Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/169 E. 2021/26 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/169
KARAR NO : 2021/26

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesi ile; … markasının müvekkili davacıya ait olduğunu, 5 yıldan fazla süredir sağlık, kişisel bakım, kozmetik, itriyat, temizlik ve medikal ürünlerin satışı ve dağıtımına yönelik ticari faaliyetlerde kullanıldığını, müvekkilinin öncelik hakkı bulunduğu marka üzerinde davalıların haksız kullanımlarının olduğunu, www…com.tr alan adı tahsis kaydının bilirkişilerce tespit edilerek bu hususa ilişkin delillerin tespitin, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet fillerinin tespit edilip yasaklanmasının, fiillerinin devamının önlenmesini, haksız şekilde yapılmış ticaret unvanı kaydının sicilden terkin edilmesi gerektiğini, müvekkili davacının …-…-… markalarının tescilli olduğunu, 2015 yılından itibaren www…com.tr adlı internet sitesinin sahibi olduğunu ve çok sayıda eczacıların üye olduğunu, müvekkilinin 2015 yılından beri on-line pazaryeri sağlama hizmetini verdiğini, bu durumun SMK m.6/3 hükmü uyarınca da korunduğunu, davalıların ….tr ibaresi ile markası ile iltibas yarattığını bu durumun ticaret unvanı olarak da iltibasa sebebiyet verdiğini, davalıların … ibaresini kullanarak çok sayıda internet sitesinde sahte ürünleri tüketicilere gönderdiklerini, davalıların ticaret unvanı ile müvekkilinin markası arasında ayırt edilemeyecek kadar bir benzerlik bulunduğundan unvanının sicilden terkini gerektiğini, davalıların haksız kullanımları sebebiyle müvekkili tacirin markasının değerine zarar verildiğinden davalıya ait internet sitesine erişiminin kaldırılması gerektiğini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile, davalı vekili … ibaresinin ticaret unvanları olduğunu “…” ibaresinin eczane anlamına geldiğini, “…” ibaresinin de Farsça’dan gelmekte ve kadın anlamında olduğunu ve her ikisinin jenerik olduğunu ve çok sayıda farma ibaresi olan alan adı ve marka olduğunu, müvekkili davalının e-ticaret perakende satış yöntemi olarak ifade edilen dropshipping usulüne faaliyet gösteren bir firma olduğunu bu yöntemde de sipariş paketleme gibi işlemleri gerçekleştirmeden tedarikçiden satın alır ve tedarikçilerden satın aldığı haliyle gönderdiğini, davalı müvekkili firmanın bu çerçevede davacıdan da ürün aldığını ve sattığını ve bu yanıyla da davacı ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu, davacının dosya içerisinde ek 9 ibaresi ile sunduğu, … isimli siteden alındığı iddia edilen bu ürünün kutu açılım görüntüleri ve kutu içinden çıkan ürünün sahte olduğu yönündeki iddialarının dikkate alınmaması gerektiğini, müvekkilinin satışa sunduğu ürünlerin bazılarının doğrudan davacıdan satın alındığı ve davacının ürünü olduğunu, bu durumun müvekkili davalının çalışma yöntemi ile doğrudan ilgili olduğunu, müvekkili davalının çok sayıda internet sitelerinde ürün sattığını davacıdan farklı olarak sadece eczacılara yönelik satış yapmadığını ve satış yaptığı her durumda da müvekkilinin kimlik bilgilerini paylaştığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce aldırılan 12/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda, teknik bilirkişi davalılara ait … adlı internet sitesinde inceleme sonucunda adı geçen internet sitesinin tescilinin davalı üzerine olabileceği kanaati oluştuğu ifade edilmiştir. Aynı şekilde bilirkişinin hazırladığı ek raporunda da, davalının … ibaresi ile ürünlerin satışa sunulduğunu ve bu satışları da … lakabıyla gerçekleştirdiğini tespit ettiğinden bu durumun davacının iddialarını destekler nitelikte olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce 08/07/2021 tarihinde …, Marka vekili … ve …’dan oluşan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Mahkememize sunulan 08/07/2021 tarihli raporda özetle; iş bu davada davacının önceki tarihli tescilli markası ile davalının sonraki tarihli tescilli ticaret unvanı ile ayırt edilemeyecek derecede bir benzerlik bulunduğunu, tarafların fiili faaliyet alanları da dikkate alındığında, benzer ihtiyaçları giderdikleri, son kullanıcı profillerinin aynı olduğu davacının tedarikçi olduğu davalının da parakende olarak ürün sattığı göz önüne alındığında birbirleri yerine ikame edilebileceklerinin kabulü gerektiği, esasen … sistemi ile çalışan davalı perakende olarak satışa arz ettiği ürünü davacıdan tedarik edeceği dikkate alındığında birbirlerine rakip olacaklarının , her ne kadar hedef tüketici kitlesi farklı ise de dağıtım kanallarının ortak olduğu vb.unsurlar ile birlikte … ibareli ticaret unvanı ile yaptığı ve gerçekte davacının tedarik ettiği ürünler üzerinde de … markasının yer alması halinde davacı ile davalı arasında iltibas kurulacağı ve bu iltibasında somut dosya kapsamında davacı için tehlike oluşturacağından davalıya ait unvanın sicilden terkine kanaat verildiği hususunda görüş bildirmişlerdir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacı adına TPMK nezdinde … ve … numaraları ile tescilli “…” ibareli markaların, “…” markası ile karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde “…” ibaresinin davalı tarafından kullanılmasının 6769 sayılı SMK ve TTK hükümlerine göre marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti, tespiti halinde bunun önlenmesi ve durdurulması ve Ticaret ünvanının terkini istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde davacı adına … tescil numaralı … ibareli markanın, 42. Sınıfta 17/04/2015 tarihinde tescil edildiği, … numaralı … ibareli markanın 10,29 ve 44. Sınıflarda 23/05/2017 tarihinde tescil edildiği ve halen geçerliliklerini korudukları görülmüştür. … başvuru numaralı markanın ise halen tescil aşamasında olduğu gelen kayıtlardan anlaşılmıştır.
Marka hakkına tecavüz 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. ve 30 maddelerinde düzenlenmiştir. Mezkur Kanunun 29. maddesinde, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak sureliyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak başka bir şeklide ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş haklan izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller olarak sayılmıştır,
6769 sayılı Yasanın 7. maddesinde ise marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları düzenlenmiştir. Buna göre marka hakkı sahibi, izinsiz olarak yapılması halinde 2. fıkra kapsamında “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması tescilli marka ile aynı veya benzer alan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer alan ve Türkiye de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikieki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” fiillerinin önlenmesini talep etme hakkı düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere burada hem markalar arası aynılık/benzerlik hem de mal ve hizmet sınıflan arasında aynılık/benzerlik karşılaştırmasının yapılması ve iltibasın yani karıştırılmanın söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. İltibas değerlendirmesinin önce işaretlerin, sonra mal ve hizmetlerin benzerliği şeklinde bir sıralama yerine, her ikisinin bir arada ve birbirine nitelik olarak etkisi de gözetilerek birlikte yapılması gerekir.
Markalar arası karşılaştırma Bilindiği üzere Karıştırılma (iltibas) terimi, ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya kanşınu ifade etmekte olup, satın alman iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir. (FRANKO, İltibas,116) İltibas doğrudan iltibas ve dolaylı iltibas olarak ikiye ayrılabilir, buna göre, kanşiklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, söz konusu markanın kullanıldığı mal veya hizmetin, iltibasa maruz bırakılan mal ve hizmetle özdeşleştirilmesine yol açıyorsa doğrudan iltibas söz konusu iken, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir marka, bu markanın hitap ettiği çevrede, işaretler arasındaki farklılığı anlasalar bile benzerliğe dayalı olarak mal veya hizmetler arasında yanlış bağlantılar kurmasına yol açıyorsa dolaylı iltibas söz konusu olur. İltibas ihtimalinin tespitinde, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markanın sahip olduğu ayınm gücü, telaffuz, biçim ya da anlam itibariyle bıraktığı etki, markaların kullanılacağı mal/hizmet türlerinin birbirine yakın olup olmadığı’, markaların benzer ahcı çevrelerine hitap edip etmedikleri hususları dikkate alınmalıdır.
Dolayısıyla somut olayda üzerinde durulması gereken konular; markaların benzerliği ve kullanım alanlarındaki benzerlik, bu benzerliğin ortalama tüketici algısında karışıklığa yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Yargıtay ve doktrince kabul edilen görüşe göre; benzerliğin tespitinde markaların genel görünümleri dikkate alınarak, markalar arasında bütünsel benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Buna göre, markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken herkesin kullanımına açık olan tenimi tanımlayıcı/ tasvir edici ibareler kapsam dışı bırakılmakta ve benzerlik değerlendirilmesi markanın esas/baskın unsuru baz alınmak suretiyle yapılmaktadır. Bununla birlikte, bir markanın farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütün itibariyle bıraktığı etki, diğer bir markayı çağrıştırabilmektedir. Bunun yanında markalar arasındaki benzerlik görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak bu tür benzerlik hallerinin hepsinin birden aynı somut olayda bulunması şart olmayıp, somut olaydaki özelliklere göre bunlardan birinin var olması karıştırma ihtimalinin mevcut olduğunun kabulü için yeterlidir.
Bu bilgiler ışığında somut olay bakımından yapılan değerlendirmede, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, taraf markaları arasında birebir anlamsal bir benzerlik bulunmamakla birlikte her iki markanın kök kelimesinin aynı olduğu ve farma ibaresinin jenerik bir isim olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacının, farma ibaresine zon ibaresini ekleyerek bütünsel olarak bir kelime markası yarattığı ve bu şekilde markayı ayırt edici kıldığı, aynı şekilde davalının da zen ifadesini kullanarak bütünsel olarak bir kelime markası yaratarak markasını ayırt edici kıldığı, ancak davalının yarattığı … ile davacının markası olan … ibarelerinin fonetik olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, … ifadesi ile … ifadesinin ayırt edici hiçbir işitsel benzerliğide bulunmadığı, her ne kadar davalının markasında “…” sesli harf yerine “…” sesli harfi var ise de kelime markalarında ayırt edicilik kritterinin, bir hece veya bir harf ile basit bir fark oluşturularak sağlanmayacağı gözetilerek işitsel anlamda markalar arasında benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının markasının davacının markasının kelime unsuru ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olması kulakta kalan iz bakımından karıştırılabilirliği artıran bir faktördür. Her ne kadar davalının markası görsel olarak büyük harflerle yazılmış davacının markası küçük harflerle yazılmış ise de markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olup olmadığı değerlendirilirken yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenime bakılır. Yazı farkı, yazı stili ve formu, grafik düzeni ve renk farkı markaların ayniyetini etkilemeyeceği, normal yazılmış yazılar ile gotik tarzda yazılmış yazıların, farklı renkte ve büyüklükte yazılmış yazıların da aynı kabul edilebileceğine dair tespitler ışığında, markalar arasındaki benzerliğin bütünsel olarak yapılan değerlendirmeler dikkate alındığında benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarının tescilli oldukları mal ve hizmet sınıfları bakımından da karşılaştırılma yapılması da gerekecektir.
Mal ve hizmet sınıfları yönünden karşılaştırma Marka hakkına tecavüz’e ilişkin yapılan bir başka değerlendirme de Mal ve Hizmetler yönünden taraf markalarının karşılaştırılmasıdır. Yargıtay içtihatlarına göre, birden ziyade kişiler adına tescilli ya da tescil başvurusu yapılan markaların kullanılacağı mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tespitinde öncelikle TÜRKPATENT tarafından yayınlanan sınıflandırmaya ilişkin tebliğler uygulanacaktır Bu durum marka tescil ve sınıflandırmada belirlilik ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında da birlik ve istikrarın koşuludur. Ancak sınıflandırma ürünlerin benzerliğinin tespiti noktasında bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır, ürün benzerliği değerlendirmesinde halk nezdinde katıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Nitekim Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 11/4 hükmüne göre, “ mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez”.
Yargıtay’ın kararlarında sınıfsal benzerlik araştırmasında, piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme veya rekabet etme olanaklarının bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanan yöntemleri, amaçlan, hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı kriterlerin ölçü alınmaktadır.
Bu hususlar dikkate alınarak, her iki tarafın marka kullanım alanlarına bakıldığında; her ne kadar taraf markaları tescilli oldukları mal ve hizmet sınıf numaraları bakımından benzerlik taşımasa da, yukarıda da ifade edildiği gibi Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 11/4 hükmüne göre, “ mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez” hükmü uyarınca davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın 35. Hizmet sınıfında davalının “..tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, gübreler ve topraklar..” alt başlıklarında da faaliyet gösterdiği, davacıya ait … tescil numaralı markanın 44. Hizmet sınıfında da “Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri” alt başlıklarında faaliyet gösterdiği, tescilli marka sahibinin, markasının aynısının veya benzerinin aynı ve/veya benzer hizmet sınıflarında kullanılmasını önleme hakkına sahip olduğu izahtan varestedir.
Mal ve hizmet sınıfları bakımından yapılan karşılaştırma da bir diğer kriter, taraf markalarının hitap etmiş oldukları tüketici kitlesi bakımından yapılacak değerlendirmedir. Davacının markasal kullanımları açısından bilişim uzmanı bilirkişisi tarafından yapılan tespitler ışığında, davacıya ait www…com.tr adlı internet sitesi üzerinden yapılan incelemede sitenin sadece eczacılara yönelik, eczacılar arasında alışveriş sağlayan özel bir alışveriş platformu olduğu, tüketicilere yönelik doğrudan bir satışının bulunmadığı görülmüştür. Yine teknik bilirkişilerce yapılan tespitler ışığında davalının, “…” yöntemi ile ticari faaliyette bulunduğu, bu yöntemin internet siteleri üzerinden spesifik bir hedef kitleye ulaşarak ürün siparişi aldığı, bir diğer ifade ile kendi ( somut olay bakımından davalı) internet sitesi üzerinden müşterilerin ürün satın aldığı, bunun sonucunda siparişi ve müşteri bilgilerinin toptancı veya tedarikçiye iletildiği, tedarikçinin siparişi müşteriye gönderilmesini sağladığı bir satış sistemi olduğu anlaşılmaktadır. Bu yöntemin kullanılabilmesi için tedarikçi firma ile anlaşma yapılması da zorunlu olup, dosya da davalı ile davacı arasında buna dair imzalana herhangi bir sözleşme bulunmadığı görülmektedir.
Sonuç olarak tarafların faaliyet alanları dikkate alındığında benzer ihtiyaçları giderdikleri, son kullanıcı profillerinin aynı olduğu, davacının tedarikçi, davalının da parakende olarak ürün sattığı göz önüne alındığında birbirleri yerine ikame edilebilecekleri, dropshipping sistemi ile çalışan davalının, parekende olarak satışa arz ettiği ürünlerin davacıdan tedarik edeceği dikkate alındığında, birbirlerine rakip olabilecekleri, her ne kadar tüketici kitlesi farklı ise de, dağıtım kanallarının ortak olduğu gibi unsurlar dikkate alındığında mal ve hizmet sınıfları bakımından benzerlik taşıdıkları kanaatine ulaşılmıştır.
Ticaret Ünvanının Terkinine İlişkin Talep Bakımından Yapılan Değerlendirme Ticaret unvanı bir taciri diğer tacirlerden ayırt etmeyi sağlarken, marka ise bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlamaktadır. Ticaret unvanı veya unvanda yer alan bir kelime, ticaret sicilinde yazılı halinden farklı olarak mal veya hizmetle bağlantılı şekilde kullanılır ve bu kullanıma artık markasal değer atfedilirse, izahı yapılan SMK hükümleri kapsamında marka hakkına tecavüz söz konusu olacaktır. Bu durumda ticaret unvanı, taciri değil, teşebbüsün mal veya
hizmetini diğer bir teşebbüsün mal veya hizmetinden ayırt etme fonksiyonunu da üstlenmektedir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı 7/3- d gereği İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılmasının başlı başına marka hakkı ihlali yarattığı belirtilmektedir.
Bu çerçevede davacının önceki tarihli tescilli markası ile davalının sonraki tarihli tescilli ticaret unvanı ile ayırt edilemeyecek derecede bir benzerlik bulunmaktadır. Tarafların fiili faaliyet alanları da dikkate alındığında benzer ihtiyaçları giderdikleri, son kullanıcı profillerinin aynı olduğu davacının tedarikçi olduğu davalının da perakende olarak ürün sattığı göz önüne alındığında birbirleri yerine ikame edileceklerinin de kabulü gerekir. Davalının, … ibareli ticaret unvanı ile yaptığı ve gerçekte davacının tedarik ettiği ürünler üzerinde de “…” markasının yer alması halinde davacı ile davalı arasında iltibas kurulacağı ve bu iltibasında davacı için tehlike oluşturacağı gözetilerek, davalıya ait unvanın sicilinden terkini gerektiği kanaatine varılmıştır.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde; davalının tecavüz yaratacak şekildeki kullanımları ve ticaret unvanı kullanımlarının davalının tacir niteliği dikkate alındığında izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete oluşturduğu dikkate alınarak bu bakımdan da davacının taleplerinin somut olay bakımından gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliler, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı kullanımlarının, davacıya ait … ibareli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına, davalılardan … Şirket’inin ticaret unvanında yer alan … ibaresinin sicilden terkinine, davalıya ait ….tr ve … internet adreslerine erişimin engellenmesine, kullanımların aynı zamanda haksız fiil teşkil etmesi nedeni ile hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde, masrafı davalılara ait olmak üzere bir kez ilanına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuşmtur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının, davacıya ait … ibareli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına,
2-Davalılardan … Şirket’inin ticaret unvanında yer alan … ibaresinin sicilden terkinine,
3-Davalıya ait ….tr ve … internet adreslerine erişimin engellenmesine,
4-Hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde, masrafı davalılara ait olmak üzere bir kez ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap edilen 80,70 TL maktu karar ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın indirimi ile geriye kalan 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 3.700,00 TL bilirkişi ücreti, 217,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.917,75 TL ve 108,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 4.026,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip

Hakim