Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/780 Esas
KARAR NO : 2023/1073
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 11.11.2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; 30.03.2022 günü davacıya ait … plakalı aracın davalı şirkete sigortalı … plakalı araçla çarpışması sonucu kaza olduğunu, SBM raporuna göre davalı sigortalı … plakalı aracın sürücüsünün % 100 oranında tamamen kusurlu olduğunu, … plakalı araçta değer kaybı meydana geldiğini, davalı şirkete başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, kaza sonucu araçtaki değer kaybının tam olarak belirlenemediğini, kusur oranına göre bilirkişi tarafından değer kaybının belirlenmesi gerektiğini, şimdilik 100 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili 06.12.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle Davacının kasko sigorta poliçesi kapsamında dava açtığını, davanın reddinin gerektiğini, sigorta kapsamının tazminat talepleriyle sınırlı olduğunu, teminat dışı kalan hallerin poliçede sıralandığını, kusur durumunun Mahkeme eliyle belirlenmesi gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğunun olmadığını, ancak poliçedeki teminatla sorumlu olduklarını, faiz isteminin reddinin gerektiğini belirtmiş ve davanın reddine veya bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davacı vekili 11/12/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile açmış bulundukları 100,00 TL tutarındaki taleplerinin, bilirkişi raporu doğrultusunda değer kaybı bedellerinin 2.150,00 TL artırarak davanın 2.250,00 TL üzerinden devam etmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi Raporu, Islah Dilekçesi, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi cevabi yazısı, Türkiye Noterler Birliği cevabi yazısı, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
07/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “1-Dava konusu olayda davalı şirkete ZMS sigortalı aracın sürücüsü … % 75 oranında asli kusurlu olduğu, 2- Davacıya ait aracın sürücüsü … olayda % 25 oranında tali kusurlu olduğu, 3-Davacının davalı şirketten talep edebileceği değer kaybının kusur oranına göre 2.250,00 TL olduğu,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
04/08/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacının davalı şirketten talep edebileceği değer kaybının kusur oranına göre 2.250,00 TL olduğu,” sonuç ve kanaatine varılarak kök raporda herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı araçta meydana gelen değer kaybının tazmini için açılan tazminat davasıdır.
Davacı adına kayıtlı … plakalı araca, davalı sigorta şirketinin sigortalısı … plakalı aracın çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası gerçekleştiğini, mevcut kazada davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 asli kusurlu olduğunu ve araçta meydana gelen değer kaybının tahsili amacıyla açıldığı görülmüş, davalının ise davanın reddini savunduğu anlaşılmıştır.
Haksız fiillere dayalı tazminat davalarında mahkemece araştırılması ve hükme esas alınması gereken zarar “gerçek” zarardır. Bu tip kazalarda hasara uğrayan araç işleteni değer kaybı talebinde bulunabileceği gibi aracın pert olması durumunda da buna yönelik tazmin talebinde bulunabilir. Aracın değer kaybının hesaplanması yöntemi Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik ve istikrara kazanan içtihatlarında ayrıntılı şekilde belirtilmiştir. Buna göre aracın kazadan önceki 2. el değeri ile kazalı halindeki 2. el değeri arasındaki fark değer kaybına esas alınacaktır.
Dava konusu trafik kazasında araç sürücülerinin kusur durumunun tespiti ile aracın olay tarihindeki yaşı ve kilometresi, önceki kaza kayıtları, kaza nedeniyle araçta değişen parçalar ve işçilik göz önünde bulundurulmak suretiyle araçta varsa oluşan değer kaybının tespiti için dosyanın İTÜ Otomotiv Kürsüsünde görevli akademisyen bilirkişi (ya da Otomotiv alanında uzman Makine Mühendisi bilirkişiye) ve trafik kazalarında uzman (kusur durumunun değerlendirilmesi için) bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, Mahkememize sunulan 07/04/2023 tarihli kusur ve değer kaybı raporunda; dava konusu olayda davalı şirkete ZMS sigortalı aracın sürücüsü … % 75 oranında asli kusurlu olduğu, davacıya ait aracın sürücüsü … olayda % 25 oranında tali kusurlu olduğu, davacının davalı şirketten talep edebileceği değer kaybının kusur oranına göre 2.250,00 TL olduğu, rapor edilmiştir. Hazırlanan rapora karşı davacı yanca itirazda bulunulması üzerine ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
04/08/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 09.11.2022 tarihli uzman görüşü yazısında, aracın kazadan önceki değerinin 460.000,00 TL olduğu kazadan sonraki değerinin 445.000,00 TL olduğu, araçtaki değer kabının 15.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Anılan yazıda, aracın kaza tarihindeki kasko sigorta değerinin 358.331,00 TL olduğu yeterince dikkate alınmamıştır. Kasko sigorta değeri 358.331,00 TL olan bir aracın ikinci el rayiç değerinin 460.000,00 TL olması maddeten imkansızdır. Zira kasko değerleri belirlenirken belirli 2. El araç satışı yapılan merkezlerden alınan fiyatlar dikkate alınmakta ve ortalama bir değer biçilmektedir. Zira 2. El araçlar, kat ettikleri Km bakımından, kullanım şekli bakımından, eski hasarları bakımından, periyodik bakımlarının yapılıp yapılmadığı bakımından birbirinden farklı değerlere sahip olabilmektedir. Ancak bu farkın, 358.331,00 TL kasko değeri olan bir aracın 460.000,00 TL’ye satılması şeklinde olması imkansızdır. Ayrıca yine aynı yazıda, değer kaybına neden olan parçalar arasında ön tampon da sayılmasına rağmen, araçlarda plastikten mamul tamponların hasar görmesinin değer kaybına neden olmadığı hususu da dikkate alınmamıştır. Bu nedenlerle konuyla ilgili bilgi birikimine ve piyasa rayiçlerine uygun olmayan “uzman görüşü” başlıklı yazıdaki değerlendirmelere itibar edilememiştir. Dolayısıyla kök rapordaki görüş ve kanaatimiz aynen sürmektedir. Davacının davalı şirketten talep edebileceği değer kaybının kusur oranına göre 2.250,00 TL olduğu,” sonuç ve kanaatine varılarak kök raporda herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekilince hazırlanan ek rapora karşı itirazda bulunulmuş, ancak davacı yanın bilirkişi ek raporuna yapmış olduğu itirazlar ile yeniden rapor alınması talebi; bir kısım itirazların hazırlanan raporda değerlendirildiği, bir kısım itirazların ise hukuki niteleme kapsamında Mahkememizde olduğu ve yeniden rapor alınmasını gerektirir husus bulunmadığından reddine, karar verilmiştir.
Bu aşamada davacı vekiline davasını HMK madde 107/2 kapsamında belirli hale getirmek ve buna ilişkin dilekçesini sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu sürenin kanuni süre olduğu hatırlatılarak belirli hale getirme işlemi yapılmadığı veya harcın ikmal edilmediği takdirde dava dosyasının mevcut bedel üzerinden karara bağlanacağının ihtarı yapılmış ve davacı vekilince 11/12/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile açmış bulundukları 100,00 TL tutarındaki taleplerinin, bilirkişi raporu doğrultusunda değer kaybı bedellerinin 2.150,00 TL artırarak davanın 2.250,00 TL üzerinden devam etmesini talep etmiştir. Mahkememizce hazırlanan raporun usul ve yasaya uygun olduğu, Mahkememiz denetimine elverişli rapor kapsamında yapılan belirli hale getirme dilekçesi doğrultusunda davanın bu bedel yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı yan açılan davada avans faizi talep etmiştir. İşbu davada avans faizi istenebilmesi için borçlunun tacir olması ve borcun da ticari işletmesi ile ilgili bulunmasının yeterli olduğu, alacaklının da tacir olmasının gerekmediği, alacaklının haksız eylem dahil her türlü nedenden kaynaklanan alacakları için tacir olan borçludan avans faizi oranında temerrüt faizi isteme hakkının bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında, haksız eylem de dahil, her türlü nedenden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, açıkça talep edilmesi hâlinde Merkez Bankasının kısa vadeli avans kredileri için uyguladığı faiz oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Eldeki davada kazaya karışan davalı araç, ticari araç olmadığından ve davanın TTK madde 4’te sayılan ticari ilerden ve nispi ticari dava olmadığı da görülmekle yasal faize hükmedilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, E: 2020/(17)4-170, K: 2022/698 ve T:18.05.2022 ilamı).
7036 sayılı Yasa ile getirilen zorunlu arabuluculuk müessesi gereği aynı yasanın 3/14, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. Bu nedenle zorunlu arabuluculuk ücretinin devlet tarafından ödenen kısmının davada haksız çıkan taraftan re’sen alınmasına karar verilmesi gerekli olup, Devlet bütçesinden karşılanan zorunlu arabuluculuk ücretinin davadaki haklılık durumuna göre davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Araç değer kaybından kaynaklı 2.250,00 TL alacağın 18.06.2022 tarihli sigortaya başvuru tarihinin 8 iş günü sonrası olan 30.06.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz isteminin REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL nispi karar harcından peşin yatırılan toplam 117,42 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 152,43 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 2.250,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan 117,42 TL peşin+tamamlama harç, 80,70 TL başvuru harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 132,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.260,92 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan, kullanılmayarak artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.15/12/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır