Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/8 E. 2023/826 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/8 Esas
KARAR NO : 2023/826

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2018
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07.05.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Tarafların 21 Eylül 2017 tarihinde davalıya ait “…”isimli işletmenin 225.000.TL. bedelin ödenmesi karşılığında davacıya devredilmesi konusunda anlaştıklarını, 9 Ekim 2017 tarihinde 37.000.TL. daha ödeme yapıldığını ve yapılan toplam ödemenin 42.000.TL. olduğunu, 23 Ekim 2017 tarihinde toplam ödenen rakamın 75.000.TL. ‘ye ulaştığını, bu durumunda taraflarca yapılan bir sözleşme ile kayıt altına alındığını, 6 Aralık 2017 tarihli sözleşmeye göre ödemenin 31 Mart 2018 tarihine kadar yapılması gerekirken, davalı …’un 2 Ocak 2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile özetle 75.000,00 TL nin iade edilemeyeceğini belirttiğini, bu nedenle davanın seri bir yargılama neticesinde sonuçlandırılarak davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26.09.2023 tarihli dilekçesi ile dava konusu borcun ödendiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davaya sebebiyet veren davalıya yüklenmesi beyanında bulunmuştur.
Davalı vekili 08.06.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi yetki sınırları içerisinde kaldığını, … 13. İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine 7 günlük itiraz içerisinde hem yetki bakımından hem de esas bakımından itiraz ettiklerini, davacının müvekkiline hiçbir hak ve alacağı olmadığını, müvekkiline büyük zararlar verdiğini, ödeme emrine eklenen belgelerin hiç bir hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, ileri sürerek davanın reddine, davacının %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile muhakeme harç ve masrafları, nispi tarifeden avukatlık ücreti ödemesine, fazlaya dair her türlü hakları mahfuz kalmak kayıt ve şartı ile karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … 13. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası, tanık beyanları, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememiz 24.02.2023 tarihli duruşmasında davacı tanığı … özetle; “Ben dava konusu iş yerinde 2017 Kasım ayına kadar yaklaşık 7 sene spor eğitmeni olarak çalıştım, iş yerinin devrine ilişkin işlemler de bu tarihlerde yapılacaktı, davacı iş yerini devralmaya geldi. Aralarında sözleşme yapıldı ancak detaylarına ve ödemelere çok vakıf olmamakla birlikte bir kısım ödemelerin alındığını biliyorum, iş yerini devrinin sonradan neden yapılmadığını bilmiyorum, ancak devir sonrasında hem davacı hem davalı tarafından iş yeri işletilmeye başlandı, ortaya iki başlı yönetim çıktı, sürekli davacı tarafından müdahaleler vardı, kendileri daha önce spor salonu işletmedikleri için yönetim anlamında problemler çıktı, ben de başka bir yerden teklif aldığım için ve bu iş yerinin geleceği belirsiz olduğu için iş yerinden ayrıldım. Uyuşmazlık kapsamında 70.000,00 TL’lik alacak için problem çıktığını biliyorum, devirden vazgeçildi ancak bununla birlikte davalı hem hoca kaybetti hem de bana söylendiği kadarıyla müşteri kaybettikleri için bu parayı ödemediğini düşünüyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz 31.05.2023 tarihli duruşmasında davalı tanığı … özetle; “Ben davalının kızıyım. Dava konusu işyerinde ben de plates eğitmeni olarak çalıştım. Ancak ben sadece plates saatlerinde oradaydım. Onun dışında gün boyunca orada değildim. Sözleşme 2017 yılında imzalandı. Ben sözleşmenin imzalanması aşamasında orada değildim. Ancak kendileri işyerine talip oldular. 3 ay sonrasında burayı işletemeyecekleri gerekçesiyle tekrar bırakmak istediler ve babamdan ödedikleri parayı istediler. Babam, o gün eşim ve kayınpederimin anlattığı kadarıyla babam voleybol antremanından gelmiş, kendisi yorgun bir vaziyette bulunmakta iken davacı ve yanındaki birkaç kişi kendisine bu sözleşmeyi bir odada imzalatmışlar. Benim bildiğim ve tanıdığım babam bu sözleşmeyi kimseye sormadan ve danışmadan imzalamaz. Dolayısıyla iradesinin burada sakatlandığını düşünüyorum. Mahkemenin önceki kararından sonra da ödeme yapmak zorunda kalmıştır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz 31.05.2023 tarihli duruşmasında davalı tanığı … özetle; “Ben davalının damadı olurum. Dava konusu işyerinde sözleşmelerin devri ve geri alınması süresinde bulunmaktaydım. Tarihini hatırlamadığım bir zamanda, yılını hatırlayamadım ancak Eylül ayı diye hatırlıyorum, davacılar bu işyerine talip oldular. İşyerinde esasen ben ortak olarak bulunmaktayım. Ancak kağıt üzerinde kayınpederimin ismi geçmektedir. Davacılar işyerini satın aldıktan sonra davacının annesinin ısrarı üzerine ben kendisine işyerinde deneyim aktarmak ve yardımcı olmak üzere orada çalışmaya devam ettim. Ancak bir süre sonra kendi yanında getirdiği eğitmen ve bir takım kuralarla birlikte işyerindeki işleyişi bozmaya başladılar. Özellikle üyeler üzerinde bir takım olumsuzluklar oldu. Üyelere dışarıdan hiçbir şey getirmeyeceksiniz, işyerindeki otomat ve diğer satış noktalarından ürün alacaksınız dedi. Bir takım zorlamalar yaparak, işleri ve üyeleri zora sokmaya başladılar. Devir sözleşmesinden yaklaşık 3 ay sonra davacı ve yanında mali müşavir olduğunu belirttiği kişi ve oğlu ile birlikte geldiler. Davalı bu sırada voleybol antrenmanındaydı. Antrenman bittikten sonra toplantı odasına hep birlikte geçtiler ancak davalı orada yalnızdı. Kendisi antrenmandan çıkmış ve yorgundu, bir takım hukuki prosedürlerden bahsederek davalıdan imza almışlar. Kendisi mizaç gereğince olumlu biri olduğu için parayı da ödemek istemiş. Ama bana anlattığı kadarıyla orada çok fazla düşünememiş ve üzerinde üç kişinin kurduğu baskı nedeniyle imzalamak zorunda kalmış. Ben kendilerini ödeme yapmak için geldiklerini düşünürken, davalı bana işyerini devretmek istiyorlar, artık işletmeyecekler, paralarını istediklerini bana söyledi. Ancak ben kendilerini hem müşteki kaybına sebebiyet verdiklerini, hem de işletmeye zarar verdikleri için kaparoyu iade etmemesi gerektiğini söyledim. Çünkü bizlerin her anlamda zararı olduğunu belirttim, görüşmeye gelenler davacı, annesi ve mali müşavir bir bayan olmak üzere 3 kişiydiler, ben imza anında tarafların yanında değildim, eğer davalı bize danışmış olsaydı ya da en azından bize sormuş olsaydı bizden habersiz asla bu sözleşmeyi imzalamazdı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz 31.05.2023 tarihli duruşmasında davalı tanığı … özetle; “Ben davalının dünürü olurum. Tanıkların bir tanesi oğlum, diğeri de gelinim olur. Bu işyeri esasen oğlumun ortaklığında kurulmuş ve hissedarı olduğu bir aile şirketidir. Ben de işyerinde hem dünürüme hem de çocuklarıma yardım etmek için bulunuyordum. Ayrıca davalı olmadığında onu temsilen orada bulunurum. Yılını hatırlamadığım ancak Eylül ayı olarak bildiğim bir tarihte davacı ve annesi bizim işyerimize talip oldular, işyerine başkaca talipliler de vardı ancak kendileri çok ısrarcı olduğu için bu yeri kendilerine devrettik. Devir için ne kadar para verildiğini bilmiyorum ancak bir kaç parça halinde ödeme yaptıklarını biliyorum. Sonrasında 3 ay kadar geçmişti ki davacı, annesi ve yanında bir bayan işyerine geldi. Ben o gün işyerindeydim. Davacının annesi kendisini mali müşavir olarak da tanıtmış. Yanındaki hanım da onun çalışanıymış. Sonrasında kendileri davalıyı bizim üst kattaki ofise götürdüler ve tek başlarına görüştüler. Anladığım kadarıyla bizleri orada istemediler. Zaten toplantı arasında davacı birkaç kez elinde kağıtla dışarı çıktı ve geri geldi. Kendisi fotokopi için dışarı çıkmıştı. Sonrasında bir süre görüştükten sonra kendileri ayrıldı. Bu sırada oğlum … alt katta derste olduğu için davalının yanında olamadı. Toplantı sonrası davalı dışarı çıkarak işyerini devretmek istiyorlar. Anlaşmadan vazgeçmişler ve paralarını geri istiyorlar dedi. Paranın iadesi için davacının annesi ”ben mali müşavirim, bu paranın iki katını alırım ve sizinle uğraşırım” diyerek kendisi üzerinde baskı kurarak sözleşmeyi imzalatmışlar. Eğer bana ya da oğluma sormuş olsaydı bu sözleşmeyi asla imzalamazdı. Ben davalıya keşke bizi çağırsaydın dedim. Kendisi de bana ”keşke sizi çağırsaydım” dedi. Kendisi yapı olarak da bu tarz hukuki ihtilaflardan uzak durmaya çalışır ve kendisi çok iyi niyetli birisidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz 05.12.2018 tarih … Esas … Karar sayılı kararının İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2022 tarih 2020/1384 Esas, 2022/1765 Karar sayılı kararı ile kaldırılmakla, Mahkememiz esas sırasına kaydının yapıldığı görüldü.
GEREKÇE: Dava, satış sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
… 13. İcra Dairesinin… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının 75.000,00 TL alacağı için davalı aleyhine icra takibi başlattığı davalının takibe itirazı sonucunda takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 26.09.2023 tarihli dilekçesi ile dava konusu borcun ödendiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davaya sebebiyet veren davalıya yüklenmesi beyanında bulunmuştur. Bu kapsamında icra müdürlüğüne müzekkere yazılarak takibin akıbeti sorulmuş, icra dairesinin 27/09/2023 tarihli cevabi yazısında, takibin 24/04/2019 tarihinde haricen tahsil olarak kapatılmış olduğu bildirilmiştir.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; dava açıldıktan sonra davalı borçlu tarafından davacı alacaklıya dava konusu miktarın bizzat davacıya ödendiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 326/1. maddesine göre kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Ancak eldeki davada konusuz kalma nedeninin “ödeme” olduğu, davacı vekilinin 26.09.2023 tarihli dilekçesi ile davalı tarafın dava konusu borcu dava açıldıktan sonra ödemesi nedeni ile dava açmaya sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ettiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tespit edilecek ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan taraf yargılama giderlerinden sorumlu tutulacaktır.
Davalı yanca sözleşme imzalanırken hataya düştüğünü belirtmiş ve bu hususta davalı yanın tanıkları dinlenmiş ise de hiçbir tanığın olaya bizzat şahit olmadığı, çıkarım yaptıkları, davalının sözleşme anında rahatsız olmadığı ya da hastalığının bulunmadığı anlaşılmakla yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olması gerektiği anlaşılmıştır.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Dava konusu icra takibine ödeme yapılması nedeniyle KONUSUZ KALAN DAVADA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca asıl alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 75.000,00 TL alacağın %20’si olan 15.000,00 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 905,82 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 635,97 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 17.900,00 TL nispi avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından 269,85 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 vekalet harcı, 195,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 505,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır