Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/152 E. 2023/90 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/152 Esas
KARAR NO : 2023/90

DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2015
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin … menşeli …’a ait restoran sistemine ilişkin Türkiye’de lisans verme hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin bu hakkına dayanarak davalılar ile biri … diğeri …’de olmak üzere iki adet İşletme lisans sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin, İşletme lisansı anlaşmasına dayalı olarak restoran alanına dair düzenleme gereğince davalıya kullandırılan …’daki taşınmazı dava dışı bir üçüncü kişiden kiraladığını ve bu kira sözleşmesi gereğince franchise ilişkisi içinde olduğu üçüncü kişilere kullandırma yetkisinin bulunduğunu, davalının ihtarname ile işletme lisans sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinin cevabi ihtarname ile feshi kabul ettiğini ve davalıya ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içerisinde restoranı tahliye etmesinin ihtar olunduğunu, buna rağmen davalının taşınmazın davalı tarafından tahliye edilmediğini, tıpkı Tarabya’daki işletmede olduğu gibi bu işletmenin de dava dışı bir üçüncü kişi ile yapılan kira sözleşmesindeki yetkiye dayalı olarak davalı ile akdedilen işletme lisans sözleşmesi kapsamında restoran alanı olarak kullandırıldığını, davalının ihtarname ile işletme lisans sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinin cevabi ihtarname ile feshi kabul ettiğini ve davalıya ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içerisinde restoranı tahliye etmesinin ihtar olunduğunu, davalılar ile müvekkili arasında akdedilen işletme lisans sözleşmesinde tüm davalıların işbu davaya konu cezai şart alacağı ile sözleşmedeki tüm edimlerden müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin cezai şart alacağının 10.000 TL tutarındaki kısmını … 1. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi nin…E. sayılı dosyası ile talep ettiğini, öncelikle dosyaların birleştirilmesini, ve sözleşmenin 24/1. maddesi uyarınca 01/06/2009 tarihinden başlayarak muaccel hale gelen yaklaşık 500.000 Euro alacağın her türlü haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000 Euro tutarındaki kısmının bir yıllık vadeli döviz tevdiat hesaplarına uygulanan en yüksek reeskont faizi oranında faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki karşılığı olan türk lirası üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkili ile haklı nedenle feshedildiğini, feshin haklılığının Tarabya’daki işletme ile ilgili olarak … 2. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi’nin…E. sayılı dosyasında verilen karar ile tespit edildiğini, …deki işletme ile ilgili feshin ise aynı Mahkeme’nin … E. sayılı dosyasında verilen karar ile hüküm altına alındığını, bu itibarla cezai şart talep koşullarından olan borçlunun kusurlu olma şartının gerçekleşmediğini, müvekkilinin sözleşmelerin haklı nedenle feshinden sonra restoranlarını sözleşme hükümlerine uygun olarak davacıya teslim ettiğinden cezai şart alacağının doğmadığını, ihtilaf konusu cezai şartın ifaya eklenen cezai şart olduğundan bahisle ihtirazi kayıt koymadan restoranları devralan davacının cezai şart talebinden feragat ettiğini, davacının talep ettiği günlük 1.000 Euro tutarındaki cezai şartın müvekkilleri bakımından mahvına neden olacak nitelikte olduğundan tenkisinin gerektiğini, beyan etmiş ve davanın HMK/mn 107. maddesi uyarınca kısmi dava olarak görülmesinin mümkün olmadığından, davanın asıl alacak miktarı olan 500.000 Euro olarak tamamlanmasına, aksi takdirde davanın usulden ve esastan reddine, birleştirme talebinin de reddine ve cezai şart miktarının indirilmesini talep etmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında ki Franchising Sözleşmesine dayalı olarak cezai şart alacağına ilişkindir.
Mahkememizce yapılan ilk yargılamada … 2.FSHHM … Esas, … Karar ve 30/03/2017 tarihli Kararı ile “…Tic. AŞ tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile, Cezai şart alacağı olarak belirlenen 997.000 Euro’nun taleple bağlı olarak 100.000 Euro’sunun 01/06/2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıllık euro cinsinden açılmış döviz hesabına uyguladığı en yüksek faizin uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
Karar davalı vekillerince istinaf edilmiş olup, dosyayı inceleyen İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 2017/3705 Esas, 2020/153 Karar ve 27/01/2020 tarihli kararı ile mahkememiz kararını kaldırmıştır.
Kaldırma kararı üzerine dosya mahkememize yeniden tevzi olunmuş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Kaldırma ilamında “… 14.01.2010 …’daki lokalin ise 19.07.2011 tarihinde tahliye edildiğini, 01/06/2009 temerrüt tarihinden tahliye tarihine kadar Bahçeşehir deki taşınmaz 228 gün,…’daki taşınmaz için 779 gün üzerinden toplam 1.007.000 EURO cezai şart belirlendiğini, kısmi dava ile talep edilen 10.000 EURO’nun mahsubundan sonra 997.000 EURO talep edilebileceğinin tespit edildiği, davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde her iki taşınmaz yönünden 30’ar günlük opsiyon süresinin mahsubunun gerektiğini ileri sürdüğü, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açılan kısmi davada mahkemenin gerekçesinde opsiyon süresinin bitiminde restoranların tahliyesinin gerektiğini açıkladığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin talep edilebilecek cezai şart bedelinin hesabında her iki taşınmaz yönünden toplam 60 günlük opsiyon süresinin düşülüp düşülmeyeceğinin tartışılmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Davalılar vekilinin talep edilen cezai şart bedelinin müvekkillerinin ekonomik mahvına neden olacağını ileri sürdüğü, ilk derece mahkemesinin kararında ise, TTK 22. Madde gereğince tacir sıfatını haiz borçluların cezai şartın indirilmesi talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davalıların cezai şartın tenkisi talebinin reddine karar vermişse de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 22. Maddesinde “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.” hükmü düzenlenmişse de; kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda TBK 182/3 maddesi gereğince, cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği, Yargıtay uygulamalarında da bu hususun kabul edildiği (emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/11/2017 tarihli 2016/6257 Esas- 2017/6784 Karar sayılı kararı) ancak bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağının belirlenmesi gerektiği, kanaatiyle ilk derece mahkemesince TTK 22. Madde hükmüne atıf yapılarak davalıların tenkis talebinin reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas-…Karar sayılı kararının kesinleşme şerhli örneğinin celp edilmesi, taraflardan “İşletme Lisans Sözleşmesinin” ibrazının istenilerek dosya içerisine konularak, opsiyon süresine ilişkin cezai şartın mahsubu talebinin değerlendirilmesi ve cezai şarttan indirim koşullarının bulunup bulunmadığı yönünden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir” gerekçeleri ile kararın kaldırıldığı anlaşılmış, kaldırma gerekçesi ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Kaldırma kararı doğrultusunda öncelikle, … 1. FSHHM’nin … Esas, …Karar sayılı ilamının kesinleşme şerhli, örneği dosyamız arasına alınmış, ayrıca taraf vekillerine davaya konu lisans sözleşmesini dosyaya sunmaları için süre verilmiş, ve sözleşme dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosyanın daha önce rapor aldırılan bilirkişi heyetine yeniden tevdi ile … 1.FSHHM’nin … Esas sayılı dosyasında opsiyon süresinin bitiminde restoranların tahliye edilmesi gerektiği şeklinde gerekçede belirtilen husus dikkate alınarak, talep edilebilecek cezai şart bedelinin hesaplanmasında her iki taşınmaz yönünden toplam 60 günlük opsiyon süresinin düşülüp düşülmeyeceği ile TBK m.182/3 gereğince cezai şarttan indirim koşullarının bulunup bulunmadığına ilişkin inceleme yapmak üzere kaldırma ilamında belirtilen hususlar doğrultusunda ek rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş, bilirkişiler tarafından sunulan 22/02/2021 tarihli ek raporda, ” Cezai şart ödeme borcunun önceki mahkeme ilamı ve Yargıtay kararı doğrultusunda … bakımından kesinleştiği, …’nın sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin … 2.FSHHM’nin … E. … K. sayılı dosyası ve Birleşen … E, sayılı dosyalarında verilen kararın Yargıtay 11. HD’nin 2014/9124 E. Ve 2015/6920 K. sayılı kararı ile onanması suretiyle kesinleştiği, ancak bu durumun Franchise sözleşmesi ile kendilerine belirli şartlar altında bırakılan dükkanları, sözleşmenin sona ermesine tağmen uzun süre buyunca kullanmaya devam etmelerini haklı göstermeyeceği,taraflar arasındaki sözleşmenin 24.2 ve 24,3 hükümlerinin somut olayda uygulama alanı bulamayacağı, bir an için söz konusu hükümlerin uygulanması düşünülse dahi anılan hükümlerde bulunan 30 günlük ve 60 günlük opsiyon sürelerinin cezai şartlan indirilmesinin ya da cezai şartın bu sürelerin sonundan itibaren hesaplanmaya başlamasının mümkün olmadığı, yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda mahkeme’nin davalıların ekonomik durumu konusunda yapacağı değerlendirme sonucunda sözleşme ve önceki ck bilirkişi raporunda hesaplanan 997.000 Euro’nun fahiş olduğu kanaatine varması durumunda, tacirin ekonomik geleceğini sarsabileceğini kabul etmesinin ve işbu cezai şartın tenkisine karar vermesinin mümkün olduğu” şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Davalı yanın itirazları doğrultusunda dosya ticaret hukuk kürsüsünden başka bir akademisyenin içinde bulunduğu aynı heyete tevdi edilerek yeniden rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 29/03/2022 tarihli raporda ” davacı … Anonim Şirketi’nin, davalılardan işbu davada 08/01/2007 tarihli Franchise sözleşmeleri çerçevesinde cezai şart talebinde bulunamayacağı, mahkeme aksi kanaatte ise 997.000 Avro tutarındaki cezai şartın tenkisinin mahkemenin takdirinde olduğu şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Gerek aynı heyet içerisinde bulunan diğer bilirkişilerin, iki raporda farklı görüş bildirmeleri gerekse de raporlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi bakımından dosya farklı bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, Ticaret Hukuku Uzmanı …, Gıda Mühendisi … ve SMMM … tarafından mahkememize sunulan 05/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davalı şirketin davaya konu olan cezai şarttan sorumluluğuna ilişkin kesin bulunduğu, diğer davalıların da müteselsil borçlu sıfatı ile asıl borcun ferisi olan cezai şartı kabul ettikleri, cezai şartı kabul etmediklerine dair sözleşmede bir hüküm bulunmadığı, ancak asıl borçlu şirketin yanında müteselsil borçlu sıfatındaki diğer davalıların borcun ferisi olan cezai şarttan sorumlulukları için onlara da kiralananların tahliyesi bakımından ihtar çekilmesi gerektiği, aksi takdirde müteselsil borçlulara asıl borcun ferisi olan cezai şarttan kendilerini korumak için hukuki olanak verilememiş olacağı, davalı şirketin varlığının 2012 yılında 134.500 TL, 2013 yılında 151.020 TL, 2014 yılında 183.950 TL ve 2015 yılında da 219.110 TL olduğu ve bunun yanında diğer tespitler de dikkate alındığında, davalı Şirketin. varlığının 897.000 Avrö tutarındaki cezai şartı karşılamaktan çok öte olduğu, bu anlamda her ne kadar TTK md 22 hükmü somut olayda sadece davalı şirket yönünden uygulanamasa bile, bu tutarda bir cezai şartın TBK md 27 hükmü kapsamında değerlendirilebileceği, bununla birlikte somut cezai şart yekünün değilde günlük cezai şart tutarı 1.000 Avro’nun göz önünde bulundurulması halinde ise, cezai şart tutarının bu meblağa ulaşmasında davalı şirketin kusursuz olduğuna dair bir kanıt bulunmadığı hususunda mahkememiz takdirinde olduğu, Davacı şirketin tahliye için vermiş olduğu 3 günlük sürenin fiili imkansızlık kapsamında takdiri halinde ise, cezai şartın 30 ve 60 günlük sürelerin sonunda başlaması gerekeceği, keza bu opsiyon sürelerinin somut sözleşme anlamında tahliye süreleri olarak da yorumlanabileceği, Mahkemece 30 günlük opsiyon süresinin takdiri halinde talep edilecek cezai şart miktarının ; 945.000 — 10.000 — 935.000 — Euro olabileceği Mahkemece 60 günlük opsiyon süresinin takdiri halinde talep edilecek cezai şart miktarının ; 885.000 — 10.000 — 875.000 — Euro olabileceği, cezai şart miktarına ilişkin fahişlik itirazları doğrultusunda takdir indiriminin yapılmasının Mahkeme’nin takdirinde olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
…. 1. Fikri ve Sanai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında, davaya dayanak sözleşmeler doğrultusunda … aleyhine cezai şart alacağına ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/18177 E. ve 2014/7565 K. sayılı kararında ise; ilk derece mahkemesi kararının …Tic Ttd Sti bakımından onanmasına, davalı gerçek kişiler olan Sincm Yazgan, …, …’ın ise sözleşmeye garanti eden sıfatı ile imza koydukları gerekçesi ile bu kişilerin de borçtan sorumlu olduğuna, bu nedenle kararın davacı yararına bozulmasına hükmedilmiştir. Dava, bozma kararı sonrasında … 1. Fikti ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyası üzerinden görülmeye devam etmiş olup, … |. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16.06.2015 tarihinde … K. sayılı kararı ile de…için daha önce hüküm kurulduğu ve kararın kesinleştiği bu nedenle yeniden karar verilmesine gerek bulunmadığı, davalı gerçek kişiler olan …, …, … bakımından da davanın kabul edildiği ve daha önce hakkında hüküm kurulan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen cezai şartın ödenmesine hükmedilmiştir. … ve … işletme açılması hususunda 08.01.2007 tarihli işletme Lisansı sözleşmelerinin akdedildiği görülmüştür. Bu sözleşmenin 24. Maddesinde “SONA ERME” başlığı altında sona erme hallerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Sözleşmenin 24.1 hükmü;”İşbu Lisanyın herhangi bir veya birden cok ihlal sebebiyle sona erdirilmesi üzerine, … veya onun tayin edeceği temsilci Restoranın devamlı işlemesimi temin etmek, yönetim değişikliğinin ve şahsi mallar konusunun halledilmesinin düzenli bir şekilde yapılmasını sağlamak ve ….’nin ve …’ın çıkarlarını başkaca yollardan korumak amacı ile Restorana girmek ve onun zilyedliğini devralmak hakkına derhal sahip olacaktır. …’nin bu hakkını kullanmasını engellediği her gün için İşletmeci bin (1000 EURO) Bin Avrupa Ortak Para Birimi tutarında bir meblağı …’ye ödeyecektir.” şeklindedir. İşbu hüküm doğrultusunda taraflar, sözleşmenin ihlal nedeniyle sona ermesi halinde, …’nin restorancılık hizmetinin yürütüldüğü yerin zilyetliğini derhal devralabileceğini ve bunun engellendiği her gün için İşletmeci tarafından 1.000 Euro Bin Euro) ödeneceği hususunda anlaşmışlardır. Burada cezai şartın alacaklısı olarak tayin edilen kişinin … olduğu dikkate alındığında, ihlalde bulunanın davalılar olduğu açıktır. Sözleşmenin 24.2 hükmü; İşbu lisansın herhangi bir veya birden çok ihlal sebebi ile sona erdirilmesi üzerine İşletmeci …’nin yazılı ön müsaadesi olmaksızın bu sona erdirmeden önce veya sona erdirmeyi takip eden otuz (30) gün içinde Restoran alanında herhangi bir. Mefruşat, reklam tabelalarımı, teçhizat veya herhangi bir eşya veya kira sırasında yapılmış yenilemeleri çıkarmayacaktır. … bu sona erdirmeyi takip eden otuz (30) gün içinde, İşletmeci’nin meşruşatını, reklam tabelalarını, teçhizatını, sona erme anına kadar yapılmış yenilemeleri veya başkaca eşyasını veya bunların bir kısmını bu eşyaların net defter değeri üzerinden satın alma opsiyonuna sahip olacaktır. Böyle bir sona erme halinde, … tarafından işletmeci’nin gayrimaddi malları için bir ödeme yapılmayucaktır.” şeklindedir. Hüküm, sözleşmenin ihlal sebebiyle sona erdirilmesi halini düzenlemektedir. Buna karşın sözleşmenin 24.3 hükmü; Bu lisansın süresinin bitmesi veya restoranın içinde bulunan taşınmazı etkileyen herhangi kamu tasarrufu sonucu olarak sona ermesi üzerine, işletmeci sona erme için belirlenen tarihten veya herhangi bir kamu makam ve merci tarafından devralma için belirlenen tarihten önceki altmış (60) günlük süre içinde herhangi bir mefruşatı, reklam tabelalarını, teçhizatı ve diğer eşya veya kira sırasında yapılmış yenilemetleri dükkandan çıkarmayacaktır. …, anılan altmış (60) günlük süre içinde ve yedi (7) gün önceden yazılı bir ihbarı müteakip, İşletmecinin mefruşatını, reklam fabelalarını, teçhizatını ve diğer menkullerini veya bunların bir kısmını, bu maddi malların makul piyasa fiyatına eşit bir meblağ üzerinden satın alma opsiyonuna sahip olacaktır. Böyle bir sona erme halinde, … tarafından İşletmeci’nin gayrimaddi malları için bir. Ödeme yapılmayacaktır.” şeklindedir. İşbu hüküm incelendiğinde hükmün; ihlal sebebiyle değil, lisans sözleşmesiyle lisans verilmesi öngörülen sürenin sona ermesi ya da tarafların iradeleri dışında Restoranım içinde bulunan taşımmazı etkileyen herhangi kamu tasarrufu sonucu olarak sona ermesi üzerine sözleşmenin sona erdiği hallere özgülendiği görülmektedir.
İlk alınan bilirkişi raporunda her ne kadar taraflar arasında akdedilen lisans sözleşmesinin 24.2 ve 24.3 maddelerinin uygulanamayacağı dolayısı ile cezai şart indiriminin mümkün olmadığı belirtilmiş ise de, Yargıtay ilamı ile kesinleşen … 1 FSHHM’nin …Esas sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere, Taraflar arasında … ve … de ki iki ayrı işyeri ile ilgili Franchise sözleşmesi yapıldığı,08/01/2007 tarihli lisans sözleşmesi ile davacı işletmeci tarafından … ve …. sözleşmede belirtilen yerde …işletme hakkının devredilmiş olduğu, davacı her iki işyerine ait taşınmazı 3.şahıstan kiralayarak sözleşmenin 12.maddesi gereğince davalıya restaurant alanı olarak kullandırdığı, Sözleşmenin 12.1.1 maddesinde restaurant alanını kullanımının sadece bir sözleşme süresince işletmeciye bırakıldığı, 24.2 maddesinde ise “lisansın sona erdirilmesi üzerine işletmecinin sona erdirmeyi takip eden 30 gün içinde restaurant alanında herhangi bir mefruşat, reklam tabelaları çıkartmayacağı bu sona erdirmeyi takip eden 30 gün içinde işletmecinin mefruşatı ve reklam tabelalarını yapılan yenilemeyle satın alma opsiyonuna sahip olduğu öngörülmüştür. Davacı 24.2. maddesi ile öngörülen satın alma opsiyonunu kullanmadığından uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu opsiyon kullanılmadığına göre opsiyon süresinin bitiminde restaurantların tahliyesi gerekip, Tarabya ve Bahçeşehir de iki ayrı şubenin bulunduğu görülmekle 60 günlük opsiyon süresi bakımından hesaplama yapılması gerekeceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafın … 11. Noterliğinden davalı tarafa gönderdiği ihtarnamelerde tahliye için 3 günlük süre verdiği, bu ihtarnameler çerçevesinde temerrüt tarihinin 01/06/2009 olacağı, cezai şartın tahliye edilmeyen gün başına olmak üzere günlük 1.000 Euro olarak kararlaştırıldığı, … 1 FSHHM’nin … Esas, …Karar sayılı ilamında cezai şart miktarının 10.000 Euro’luk kısmının hükme bağlandığı dolayısı ile bu tutarın düşülmesi sonrasında iki ayrı iş yeri için 60 günlük opsiyon süresinin düşülmesi halinde talep edilebilecek cezai şart tutarının 875.000 Euro olabileceği kanaatine varılmıştır.
TTK md. 22 “Tacir sıfatına haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121. Maddesinin ikinci fıkrası ile 182. Maddenin üçüncü fıkrasında ve 525. Maddesinde yazılı hallerde aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez” demektedir. şeklindedir. İşbu hüküm uyarınca borçlunun tacir olduğu hallerde, tacir bir ticari iş nedeniyle borç altına girmişse, sözleşmelerin ifasına yönelik olarak cezai şartın öngörüldüğü hallerde hakimin aşırı gördüğü cezaj şartı indirme imkanını düzenleyen TBK m. 182/3 hükmü de uygulanamayacaktır. TK m. 22 hükmü, tacirin basiretli davranma yükümlülüğü ile de yakından ilişkilidir. Bununla birlikte Yargıtay uygulamalarında, her ne kadar tacirler aşırı miklarlara tekabül eden cezai şartın indirilmesini talep edemeyecekse de kararlaştırılan cezai şartın miktar itibariyle ahlaka, adaba ve kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmesi halinde tacirin basiretli davranma yükümlülüğü ileri sürülerek işbu bedele müdahalede bulunulmamasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını kabul etmektedir. Bu noktada özellikle belirlenen cezai şartını tacirin mahvına sebebiyet vereceği hallerde, cezai şartın tenkis edilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21/06/2017 tarih, 11148/10611 sayılı kararında “Öte yandan Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, sözleşmenin tarafları ceza miktarını tayinde serbest olmakla birlikte hükmedilecek ceza tutarının hak, adalet ve nefaset kurallarına da uygun olması gerekir.. TBK. 182/son maddesi gereğince Hâkim borçluyu iktisaden sarsan ceza miktarını tenkisle mükellef olup, hâkim tarafından resen nazara alınması gereken bu hüküm açısından; borca aykırı davranılması yüzünden uğrunılan zarar ile tayin edilen ceza tutarı arasında adalet ve hakkaniyet ölçüsünü zedeleyen bir fark bulunmamalıdır. Esasen TTK’nın 22’nci maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan cezai tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise, indirim isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir.” demektedir.
Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde İTO kayıtlarından yapılan incelemede… 300.000 TL sermaye ile 13/11/2006 tarihinde sicile tescil edildiği, mezkur franchising sözleşmesinin de şirketin açılmasından kısa bir süre sonra akdedildiği, bunun yanı sıra cezai şartın Euro cinsinden kararlaştırıldığı sözleşmenin yapıldığı tarihteki Euro’nun Türk Lirası karşılığı ile bugünkü karşılığı arasında ciddi farklılığın bulunduğu, aradaki farkın bu derece büyümesinin basiretli bir tacir tarafından da öngörülemeyeceği dolayısı ile anılan nedenlerle taraflar arasında kararlaştırılan işbu cezai şartın tenkisinin somut olay bakımından şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Cezai Şartın tenkisi bakımından mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda belirtildiği üzere davacının 60 günlük opsiyon süresinin düşülmesi halinde talep edilebileceği cezai şart tutarının 875.000 Euro olabileceğine dair yapılan tespitler ışığında, davacının bu miktar üzerinden talepte bulunmayıp 100.000 Euro üzerinden talepte bulunduğu görülmekle cezai şartın tenkisi hususunda ayrıca bir hesaplamaya gidilmemiş, tespit edilen tutar ile talep edilen tutar arasındaki fark mahkememizce de makul görülerek talep gibi davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde usul ve yasaya uygun İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 2017/3705 Esas, 2020/153 Karar ve 27/01/2020 tarihli kararı, … 1. Fikri ve Sanai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyası, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davanın kabulü cihetine gidilerek,100.000,00 Euro cezai şart alacağının 01/06/2009 tarihinden 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıllık euro cinsinden döviz hesabına uyguladığı en yüksek faizin uygulanması suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, 100.000,00 Euro cezai şart alacağının 01/06/2009 tarihinden 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıllık euro cinsinden döviz hesabına uyguladığı en yüksek faizin uygulanması suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 19.759,35 TL karar harcından peşin yatırılan 4.936,80 TL’nin mahsubu ile kalan 14.822,55 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 43.496,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 6.750,00 TL bilirkişi ücreti, 353,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 7.103,20 TL ve 4.962,00 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 12.065,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.28/03/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza