Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/267 E. 2023/650 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/267 Esas
KARAR NO : 2023/650

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/04/2023
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 18.04.2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; 07/10/2014 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen faili meçhul araç seyir halinde iken sürücünün kusuru sebebiyle tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, yolcu konumunda olan müvekkili …’in bu kaza nedeniyle yaralandığını, taraflarınca zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsü 2918 sayılı K.T.K.‘nın ilgili maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğunu, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi kapsamında plakası tespit edilemeyen aracın … Hesabı’nın sorumluluğunda olduğunu, müvekkili tarafından davalıya başvuru yapıldığını davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili …’in söz konusu trafik kazası nedeniyle … Üniversitesi Hastanesi’nden 30/11/2022 tarihinde alınan maluliyet raporuna göre %3,3 oranında malul kaldığını, izah edilen nedenlerle davamızın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile, maluliyet oranı dahil olmak üzere fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL sürekli iş göremezlik, 500 TL geçici iş görmezlik, 250 TL bakıcı gideri, 250 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere şimdilik toplam 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 02/05/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeniyle uzamış cezanın zamanaşımı süresinin dolduğunu, ilgili taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatının gerektiğini, KTK 97 uyarınca müvekkili kuruma kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, müvekkili kuruma yazılı başvuruda sağlık kurulu raporu sunulmadan aleyhlerine dava yoluna gidildiğini, dava konusu talebin belirsiz alacak olarak ileri sürülmesi imkânının bulunmadığını, davacının dayandığı delillerin tarafımıza tebliğe çıkarılması gerektiğini, kusur durumunun tespiti gerektiğini, kara yolları Trafik Kanunu’nun 91. ve 85. maddelerine uyarınca müvekkili kurumun üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan doğan maddi tazminat sorumluluğu sigortalının kusurlu olması halinde teminat limit dahilinde söz konusu olduğunu, müvekkili kurum geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, geçici bakıcı gideri tazminatı müvekkili kurumun sorumluluğunda olmadığını, fiili olarak bir bakıcı tutulduğunun ispat edilmemiş olması nedeniyle bakıcı giderinin net ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, sosyal güvenlik kurumu tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa tutarını bildiren resmi yazının dosyaya sunulması gerektiğini, davacının güncel SGK hizmet dökümünün dosyaya sunulmasına ve geçici iş göremezlik süresi boyunca maaş almaya devam ettiğinin tespit edilmesi durumunda geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, 04.12.2021 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yeni genel şartlar gereği hesaplamada %1,65 iskonto oranının esas alınması gerektiğini, tedavi gideri tazminatı müvekkili kurumun sorumluluğu kapsamında olmadığını, hesaplanan tazminattan hatır taşımacılığı indirimi yapılması gerektiğini, müterafik kusur ve hatır taşımacılığı indiriminin ayrı ayrı uygulanması gerektiğini, müvekkili kurum temerrüde düşmediği için faiz talebinin reddinin gerektiğini, davacının … Hesabı’na yapmış olduğu huzurdaki haksız, usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddine, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddine, müvekkili kurumun sorumluluğu kusur oranında olduğundan kusur tespiti için dosyanın kusur bilirkişisine müvekkili kurum usulüne uygun temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin reddine, mahkeme aksi kanaatte ise dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davanın konusu Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, 07/10/2014 tarihinde Kadıköy Bostancı Mahallesinde davacının plakasını hatırlamadığım bir minibüs ile yolculuk yaptığı ve minibüsten ineceği sırada şoförün aracı hareket ettirmesi nedeniyle minibüsten düştüğü, düşme sonucunda sol ayağında kırık oluştu ayrıca sol ayağında kas yırtığı oluştuğunu iddia ettiği, bu kazada araç sürücüsünün 2918 sayılı kanununda belirtilen 47/1-d (trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymamak maddesini ihlal ettiği anlaşılmıştır.
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 (6098 sayılı TBK’nun 49. maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK’nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Görüldüğü gibi BK’nun 60. ve 2918 Sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir (TBK’nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.).
2918 Sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 05.06.2015 gün 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar; sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin, zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz. Ancak, zarar veya onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren, 2918 sayılı Kanunun 109.maddesindeki iki yıllık süre içerisinde açılması gerekir. (HGK’nun 30/11/2011 gün 2011/17-569 2011/710 sayılı kararı )
Somut olayda, davalı vekili cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı defiinde bulunmuştur. Dava dilekçesi ekinde sunulan Kırklareli Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Sağlık Kurulu raporuna göre yaralanma nedeni ile %3,3 özür durumunun tespit edildiği, rapor tarihinin 30.11.2022 olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinde de açıkça olay nedeniyle sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi gideri talep edildiği de belirtilmediğinden zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olarak esas alınması gerekmektedir. Bu halde davaya konu trafik kazası 29.06.2022 tarihli savcılık beyanına göre 07.10.2014 tarihinde gerçekleştiği belirtilmiş, dava dışı araç sürücüsünün kullandığı aracı kontrolsüz kullanması nedeniyle davacının düşmesi sonucu yaralandığı ileri sürülerek açılan davanın, aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nun 89/1 maddesinde düzenlenen ve Taksirle Yaralama olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının TCK’nun 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması (Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 01.03.2022 Tarih, 2021/9463 Esas ve 2022/3710 Karar sayılı kararı); 2918 sayılı KTK’nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması, davanın olay tarihi üzerinden 8 yıl geçtikten sonra 18.04.2023 tarihinde açılmış olması karşısında, somut olayda zamanaşımın dolduğu anlaşıldığından (İstanbul BAM 9.Hukuk Dairesi 11.03.2021 Tarih, 2019/354 Esas ve 2021/456 Karar sayılı kararı) davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL peşin harçtan alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 89,95 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. Maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2023

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır