Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/208 E. 2022/30 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/208 Esas
KARAR NO : 2022/30

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/10/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalında öğretim üyeliği yaptıktan sonra emekliye ayrılan “Profesör” ünvanlı bir akademisyen olduğunu, bunun yanında Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliği yaptığını, Ceza Hukuku alanında Türk Ceza Hukuku doktrinine katkısı olan yazılmış ve basılmış birçok eserinin olduğunu, davalının sanık sıfatıyla 2863 sayılı Kanuna m.g ve m.65/1-c.1’de yer alan suçu işlediği isnadıyla yargılanıp … 17. Asliye Ceza Mahkemesinin E…., K. … sayılı karar ile mahkumiyetine (5 ay hapis cezası) hükmedildiği kesinleşmiş dosyasına ilişkin olarak, infaz çağrı kağıdının davalıya ulaşmasının ardından yargılamanın yenilenmesi kanun yoluna başvuracağından bahisle müvekkiline akademisyen kimliği nedeniyle başvurarak, kesinleşen dosyasını inceleyerek hukuki mütalaada bulunması talep ettiğini, bu mütalaanın hazırlanması için tarafların 60.000-TL bedel ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının bu bedeli …’a döner dönmez ödeyeceğini beyan ettiğini (Değerlendirme yapılacak dosyanın davacıya işin aciliyeti nedeniyle tatilde olduğu …’de teslim edildiği ve anlaşmanın burada sağlandığını), müvekkilinin davalıyı, daha önce hazırlayıp teslim ettiği ve ödemede sorun yaşamadığı bir hukuki mütalaa nedeniyle tanımasından dolayı, ücretini tahsil etmese de hazırladığı mütalaayı davalının eşine ait “…” adlı e-posta adresine gönderdiğini, davalının bu mütalaayı dilekçenin içeriğinde ve ekinde kullanarak vekili vasıtasıyla … 17. Asliye Ceza Mahkemesi (E…., K. …) nezdinde yeniden yargılama talebinde bulunduğunu, bu süreçte hukuki mütalaayı hazırlayan müvekkilinin birkaç defa davalıdan anlaşılan bedeli talep ettiği ancak davalının bu bedeli müvekkiline ödemediğini, bunun üzerine müvekkilin … 31. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile alacağını talep ettiğini, davalının bu ihtarnameye cevap vermemesi nedeniyle … 34. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe konu ettiğini, bu takibe yapılan itiraz nedeniyle huzurdaki davanın açılması zarureti doğduğunu, müvekkili tarafından tanzim edilen mütalaanın eser niteliğinde olduğunu, bedeli ödenmeden, müvekkilinin izni dışında kullanıldığını belirterek, itirazı iptali ile icra takibini devamına, davalının kötü niyetli itirazları sebebiyle alacağından %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükme dilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; dava konusu uzman görüşünün eser niteliğine herhangi bir itirazlarının olmadığını, eserin müellifi davacı ile müvekkili arasında kararlaştırılan ücretin 60.000,00 TL değil 10.000,00 TL olduğunu, uyuşmazlık konusunun davacımın sonradan talep ettiği ücretten kaynaklandığını, dava dilekçesinde ve eklerinde taraflar arasında uzman görüşü karşılığı 60.000,00 TL’nin ödeneceğine dair herhangi bir sözleşmenin yer almadığını, daha önceden de müvekkilinin isteği üzerine davacı tarafından mütalaa hazırlandığı, karşılığında 7.500,00 TL davacıya ödeme yapıldığı, bu hususta tanıklığına başvurulabilecek kimseler olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle ; uyuşmazlık konusu mütalaa karşılığı olarak istenen ücretin ne olması gerektiği konusunda kesin belirlemede bulunmanın mümkün olmadığı, davacının mesleki itibarı, konumu, akademik kariyeri, raporun niteliği dikkate alındığında, davacının ileri sürdüğü 60.000,00 TL ücretin makul olduğu, davalı tarafından ileri sürülen 10.000,00 TL ücretin ise, davacının mesleki itibarı, konumu, akademik kariyeri ve raporun niteliği dikkate alındığında, piyasa koşulları, mütalaanın değeri ve hazırlayanın yetkinliği ile uyumsuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
İşbu dava … 34. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı / borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile davalı / borçlunun icra inkar tazminatına hükmedilmesi talepli davadır.
… 34. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına müstenit alacağa dair taraflar arasında her ne kadar akdedilen bir sözleşme ya da fatura bulunmasa da, davacının dava dilekçesine sunmuş olduğu mail yazışmaları, davalının cevap dilekçesinde de ikrarı üzerine davalının tarafı olduğu … 17. Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas, … Karar sayılı kesinleşen dosyada aleyhine mahkumiyet kararı verildiği, kesinleşen karara ilişkin olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuruda bulunmak adına davalı tarafça davacıdan uzman görüşü talep edildiği, yine davalının kabulünde olduğu, mezkur ceza dosyasının incelenmesi sonucunda da görüldüğü üzere davacının davaya konu uzman görüşünü mail yolu ile davalıya ulaştırdığı, ve davacının bu uzman görüşünü yargılamanın yenilenmesi talebinde kullandığı sabit görülmekle taraflar arasında rızaya dayalı sözlü bir anlaşmanın gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında asıl uyuşmazlık ise, davacı tarafından hazırlanan uzman görüşü karşılığında ödenecek ücretin ne olabileceği noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafça, davacı ile aralarındaki sözlü anlaşma gereği belirlenen ücretin esasında 10.000 TL olduğu ancak daha sonra davacının talebini arttırarak 60.000 TL tutarında bir ücret talep ettiği savunmasında bulunduğu görülmektedir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davaya konu uzman mütalaasının rayiç değerine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, … tarafından hazırlanan 04/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda “davacının mesleki itibarı, konumu, akademik kariyeri, raporun niteliği dikkate alındığında, davacının ileri sürdüğü 60.000,00 TL ücretin makul olduğu, davalı tarafından ileri sürülen 10.000,00 TL ücretin ise, davacının mesleki itibarı, konumu, akademik kariyeri ve raporun niteliği dikkate alındığında, piyasa koşulları, mütalaanın değeri ve hazırlayanın yetkinliği ile uyumsuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı” bildirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık eser sahipliğine ilişkin mali hak ihlaline dayanmadığından somut olayda FSEK hükümleri uygulama alanı bulamayacağı için genel hükümlere göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bilindiği üzere TBK 470. Maddesinde eser sözleşmesi (eski deyimle istisna akdi) tanımlanmıştır. Buna göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Görüleceği üzere, eser sözleşmesinde yüklenicinin borcu bir eserin meydana getirilmesidir. Eser meydana getirilmeden iş sahibinin ücret ödeme borcu doğmamaktadır. 471. maddede ise; “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. ” Eser sözleşmesi ile vekalet sözleşmesi birbirine benzer sözleşmeler olarak karşımıza çıksa da vekalet sözleşmesinde vekilin borcu belli bir sonucun taahhüdü değildir. Oysa eser sözleşmelerinde yüklenicinin borcu belli bir sonucun meydana getirilmesine yöneliktir. Bu sonuç somut bir şey olabileceği gibi gayri maddi bir şey de olabilir. Eser (istisna) sözleşmelerinde ücretin bir defaya mahsus verilip verilmemesinin önemi bulunmamaktadır. Önemli olan vücuda getirilecek ürünlerin de bir süreklilik bağlamında meydana getirilip getirilmediği hususudur. Bilindiği üzere eser sözleşmesi belli bir şekle tabi değildir. Eser sözleşmesi, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Toplanan delillere, tarafların beyanlarına göre davacı ve davalı arasındaki anlaşma doğrultusunda, davacının mezkur ceza dosyasın da kullanılması bakımından davalının talebi doğrultusunda uzman görüşü hazırladığı ve bu uzman görüşünün teslim edilerek dosyada kullanıldığı, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesinden çok bir defaya mahsus, sonuç odaklı, süreklilik arz etmeyen bir iş ilişkisi olduğu dolayısı ile tanımlanıldığı şekilde taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak ilişkisi olduğu kanaatine varılmıştır.
Eser Sözleşmesinin temel unsurları; taraflar arasında bedel karşılığında bir sonuç ortaya çıkarılması konusunda anlaşmaya varılmasıdır. İşgören tarafından bir bütün teşkil eden belirli bir sonucun meydana getirilmesi, bu sonucun meydana getirilmesi karşılığında iş sahibi tarafından işgörene bir bedel ödenmesidir. (Ateş, Fikri Hukukta Eser Sahipliği, sy. 393). Uyuşmazlık kapsamında üzerinde durulması gereken unsur, eser sözleşmesi neticesinde belli bir sonucun meydana getirilmesi borcudur. Bu konu kapsamında iki hususun açıklanması gerekmektedir. Bunlardan; sözleşme neticesi ortaya çıkan iş ürünün teslim borcu, iş ürünündeki hak sahipliğinin tespitidir. İş ürünü meydana getirme borcu TBK md. 470’de istisna sözleşmesinin esaslı unsuru olarak düzenlenmiştir.
Teslimin iki önemli sonucu vardır. Teslim ile birlikte ücret alacağı muaccel olur (TBK md. 479), ayıptan sorumluluktan doğan zamanaşımı işlemeye başlar (TBK md. 478). İşgören sadece iş ürününü tamamlamakla değil tamamlanmış iş ürününün mülkiyetini iş sahibine geçirmekle yükümlüdür. Taraflar arasında şifahi olarak yapılan sözleşme uyarınca davacı tarafından, davalı için hazırlanan uzman görüşü belirli bir ücret karşılığında hazırlanarak teslim edildiği, davalının da bunu mezkur ceza dosyasında kullanmış olduğu ancak taraflar arasında yazılı bir mukavele bulunmadığından işin bedeline ilişkin bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmektedir.
Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacının Türkiye’nin önemli hukuk fakültelerinden birisinde akademik kariyerini tamamladığı, ortaya koyduğu bilimsel çalışmalarla Türk Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku doktrinin de önemli katkılarının olduğu, davacının mesleki yetkinliği noktasında hazırladığı raporların muteber olduğu, nitekim davalının da bu saiklerle davacıya başvuru da bulunarak mütalaa hazırlamasını talep ettiği, mütalaada, ilgili ceza dosyasına ilişkin maddi ve usuli yönden incelemelerde bulunulduğu, hukuki çarelerin tartışıldığı kısacası ciddi bir emek ve mesainin harcandığı görülmektedir.
Her ne kadar davaya konu uyuşmazlıkta eser olgusu tartışılmamış ise de, bilimsel mütalaalar, uzman görüşleri 5846 sayılı kanunun madde 6/7 fıkrası uyarınca işleme eserlerden, “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi” olarak değerlendirilebilmektedirler. Burada en önemli unsur FSEK bağlamında eser türleri arasında sayılma ve sahibinin hususiyetini taşıma olgusudur. Davalının mezkur ceza dosyasına ilişkin davacıdan mesleki yetkinliği düşünülerek mütalaa talep etmiş olması, bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi davacının ortaya koyduğu bilimsel çalışmalarla Türk Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku doktrinin de önemli katkılarının olması bir arada değerlendirildiğinde, uyuşmazlığa konu mütalaanın alalade bir iş teslimi olmayıp hususiyet arz eden bir eser niteliği taşıyabileceği değerlendirilmiştir.
Bu meyanda bilirkişi raporunda yapılan tespit ve değerlendirmeler, davacının teslim borcunu yerine getirdiği, ilgili mütalaanın dosyaya ibraz edildiği ve kullanılmış olduğu gözetilerek, taraflar arasında yazılı bir anlaşma bulunmasa da sözlü olarak akdin kurulduğu, bilirkişi raporunda davacının talep etmiş olduğu ücretin, davacının mesleki itibarı ve yetkinliği kapsamında makul olduğuna dair rayiç bedele ilişkin saptamalar, davacı tarafından dosyaya sunulan 22/07/2017 tarihli emsal ücret makbuzu ve davalı tarafından davacıya ödeme yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir delil ibraz etmemiş olması gibi hususlar bir arada değerlendirildiğinde, … 34. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, talep yargılamayı gerektirdiğinden ve alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının KABULÜ ile, davalı tarafından … 34. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2-Talep yargılamayı gerektirdiğinden alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 4.129,22 TL karar harcından peşin yatırılan 729,87 TL’nin mahsubu ile kalan 3.399,35 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 8.658,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 65,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.315,50 TL ve 784,27 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.099,77 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle , İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza