Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/669 E. 2023/530 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/669 Esas
KARAR NO : 2023/530

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 30/09/2022
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 30/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalının müvekkiline 07/01/2022 tarihindeki cari hesaptan da anlaşılacağı üzere 18.516,46 TL borçlandığını, ödeme yapacağım diyerek müvekkilden süre istediğini, bir süre müvekkilini oyaladığını ve borcu ödemediğini, bu sebeple müvekkilinin edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olmasına rağmen davalının ödemesini tam olarak yerine getirmediğini, müvekkili olduğu şirketin muhasebe kayıtlarında davalı şirketin müvekkil şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığını, icra takibi öncesi ve sonrasında davalının borcunu ödememekte ısrar ettiğini, davalı aleyhine bailatılan 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 07/01/2022 tarihindeki cari hesaba dayalı başlatılan 18.516,46 TL’lik icra takibi başlatıldığını, ancak alacağın takip öncesi işlemiş faizi ile birlikte 19.523,20 TL olduğunu, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, iş bu davanın açılmasından önce söz konusu uyuşmazlığın ticari uyuşmazlıktan kaynaklandığı için arabulucuya başvurulduğunu, anlaşamadıklarını, bahsi geçen alacak tutarı için davalı şirket tarafından müvekkili olduğu şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, açıklanan bu nedenlerle; haklı davalarının kabulü ile davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksuz itirazlarının iptalini, takibin devamını, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz etmesi nedeni ile … 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından talep edilen bedelin %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete dava dilekçesi ve duruşmaya davet tutanağının usulüne uygun tebliğ edildiğini ancak davalı şirketin cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmalara da katılmadığı görüldü.
DELİLLER: Bilirkişi raporu, BA/BS formaları, … 3. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası, tarafların beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
20/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dosya mevcudu, davacı şirketin 2021 ve 2022 yılı ticari defterleri, dava ve icra dosyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin muhasebesel yönünden tetkiki sonucunda ve raporumun içinde
açıklanan nedenlerle; 5.1 İncelenen davacı şirkete ait 2021 ve 2022 yılı ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğu, Elektronik Defterler ile Envanter defterlerinin yasal süresinde onaylandığı ve davacı şirketin 2021 ve 2022 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutmuş olduğundan davacı şirketin 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, 5.2 Davalı … Ltd. Şti. inceleme günü olan 09.01.2023 günü, saat 14:00’da mahkemenin duruşma salonunda incelemeye katılmadığı ve davalı şirketin yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, 5.3 Dava dosyasına celp edilen BA/BS Formlarının incelenmesi neticesinde: Tarafların BA/BS Formlarının birbiriyle örtüştüğü, açıklandığı üzere, Davalı şirketin ihtilafa konu olan faturayı 2021 yılında bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi’ne BA Formunda bildirmesinden dolayı davalı yanın tarafına düzenlenen faturayı ticari defterlerinde kayıt altına aldığına dair görüş ve kanaate varıldığı, 5.4 Davacı şirketin düzenlediği faturadan kaynaklı olarak icra takip tarihi olan 16.05.2022 tarihi itibariyle davalı … Ltd. Şti.’den 21.362,92 TL tutarında cari hesap alacağının bulunduğu, Ancak davacı şirketin talebe bağlılık ilkesi gereğince davalı yandan 18.516,46 TL tutarında alacak talep edebileceği, 5.5 Davalı …. Ltd. Şti.’nin icra takip tarihi olan 16.05.2022 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü,5.6 Tarafların icra inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin değerlendirilmesinin mahkemenizin takdirinde olduğu,” şeklinde sonuç ve kanaate varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ilişkisi olduğundan bahisle açılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz (YHGK 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı ilamı). Huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında bir borç ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkin şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır ( 6100 sayılı HMK m.187/1). TMK 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. HMK’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Kendisine ispat yükünün düştüğü taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı takibe yaptığı itirazda, davacı yana borçlu olmadığı savunması ile takibe itiraz etmiş, ancak huzurdaki davada cevap dilekçesi ise sunmamıştır. Bu durumda ispat yükünun davacı yanda olduğu görülmekle, ticari ilişki karşılığı alınan malların bedelinin ödenip ödenmediği ile bedelin ticari kayıtlara nasıl işlendiği ve davacının alacaklı olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir.
HMK’nun 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünü içermektedir. Bununla beraber Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/425 K. 2021/440 sayılı kararında; “Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlendiğinden, ticari defterlerin kesin delil olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde belirtildiği üzere HMK’nun 222’deki şartları oluştuğunda ticari defterlerin ispat gücü bakımından sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilecektir.
Yukarıda kapsamda Mahkememizce taraflara ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak atanacak mali müşavir bilirkişiye bildirilmesine, davacı vekilinin inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi, aksi takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacağı duruşmada ihtar edilmiş, aynı hususta davalı yana tebliğ ile ihtarat yapılmış, ancak buna rağmen ticari kayıtları sunulmadığından, davalı yanın ticari kayıtları ibrazdan kaçındığı kabul edilmiştir.
Nitekim dosyamıza sunulan 20/02/2023 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı şirketin 2021 ve 2022 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutmuş olduğundan davacı şirketin 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı … Ltd. Şti. inceleme günü olan 09.01.2023 günü, saat 14:00’da mahkemenin duruşma salonunda incelemeye katılmadığı ve davalı şirketin yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, tarafların
BA/BS Formlarının birbiriyle örtüştüğü, davacı şirketin düzenlediği faturadan kaynaklı olarak icra takip tarihi olan 16.05.2022 tarihi itibariyle davalı …Ltd. Şti.’den 21.362,92 TL tutarında cari hesap alacağının bulunduğu, ancak davacı
şirketin talebe bağlılık ilkesi gereğince davalı yandan 18.516,46 TL tutarında alacak talep edebileceği, ticari defter ve kayıtları ibraz etmediğinden davalı taraf ticari defter kayıtları üzerinden bir tespitin yapılamadığı, tespiti yapılmakla davanın asıl alacak yönünden kabulü ile takibin kaldığı yerden devamına, usulüne uygun olarak davalı yan temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine haksız yere itirazda bulunması, alacağın fatura ve açık hesap alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olması nedeni ile toplam alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının (İİK md.67/2) davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur,
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1-Davanın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KISMEN KABULÜNE,
Davalının … 3.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 18.516,46 asıl alacak ile bu alacağa takip tarihi olan 16.05.2022 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi uygulanarak devamına, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-İİK mad. 67/2 uyarınca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan 18.516,46 TL alacağın %20’si olan 3.703,29 TL icra inkâr tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.264,86 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 235,79 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.029,07 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 ve 14. Maddeleri ile Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin tamamının arabuluculuk görüşmelerine katılmayan davalıdan tahsili ile HAZİNEYE irad kaydına,
5-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 235,79 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 161,00 TL posta giderinden ibaret toplam 1.738,99 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 1.649,26 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerine bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır