Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/680 E. 2023/852 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/680 Esas
KARAR NO : 2023/852

DAVA : İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 06.10.2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. vatandaşı olduğunu, müvekkili ile davalı şirket yetkilileri arasında 09.03.2020 tarihli bir “Ticari Ortaklık ve Yatırım Sözleşmesi” imzalandığını, buna göre davacının davalı şirkete 530.000.000 İran Tümeni ödeyeceğini, davalı şirketinde bu parayla İran Safranı alıp satacağını, elde edilen kârın %40înı müvekkiline ait olacağını, ayrıca davalı İran Nişastası almak için davacıyı İran’a gönderdiğini, nişastanın alımı taşınması ve gümrük işlemi ile gönderilme masraflarının tamamının davacı tarafından karşılandığını, müvekkilinin bu sözleşme uyarınca davalı şirketin ayrıca nişasta talep etmesi üzerine davalı şirkete hem İran safranı hem İran nişastası ticaretinde kullanılmak üzere muhtelif tarihlerde toplam 341.650,00 TL karşılığı Türk lirası,…ve … doları ödeme yaptığını, davalı şirketin ne ana parayı nede alım satımlarda davacının payına düşen %40 kâr hissesini davacıya ödemediğini, davalı şirket yetkilisinin davacıyı arayarak bildirdikleri banka hesap numaralarına muhtelif tarihlerde davacının para yatırmasını istediklerini, aralarındaki sözleşmeye güvenerek davacının bu paraları yatırdığını, davalının daha sonra şirket adı kullanılmak sureti ile kendisinin dolandırıldığını anladığını, davalı şirket ile iletişime geçtiğinde tehdit edildiğini, bu nedenle … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, ayrıca alacağın tahsili için .. 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile taraflarına icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, açıklanan bu nedenlerle; davalı şirketin haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile … 25. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin devamını, davalı şirketin alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 28.11.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı arasında ki ticari ilişkinin davacı tarafın iddia ettiği şekilde kurulmadığını, davalı şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin hiçbir zaman uygulanmadığını, yine iddia edilen fahiş derecede yüksek olan 341.650 TL ödemenin davalı şirkete ve şirket hesaplarına yapılmadığını, davacı tarafın iddialarının çelişkili olduğunu, haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu “Gümrükleme İşlemi Anlaşması”nın tarafları arasında davalı şirketin olmadığını, davalı şirketin böyle bir anlaşmadan haberinin ve ilişiğinin olmadığını, 3. Kişilerle yapmış olduğu sözleşmenin ve ticari ilişkiyi davalı şirket olarak adletmesi ticari itibara yakışmayan ve basiretli tacir tanımına uymayan bir durum olduğunu, davalı şirket ile nişasta alımına ilişkin sözleşme, nişasta temin veya teslim edildiğine dair en ufak bir delil dahi sunulmadığını, savcılık dosyasının varlığının davalı şirket yetkilisince dava dilekçesi ile öğrenildiğini, müvekkilinin konudan haberdar olmadığını, henüz ifade dahi vermediğini, davacı tarafından dosyaya sunulan dekont suretlerinde belirtilen bedellerin şirket namına ve hesabına yapılmadığının açıkça anlaşıldığını, bu dekontların miktarı toplamı dahi iddia edilen tutardan çok uzak olduğunu,
DELİLLER: Bilirkişi Raporu, … Ticaret Sicil Müdürlüğü, İ… Vergi Dairesi, yazı cevapları, … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, Sözleşme, Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağı, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
06.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dosya mevcudu, davalı şirketin 2020 ve 2021 vıli ticari defterleri, dava ve icra dösyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin muhascbesel yönden lerkiki sonucunda ve raporumuzun içinde açıklanan nedenlerle, 4.1 İncelenen davalı şirkete ait 2020 ve 2021 yılı Ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hlukümterine göre usulünce uygun yaptırılmış olduğu ve davalı şirketin 2020 ve 2021 yılı ticari delterlerini TİK. Hükumlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davalı şirketin 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, 4.2 Davacı … ile davalı … Şirketi arasında 09 05 2020 tarihinde Tiçari Ortaklık ve Yatırım Sözleşmesinin akdedildiği, 4.3 Davacı … ile davalı …Tad Şti arasında cari hesaba davanan herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, 4.4 Davacı … ‘nin banka aracılığyla davalı …Tic. leh. Ve İhr. Ltd. Şti.’nin ortağı olan …’a 2020 yılında ödemeler yaptığı, Davacı … tarafından 2020 yılında …’a toplam 26.800,00 TL ödeme yapıldığı,” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının başlattığı icra takibine davalının itirazı üzerine, itirazın iptali istemine ilişkindir,
Davacı, davalı tarafından iradesinin sakatlandığını ve şirket hissedarı olacağı inancıyla davalıya ödeme yaptığını, bu nedenle TBK md. 77 uyarınca haklı bir sebep olmaksızın zenginleştiğini, davalıya yapılan haksız ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödenmesini talep etmiştir.
Usul kanunumuz gereğince açılan davalarda öncelikli işlem mahkemenin yargılamada görevli olmasıdır. Gerçek kişiler tarafından açılan davalarda; takibin ya da davanın açıldığı tarihte ilgili yıllarda bağlı olduğu vergi dairesinden, hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir (esnaf) olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir (esnaf) ise ve işletme defteri tutuyor ise; VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre, faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığına yönelik bir araştırma yapılması gerektiği bilinmektedir (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı).
Davacının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak; hangi esasa göre defter tuttuğu, ikinci sınıf tacir olup olmadığı, eğer ikinci sınıf tacir ise ve işletme defteri tutuyor ise VUK’un 177/2 fıkrasında düzenlenen hadlere göre faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığı hususunda, UYAP sistemi üzerinden GİB Bilgi Sistemi üzerinden yapılan sorguda davacının takip ve dava tarihi olan 2022 yılı itibariyle hali hazırda … Vergi Dairesine bağlı potansiyel vergi mükellefi olduğu ve herhangi bir gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, şirket ortaklığı ya da gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı görülmüştür.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez (Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin mutlak ticari davalardan olmamasına, dava tarihi itibariyle Ticaret Sicili’nde kaydı bulunmayan ve sadece potansiyel vergi mükellefi olduğu anlaşılan davacının, takip ve dava tarihi itibariyle tacir olmadığından ve taraflar arasında uyuşmazlığın nispi ticari davalardan da olmamasına, davacının davalı şirket ortağı olduğuna ve alacak talebinin ortaklıktan kaynaklandığına dair bir iddiası bulunmayıp davasını sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırdığı, davacının tacir olduğuna dair dosyada bir delil ve iddia da bulunmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri TTK’da değil TBK’da düzenlendiği, bu nedenle davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan (İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 06/04/2023 Tarih, 2023/608 Esas ve 2023/578 Karar sayılı kararı, Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 25/01/2023 Tarih, 2021/1268 Esas ve 2023/198 Karar sayılı kararı ile Samsun BAM 2.Hukuk Dairesinin 13/07/2023 Tarih, 2023/965 Esas ve 2023/782 Karar sayılı kararı) davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde, yetkili ve görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, mahkememiz kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
3-Harç, vekâlet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Davacı tarafından, HMK 20/1 maddesi gereğince işlem yapılmaz ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilirse; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır