Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/101 E. 2021/23 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/101 Esas
KARAR NO : 2021/23

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 18/06/2019
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili olan şirketin 2005 yılında kurulup, 15 şehirde 28 mağazasıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkilin bünyesinde bir çok marka bulundurup, bir yandan da üretim yaptığını, … kod numaralı tasarımın müvekkili adına tescilli olduğunu davalı tarafın ise müvekkilin sahibi olduğu tasarımın ayırt edilemeyecek kadar benzerlerini kullandığını, tasarımı taklit ettiğini, bu şekilde tescilli tasarıma tecavüz ederek ürettikleri ürünleri e-ticaret siteleri üzerinden satışa sunduğunu, davalıların bu eylemlerinin 6769 Sayılı Kanun uyarınca müvekkillerinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, aynı zamanda ilgili kullanımların TTK kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu, davalı eylemlerinin, tüketicinin önceden kulanmış olduğu kalitede bir mala ulaşamaması ve kandırılmasına sebebiyet verdiğini, bu eylemlerin aynı zamanda kamu güvenliği ihlaline de sebebiyet verdiğini, davalıların, taklit yoluyla ürettikleri ve / veya sattıkları gıda ambalajı deseni ve bunların üretiminde kullanılan vasıtalara ihtiyati tedbir kararı ile el konulmasını ve tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesini ve durdurulmasını talep ettiklerini, davalı eylemlerinin , müvekkilin tasarımlarının itibarını zedelediğini, bu zararın tazmin edilmesi gerektiğini, bu nedenle tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesini ve durdurulmasını, müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz edilerek üretilen taklit ürünlere ve bunların üretiminde kullanılan vasıtalara bulundukları her yerde, taraflarınca bildirilecek ve resen tespit edilecek tüm işyeri, şube ve depo adreslerine el konulmasına ve saklanmasına, haksız rekabete ve müvekkillerinin tasarım hakkına tecavüzün tespitine, menine, ref’ine, dava konusu eylemlerinin durdurulmasına ve tecavüzün kaldırılması için , tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi masraflar davalıya ait olmak üzere el morulan ürünlerin imhasına, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; uğranılan maddi zarar için şimdilik 2.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın , davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin mülkiyet hakkının yanında aynı zamanda kamu güveninin ihlaline sebebiyet veren bu eylemlerin müvekkillerinin itibarına zarar verdiğinden dolayı, karar kesinleştiğinde masrafı karşı tarafa ait olmak üzere kararın Türkiye çapında tirajı en yüksek olan üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Tic.Ltd.Şti vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkilinin bünyesinde 80 çalışanı bulunan kendi marka ve tasarımlarını kullanarak ticari faaliyetlerini sürdüren, aynı zamanda kendi ürünlerini üretip ihraç eden köklü bir firma olduğunu, müvekkilin davacıya ait davaya mesnet tasarımdan kaynaklanan haklarını ihlal etmediğini, davacıya ait davaya dayanak tasarım ile müvekkilinin kullanım gerçekleştirdiği tasarımın birçok noktalarda farklılıklar barındırdığını, benzerliğin söz konusu olmadığını, modeller arasında tek benzerliğin sarı renk ve bot olmaları olduğunu, Türkiye’nin ayakkabı üretimi endüstrisinde 2 yüzyıl geriden geldiğini, hali hazırda tescil edilmiş tasarımlardan farklı, yenilik ve ayırt edicilik unsurlu tasarımlar meydana getirmenin zorlaştığını, müvekkilinin TSE tarafından hazırlanan … kodlu bot kalıbına uygun üretimde bulunduğunu, yapılacak incelemenin yalnızca ürün üzerinde yapılması gerektiğini, haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, davacı tarafından gönderilen ihtarnamede de belirtiliği gibi dava konusu tasarım ile ilgili uzun süredir herhangi bir kullanımlarının bulunmadığını, tazminat taleplerini kabul etmediklerin, bu nedenle haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilleri mahkememize verdiği 19/11/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçelerinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ettikleri 2.000 TL maddi tazminatı, 772.541,64 TL arttırarak , maddi tazminat taleplerini 774.541,64 TL üzerinden ıslahı ile 774.541,64 TL maddi tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmişlerdir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 25/11/2020 tarihli raporlarında; davacı tarafın tasarımının 2010 05831 tescil numarası ile Türk Patent nezdinde tescilli olduğu, aleyhine dava açılan tarafın incelemeler neticesinde tespit edilen davalı tasarımlarının davacının tescilli tasarımı ile SMK m 56, m 58, m 81 anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik içerdiği, karşılamaya tabi tasarımların, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı izlenimde farklılık bulunmaması nedeni ile bilgilenmiş kullanıcıların SMK m 56, m 58, ve m 81 açısından tasarımları benzer olarak algılayacakları, bu benzerliğin de bilgilenmiş kullanıcılar nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği, davacının … kod numaralı tasarımı ile benzer mahiyette, nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek şekilde taklit edilerek kullanıldığı anlaşılmakla davalı yan kullanımlarının davacı açısından tasarım tecavüzüne sebebiyet verdiği ve haksız rekabet ettiği, her iki tasarımın ufak farklılıklar dışında benzerlik derecelerinin yüksek olduğu, davalı kullanımlarının yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına haiz olmadığı yönünde olduğu, davalı şirket merkezinde yapılan incelemeler de, ticari defter ve kayıtlarında, ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığı, satış faturalarında veya ürün kataloglarında herhangi bir kodlama ve ayırt edici ibare kullanılmadığından, dava konusu ürüne ilişkin ürün bazlı satış rakamları ve miktarlarının tespit edilemediği, davalı tarafın … şirketine 2018 yılında satışını gerçekleştirdiğini 3.824 çift botun tamamı için hesaplama yapılmasının talep edilmesi halinde, davacı tarafın yoksun kaldığı muhtemel kazancın 774.541,64 TL’sı olarak hesap edildiği, bununla birlikte davalı tarafın, dava konusu tasarıma yönelik satışları net olarak tespit edilemediğinden, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. Ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu yönündeki kanaat ve görüşlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 16/06/2021 tarihli raporlarında; davalı ve davacı ürünlerinin tasarımlarının ayniyet derecesine varan benzerlik içerdiği, ortalama vatandaş üzerinde benzer olarak algılanabileceği, ortalama kullanıcılar nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği, ayakkkabı-botların üzerinde bulunan küçük farklılıkların yenilik, ayırt edici özellik ve baskın tasarım görünümü özelliğine haiz olmadığı, dava dilekçesinde bulunan ekran görüntülerinin hangi URL adreslerinden alındığı ve ürün numaralarının eklenmediği, bu sebeple web arşivi üzerinden ekran görüntülerine ulaşamadığı yönünde kanaat ve görüş bildirmişlerdir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı kullanımlarının davacı adına … numara ile tescilli tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti ile, tespit edilmesi halinde bunun durdurulması, önlenmesi, sonuçlarının oratadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacıya ait … numara ile tescilli bot tasarımının incelenmesinde, tescil başvurusunun 03/11/2010 tarihinde yapıldığı, yine aynı tarihte davacı adına tescil edildiği görülmüştür.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) madd 55/1’e göre tasarım; ürününün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, renk malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. SMK md. 55/4’e göre ise tasarım; SMK hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması hâlinde “tescilli tasarım”, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması hâlinde ise “tescilsiz tasarım” olarak koruma altındadır. Diğer bir ifadeyle, tescilli tasarım koruması için Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde tescil şartı iken tescilsiz tasarımların SMK’da yer alan korumadan faydalanabilmesi için ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olmaları gereklidir. Türkiye’de kamuya sunulan yeni ve ayırt edici tescilsiz tasarımlar da SMK kapsamında yer alan sınırlı süreli korumadan yararlanabilir. Aksi halde tasarımlar genel hükümler, Türk Ticaret Kanunu (TTK) md. 54 ve devamında yer alan haksız rekabete dair hükümler çerçevesinde korunacaklardır. (Fatma Özer, Sınai Mülkiyet Kanunu Neler Getirdi, İstanbul, 2018, s.73).
Tasarım hakkının korumasının kapsamı hakkında: SMK md. 59/l’e göre tescilli tasarım sahibinin iznini almaksızın üçüncü kişiler, tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz. SMK md. 59/II’ye göre ise tescilsiz tasarım, sahibine bu belirtilen fiilleri engelleme hakkını sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanarak alınması hâlinde verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez. Diğer bir ifadeyle, özetle (i) tescilsiz tasarım hakkı tekel olmayıp, sadece tasarımın kopyalanmasını önleyici bir hak sağlamaktadır ve ayrıca (ii) tescilli tasarımdan farklı olarak, tescilsiz tasarım hakkının kullanılabilmesi için ihlal durumunda ihlali yapanın “kötü-niyeti”nin varlığı şarttır. (özer, a.g.e., s.78)
Sonuç olarak bilirkişi raporları ile de tespit edildiği üzere, taraflara ait ürünlerin karşılaştırılmalı olarak incelemesinde tasarımların bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim dikkate alınarak, özellikle ürünlerin yan açılardan incelenmesi neticesinde, tasarımların benzer şekilde bağcık ihtiva etmeleri, parçalı figürlerinin bilgilenmiş kullanıcı algısında ilk olarak değerlendirilecek husus olması nedeni ile karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzer olmaları, davalı tarafından piyasaya sunulan ürünlerin davacının tasarımı ile bilgilenmiş kullanıcı nezdinde benzer olarak algılandıkları, tasarımların aynı faaliyet alanında kullanıldığı, bu nedenle tasarım hakkına tecavüz koşullarının somut olay bakımından gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Yenilik ve Ayırt Edicilik Unsuru Bakımından İnceleme
SMK’nın “Yenilik ve Ayırt Edicilik” başlıklı 56/f.4 maddesinde tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması koruma şartı olarak belirtildikten sonra yenilik; “Bir tasarımın aynısı; a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir verinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir” şeklinde tanımlanmıştır. SMK m.57 açısından kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsamaktadır.
SMK’da yenilik tanımının iki şartı içerdiği görülmektedir. İlk şart tescili talep edilen tasarımın daha önceki bir tasarım ile aynı olmaması; ikinci şart ise aynı tasarımın daha önce kamuya sunulmamış olmasıdır. Ayniyet değerlendirmesinde, tasarımcının aynı tasarımın daha önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunuluş olduğunu bilip bilmemesi dikkate alınmaz.
Bir tasarımın önceki bir tasarımla aynı kabul edilmesi için birebir ayniyet göstermesi gerekli değildir. Birbiri ile karşılaştırılan iki tasarımın sadece küçük ayrıntılarda farklılık göstermesi halinde de iki tasarımın aynı olduğu kabul edilir.
Tasarımın ayırt edici niteliği SMK m.56’da tanımlanmış olup; buna göre ayırt edici nitelik “bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimin, tescilli tasarım için başvuru ve rüçhan tarihinden önce, tescilsiz tasarım için ise tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ” olması halidir.
Tasarımın ayırt ediciliğinde referans alınacak kişi bilgilenmiş kullanıcıdır. Bilgilenmiş kullanıcı, o tasarımı daha önce kullanmış ve tasarım hakkında bilgi sahibi olmuş, tasarım konusu ürün hakkında deneyimi olan kişidir. Bilgilenmiş kullanıcıdan beklenen, ortalama kullanıcıdan daha bilgili ve dikkatli ve ilgili sektörde piyasada bulunan diğer ürünlerden haberdar ve tasarım arasındaki farkları tespit edebilecek bilgi seviyesinde olmasıdır.
SMK m.56/f.6 gereği ayırt edici nitelik incelemesini gerçekleştirecek olan bilgilenmiş kullanıcı, bu değerlendirme sırasında “tasarımcının o tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesini” de dikkate almalıdır. Bu bağlamda seçenek özgürlüğü derecesinin yüksek olduğu ürünlerde küçük farklılıklar tasarımlara ayırt edici nitelik kazandıramazken, seçenek özgürlüğünün dar olduğu ürünlerde küçük farklılıklar ayırt edici nitelik için yeterli görülebilir. Ayrıca ayırt edicilik incelemesinde tasarımcının ürüne ilişkin uymak mecburiyetinde kalacağı teknik zorunlulukların da (ör. tasarımın işlevini görebilmesi için belirli bir şekil ve boyutta olmasını gerektirecek teknik zorunlulukların) dikkate alınması şarttır. Bu çerçevede tasarımcının geniş bir seçenek özgürlüğüne sahip olduğu hallerde, ayırt edicilik incelemesi yapılırken genel intiba testi uygulanacaktır.
Somut olaya dönüldüğünde bilirkişilerce yapılan incelemede, her iki tasarımın ufak farklılıklar dışında benzerlik derecelerinin yüksek olduğu, bilgilenmiş kullanıcılar nezdinde tasarımların benzer olarak algılanacakları, davalının geniş bir seçenek özgürlüğüne sahip olmasına rağmen davacıya ait tasarıma benzer kullanımlarda bulunduğu sonuç olarak davalı kullanımlarının yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine haiz olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; davalı tarafın davacı tarafa ait orijinal tasarımları ile neredeyse birebir aynı tasarıma sahip ürünlerin satış ve pazarlamasını yapmak suretiyle TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Tazminat Bakımından Yapılan Değerlendirme
Davacı yan SMK 151/2/a maddesi kapsamında tazminat talep etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında özellikle markanın ekonomik önemi, markadan doğan haklara tecavüz edildiği andan itibaren geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler gözönünde tutulur.
Somut olayda davacı tazminat seçimini SMK 151/2-a kapsamında tecüvüz eden davalının markayı kullanmakla elde ettiği kazanca göre talep etmiştir. Türk Borçlar Kanunu 50 maddesi uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
Mali hesaplama bakımından alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalı Eresin firmasına ait ticari defter ve kayıtların incelenmesinde, davalı firmanın defter kayıtlarında ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığı, satış faturalarında veya ürün kataloglarında herhangi bir kodlama veya ayırt edici ibare bulunmadığı, dava konusu ürüne ilişkin, ürün bazlı satış rakamları ve miktarlarının tespit edilemediği, davalı firmanın yine davalı Deriayak firmasına 2018 yılında satışını gerçekleştirmiş olduğu, 3.824 çift botun tamamı için hesap yapılması ihtimalinde yoksun kalınan muhtemel kazancın 774.541,64 TL olabileceği belirtilmiştir.
Her ne kadar mali bilirkişi tarafından salt cirolar üzerinden yoksun kalınan kazanç miktarının 774.541,64 TL olduğu tespit edilmiş, davacı tarafça bu doğrultuda talep arttırım dilekçesi sunulmuş ise de, mali raporun incelenmesinde görüleceği üzere, defter kayıtlarında ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığı, satış faturalarında veya ürün kataloglarında herhangi bir kodlama veya ayırt edici ibare bulunmadığı, dava konusu ürüne ilişkin, ürün bazlı satış rakamları ve miktarlarının tespit edilemediği,kar marjının ve giderlerin hesaplanmasının yapılmadan salt satış bedeli üzerinden bir hesaplama yapılmış bu nedenle belirlenen miktar mahkememizce hak ve nesafet ilkesi gereği uygun görülmemiştir.
Bilindiği gibi marka/ tasarım hukukundaki tazminat davalarında davacının uğradığı zarar/karşı tarafın elde ettiği kazanç, yada sunulan emsal lisans sözleşmeleri kapsamına göre davacının talep edilebileceği lisans yapılan yargılamada tam olarak tespit edilemiyorsa mahkeme tarafından dosyaya sunulu deliller kapsamına göre borçlar kanunu hükümlerine göre de mahkemece res’en değerlendirme yapabilmektedir.
Zararın belirlenmesi, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat hakkaniyete uygun olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın gerek elde edilen kazanca gerekse lisansa göre belirlenmesinde sektörün genelindeki parametreler, davacının bilinirlik durumu, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan tazminat sorumluluğunun doğduğu açıktır. Ancak muhasip bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi kazanç hesabına konu cironun ne kadarının tecavüze konu tasarımların satışı olduğunun belirlenememesi, salt cirolar bakımından bir hesaplama yapmanın doğru olmayacağı, bilirkişilerce yapılan hesaplamada davacının kar marjına dair tespit yapılmadığı, davacının bilinirlik durumu, ülke ekonomisinin koşulları da gözetilerek sebepsiz zenginleşmeye neden olmayacak şekilde takdiri olarak 75.000 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre davalının davacı tasarımına tecavüz teşkil edecek şekilde izinsiz olarak kullandığı ,dolayısıyla eyleminde kusurlu olduğu gözetilerek talep doğrultusunda 10.000- TL manevi tazminatın uygun olabileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalılar kullanımlarının, davacıya ait TPMK nezdinde …numara ile tescilli tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu suretle tecavüze konu ürünlerin yer aldığı ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemenin, basılı kağıt, faturalar ve sair ticari evrakların toplatılmasına, kararın kesinleşmesine müteakip imhasına, TBK m.50 ve m.51 uyarınca 75.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsile ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsile ile alınarak davacıya verilmesine, davalıların eylemi aynı zamanda kusurlu olduğundan hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde, masrafı davalılara ait olmak üzere bir kez ilanına dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalılar kullanımlarının, davacıya ait TPMK nezdinde … numara ile tescilli tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu suretle tecavüze konu ürünlerin yer aldığı ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemenin, basılı kağıt, faturalar ve sair ticari evrakların toplatılmasına, kararın kesinleşmesine müteakip imhasına,
2-TBK m.50 ve m.51 uyarınca 75.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsile ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsile ile alınarak davacıya verilmesine,
4-Hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde, masrafı davalılara ait olmak üzere bir kez ilanına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.806,35 TL karar harcının peşin yatırılan 13.398,03 TL’nin mahsubu ile geriye kalan kalan 7.591,68 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, ,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tecavüz ve haksız rekabet talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4–Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 10.550,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6–Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesi uyarınca ret edilen maddi tazminat yönünden davalı … Ltd.Şti yararına hesap olunan 10.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren bu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 206,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.956,80 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan, 435,16 TL yargılama gideri ve 5.850,75 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 6.285,91 TL yargılama giderinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip

Hakim