Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/185 E. 2021/46 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/181 Esas
KARAR NO : 2021/45

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … markasının sahibi olduğunu, farklı sınıflar ve farklı mallar üzerinde tescil ettirmek ve kullanmak suretiyle seri marka oluşturduğunu, dava dışı … Ltd. Şti. … ibaresini … Sınıfta adına tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, … adına tescil edilen … markasının davacı … markası ile yazılış, okunuş ve görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, …’ın sadece davacı markasını oluşturan kelimeleri değil, aynı zamanda davacı markası ile bir bütün olan şeklin de aynısını kullandığını, …’ın haksız olarak tescil ettirdiği markayı kullanarak ürettiği ürünlerin tanıtımını yaptığını, bu ürünleri piyasaya sürdüğü, bu nedenle … aleyhine … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyası ile dava açılmış bulunduğunu, ayrıca hem … hem de davalı aleyhine … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının, davacı markası ile iltibas oluşturan … markalı çayları sattığını, SMK 29/1-c hükmüne göre tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünlerin satılmasını, dağıtılmasını ve ticari amaçla elde bulundurulması fiillerinin tecavüz kapsamında kabul edildiğini, davalı tarafından düzenlenen faturanın “…” markalı çayların satışı için düzenlendiğini, davalının SMK 29. Madde kapsamında tecavüz fiilini gerçekleştirdiği ileri sürerek davalının, davacının tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz oluşturan fiillerin tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişinin mahkememize sunduğu 25/05/2021 tarihli raporunda; 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu md.29 hükmü uyarınca, davalının … ibareli marka kullanımlarının, davacıya ait … ve … sayılı tescilli … markalarına karşı tecavüz eylemi oluşturduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde davacıya ait …ve … sayılı … ibareli markaların bulunduğu, markaların davacı adına tescilli olduğu, koruma süresi içerisinde yer aldığı görülmektedir.
Davalı … Ltd. Şirketinin “…” adresinde 19.03.3021 tarihinde yapılan tespitte, üzerinde davacı markalarının yer aldığı bir ürün tespit edilememiş ise de, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen … adına düzenlenen … tarih ve … sayılı fatura incelemeye konu edilmiş, faturada malın cinsi kısmında “…” açıklamasının yer aldığı görülmüştür.
Markalar karşılaştırılırken tüketici nezdinde bıraktığı genel izlenim dikkate alınmalıdır. “Bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı, şekil vb. işaretlerden oluşup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajda aramak lazımdır. Öte yandan da karşılaştırma yapılırken markayı oluşturan işaretlerin baskın ve dikkat çekici unsuru ile birlikte ortalama tüketici nezdinde bıraktığı genel izlenim dikkate alınmalıdır.”
Şekil ve sözcüklerden oluşan kompozit markalarda karıştırılma ihtimali değerlendirilirken kural olarak sözcüğe ağırlık verilmesi gerekmektedir. Zira sözcük markaları hem sözle hem de yazı ile kolayca ifade edilebilmektedir. Kompozit markalarda şekil unsuru ne kadar belirgin olursa olsun, bir sözcük markası ile kıyaslandığında genellikle sözcük unsuru karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde daha fazla ağırlığa sahip olmaktadır.
Markalar arasındaki benzerlik incelenirken, genel ilke olarak, markaların ayırt edici nitelikte olmayan ya da herkesin kullanımına açık tali unsurları dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde, inceleme konusu markaların (inceleme konusu mal ve hizmetler için) ayırt edici niteliğe sahip unsurları esas alınarak karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
Yukarıda ki açıklamalar ışığında , her iki marka arasında yapılan karşılaştırma sonucunda, her iki markanın Türkçe’de bir anlamının bulunmadığı, … ibaresinin ülkemizde anlamı bilinmeyen, sık ve yaygın kullanımı olmayan yabancı bir sözcük olduğu, bu durumda markalar arasındaki işitsel benzerliğin arttığı, zira Türkçe sözcüklerde işitsel benzerlik için daha güçlü bir ses benzerliği gerekirken, Türkiye’de sık ve yaygın kullanımı olmayan yabancı sözcükler bakımından işitsel benzerliğin daha kolay kabul edilebileceği değerlendirilmektedir.
Markalar arasında görsel ve fonetik olarak olarak benzerlik incelemesi yapıldığında, markaların başlangıç ve son kısımları aynı olduğu, davalı kullanımında, markanın orta kısmında … ve … harflerinin tekrar edilmiş olması, … ile … markaları arasında ayırt edici bir farklılık sağlamayacağı, kelime markalarında ayırt ediciliğin, bir hece veya bir harf ile basit bir fark oluşturularak sağlanamayacağı, önemli olan markaların özellikle kulak ve gözde bıraktıkları etki bakımından ayırt edici nitelikte olması gerekliliğidir. Her ne kadar davacı markaları şekil unsuru içerse de, şeklin markaya ilave bir ayırt edicilik katmaması, daha ziyade süsleme amacı içermesi ve kelime + şekil markalarında her zaman kelime ibaresinin öne çıkıyor olması nedeniyle davacı markalarının esas unsurunun … ibaresi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacıya ait … ve … sayılı … markaları ile davalı … marka kullanımlarının görsel ve işitsel olarak yüksek derecede benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
Mal ve Hizmet Sınıfları bakımından yapılan karşılaştırılma
Her iki taraf da gıda sektöründe faaliyet göstermekte olup, davacı …sayılı … markası …. Sınıfta “Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” emtialarında tescilidir.
Davacıya ait … sayılı … markası da … Sınıfta aynı emtialarda tescilidir.
Davalı tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı fatura içeriğine göre davalı … markasını “…” emtiasında kullanmaktadır. Davalı kullanımlarının, davacı markalarının tescilli olduğu ….sınıf kapsamında ve davacı markalarının tescili olduğu aynı mallar üzerinde gerçekleştiği tespit edilmiş, mal ve hizmet sınıfları açısından da tecavüz koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Markalar arasında karıştırılma ihtimali
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında, herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “İhtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Eş söyleyişle iltibas tehlikesi; görsel biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esaslı unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, anlam ve biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurulabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu ihtimalin tüm tüketici kitlesi bakımından söz konusu olması şart değildir. Ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırılma tehlikesine maruz kalmasa bile, bir kısmının bu risk altında bulunması dahi karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterlidir.
Ortalama tüketici “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan ve makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve ihtiyatlı kimse”dir. Ortalama tüketici, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadir bulabilir ve daha çok markaları hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar. Doktrinde de belirtildiği üzere karıştırılma ihtimalinde halktan kasıt, potansiyel müşteri kitlesine göre belirlenecek ortalama tüketicidir. Buna göre halk tarafından karıştırılma ihtimali incelenirken, ortalama tüketici gözüyle değerlendirme yapılacaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacıya ait markalar ile davalı kullanımlarının yüksek derecede benzer olduğu, aynı mallarda tescilli olduğu ve kullanıldığı, bu durumun ilgili tüketicinin söz konusu malların aynı şirketten ya da ekonomik olarak birbirlerine bağlı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırılma ihtimalini doğuracağı, markanın üzerinde kullanıldığı “…” emtiasının günlük kullanılan ve sık tüketilen gıda ürünlerinden olması ve bu ürünlerin satın alınması sırasında ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin ayıracağı sürenin ve dikkat düzeyinin yüksek olmaması nedeniyle, davalının … şeklindeki marka kullanımının, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29/1-(a) hükmünün, 7/2- (b) maddesine yaptığı atıf dolayısıyla davacı marka hakkına tecavüz eylemi oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; davacının markaya tecavüz taleplerinin kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE,
Davalı kullanımlarının davacıya ait … ve … numara ile tescilli … ibareli marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 97,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.347,75 TL ve 88,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.436,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸