Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/39 E. 2023/676 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/39 Esas
KARAR NO : 2023/676

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2023
KARAR TARİHİ : 20/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 16/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacı ile … 25. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirkete işbu dosyadan çıkarılan ödeme emri 17/11/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 20/11/2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunarak borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının bu itirazının iptali gerektiğini, davacı şirket ile davalı arasında ticari alım satım ilişkisi olduğunu, davacı şirketin davalıdan faturalar ve cari hesaba dayalı 26/387,19 TL alacağı olduğunu, davacının bu faturaları davalıya tebliğ ettiğini, faturalara konu malları ise davalıya teslim ettiğini, davalının buna rağmen borcunu ödemediğini, açıklanan bu nedenlerle; davanın kabulünü, davalının … 25. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın 26.387,19 TL’lik kısmı yönünden iptali ile takibin devamını, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olmasından dolayı %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 21/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dilekçesinde davalının itiraz dilekçesi taraflarına tebliğ edilmediğini, bu itirazın haricen öğrenildiği ve arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu beyanında bulunduğunu, davacı tarafından bu davanın hak düşürücü süre olan 1 yıl içerisin de açılmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, zira … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının davacı vekili tarafından borca itiraz dilekçesinin 20/11/2020 tarihinde icra müdürlüğü dosyasına verildiğini, davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığını, davacı tarafından icra inkar tazminatları taleplerinin yersiz olduğunu, çünkü hali hazırda açılan davanın kısmi olarak açıldığını, müvekkilinin icra takibine itirazlarında haksız ve kötü niyetli olmadığı gibi ortada likit bir alacağın da söz konusu olmadığını, açıklanan bu nedenlerle; davacının davasında haksız olduğundan davanın reddine karar verilmesini, icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan takipte kesinleşen miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere aleyhine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … 25. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası, tarafların sicil kayıtları, tarafların BA/BS formaları, Bilirkişi incelemesi, Arabuluculuk Tutanağı, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
03/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”Davacı tarafın 2019, 2020 yıllarına ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı, davalı tarafın ticari defterlerinin tasdik işlemlerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı ancak ticari defterlerde muhasebe kayıtlarının görülemediği, davacı taraf kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 26.387,19 TL alacaklı olduğu ve bu tutarın takip talebinde talep edilen asıl alacak tutarı ile uyumlu olduğunun görüldüğü, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve/veya davacı tarafından keşide edilmiş ihtarname görülmediği için takip tarihine kadar faiz tahakkuku ile ilgili hesaplamanın yapılmadığı, İcra inkar tazminatı konusunun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
Huzurdaki davada taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıya hizmet karşılığı mal teslimi yapıldığı edildiği iddia edilmiş, davacı yanca verilen mal ve hizmet karşılığı hazırlanan faturaların davalı yana tebliğ edildiği, davalı yanca faturaların ödenmediği ve uyuşmazlığın bu ilişkiden kaynaklı fatura alacağına dayandığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz (YHGK 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı ilamı). Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkin şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacı yan cari hesap ilişkisine dayanmış ise de teknik olarak taraflar arasında açık hesap ilişkisi olduğu görülmüştür.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı yan icra dosyasına yapmış olduğu itirazda ve cevap dilekçesinde yalnızca davacı yana hiçbir borcunun olmadığı savunması yapılmıştır. Bu durumda ispat yükü davacı yanda olduğu görülmekle, uyuşmazlık kapsamında alacağın tespiti için tarafların ticari defter ve kayıtları bilirkişi tarafından incelenmesine karar verilmiştir.
Dosyamıza sunulan 03/06/2023 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı tarafın 2019, 2020 yıllarına ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı, davalı tarafın ticari defterlerinin tasdik işlemlerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı ancak ticari defterlerde muhasebe kayıtlarının görülemediği, davacı taraf kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 26.387,19 TL alacaklı olduğu ve bu tutarın takip talebinde talep edilen asıl alacak tutarı ile uyumlu olduğunun görüldüğü, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve/veya davacı tarafından keşide edilmiş ihtarname görülmediği için takip tarihine kadar faiz tahakkuku ile ilgili hesaplamanın yapılmadığı, tespiti yapılmış rapora karşı tarafların herhangi itirazının da olmadığı görümekle davanın kabulü ile davalının… 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 26.387,19 TL asıl alacak ile bu alacağa takip tarihi olan 04.11.2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi uygulanarak devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunmaları ve alacağın likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KABULÜNE,
Davalının … 25.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 26.387,19 TL asıl alacak ile bu alacağa takip tarihi olan 04.11.2020 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi uygulanarak devamına,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 26.387,19 TL alacağın %20’si olan 5.277,44 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.082,51 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 303,67 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 778,84 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 303,67 TL peşin harç, 179,90 TL başvuru harcı, 25,60 TL vekalet harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti 72,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2,831,17 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14.maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
7-Taraflarca yatırılan, kullanılmayarak artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/09/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır