Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/95 E. 2022/568 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/95 Esas
KARAR NO : 2022/568

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/08/2015
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … 2. Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; 22.08.2011 günü sürücü …’in yönetimineeki … plakalı motosikletin yolcu konumunda bulunan davacı …’in tek taraflı kazada ağır yaralandığını ve sakat kaldığını, kazadan sonra davacının tedavi gördüğünü ancak kalıcı sakatlığının oluştuğunu, vücut fonksiyonlarını büyük oranda yitirdiğinden Adli Tıp Kurumu tarafından maluliyet oranının yeniden tespitinin gerektiğini, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesinin olmadığını, bu nedenle … Hesabının sorumlu olduğunu belirtmiş ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 200 TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekili … 2. Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın kazaya neden olduğu belirtilen davacının yolculuk ettiği motosikletin sürücüsü …’e ihbar edilmesini istediklerini, davacının tahsilini talep ettiği miktarın açıklattırılması gerektiğini, dava dilekçesinin dışındaki belgelerin kendilerine tebliğ edilmesi gerektiğini, maddi tazminat, gelir kaybının davalı kurumun gidermek zorunda olduğu bir talep olmadığını, davacının tek taraflı kazada 3. Şahıs olarak nitelendirilemeyeceğini, sürücü ile yolcunun arasındaki akrabalık ilişkisinin tespitinin gerektiğini, ticari faiz talebinin reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan değerlendirme sonucu 08/02/2016 tarih ve 2015/1830 Esas, 2016/192 Karar sayılı kararı ile; Davanın İstanbul Mahkemelerinin yetki alanına girdiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosya tevzi bürosu tarafından mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, … C. Başsavcılığının … ve … sayılı takipsizlik dosyası, bilirkişi ve Adli Tıp raporları dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen Kaza Yeri Terk Bildirim Tutanağına göre 22.08.2011 günü saat 10:00 sıralarında … ilçesi … köyü … yolunda … yönünden … yönüne giden sürücü … yönetimindeki … plakalı motosikletiyle olay yerine geldiğinde aracında yolcu olarak bulunan …’in eteğinin lastiğe dolanması sonucu dengesini kaybederek araçtan yere düşmesi sonucu kaza meydana gelmiştir. Kaza yerinde motosiklet kaldırıldığı için kaza yeri terk bildirim tutanağı düzenlenmiştir.
Mahkememizin 13/04/2016 tarihli ara kararı gereğince davacının maluliyet raporunun alınması için dosya İstanbul ATK ‘ya gönderilmiş, İstanbul ATK 3 İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 29/03/2017 tarihli raporda özetle; … kızı, 1980 doğumlu …’in 22.08.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
… C. Başsavcılığının… ve … sayılı takipsizlik dosyasının uyap kayıtları getirtilerek dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizin 19/12/2017 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere İTÜ Makine Mühendisliği’nde görevli kusur bilirkişisi ve aktüer bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 11/04/2018 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 11.06.2011 tarihinde meydana trafik kazasında;1-Dava konusu olayda davacı yolcu …’in kendi yaralanmasıyla sonuçlanan olayda % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tam kusurlu olduğu, 2-Sürücü …’e yüklenebilecek bir kusur oranının mevcut olmadığı görüşüne varılmıştır.3-Her hangi bir kusur indirimi yapılmaksızın %100 kusur durumuna göre davacı …’in; Geçici İş göremezlik döneminde %100 kazanç kaybı nedeniyle maddi zararının= 5.560,59 TL. Olduğu, 4-Olayın meydana gelmesinde davacının %100 kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla anılan tespite göre davalının işbu dava kapsamında bir sorumluluğu söz konusu değil ise de; dosyanın hesap için tarafıma tevdi edilmiş olması nedeniyle, zorunlu olarak her hangi bir kusur indirimi yapılmaksızın davacının yukarıda %100 kusura göre belirlenen zararından davalının sorumlu olup olmayacağı hususundaki nihai takdir ve değerlendirmenin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu, 5-Bir an için davalının sorumlu olduğunun kabulü halinde; davalının 31.08.2015 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, sigortasız aracın kullanım amacının hususi olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 22/05/2018 tarih, 2016/362 Esas, 2018/669 Karar sayılı kararımız ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın İstinaf edilmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş olup, Mahkememizin 2016/362 esas 2018/669 karar sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 2019/2627 esas 2021/2035 karar sayılı kaldırma ilamı ile;
”ATK’dan alınan 29/03/2017 tarihli raporda, davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği kanaatinde bulunulması üzerine, davacı vekili, geçici iş göremezlik zararının hesaplanarak hüküm altına alınması talebinde bulunmuştur. Buna göre, dava, trafik sigortası bulunmayan motosiklette yolcu olarak bulunan davacının eteğinin lastiğe dolanması sonucu dengesini kaybederek düşmesi neticesi uğranılan geçici iş göremezlik zararının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince hükme esas tutulan 11/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, araçta yolcu olarak bulunan davacının araca uygun kıyafet giymemesinden kaynaklı kusur durumu tartışılmış ise de; dava dışı araç sürücüsünün, can güvenliğini sağlayacak şekilde yolcu taşıma yükümlülüğünden kaynaklı sürücü kusurunun bulunup bulunmadığı, bir başka ifadeyle, araç sürücüsünün, taşıdığı kişinin eteğinin uçuşarak sürüş güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği hususunu öngörmemiş olmasının trafik kusuru teşkil edip etmediği konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Kusura ilişkin düzenlenen bilirkişi raporu hüküm vermek bakımından yeterli değildir.
HMK’nın 281. maddesine göre; taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
Aynı yasanın 282. maddesinde hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği, aynı Yasanın 281/3. maddesinde ise mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görmesi durumunda yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yaptırabileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ATK veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan, dava dışı araç sürücüsünün kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınıp, kusura ilişkin yapılacak araştırma neticesinde araç sürücüsünün kusurlu olduğu kanaatine varılması durumunda davacının geçici iş göremezlik zararı hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi amacıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi amacıyla dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” değerlendirmesiyle mahkememizce verilen karar kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 2019/2627 esas 2021/2035 karar sayılı ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 10/02/2022 tarihli ara kararı gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 2019/2627 esas 2021/2035 karar sayılı ilamı doğrultusunda meydana gelen kazada kusur durumlarının belirlenmesi için dosyanın İstanbul ATK’ya gönderilmesine karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 20/04/2022 tarihli raporunda;
“A) Sürücü … idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında arkasında yolcu olarak bulunan davacının eteğinin tekere dolanması sonucu meydana gelen olayı önleme imkanı bulunmadığından atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır.
B) Davacı yolcu …, motosiklette yolculuğu sırasında motosikletin yürür aksamına kıyafetinin dolanmasını önleyecek şekilde tedbir alması gerekirken bu hususa riayet etmeyip, özensiz şekilde motosiklet üzerinde yolculuk etmesi neticesi eteğinin motosikletin tekerine dolanmasına sebebiyet vererek araçtan düşmesiyle sonuçlanan olayda asli kusurludur.
SONUÇ:
Yukarıdaki hususlar çerçevesinde gerçekleşen olayda;
A) Sürücü …’in kusursuz olduğu,
B) Davacı yolcu …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Eldeki davada, BAM ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 20/04/2022 tarihli raporunun dosya kapsamı itibari ile BAM ilamında belirtilen hususları karşılar nitelikte düzenlendiği, hüküm kurmaya elverişli tespitler içerdiği anlaşıldığından mahkememizce yeterli görülüp itibar edilebilir bulunduğu, buna göre dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacı yolcu …’in % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli kusurlu olduğu, dava dışı araç sürücüsünün meydana gelen olayı önleme imkanı bulunmadığından atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, netice itibariyle davacının tam kusurlu davranışı neticesinde kaza ve zarar meydana geldiğinden davalı şirketten maddi tazminat talep şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 200,00 TL ( AAÜT. 13/2 maddesi gereği ) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 27/09/2022

Katip
✍e-imzalı

Hakim
✍e-imzalı