Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/79 E. 2023/649 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/79 Esas
KARAR NO : 2023/649

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2023
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 23/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine … 19. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 405.429,79 TL bedelli takip başlatıldığını, işbu takibe borçlu tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, söz konusu borca itirazın haksız olduğunu, iptalinin gerektiğini, müvekkili şirketin dijital pazarlama yöntemi ile çok kanallı kampanya yönetimine öncülük yapan bir e-posta pazarlama şirketi olarak Türkiye’nin önde gelen entegre dijital pazarlama şirketlerinden biri olarak müşterilene e-posta, mobil ve sosyal medya kanallarında etkileşimi kolaylaştıran, dönüşümleri artıran ve işle ilgili ölçülebilir sonuçlar sunan deneyimler tasarlama, oluşturma, otomatik hale getirme ve optimize etme konularında destek sağladığını, davalı tarafın da müvekkili şirketten hizmet aldığını ancak faturaya dayalı 405.429,79 TL cari hesap borcunu ödemediğini, taraflar arasında bakiyenin ödenmesi için yazışmalar yapıldığı ve borcun varlığının davalı tarafça da kabul edildiği halde herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili şirket adına … 16. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile bakiye alacağın ödenmesinin talep edildiğini ancak ihtarnameye cevap verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, taraflarınca … 19. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 405.429,79 TL bedel üzerinden başlatılan takibe itiraz edildiğini, davalının itirazında herhangi bir hukuki dayanak bulunmadığını, müvekkili şirketin alacağını geciktirme amaçlı olduğunu, dava öncesi yürütülen zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığını, borcun varlığının davalı tarafça gerekçesiz olarak inkar edildiğini, açıklanan nedenlerle … 19. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında, davalının takibe konu borca yönelik itirazının iptalini, takibin devamını, borca haksız yere itiraz eden davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 24.03.2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; faturanın karşılığı olan hizmet davacı yan tarafından verilmediğini, her ne kadar davacı yanın söz konusu faturaların verilen hizmetin karşılığında keşide edildiğini iddia etse de davacı yanın müvekkili şirkete vermiş olduğu herhangi bir hizmet bulunmadığını, bu nedenle fatura içeriğine açıkça itiraz ettiklerini, davacı tarafça alacağa ilişkin faturalar usule, hukuka ve gerçeğe aykırı olarak ticari ilişkiden bağımsız kesildiğini, faturanın varlığı kabul edilese dahi fatura tek başına alacağın ıspatı için yeterli olmadığını, fatura içeriğinde iddia edilen hizmetin verildiğinin davacı yanca yazılı ve somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, davalı yanın itiraz edilmeden kabul edildiğini iddia ettiği fatura içeriğininin kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığın, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında iddia edilen faturalar ile ilgili hiçbir mutabakat bulunmadığını, iddia edilen faturaların içeriği boş olduğunu, müvekkili yetkililerince yazılı veya sözlü muvafakati veya onayı bulunmayan, tek taraflı kesilmiş ve sözleşmede yer almayan bir faturaya davalı tarafın sığınması kabul edilebilir bir durum olmadığını, iddia edilen hizmetlerin iddia edilen alacak kadar müvekkiline sunulduğunun veya herhangi bir mal satıldığı ise ilgili mal satımının ispat edilmesi gerektiğini, kendi keyfi ve tek taraflı iradesi ile tayin etmiş olduğu miktarlar üzerinden kesilen faturaların taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından iddia edilen hizmet ve faturalar konusunda resmi yada gayri resmi olarak yetkilendirilmiş hiçbir kimsenin olmadığını, bu sebeple davalı yanın kendi kendine yapıp verdiğini iddia ettiği hiçbir hizmeti ve dolayısı ile faturasını kabul etmediklerini, davacı yan tarafından alınan hizmetin karşılığında ödemeler yapıldığını, gerekli ve ihtiyacı karşılar hizmetin verilmemesi nedeniyle hizmet ilişkisinin sona erdirildiğini, açıklanan nedenler Mahkemece re’sen dikkate alınacak hususlar doğrultusunda davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi raporu, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Ticaret Sicili Müdürlüğü yazı cevapları, … 19. İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyası dosyamızda mevcuttur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
30/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı tarafın 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenemediği, davacı taraf kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 405.429,79 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, icra inkar tazminatı konusunun Mahkemenin takdirinde olduğu” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ilişkisi olduğundan bahisle açılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz (YHGK 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı ilamı). Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkin şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı takibe yaptığı itirazda, davacı yana borçlu olmadığı savunması ile takibe itiraz etmiş, ancak huzurdaki davada cevap dilekçesi ise sunmamıştır. Bu durumda ispat yükünun davacı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki gereği hizmetin verilip verilmediği, tanıtım hizmetleri karşılığı bedelinin ödenip ödenmediği ile bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Yukarıda kapsamda Mahkememizce taraflara ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak atanacak mali müşavir bilirkişiye bildirilmesine, davacı vekilinin inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağı duruşmada ihtar edilmiş, aynı hususta davalı yana tebliğ ile ihtarat yapılmış, ancak buna rağmen ticari kayıtları sunulmadığından, davalı yanın ticari kayıtları ibrazdan kaçındığı kabul edilmiştir.
Nitekim dosyamıza sunulan 30/05/2023 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı şirketin2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutmuş olduğundan davacı şirketin 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin inceleme günü olan 08/05/2023 günü, saat 14:00’da mahkemenin duruşma salonunda incelemeye katılmadığı ve davalı şirketin yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenemediği, davacı taraf kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 405.429,79 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, tespiti yapılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın fatura ve açık hesap alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KABULÜNE,
Davalının … 19.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 405.429,79 TL alacağın %20’si olan 81.085,96 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 27.694,90 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 4.896,58 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 22.798,32 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Taraflar arabuluculuk görüşmesine katılmış olmakla Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 59.760,17 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 4.896,58 TL peşin harç, 179,90 TL başvuru harcı, 25,60 TL vekalet harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti 113,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 7.465,08 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan, kullanılmayarak artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2023

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır