Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/697 Esas
KARAR NO : 2023/1024
DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 27/10/2023
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 27.10.2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin kuru temizleme işi ile uğraştığını, müvekkile tahakkuk ettirilen normal dönem elektrik faturalarından da görüleceği üzere müvekkile ait iş yerinin ticarethanesi olduğunu, faturaların ticari grup abone faturaları olduğunu, dava konusu faturaların tahakkuk ettrildiği iş yerinde müvekkilin kuru temizleme işi ile uğraştığını, müvekkilin iş yerinde elektrik enerjisi ile çalışan bir adet sanayi ütü, üç adet kurutma makinası, üç adet çamaşır makinası ve aydınlatma lambaları mevcut olduğunu. müvekkil kendisine … tarafından tahakkuk ettirilen elektrik faturalarını düzenli bir şekilde ödediğini, müvekkile ait işyerine 06.10.2023 tarihinde gelen davalı şirket çalışanları müvekkil aleyhine usul ve yasalara aykırı olarak Kaçak / Usulsüz Elektrik Kullanım Tespit tutanağı düzenlendiğini, işbu tutanağın tamamen usul ve yasalara aykırı olarak düzenlendiğini, bu olaydan sonra müvekkile dava konusu faturaların, davalı şirket tarafından tahakkuk ettirildiğini, ancak faturaların müvekkile tebliğ edilmediğini, müvekkilin davalı şirkete müracaat ederek dava konusu fatura suretlerini istediğini ancak müvekkile kaçak elektrik fatura bedel ve ayrıntılarını gösteren Borç Görüntüleme evrakı verildiğini, dava konusu faturaların son ödeme tarihi gelmediği halde müvekkil şirketin elektrik enerjisi davalı şirket tarafından kesildiğini, müvekkil tarafından kaçak elektrik enerjisi kullanılmadığını, müvekkil aleyhine davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen dava konusu kaçak elektrik faturalarının her türlü hukuki dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz olarak müvekkil aleyhine düzenlendiğini, müvekkilin abonesi olduğu … Sözleşme Hesap numaralı ve … Tüketim Hizmet Nokta numaralı elektrik sayacına müvekkil aleyhine, davalı şirket tarafından usul ve yasalara aykırı olarak tahakkuk ettirilen 19.10.2023 son ödeme tarihli 149.062,30 TL bedelli ve 19.10.2023 son ödeme tarihli 119.290,33 TL bedelli iki adet kaçak elektrik dava konusu faturalardan dolayı müvekkilin borçlu bulunmadığının tespiti ile işbu faturaların iptalini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili 24.11.2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığa konu elektrik tüketimi kaçak elektrik tüketimi olduğu gibi davacı tarafın, tacir sıfatını haiz olmayıp; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle görev itirazları olduğunu, davacı yanın iş bu davadaki taleplerinin esasen de haksız ve mesnetsiz olup reddi gerektiğini, … 13.Asliye Ticaret Mahkemesi … D.iş ve …Karar sayılı değişik iş dosyası ile elektriğin kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğini ve davacının sonrasında huzurdaki esas davayı açtığını, davacının fatura adresinde kuru temizleme işlettiğini, müvekkil şirket görevlilerince yapılan kontrolde, davacının, adreste ” dağıtım sistemine müdahale ederek ayrı bir hat çekmek suretiyle sayaçtan geçirilmeksizin elektrik enerjisi kullandığı” tespiti yapıldığını ve … seri nolu kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, yapılan tespit üzerine, EPDK mevzuatı ve yönetmelik hükümleri uyarınca 19.10.2023 son ödeme tarihli 149.062,30-TLve 119.290,33-TL bedelli kaçak tahakkuk düzenlendiğini, davacının, aboneliği bulunan sayaçtan yasal zeminde elektrik kullanmak yerine kötü niyetli olarak, sayaca müdahale ederek, profesyonelce kurulan bir düzenek ile ayrı bir hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığını, davacı yanın iddia ettiği gibi mevzuata aykırı bir faturalandırma yapılmadığını, düzenlenen faturaların mevzuata uygun olduğunu, dava konusu faturaların son ödeme tarihleri geçmesi ancak borçlu tarafından ödeme yapılmamış olması sebebiyle de davacı borçlu hakkında … 9. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak davacı tarafından halen herhangi bir ödeme yapılmadığını ve işbu haksız davanın açıldığını, … 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin …D. İş ve ..Karar sayılı değişik iş dosyasına sunmuş oldukları tedbir kararına karşı ayrıntılı itirazlarını bildirdiklerini beyan ederek, davanın reddini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER: …. 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yazı cevabı, … Sayılı Arabuluculuk son tutanağı, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE: Dava, kaçak elektrik kullanıldığından bahisle hazırlanan faturalardan dolayı açılan menfi tespit davasıdır.
Usul kanunumuz gereğince açılan davalarda öncelikli işlem mahkemenin yargılamada görevli olmasıdır. Gerçek kişiler tarafından açılan davalarda; takibin ya da davanın açıldığı tarihte ilgili yıllarda bağlı olduğu vergi dairesinden, hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir (esnaf) olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir (esnaf) ise ve işletme defteri tutuyor ise; VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre, faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığına yönelik bir araştırma yapılması gerektiği bilinmektedir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı).
Anlatılan kapsamda davalının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak; hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir ise ve işletme defteri tutuyor ise VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığının sorulmuştur. … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 04/12/2023 tarihli müzekkere cevabında; … vergi kimlik numaralı mükellef …, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 177. maddesine göre iş hasılatı olarak ikinci sınıfa tabi mükellef olduğundan işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür. … Ticaret Sicil Müdürlüğünün 07/11/2023 tarihli müzekkere cevabında, davacının gerçek kişi ticari işletme kaydı, sicil kayıtlarına göre ortağı olduğu kollektif, komandit ve limited şirket kaydı bulunamadığı gibi tek pay sahibi olduğu anonim şirket kaydı da bulunamadığı belirtilmiştir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez (Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin mutlak ticari davalardan olmamasına, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı bulunmayan davacının, herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığı, davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığından ve taraflar arasında uyuşmazlığın nispi ticari davalardan da olmamasına göre davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı, Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı ile Samsun BAM 2.Hukuk Dairesinin 13/07/2023 Tarih, 2023/965 Esas ve 2023/782 Karar sayılı kararı) davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde, yetkili ve görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Harç, vekâlet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacı tarafından, HMK 20/1 maddesi gereğince işlem yapılmaz ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilirse; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır