Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/221 E. 2023/21 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/221 Esas
KARAR NO : 2023/21

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … A.Ş. nin Türk Patent Enstitüsünün, …, …, … ve … tescil no.lu marka tescil belgeleri ile … markasının Türkiye’de ve uluslararası alanda marka ve hak sahibi olduğunu, davalı şirket … A.Ş. nin, müvekkili şirketin üreticisi, dağıtıcısı, marka hak sahibi olduğu “…” marka ismini izinsiz kullanarak, müvekkili şirketin faaliyet alanı olan ahşap görüntüsünü seramik/porselen yer döşemesinde uyguladığını, … adresli kendi web sitesinde haksız ve hukuka aykırı olarak yayınlamak sureti ile satışa sunduğunun tespit edildiğini, bu durumun davalı yana … 30. Noterliğinin … tarih ve … no lu ihtarnamesi ile bildirilerek, izinsiz kullanıma son verilmesi ve hukuka aykırılığın derhal durdurulması ihtar olunduğunu, davalı yanın ihtarnameye cevaben, … 16. Noterliğinin …tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile “…” markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu ihtarname ile öğrendiklerini, davalı şirket tarafından 2013 yılından bu yana aralıksız ve etkin şekilde tescili olan emtialardan farklı emtialarda kullanıldığını, benzer olmadığını “…” ibaresinin karşılığının ağaç olduğunu, markanın zayıf nitelikte olduğunu, davalının tescilsiz kullanımında iltibas tehlikesinin bulunmadığını beyan ve iddia ile müvekkili şirketin taleplerinin kabul edilmediğini yazılı olarak bildirdiğini, davalı yanın müvekkili adına tescilli “…” ibaresinin 2013 yılından beri aralıksız ve etkin şekilde kullandığını beyan ettiğini, bu haksız ve hukuka aykırı kullanımını ilgili ihtarnamesi içeriği ile ikrar ettiğini, davalı yanın … markasını ilk kez ihtarname ile öğrendiğini iddia etmiş olsa da davacı şirketin … Şirketi, 15 yılı aşkın bir süredir ahşap parke üretim ve satışında sektörün önde gelen şirketlerinden olduğunu, davalı yanca haksız ve izinsiz olarak web sitesinde kullanılan “…” ibaresinin müvekkilinin … markası ile karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede aynı olduğunu, davaya konu davalı şirketin haksız kullanımının müvekkili şirketin marka ismi ile aynı olduğunu, davaya konu haksız kullanıma dair ürün ve hizmet müvekkilinin markalarının faaliyet kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı veya benzer nitelikte olduğunu, emtia aynı olmasa da, mal ve hizmetin benzer olduğunu, müvekkili şirketin 2005 yılından beri sahip olduğu … markasının davalının web sitesinde davacının faaliyet konusu ağaç parke görüntüsünün yine müvekkilin faaliyet alanı olan yer döşemesine dair kullanılması nedeni ile tüketicinin gözünde bunlar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun son derece açık ve net olduğunu, … markasının ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının ana unsurunu aynen içeren, davaya konu davalı şirket web sitesinde “…” ibaresinin kullanılmasının hukuken mümkün olmadığını, davalı yanın işbu haksız ve kötü niyetli davranışı sebebiyle müvekkil Şirketin müşteri portföyüne yanlış bilgi sunulduğunu, davalı yanın kanuna aykırı eyleminin müvekkili şirket ve davalı yan şirketin ticari faaliyet alanı benzer olduğundan, her iki şirketin müşteri portföyünün davacı ve davalı şirket arasında bağlantı olduğunu, davacı ürünlerin davalı yanca satışı yapıldığı gibi bir şüpheye düşmesine sebebiyet verebileceğini beyan ettiğini, müvekkilinin markasının kullanıldığı ürünlerin, reklam malzemelerinin (katalog, stand v.s.) ve numunelerinin derhal toplatılarak imha edilmesini, böylelikle açıklanan markaya tecavüz ve hukuka aykırı fiillerin durdurulmasına, önlemesine, menine, kaldırılmasına, davalı yanın haksız, kanuna aykırı eylemi sebebi ile davalı yanın Sınai Mülkiyet Kanunu gereği 3.000,00-TL Manevi tazminatın temerrüt tarihi olan 06.08.2020 tarihinde itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün tirajı en yüksek gazetelerinden biri ile yayınlatılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından aynı iddia ve beyanlar ile müvekkili firmaya … 30. Noterliğinin … tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini, hukuki dayanaktan yoksun beyan ve talepler bakımından … 16. Noterliğinin … tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini, müvekkili firmanın basiretli bir tacir olmanın gereği olarak …Şirketi ticaret unvanı ile faaliyet gösterdiğini, ayrıca bu kapsamda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde marka tescili/tescilleri de bulunduğunu, müvekkili firmanın üretmiş olduğu ürünleri “…” markası adı altında satışa sunduğunu, davacının iddiasının aksine davacı markalarıyla iltibas veyahut tecavüze sebebiyet vereceği şekilde kullanmadığını, bu ibarenin müvekkili firmanın asli unsurundan sonra gelmek kaydıyla kullanılması hasebiyle davacının markası ile iltibas veyahut tecavüze vücut vermediğini, bu ibarenin müvekkili firmanın “…” ibareli markası açısından kod niteliğine haiz bir ibare olduğunu, marka hukuku itibari ile alt marka niteliğinde olduğunu, davacı tarafça ayırt edici niteliğe haiz bulunmayan tanımlayıcı bir ibare tescil edilmiş olduğunu, bu kapsamda dolayısıyla koruma kapsamının da dar olacağını, davacı yanın markası olduğunu bildirdiği … ibaresinin “…” anlamına geldiği ibarenin ilgili emtia ve hizmetlerde ayırt edici olduğu yönündeki beyanlarının ise anlaşılmasının mümkün, bir tür yer döşemesi olan parke üretim/satışı yaptığını bildiren tarafın “…” anlamına gelen olmadığını, marka olarak zayıf bir ibareyi seçen girişimcilerin, bunun artılarından yararlandıkları gibi, bu ibarenin baştan itibaren zayıf bir marka olduğunu da kabullenmek durumunda olduklarını, davacının “…” ibaresinin kendi tekelinde olduğu iddiasının ispata muhtaç soyut bir iddiadan öteye gidemediğini, müvekkili tarafından “…” ibaresi seramik ürünlerde desen/ doku tarifi amacı ile kullanıldığını, taraflar arasında keşide edilen ihtarnameler nazara alındığında; davacının iddia ettiği sınıflar nezdinde müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunun aşikar olduğunu, bu kapsamda ortalama tüketicilerce davacı markaları müvekkilinin kullanımları nazara alındığında ilişkilendirme/iltibas hususu mevcut olmayacağından iş bu dava kapsamında tecavüz iddiasının da gerçekleşmeyeceğini, müvekkili firma tarafından dava konusu ibare 2013 senesinden bu yana kullanıldığını, müvekkil firma tarafından ilgili ibare hukuka uygun olarak 2013 senesinden beri kullanılmakta iken 7 sene sonra Müvekkile yöneltilen iddia ve taleplere hukuken itibar edilmesinin mümkün olmadığını, Müvekkili firma tarafından ağaç anlamına gelen “…” ibaresi ağaç gövdesi/ ahşap yüzeyi andıran desenli seramiklerde ürün kodu olarak kullanıldığını, bu kullanımın davacının iddia ettiği şekilde markaya tecavüz teşkil etmeyeceğini, Müvekkilinin yaklaşık 7 senedir satmakta olduğu bir ürün bakımından ihtarname gönderildikten 5 ay sonra dava ikame eden tarafın “gecikmesinde sakınca bulunan haller” sebebi ile düzenlenmiş bir kurumdan faydalanmak sureti ile, müvekkiline ait internet sitesi içeriğinin kaldırılmasına ilişkin sunduğu tedbir talebinin hukuki dayanaktan yoksun bir talep olduğunu beyan ederek; davanın reddine, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde tarafların iş bu dava dosyası ile aynı olduğu dava konularının aynı olduğu, dosyalar arasındaki hukuki ve fiili irtibat mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.nun 166. maddesi uyarınca “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2)Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3)Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.” denilmektedir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkememiz dosyası ile yine … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, davaların birlikte görülmesinde hukuki yarar ve zorunluluk bulunduğu kanaatine varılarak, Mahkememizin iş bu dosyasının … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin işbu dosyasının hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle … 2. FSHHM’nin … esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, esas hükümle birlikte yasa yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2023

Katip
¸

Hakim
¸