Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/84 E. 2023/105 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/84 Esas
KARAR NO : 2023/105

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2023
KARAR TARİHİ : 07/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili firmanın tanınmış bir firma olduğunu, firmanın Türkiye’de gemi, yat, römorkör, iskele ve liman usturmaçaları ile vibrasyon takozları üretimi yapan, konusunda ülkemizin önder kuruluşlarından biri olduğunu, davaca firmanın ürünlerinin başkaları tarafından sıklıkla kopyalandığını, müvekkili firmanın dava konusunun Alimunyum Gövdeli Vibrasyon takozlarını … kodlar ile ürettiğini, söz konusu takozların çizimlerinin … 12. Noterliğinin …gün ve … yevmiye nolu noter beyanı ile noter tarafından tescil edilmiş olduğunu, dava konusu kopya üretimi yapılan takozlara ilişkin katalogların dosyaya sunulacağını, müvekkili firmanın dava konusu ürünlerinin 2003’ten beri ürettiğini gösterir 2003-2004 yılı … ve müvekkili firmaya ait 2010 yılı Ürün Tanıtım kataloğunun dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, kopya ürünlerin … üretimi algısı verilerek satıldığını, davalı tarafından haksız kazanç elde edildiğini, fazlaya ilişkin dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, telafisi imkansız zararlar meydana gelmemesi için davalı elinde bulunan plan ve projeleri davalının kullanmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının üretimini yapmış olduğu Alimunyum Gövdeli Vibrasyon takozları plan ve projelerinde müvekkili firmaya ait proje ve tasarımların kullandığını, fiilin ve rekabetin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin men’i ile davalı elinde bulunan plan ve projelerin ve kopya Alimunyum Gövdeli Vibrasyon takozlarının imhasına, davalı firmanın, müvekkili firma plan ve projelerini kullanarak elde ettiği kar’ının saptanmasını, müvekkili firmanın umduğu kar kaybının hesaplanmasını ve müvekkili firmanın plan ve projelerinin kullanma bedelinin ve de uğradığı zararın belirlenmesine, davalıların haksız eylemi nedeniyle müvekkili firmanın zararı olarak şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın avans faiziyle, 150.000,00 TL manevi tazminatın avans faiziyle davalıdan alınarak taraflarına verilmesine, masrafın davalıya ait olmak üzere hükmün tirajı 50.000’den fazla olan ulusal gazetede yayınlanmasına, tüm masraflar ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacıya ait tasarım ve çizimlerin davalı tarafça izinsiz kullanıldığından bahisle haksız rekabet hükümlerine göre maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre, bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türkiye’de Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemeleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilgili hukuki ilişkilerden doğan dava ve işlere bakmakla görevli mahkemelerdir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesinde tanımlaması yapılan eserlerin yorumlanması ve kullanılmasından kaynaklanan mali ve manevi uyuşmazlıklara bakmakla görevli mahkemenin aynı kanunun 76. maddesi gereğince dava konusunun miktarına ve kanunda gösterilen cezanın derecesine bakılmaksızın ihtisas mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Bu konuda kurulan ihtisas mahkemeleri Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Somut olayda davacı vekilince, müvekkili firmanın dava konusu Alimunyum Gövdeli Vibrasyon takozlarını …kodlar ile ürettiğini, söz konusu takozların çizimlerinin … 12.Noterliğinin … gün ve … yevmiye nolu noter beyanı ile noter tarafından tescil edildiğini, davalı tarafından müvekkiline ait Alimunyum Gövdeli Vibrasyon takozları tasarımlarının izinsiz olarak kullandığından bahisle davalı fiillerinin haksız rekabet yarattığının tespiti, men’i, projelerin ve fırının imhası, maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
FSEK 84. Maddesinde; “Bir işareti, resim veya sesi bunları nakle yarayan alet üzerine tespit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse aynı işareti resmin veya sesin üçünü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını men edebilir.
Tecavüz eden tacir olmasa bile birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete müteallik hükümler uygulanır.
Eser mahiyetinde olmayan her nevi fotoğraflar, benzer usullerle tespit edilen resimler ve sinema mahsulleri hakkında da bu madde hükmü uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda, eldeki davada FSEK hükümleri doğrultusunda davacının davaya konu tasarım ve çizimler üzerinde hak sahibi olup olmadığının öncelikli olarak tespiti gerektiğinden 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 76.maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu, görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, arabuluculuk gideri, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Dair, tarafların yokluğunda tensiben verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/02/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı