Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/67 E. 2023/933 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/67 Esas
KARAR NO : 2023/933

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 30/01/2023
KARAR TARİHİ : 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 30.01.2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının dava dışı üçüncü … ile akdettiği 01.01.2023 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı sıfatıyla …. adresindeki taşınmazda ticari faaliyete başladığını, davacının … tesisat/hizmet numarası ile elektrik enerjisi alan mezkur mecurda kendi adına abonelik tesis ederek elektrik enerjisi kullanabilmek için görevli elektrik tedarik şirketi olan … şirketine başvurduğunu, davalı şirketin mezkur kullanım yerinin bağlantı anlaşmasını iptal ettiğini, bu sebeple elektrik enerjisi alımına yönelik olarak davacı ile perakende satış sözleşmesi akdedilmesinin mümkün olmadığını, uyuşmazlık konusu kullanım yerine ait başka tüketicilerin önceki dönemlere ait tüketimlerinden kaynaklanan borçların ifasının yeni tüketici davacıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından bağlantı anlaşması ile elektrik enerjisi verilmesinin kullanım yerine ait başka tüketicilerin önceki dönemlere ilişkin borçlarının yeni tüketici davacı tarafından ödenme koşuluna bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu, açıklanan bu nedenlerle davalı şirket tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak çıkarılan muarazanın giderilmesini ve davacının … adresindeki … tesisat numaralı kullanım yeri için elektirik dağıtım bağlantı anlaşması tesisi ile elektrik enerjisi verilmesini, HMK.m. 397/4 ve m.323/a-ç hükümlerine göre huzurdaki asıl dava ve dosyanın eki olan … 19. ATM’nin … D.iş sayılı ihtiyati tedbir dosyasının giderlerinin de dahil olmak üzere yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 02.03.2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı şirkete bağlantı anlaşması için başvurulmuş olsa da davalı tarafından son tüketici konumundaki davacıya karşı bir sözleşme yapma yükümlülüğü bulunmadığını, davalı kurumun faaliyetleri kapsamında dağıtım ve bağlantı anlaşmaları lisanslı perakende şirketleri ile gerçekleştirildiğini, davacının elektriğin bağlantısı noktasında kendisiyle abonelik yapılmaması durumunda ileri sürdüğü hak kaybı iddialarını lisanslı perakende şirketleri ile gerçekleştirdiğini, söz konusu davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın konusuz kaldığını, … 19. ATM … D.iş sayılı dosyasında elektriğin bağlatılmasına ilişkin verilen tedbir kararına istinaden 02.08.2023 tarihinde dava dışı … A.Ş. İle davacı arasında abonelik ilişkisi akdedildiğini, davacı tarafından abone olarak elektrik kullanılmaya başlandığını, her ne kadar değişik iş dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararı davacının adresine elektrik bağlatılması hususunda verilmiş olsa da bu mahkemede görülen esas hakkında dava açmayı gerektirmeyecek noktada davacı ile abonelik sözleşmesi yapılarak elektrik aboneliği başlatıldığını, tedbir kararı elektrik bağlatılması için verilmiş olmasına karşılık dava dışı … ile davacının abonelik tesis etmesi esas hakkında davanın konusuz kalmasına sebebiyet verdiğini, ortada bağlantı anlaşmasının tesisine yönelik bir anlaşmazlık kalmadığını, açıklanan bu nedenlerle; haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usulden aksi halde halde esastan reddini, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, … 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… D.İş sayılı dosyası, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevapları, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE: Dava, davalının elektrik enerjisi bağlantısı anlaşması yapmamak ve elektrik enerjisi vermemek suretiyle çıkarılan muarazanın giderilmesi istemlidir.
Usul kanunumuz gereğince açılan davalarda öncelikli işlem mahkemenin yargılamada görevli olmasıdır. Gerçek kişiler tarafından açılan davalarda; takibin ya da davanın açıldığı tarihte ilgili yıllarda bağlı olduğu vergi dairesinden, hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir (esnaf) olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir (esnaf) ise ve işletme defteri tutuyor ise; VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre, faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığına yönelik bir araştırma yapılması gerektiği bilinmektedir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı).
Duruşmanın her ne kadar 10/01/2024 tarihine bırakılmış ise de … Vergi Dairesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabının dosya arasına alındığı, gelen müzekkere cevabına göre Mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığı anlaşıldığından usul ekonomisi ilkesi doğrultusunda re’sen 23.11.2023 gün ve saat 15:30’da celse açılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Anlatılan kapsamda davalının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak; hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir ise ve işletme defteri tutuyor ise VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığının sorulmuştur. … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarihli müzekkere cevabında, davacı …’nın işletme hesabına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür. … Ticaret Sicil Müdürlüğünün…tarihli müzekkere cevabında, davacının gerçek kişi ticari işletme kaydı, sicil kayıtlarına göre ortağı olduğu kollektif, komandit ve limited şirket kaydı bulunamadığı gibi tek pay sahibi olduğu anonim şirket kaydı da bulunamadığı belirtilmiştir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez (Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin mutlak ticari davalardan olmamasına, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı bulunmayan davalının, herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığı, davacının takip ve dava tarihi itibariyle tacir olmadığından ve taraflar arasında uyuşmazlığın nispi ticari davalardan da olmamasına göre davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı, Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı ile Samsun BAM 2.Hukuk Dairesinin 13/07/2023 Tarih, 2023/965 Esas ve 2023/782 Karar sayılı kararı) davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde, yetkili ve görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Harç, vekâlet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacı tarafından, HMK 20/1 maddesi gereğince işlem yapılmaz ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilirse; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır