik eserinde reklamına yer vermiş olduğunu ve bu kullanım ile davacıların Yasa ile koruma altına alınan mali ve manevi haklarını açıkça ihlal etmiş olduğunu, yukarıda açıklamaya çalışılan izinsiz kullanımlar sonucunda davalı yan, davacıların 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan manevi haklarından 14. Maddede tanımlanan “Umuma Arz Selahiyeti”ni açıkça ve defalarca ihlal etmiş olduğunu, bu nedenle davalı yan’ın davacıların manevi haklarını açıkça ihlal etmesi sonucunda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 70. Madde kapsamında manevi tazminat talep etme zorunluluğumuz hasıl olduğunu, ayrıca davalı yan, davacıların 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan mali haklarından 22. Maddede tanımlanan “Çoğaltma Hakkı”nı, ve 25. Maddede tanımlanan “İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı”nı … üzerinden reklam olarak … URL adresinden yayınlamasını sonucunda açıkça ve defalarca ihlal ettiğini, bu nedenle de 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 68. Madde kapsamında davacılara ait müzik eserlerine davacılardan izin almaksızın reklam yerleştiren davalı yan’dan davacılar ile yazılı sözleşme yapmış olması halinde davacıların isteyebileceği bedelin veya 5846 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin üç katını talep etme zorunluluğumuz hasıl olduğunu, davacıların davalı yan tarafından hukuka aykırı olarak içine düşürüldüğü tüm bu olumsuz durumlar nedeniyle davalı yan’ın tecavüzünün tespiti ve davalıdan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. Maddesi kapsamında maddi tazminat, 70. Maddesi kapsamında manevi tazminat talep ettiklerini, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın haksız fiilin vuku bulduğu itibaren yürütülecek en yüksek faizi ile birlikte davalı yan’dan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusu yönünden itirazlarının bulunmakta olduğunu, davacı tarafından tecavüzün refine yönelik bir başvuru gerçekleştirilmemiş olduğunu, bilindiği üzere, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuzun sistematiği gereği tazminat davalarına ek olarak eser sahibi olduğu iddia edilen kişilere başka bir imkân daha sunulmakta ve tecavüzün ref’i davası kapsamında davacıya üç kat bedel isteme hakkı verilmekte olduğunu, nitekim davacı yanın da talebi işbu hususun düzenlendiği 5846 sayılı Kanun 68.maddesine dayanmakta olduğunu, takdir edileceği üzere eser sahibine tanınan bu imkan, ek ayrı (yeni) bir dava açılmak suretiyle değil, yalnızca açılmış bir tecavüzün ref’i davası kapsamında kullanılabilir olduğunu, oysa ki davacı yan ilk defa huzurdaki dava ile birlikte davalı bankadan tecavüzün refine dayalı 3 kat tazminat talebinde bulunmakta olduğunu, dava dilekçesi ekinde Mahkemeye sunulan Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı incelendiğinde de görülebileceği üzere, uyuşmazlık konusu içerisinde hiçbir şekilde mali haklara tecavüzün refi ya da 3 katı tazminatın ödenmesi yer almamakta olduğunu, bu yönüyle öncelikle huzurdaki davanın tecavüzün refi iddiasına dayalı 3 kat tazminat talebi ile manevi tazminat yönünden tefriki ile 3 kat tazminat talebi yönünden huzurdaki davanın dava şartı arabuluculuk yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, davalı Banka, Kanunda sayıldığı şekilde işbu eseri yayınlayan ya da umuma ileten kişi olmayıp, eser … da …A.Ş (… adına) ve … tarafından lisanslanmış olduğunu, zira davacı tarafça da dilekçesi ekinde sunulan muvafakatnameden görülebileceği üzere, davacının yayımcısı…A.Ş. tarafından … Ltd. Şti’ne açık bir şekilde yayma, taşıma, çoğaltma, yayınlama, umuma iletim ve işleme hakkı, süre ve sayı sınırı olmaksızın devredilmiş olduğunu, bu hususta … ile … A.Ş. arasındaki ve davacılar ile aralarındaki tüm sözleşmelerin celbini talep ediyor olduklarını, bilindiği üzere bir eserin, kreatif fikri emek neticesinde, farklı bir şekile ve özelliği olan bir esere dönüştürülmesi işlenme eser olarak adlandırılmakta olduğunu, eser sahibi işleme hakkını başka kişilere de devredebilir yahut işlemeyi kendisi de yapabilir olduğunu, ancak başka biri eseri işlemek isterse, bu hakkı sadece eser sahibi veya eser sahibinin halefinden alacak yazılı izin ile elde etmesi mümkün olacağını, (FSEK. m.52) eserin işleme hakkını eser sahibinden devralan kişi, yaratmış olduğu işleme eser üzerinde, eser sahipliğinden kaynaklanan tüm salahiyyet ve hakların sahibi olabileceğini, eser sahibinin, eser üzerindeki manevi haklarının devri mümkün olmamakla birlikte mali haklarının (ve ayrıca manevi hakları kullanma yetkisinin) devri mümkün olduğunu, FSEK kapsamında, eser üzerindeki hakların devri konusu oldukça katı şekil şartlarına tabii olarak düzenlenmiş olduğunu, buna göre eser sahipliğinden doğan haklar üzerindeki tasarruf işlemlerinin eser meydana getirildikten sonra yazılı olarak yapılması ve hangi hakların hangi koşullar ile tasarrufa konu olduğunun açık bir şekilde belirtilmesi gerekmekte olduğunu, somut olayda da davacıların işleme hakkını ve temsil hakkını da devrettikleri anlaşılmakta olduğunu, bununla birlikte yukarıda da belirtmiş olduğu üzere davalı Banka işbu muvafakatnamenin tarafı da olmadığını, dolayısıyla kabul anlamına gelmemekle birlikte biran için davacının mali haklarına yönelik muvafakatname kapsamı dışında bir eylemle tecavüz edildiği varsayımında da bu iddianın ve husumetin davalı Bankaya karşı değil yapımcı şirkete ve yayımcı şirkete karşı yöneltilmesi gerekmekte olduğunu, davalı bankanın davacıların mali haklarına herhangi bir tecavüzü söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte huzurdaki davada maddi tazminatın şartları da oluşmamış olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte biran için aksi düşünülse dahi tecavüzün şümulüne ve kusurun ağırlığının da gözetilmesi gerekmekte olduğunu, ayrıca davalı banka tarafından zaten garantione uygulaması yıllardır kullanılmamakta ve bu nedenle zaten ekonomik bir menfaat edinilmemekte olduğunu, somut uyuşmazlıkta belirtilen manevi hakların hiçbirisine yönelik tecavüz olmadığını, davacıların kişilik hak ve değerleri ile şeref ve itibarlarına yönelik hiçbir eylem de söz konusu olmadığını, davacı yan zenginleşme kastı ile gerçek dışı iddialar ve fahiş talepleri ile huzurdaki davayı davalı Bankaya karşı ikame etmiş olduğunu, şartları oluşmayan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliler toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan 14/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davacı tarafından dosyaya sunulan “…” isimli internet web sitesine bağlı bahsi geçen ilgili link incelenmiş olup, davaya konu belirtilen ilgili linkindeki “…” şarkıya ait videonun güncel olarak açık ve faaliyette olduğu, video içeriğinin başında davaya konu davalının markasının reklamının yerleştirildiği, ilgili videonun “…” isimli kanal/profilden yayınlandığı, ilgili vileo yayın/yüklemenin “08 Ağu 2017″ tarihli olduğu ve inceleme esnasındaki güncel haliyle “98.048.941” defa görüntülenmiş olduğu, “… ” olarak “… A.Ş (… adına); …” şeklinde belirtildiği, … isimli video paylaşım platformunda “…” linkinde yer alan “…” başlıklı klibin 3 dakika 10 saniye olduğu, bu klibin ilk 10 saniyesinin müzik klibiyle doğrudan ilişkili olmadığı ve sonradan eklendiği, başlangıçta yer alan 10 saniyelik sürenin reklam kapsamında değerlendirildiği, bu süre zarfında yer alan son 3 saniyede ise … Bankası Anonim Şirketi’nin logosunun açık bir şekilde görüldüğü ve bankanın … isimli uygulamasının isminin de yer aldığı, dolayısıyla ilgili videoda açık bir reklam bulunduğu, “…” isimli yaratımın şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu, Davacıların FSEK 11’deki karine çerçevesinde davaya konu müzik eserinin eser sahibi oldukları, Eserin başkalarına reklam amacıyla kullandırılması konusunda yetki verilmediği bu çerçevede davacılara ait eserin reklam filmindeki kullanımının davacıların mali haklarından FSEK 21 de belirtilen işleme hakkı ile FSEK 25’te belirtilen umuma iletim hakkının ihlali olduğu, Dosyada emsal bedele ilişkin olarak Pelikan Müzik tarafından dosyaya gönderilen 17.1.2022 tarihli bedel yazısı, sektörel uygulama, eserin türü, kullanımın şekli, ihlal edilen mali hak türleri, eserin tanınıp tanınmamışlığı, ihlalin yapıldığı mecra, ihlalin süresi de dikkate alındığında 125.000 TL olabileceği bu bedelin FSEK 68 çerçevesinde 3 katına hükmedilmesi hususundaki Takdirin Sayın Mahkemeye ait olacağı, dosyada mübrez kullanımlar sırasında eser sahibinin davacılar olduğunun belirtilmemesi, ayrıca eser sahibinden müzik eserinin reklam içerisinde kullanımı şeklinde umuma arz yetkisinin alınmaması nedeniyle FSEK 15 te düzenlenen eser sahibi olarak belirtilme hakkı ile FSEK 14’te düzenlenen umuma arz hakkının hak ihlalinin söz konusu olması nedeniyle davacıların manevi tazminat talep hakkının olduğu, manevi tazminatın türü ve miktarını tayin hakkının Sayın Mahkemeye ait olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan 18/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ; “…” isimli yaratımın şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu, Davacıların FSEK 11’deki karine çerçevesinde davaya konu müzik eserinin eser sahibi oldukları, eserin başkalarına reklam amacıyla kullandırılması konusunda yetki verilmediği bu çerçevede davacılara ait eserin reklam filmindeki kullanımının davacıların mali haklarından FSEK 21 de belirtilen işleme hakkı ile FSEK 25’te belirtilen umuma iletim hakkının ihlali olduğu, Dosyada emsal bedele ilişkin olarak … tarafından dosyaya gönderilen 17.1.2022 tarihli bedel yazısı, sektörel uygulama, eserin türü, kullanımın şekli, ihlal edilen mali hak türleri, eserin tanınıp tanınmamışlığı, ihlalin yapıldığı mecra, ihlalin süresi de dikkate alındığında 125.000 TL olabileceği bu bedelin FSEK 68 çerçevesinde 3 katına hükmedilmesi hususundaki Takdirin Sayın Mahkemeye ait olacağı, Dosyada mübrez kullanımlar sırasında eser sahibinin davacılar olduğunun belirtilmemesi, ayrıca eser sahibinden müzik eserinin reklam içerisinde kullanımı şeklinde uUmuma arz yetkisinin alınmaması nedeniyle nedeniyle FSEK 15 te düzenlenen eser sahibi olarak belirtilme hakkı ile FSEK 14’te düzenlenen umuma arz hakkının hak ihlalinin söz konusu olması nedeniyle davacıların Manevi tazminat talep hakkının olduğu, manevi tazminatın türü ve miktarını tayin hakkının Sayın Mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Davaya konu uyuşmazlık davacıların davaya konu edilen “…” isimli musiki eserinin davalı reklamında kullanılmasının hak ihlali sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.Bu çerçevede davacının iddiası davaya konu eser için fonogram yapımcısına verdiği muvafakatnamenin söz konusu eserin davalı reklamlarında kullanılması yetkisini verip vermediğinin değerlendirilmesi gerekecektir. Öncelikle dava konusu şarkının eser niteliği ve eser sahipliğinin incelenmesi gerekmektedir.
ESER VASFININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya esasa ilişkin şart’, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer’ . Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Musiki eserleri FSEK’in 3. maddesinde; “ her nevi sözlü ve sözsüz besteler” olarak tanımlanmıştır. Musiki eserleri, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir.. Musiki eserlerinde ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya insan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Diğer taraftan seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur. Ancak tespit, eser olabilme ve korunma açısından şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir”. Himaye konusu, sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımlarıdır. Bir musiki ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için, bu üründeki şekillendirmenin yani seslerin birbirini izleyişinin, birbirine bağlanışının ve ritmin hususiyet taşıması gerekir. Nitekim Yargıtay’ın bir kararında da belirtildiği gibi; “…FSEK.’nun 3. maddesine göre, müzik eserleri her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir. Musiki eserlerinde koruma konusu, işitilen sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımları ve aynı zamanda ses ile ifade edilen Musiki eserlerinin içeriğidir. Musiki eserinde sahibinin hususiyetinin varlığının tespitinde ise, o eserin sıradan bir dinleyici nezdinde yarattığı izlenim esas alınmalıdır. Ancak, söz konusu izlenimin tespitinde her uyuşmazlığın özelliğine göre ve yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınmak suretiyle bilimsel bir yöntem izlenmelidir…””
Bilindiği üzere musiki eserleri beste ve güfte olarak bütün olarak korunabileceği gibi bestenin musiki eseri olarak güftenin ise eser vasfını haiz olması halinde FSEK 2/1 anlamında “dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olarak da korunması mümkündür.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında davaya konu … isimli şarkının gerek güfte gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
ESER SAHİPLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” sıfatının re’sen irdelenmesi gerekmektedir.
FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde belli karinelerin öngörülmüş olup bu karinelerin düzenlendiği maddelerden biri olan FSEK m.11hükmüne göre; “yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılı. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın’.
Dosyada bulunan muvafakatname ve diğer belgelerden davaya konu … isimli musiki eser sahiplerinin davacılara ait olduğu kanaatine varılmıştır.
Bilindiği üzere fonogram yapımcısı; icracı sanatçının izniyle yapılmış bir kaydın doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak çoğaltılması, kiralanması, telli-telsiz her türlü araçla yayınlanması ya da kişiye açık yerlerde temsil suretiyle o kayıttan faydalanma hakkına sahip olan kimselerle, bir işareti, resmi veya sesi, bunları nakle yarayan bir alet üzerine tespit eden veya ticari amaçlarla haklı olarak çoğaltan ya da yayan kimsedir. Fonogram yapımcısının hakları icraya ve bazen de eser sahibinin iznine bağlı, sınırlı, ancak aslen iktisap olunan haklardır . Yine bu haklar hukuki niteliği itibariyle eserin veya icranın korunması mahiyetinde olmayıp, eser veya icranın tespiti yapılan vasıtalar ile bunları imal eden şahsın menfaatlerinin korunması mahiyetindedir”. Söz konusu bağlantılı haklar, eser sahibinin haklarını ne değiştirebilir, ne sınırlayabilir ne de ortadan kaldırabilirler. Bu sebeple, FSEK’in hem 1/B Maddesinin (j) ve (k) bendleri, hem de 80. maddesi “eser sahibinin manevi ve maddi haklarına zarar vermemek kaydıyla” bağlantılı hakların var olduklarını” belirtmiştir”
FSEK.m.80/B’ye göre, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra, eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama haklarını münhasıran haizdir. Bu çerçevede fonogram yapımcısının hakları şunlardır;
1. Tespitin doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması,
2. Tespitin her türlü yöntemle satılması ve dağıtılması,
3. tespitin kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi,
4. Tespitin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalarla umuma iletimi ve yeniden iletimi( Radyo- televizyon aracılığıyla yayın),
5. yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerin aslının veya kopyalarının satış ve diğer yollarla dağıtılması,
6. Tespitin telli veya telsiz araçlarla veya diğer yöntemlerle umuma iletilmesi,
7 Tespitin internet ortamında umuma iletilmesi.
FSEK 80/B hükmünde de açıkça beliritldiği üzere fonogram yapımcısının eser sahibinin mali hakları FSEK 48 ve FSEK 52 çerçevesinde devraldıktan sonra tespitin kullanım hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere FSEK m.48’e göre; eser sahibi veya onun mirasçıları, mali hakları devir ettikleri veya ruhsat verdikleri takdirde onlardan bu hakları alanlar aslen iktisapta bulunmuş olurlar. Başka bir deyişle eser sahibinden veya mirasçılarından iktisap aslen iktisaptır. Devren iktisap ise FSEK m.49’da düzenlenmiştir. Buna göre, eser sahibi veya mirasçılarından, mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap eden bir kimse bu hakkı başkasına devretmişse yani ikinci elden bir devralma varsa devren iktisap söz konusudur. Bu şekilde yapılacak devirlerin, eser sahibi veya mirasçılarının yazılı iznine dayanması gerekir. Yazılı izin alınmadan devir yapılmışsa icazet verilinceye kadar işlem askıda hükümsüzdür. Bu hakları geçerli olarak ilk devralandan devralan kimse, yani devren iktisap eden kimse, devraldığı hak üzerinde artık bir onay ya da icazete gerek olmaksızın tasarruf edebilir. Mali hakkın devri, hakkın, devreden eser sahibi veya mirasçılarının malvarlığından çıkararak devralanın malvarlığına intikal ettiren bir tasarruf işlemi olup FSEK. m.48 hükmünden de açıkça görüldüğü gibi, mali hakkın devri, yer, süre ve muhteva açısından sınırlandırılabilir”.
Davacıların davaya konu eser için fonogram yapımcısı …’e verdiği muvafakatnamenin, FSEK 52 ve FSEK 48 çerçevesinde geçerli bir muvafakatname olduğu anlaşılmakla, muvafakatname içeriği incelendiğinde muvafakatname içeriğinde davaya konu eserin albümde yer alması kaydıyla izin verildiği fakat söz konusu eserin başkalarına reklam amacıyla kullandırılması konusunda yetki verilmediği bu çerçevede davacılara ait eserin reklam filmindeki kullanımının davacıların mali haklarından FSEK 21 de belirtilen işleme hakkı ile FSEK 25’te belirtilen umuma iletim hakkının ihlali olduğu sonucuna varılmıştır.
MADDİ TAZMİNAT TALEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
FSEK m.68/l hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”.
FSEK m.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması” ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir’ Yine Yargıtay’a göre; “…eser sahibinin Mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin ediliken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz kullananla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır. Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Dosyada emsal bedele ilişkin olarak …Müzik tarafından dosyaya gönderilen 17.1.2022 tarihli yazıda, dava konusu kullanım için emsal bedel 100.000 ila 170.000 TL civarı olarak belirtilmiştir. Fsek Uzmanı bilirkişisi tarafından emsal bedel yazısı, sektörel uygulama, eserin türü, kullanımın şekli, ihlal edilen mali hak türleri, eserin tanınıp tanınmamışlığı, ihlalin yapıldığı mecra, ihlalin süresi dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda davacıların 125.000 TL talep edebileceği tespit edilmiş, bu bedele eserin tanınmışlığı, davalı bankanın ülkenin önde gelen bankalarından olması, reklamın geniş kitlelere yayılmasının muhakkak olacağı ve yayın süresi dikkate alınarak FSEK 68 çerçevesinde 3 kat uyarınca 375.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Davacı taraf aynı zamanda FSEK 70 hükmü çerçevesinde manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Dosyada mübrez kullanımlar sırasında eser sahibinin davacılar olduğunun belirtilmemesi, ayrıca eser sahibinden müzik eserinin reklam içerisinde kullanımı şeklinde umuma arz yetkisinin alınmaması nedeniyle nedeniyle FSEK 15 te düzenlenen eser sahibi olarak belirtilme hakkı ile FSEK 14’te düzenlenen umuma arz hakkının hak ihlalinin söz konusu olması nedeniyle davacıların manevi tazminat talep hakkının olduğu, ihlal edilen manevi hakların türü, ihlalin gerçekleşme şekli ve hükmedilecek tazminatın tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre takdir edilecek oluşu, hakkaniyet ölçüsü gözetilerek 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan kök ve ek bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile FSEK madde 68 uyarınca tespit edilen 125.000,00 TL’nin üç katı oranındaki 375.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; FSEM madde 68 uyarınca tespit edilen 125.000,00 TL’nin üç katı oranındaki 375.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 26.299,35 TL karar harcından peşin yatırılan 11.341,55 TL’nin mahsubu ile kalan 14.957,80 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeni ile davacılar lehine hesaplanan 55.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebinin kabulü nedeni ile davacılar lehine hesaplanan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminata ilişkin talebin kısmen reddi nedeni ile davalı vekili yararına hesap olunan 38.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 156,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.906,50 TL ve 11.400,85 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 15.307,35 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan 9.661,19 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023
Katip
¸
Hakim
¸