Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/8 E. 2022/316 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/8 Esas
KARAR NO : 2022/316 Karar

DAVA : Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05.10.2021 tarihinde …’ta meydana gelen trafik kazasında müvekkili şirkete ait olan … plakalı araçta maddi hasar oluştuğunu, aracın park edilmesi için davalı şirket çalışanı valeye teslim edildiğini, vale hizmeti esnasında aracın sürtüldüğünü, valenin hatalı sevk ve idaresi nedeniyle araçta maddi hasar oluştuğunu, olayın hemen ardından şirket çalışanının kazanın gerçekleştiğine ve zararın karşılanacağına dair yazı yazıp imzaladığını, kaza sonrasında araçta oluşan hasarın şirketçe karşılandığını ancak araçta oluşan değer kaybının karşılanmadığını, müvekkili şirketin aracı, valeye teslim etmesiyle zilyetliğin karşı tarafa geçtiğini, valenin sözleşmenin kendisine yüklediği güven ve özenle koruma borcuna aykırı davrandığını, işletmeler ve işyerlerinin Araç Park Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmeliğinin Vale görevlisinin sorumlulukları başlıklı 9. maddesinde ”Aracı teslim aldığı şekilde teslim etme” yükümlülüğünü ihlal ettiğini, aynı Yönetmeliğinin 8. Maddesinin 4. Bendinde ”Vale hizmeti veren işletme ve işyerleri söz konusu hizmetlere ilişkin olarak hizmet süresi içinde ortaya çıkan araç hasarlarını, trafik cezalarını ve araç çekme bedellerini tazmin etmek zorundadır.” denilerek sorumluluğun işletmede olduğunun ifade edildiğini, bu nedenle valenin kusurundan davalı şirketin sorumlu olduğunu, müvekkili şirket ile şirket çalışanı arasında kurulan hukuki ilişki saklama sözleşmesi niteliğinde olduğnu, TBK’nın ilgili hükümleri gereğince saklayanın muhafaza altına almış olduğunu, eşyayının eksiksiz ve zarara uğramamış şekilde iade edilmesi gerektiğini, daha önce hiç kazaya karışmamış olan müvekkili şirkete ait söz konusu aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farkın belirlenerek değer kaybının belirlenmesini ve taraflarına ödenmesini, bu nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şirket çalışanının yüzde yüz kusuruyla neden olduğu araçtaki değer kaybının şirketçe veya sigorta şirketince kaza tarihinden başlayarak işletilecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan haksız davada zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nu “Dava şartı olarak arabuluculuk ” başlıklı 5/A maddesinde; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünün amir olduğunu, dava değerinin açıkça belirtilmediğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1-d maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, haksız davanın … Sigorta Anonim Şirketi’ne ihbar edilmesi gerektiğini, müvekkilinin iddia olunan kazada kusur ve sorumluluğu olmadığını, değer kaybını tazmin etme yükümlülüğü olmadığını, davacının değer kaybı iddiasının asılsız ve haksız olduğunu, beyan ve itirazda bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı tarafça huzurdaki haksız davanın ikame edilmeden önce zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden ve dava dilekçesinrde adva konusu değer gösterilmediğinden haksız davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddi ile masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafın davasının açıldığı tarih itibariyle 6102 Sayılı kanunun 5.md/A bendinin yürürlükte bulunduğu, 6102 Sayılı Kanunun 5.md/A bendinin aynen ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ şeklinde düzenlendiği, kanun maddesinin dava şartı niteliğinde bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk yoluna başvurulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesinin içeriğinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunun belirtilmediği, dava şartı noksanlığının yargılama sırasında giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla;
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmüne havidir.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın araçta meydana gelen hasardan dolayı alacak davası olduğu, dava konusunun bir para alacağı olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.l8/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafın davasının açıldığı tarih itibariyle 6102 Sayılı kanunun 5.md/A bendinin yürürlükte bulunduğu, 6102 Sayılı Kanunun 5.md/A bendinin aynen ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ şeklinde düzenlendiği, kanun maddesinin dava şartı niteliğinde bulunduğu, dava dilekçesinin ekinde arabuluculuk yoluna başvurulduğuna ilişkin belge ibraz edilmediği gibi dava dilekçesinin içeriğinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunun belirtilmediği, dava şartı noksanlığının yargılama sırasında giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının dava şartı noksanlığı nedeniyle 6100 Sayılı Kanunun 115.md/2 uyarınca USULDEN REDDİNE
2-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 256,17-TL harcın mahsubu ile bakiye 175,47- TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kalan kısımlarının taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) nezdinde İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 20/04/2022

Katip
✍e-imzalı

Hakim
✍e-imzalı