Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/673 Esas
KARAR NO : 2023/813
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2023
KARAR TARİHİ : 26/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Tic. Ltd. Şti. ticaret işiyle iştigal ettiğini, diğer müvekkili ise bu şirketin sahibi ve yetkilisi olduğunu, yaşanan son ekonomik krizden dolayı müvekkili şirketin işlerinin biraz bozulduğunu, bu kapsamda müvekkili şirketin nakit paraya ihtiyacı olduğunu, davalının ise faizle borç para verdiğini, gayri resmi olarak faizle borç para verdiğini, davalının bir miktar kendi parasını kullandığını ve bir miktar da yakınlarından para alarak faizle borç verdiğinden olayı taşınmazlarını bu yakınlarına teminat olarak devrettiğini, bu şekilde gerçek ve tüzel kişilere faizle borç para verdiğini, aldığı faizlerin bir kısmını aracılık hizmetinden dolayı kendisinin aldığını, bir kısmını ise para aldığı bahse konu yakınlarına ödediğini, davalının hem kendisi faizle borç para verdiğini hem de faizle borç para veren yakınlarına aracılık ettiğini, müvekkilinin eşinin davalının bu yakınları ile de çok kez görüştüğünü, davacının bu eyleminin konusunun suç teşkil ettiğini, müvekkilinin nakite duyduğu acil ihtiyaç nedeniyle davalıdan faizle borç para aldığını, davalı ise aldığı bu paralara ve uyguladığı faize karşılık olarak müvekkilinden kambiyo senetleri aldığını, müvekkili bu uğurda davalıya bazen kendi çek veya senetlerini ve bazen de müşteri çek ve senetlerini verdiğini, davalının aldığı çekleri kendisinin ciro ettiğini ya da oğlu ve ya kardeşine ciro ettirerek kırdırdığını söylediğini, bu kambiyo senetlerinin ise banka kanalıyla tahsil edildiğini, müvekkilinin bazen de aldığı bu paraların karşılığını banka kanalıyla davalıya ödediğini, davalı müvekkilinin zor durumundan faydalanarak ödediği bedelin kat be kat üstünde paralar tahsil ettiğini, bu şekilde müvekkilinden haksız kazançlar temin ettiğini, fazladan aldığı bu bedelleri ise müvekkiline ödeme yükümlülüğü altında olduğunu, ödediği bu paralara karşı aldığı çekleri yeterli görmediğini ve teminat olarak müvekkilinden bonolar aldığını, teminatı olarak aldığı bonoları ise daha fazla haksız kazanç temin edebilmek adına icra takibine koyduğunu, davalı müvekkillerinden ve onun eşi …’dan haksız kazanç temin edebilmek adına gerek kendisi ve gerekse yakınları adına çok sayıda haksız icra takibi başlattığını, müvekkilinin adı geçen çeklerle ve nakit olarak bugüne kadar davalıya çok yüksek miktarda ödeme yaptığını, bu bedellere karşı müvekkilinin karşı taraftan aldığı miktarın çok çok üstünde fazladan ödenen bu bedellerin ise ödeme gününden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte müvekkiline iadesinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle senetlerin ödenmiş borçlara teminat olarak verilmiş olan bonolar olması nedeniyle ve bu bonoların davalı tarafından tahsil edilmesi, müvekkilinin iflasına neden olabileceğimden takibin iş bu davanın sonuna kadar takdiren teminatsız olarak ya da müvekkilinin haciz baskısı altındaki ekonomik durumu da gözetilerek uygun bir teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına, bu talep kabul edilmeyecek olur ise bu kere de İİK. Mad. 72/3 uyarınca icra kasasına yatan ve yatacak bedellerin icra dosyası alacaklısına ödenmesinin yine dava sonuna kadar ve de takdiren teminatsız yada Mahkemece öngörülecek teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına, … 32. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile ilgili olarak müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının tepsine, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, davalının HMK 329. Maddesi uyarınca beş bin TL’den az olmamak üzere disiplin para cezasına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, … 32. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu senetlerin teminat senedi olduğu iddiasıyla anılan dosyadan davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK nın Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde (28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik) “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Düzenlemesine yer verilmiştir.
28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile menfi tespit davaları zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi kılınmış ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması zorunlu bir dava şartı haline getirilmiştir. Anılan değişiklik 7445 sayılı Kanunun 43/1.a maddesi uyarınca aynı kanunun 31. maddesi 01.09.2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
24.10.2023 tarihli tensip zaptı ile “Dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağının bulunmadığı anlaşılmakla, tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmak üzere davacı vekiline 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi ve HMK 115/2 maddeleri gereği 1 hafta kesin süre verilmesine, kesin sürede sunulmazsa davanın dosya üzerinden yapılacak inceleme ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceğinin ihtarına,” dair ara karar oluşturulmuştur.
Davacı vekili ara karar gereği sunduğu dilekçesinde menfi tespit davalarında Arabuluculuğa Başvuru Dava Ön Şartı bulunmadığından arabuluculuğa başvurulmadığını belirtmiştir. Ancak eldeki dava 19.10.2023 tarihinde açıldığından dava şartı olan zorunlu arabulucuk başvurusuna tabidir.
6235 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası ile davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereğinin yerine getirilmemesi halinde ise dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
HMK’nın 115/1 maddesine göre mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabilir, taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. HMK’ nın 115/2 maddesine göre ise mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir, ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi gereği dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından davanın arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle HMK md. 115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle HMK md. 115 gereği usulden Reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL Karar ve İlam harcından peşin alınan toplam 23.456,46 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 23.186,61 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısımın iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023
Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır